1
sanırım beni en iyi anlatan tanım bu, düşünüyorum hayatım boyunca birsürü iyi kötü anım var, hatırladıklarım, hatırlayamadıklarım, unutamadıklarım, unutmak istediklerim iyi kötü bir sürü anı, fakat tüm bu olayların tek ortak özelliği içinde galatasaray olması, prekazinin füzesinden sonra ilk kez sarı kırmızı bir bayrağımın olması, ilkokulda okula holigan gibi sarı kırmızı gitmem, tanju demenin gol demek olduğunu bilmem, prekazi'nin hep uzaktan gol attığına şahit olmam, 8-0 kazanılan maçı radyodan dinlemem falco'nun sürekli gol atmasını istemem, şotalı trabzona elenince arabanın arkasında ağlamam, sokakta oynarken bursa'yı 2-0 yendiğimizi öğrenmem ve hemen günün mana ve ehemniyetine uygun bi şekilde mahalle maçı yapmam, kubilay turkyılmaz'ın yakışıklılık sendikası genel başkanı olduğunu sanmam, alınan tüm formaların 11 numara olması(show tv), manchester united maçı sonrasında elimde torpil patlaması benim tekrar arabayla tura çıkmam, barcelona'yı yendiğimizde babamla koridorda birbirimize doğru koşmamız, psg maçında hayrettin'i allah'a havale etmem, gençlerbirliği maçında 17 penaltının da gol olduğunu seyretmem, ulubatlı sounnes'ın maçında uzatmaları radyonun başında anne ve babamla dinlemem saunders golü atınca babamın gözlerimin içine bakarak sarılması, annemin galatasaray kazağı örmesi, ortaokulda hagi'nin geldiğini öğrenmem, evde tüm akşam hagi'yi konuşmam, dayımın artık bizi kimse durduramaz sözünü duymam, hagi'nin saçlarını kazıttığını görüp 15 dakika sonra saçları kazıtmam, berberin saçıma kıyamaması benim onu ikna edişim, ki ben bitlendiğimde bile saçlarımı kestirmemiştim, ilk kez galatasaray maçına üstelik deplasman gitmem, denize gittiğimde beşiktaşa 6 fenere 4 atışımız tatilin daha güzel geçmesi, hagi'nin yaşlanmamasını istemem hepatu firmasını keşfetmem, galatasaray ile ilgili formaları, dergileri, eşofmanları, montları hatta takvimleri posterleri kutsal bir emanet gibi saklamam, , lisede avrupa kupaları görmem, o dönem dünyanın en güçlü takımını tuttuğumu bilmem, real madrid 2-0 öndeyken maçı 3-2 kazanacağımızı bilmem, sonraları sevgililerle maç izleme seansları, kupa finalinde 5'i 1 yerde töreni, hasan kabze'yi unutmamam, denizlispor maçında denizli'de olmam, sasa iliç'i izlemek için maça gidip eve hep başı dik dönmem, arda turan'a verilen mecburi şansın şahiti olmam ve yaptığı sovları daha çok sevmem, elle kolla oynayanların ağlamasını seyretmem, önce final maçında deplasmanda rakibi 5'lemek sonra shabani nonda'nın şampiyonu belirlemesine şahit olmam, işte araya 3-4 tane gönül kırgınlığı 2-3 de sağlık sorunu koyun, işte hayatım.. siz ce haksız mıyım?