hamza hamzaoğlu mağdur ve ezilen.
hocamız dünyanın en basiretsiz yönetimiyle çalışmak zorunda, o yüzden yüklenmeyelim; koruyalım, destek olalım,
yedirmeyelim. kendisi biraz basiretli bir yönetimle çalışsa, bunların hiçbiri olmayacak,
3 kupalı takım olarak sezona bomba gibi girmiş olacağız, takım her yönüyle hazır ve işler halde şampiyonlar ligi grup maçlarını bekliyor olacak.
öyle mi gerçekten? bakalım. biraz gerilere gidelim:
- ben naçizane, şahsi olarak hamza hamzaoğlu'nun nihai notunu
26 aralık 2014 gençlerbirliği galatasaray maçı öncesi vermiştim. o gün ne mi olmuştu? genç bir teknik direktörün, ileride hoca olup olamayacağını belirleyecek çok önemli bir hadise olmuştu: şaklaban yöneticilerin siyasi/rantsal dümenleri uğruna takımını maç günü o saraya götürmesine ses etmemişti. oyuncuların konsantrasyonunu darmadağın edecek, akşam 8'de oynanacak maçtan birkaç saat önce ankara gibi bir keşmekeşin içinde saatlerce sürünerek yol yaptıracak bir işe “ne yapıyorsunuz kardeşim, başka günler torbaya mı girdi” diyecek cesareti ve basireti kendinde bulamayıp, “ehe ehe olur abi” çekmesi. bu yazdıklarımın siyasi bir nedeni yok. öyle ki, bu saçmalığın altına “dalga mı geçiyorsunuz lan benimle maç günü” diyerek en önce
fatih terim imza atmazdı (ki tanıyanlar bilir, zerre hazzetmem kendisinden, milli takıma gitmesi şaşırtmamıştır).
- saçma sapan bir devre arası süreci geçirtip, idman bile yaptırtmaması, basiret gösterip doğru dürüst bir hazırlık maçı bile oynatmaması, oynattığı ne idüğü belirsiz maçlarda en önemli iki oyuncusunu kurban vermesi ve faydalanamaması.
- devre arasından sonra maç içlerinde yaptığı müdahalelere (!), kadro seçimlerine ve taktik (!) anlayışlarına hiç girmeyelim, yazan arkadaşlar defaatle, duvara konuşa konuşa, üzerine bir de olmadık hakaretler yiyerek yazdı. anlayan anladı, anlamak istemeyenler anlamamaya devam etti, devam edecekler. sadece şunu şuraya bırakayım: (bkz:
hamza hamzaoğlu/#1666906)
8 mart 2014 fenerbahçe galatasaray maçı sonrası yazmışız. fikrimiz değişmedi. zaten değişecek olsa yazmazdık.
- transfer dönemindeki saçma sapan, ipe sapa gelmez tavırları, sakillikleri. efendim “şampiyon takımız iyi takımız”. şampiyon takım falan değilsin, fernando muslera, wesley sneijder, felipe melo gibi winner futbolcuların, yasin öztekin gibi potansiyelinin üzerine çıkabilecek iş ahlakına sahip oyuncuların var sadece. bir de ne yaptıklarına anlam verilemeyen rakiplerin. yine sabri denen
marangoz hatasının sözleşmesine, bilal kısa, jem paul karacan mevzularına girmiyorum, yeterince yazıldı, çizildi. tüm bunların üzerine taraftara çarpıtmalarla atar gider yapması: “herkes yıldız diyor, bizim yıldızımız var.” kendisi de çok iyi biliyor ki kimse yıldız demiyor. ama işine gelmediği için durumu bu şekilde çarpıtıyor.
galatasaray'ı sevenler “takım” diyor, “yıldız” değil. galatasaray'ı sevenler “takımın eksikleri” diyor, “yıldız eksikliği” değil. bunu sen çok iyi biliyorsun hamza hamzaoğlu. bildiğin için de, tüm söylemlerinin aksine, galatasaray futbol takımının “takım” olabilmesinin önündeki engel de burada kaldığın süre içerisinde hep sen oldun ve bunu bile yaptın. sen bir kukla teknik direktör (!), bir vekil, bir ayakçı olduğun için, bulunduğun konumun sürekliğini sağlamanın kukla ustasının iplerinin uzandığı yerlere sıkı sıkıya tutunmak olduğunu çok ama çok iyi biliyorsun. dolayısıyla bu yaşananların hiçbiri tesadüf değil.
- gelelim felipe melo ve alex telles'in ayrılığı konusuna. hamza hamzaoğlu'nun 29 ağustos 2015 konyaspor galatasaray maçı sonrası basın toplantısı aramayı bilenlere orada duruyor. “telles de kalacak, sneijder de kalacak, hepsi kalacak”. bu lafı söylemesinin 48 saat sonrasında, transferin son saatlerinde telles ve melo gitti. o saatten bu yana ses yok? neden? yapacak atar mı kalmadı acaba? diyelim ki telles'in gitmesini sen istemedin de o “basiretsiz” yönetim gönderdi, niye hala oradasın? yazın ortasında “telles'in piyasası var” diyordun, adam opsiyonlu kiralık gitti. bu mu piyasa? cidden sen alemi kör, milleti enayi mi sanıyorsun? geçelim.
- son olarak,
kevin großkreutz meselesi. melo gitti, telles gitti, ses yapmadın. alıp bu adamı getirdiler alelacele, bu transfer senin transferin mi? eğer öyleyse bu beceriksizliğin hesabını soracak yüreğin var mı? değilse, sana sormadan iş yapan yönetimle çalışmayacağını daha 2.5 ay önce söyledin mi söylemedin mi? şimdi bu transfer skandalından ve melo ve telles'in ayrılığından sonra “içinden” halledebilecek misin?
bu liste uzar gider. zaten aklımdan geçenleri şurada birkaç gün önce derli toplu yazmaya çalışmıştım: (bkz:
burak yılmaz/#1790924)
ama o gün unuttuğum bir şey vardı, onu buraya ekleyeyim. bundan 1-1.5 ay kadar önce burada rezil bir yazı paylaşıldı. hamza'yı eleştirenlere galiz küfürler edilen, iğrenç bir yazıydı herkesin malumu. bununla ilgili olarak şunu söyleyeyim. evet ulan,
hamza diyorum,
çapsız diyorum ve galatasaray'da istemiyorum. eğer maçan yiyorsa özelden ulaş, gel bizim gibilere, burada
galatasaray'ın iyiliğini düşünen kardeşlerimize ettiğin küfürleri yüzümüze karşı et bakalım.
burada elimden geldiğince belli bir üslup düzeyini koruyarak yazmaya çalışıyorum ama sen böyle küfürler ediyorsan, halep oradaysa, arşın burada. bilen bilir,
çukurovalıyım.
evet hamza basiretsiz yönetimin rerö.
bırakın artık hikaye anlatmayı,
aşkınıza sahip çıkın.