1
hala duyuyorum bu lafları. hocalığı sadece haydi koçum demek ile sınırlı olan hocaların dört bir yanımızı sardığı düşünülüyor. basmakalıplığın dibine vurulmuş. bu söylediğinize kendiniz inanıyor musunuz? tamam hadi, türkiye dışında bulunan tüm hocalar aklı başında ve hocalık kavramını çözmüşler, türkiye'deki hocaların da tek bildiği haydi oğlum, haydi koçumdan ibaret. şuan türkcell süper lig'inde ve bank asya birinci lig'inde haydi oğlum, haydi koçumla takım yöneten hocaları bir sayın da öğreneyim.
teknik direktörlük sadece takıma sistem oturtan adam demek değil. sistem oturtabilen hoca dünya genelinde 3-5 tane varsa vardır, bunlar da işinin en iyisidir zaten, belki başka bir takıma gittiğinde oturtamayabilir, ama bu büyüklüğüne laf etmeyi gerektirmez. her hocadan da bu beklenmez. sadece sistem bilen hoca da iyi hoca olamaz, sistemden anlamayıp sadece takım kenetlemeyi bilen hoca da iyi hoca olamaz. maçın gidişatına uygun hamleler yapamayan, doğru kadroyu, maç kazanmak için gerekli kadroyu çıkaramayan hoca kısa dönemde başarılı olabilir belki ama bunu ertesi seneye taşıyamaz. sadece maçı okuyabilen, sistemin gereklerini bilen hoca da takımı kenetleyemezse kopmaların önüne geçemez, başarı potansiyeli düşer. bu dengeleri sağlayabilmektir hocalık.
iyi bir teknik direktör, devam eden maça yapacağı etki ile yılda maksimum 5 maç çevirebilir. daha fazlasını yapması imkansıza yakın benim gözümde. vasat hocalarda bu maksimum oran 0'a iner, onlar da farklı yönlerden bu eksiklerini kapatmaya çalışırlar. ama haydi koçum ile takım yöneten hocanın da olduğunu düşünmüyorum. dalga geçtiğimiz bülent uygun'un da bir sistemi var, aklında yatan bir ideal eskişehirspor'u var, avrupa'dan getirdiği kondisyoneri, fizyoterapisti var. şamaroğlanı yaptığımız hikmet karaman'ın da aklından geçirdiği sistemi, maç içerisinde oyunun gidişatına göre yaptığı taktik değişiklikleri var. hatta ziya doğan'ın bile 6 ön liberolu sisteminin kendi içerisinde bir düşünce alt yapısı var. belki saçma gelebilir bu mantık ama öyle haydi koçumla maç yönetiyor diyerek haksızlık ediliyor gibi geliyor bana çoğu hocaya.
teknik direktörlük sadece takıma sistem oturtan adam demek değil. sistem oturtabilen hoca dünya genelinde 3-5 tane varsa vardır, bunlar da işinin en iyisidir zaten, belki başka bir takıma gittiğinde oturtamayabilir, ama bu büyüklüğüne laf etmeyi gerektirmez. her hocadan da bu beklenmez. sadece sistem bilen hoca da iyi hoca olamaz, sistemden anlamayıp sadece takım kenetlemeyi bilen hoca da iyi hoca olamaz. maçın gidişatına uygun hamleler yapamayan, doğru kadroyu, maç kazanmak için gerekli kadroyu çıkaramayan hoca kısa dönemde başarılı olabilir belki ama bunu ertesi seneye taşıyamaz. sadece maçı okuyabilen, sistemin gereklerini bilen hoca da takımı kenetleyemezse kopmaların önüne geçemez, başarı potansiyeli düşer. bu dengeleri sağlayabilmektir hocalık.
iyi bir teknik direktör, devam eden maça yapacağı etki ile yılda maksimum 5 maç çevirebilir. daha fazlasını yapması imkansıza yakın benim gözümde. vasat hocalarda bu maksimum oran 0'a iner, onlar da farklı yönlerden bu eksiklerini kapatmaya çalışırlar. ama haydi koçum ile takım yöneten hocanın da olduğunu düşünmüyorum. dalga geçtiğimiz bülent uygun'un da bir sistemi var, aklında yatan bir ideal eskişehirspor'u var, avrupa'dan getirdiği kondisyoneri, fizyoterapisti var. şamaroğlanı yaptığımız hikmet karaman'ın da aklından geçirdiği sistemi, maç içerisinde oyunun gidişatına göre yaptığı taktik değişiklikleri var. hatta ziya doğan'ın bile 6 ön liberolu sisteminin kendi içerisinde bir düşünce alt yapısı var. belki saçma gelebilir bu mantık ama öyle haydi koçumla maç yönetiyor diyerek haksızlık ediliyor gibi geliyor bana çoğu hocaya.