• 76
    hababam sınıfı ne yazık ki kitaptaki aslına aykırı olarak filmleştirilmiştir. filmde hababam, çamlıca’da özel bir okulun edebiyat sınıfı gibi gösterilmişse de gerçekte galatasaray lisesinin edebiyat sınıfıdır. filmde yer alan sahnelerin tamamına yakını galatasaray lisesinde yaşanmış gerçek olaylara dayanmaktadır. tek bir farkla; okuldan kaçan hababam sınıfı fenerbahçe maçına değil galatasaray maçına gitmiştir.

    bazıları işin içine kabataş lisesinde yaşanan olayların da girdiğini belirtse de -ki az da olsa girmiş olduğunu kabul etmek gerekir- okulun yatılı özel okul ve futbolla ilgili olması galatasaray lisesinde yaşanan olaylardan esinlenildiğinin en güzel kanıtıdır.

    eserin yazarı rıfat ılgaz, galatasaray lisesinde yaşanan tüm bu olayları, tan gazetesindeki galatasaray mezunu arkadaşlarından dinlemiş, önce “stepne” takma adı ile dolmuş adlı dergide yayınlamış, daha sonra kitap haline getirmiştir. kitapta fenerbahçe maçına gidildiğine ilişkin tek bir satır bile yoktur. aksine galatasaray-beşiktaş maçına gidildiğine ilişkin diyaloglar vardır.

    zaten o dönemde, yatılı özel okul olarak sadece galatasaray lisesi vardır. diğer okullar yabancılar tarafından açılan özel okullardır. istanbul, kabataş ve vefa liseleri ise özel değil devlet okullarıdır.

    peki kitabında tek cümle olarak geçmediği halde hababam sınıfını kim fenerbahçeli yapmıştır? işte bu sorunun cevabı, filmin yönetmeni ertem eğilmez’dir. fanatik fenerbahçeli olan ertem eğilmez, kitabın aslına tamamen aykırı bir şekilde, galatasaray-beşiktaş maçı ve buna ilişkin metinleri çıkarıp yerine fenerbahçe’yi eklemiştir.

    filmdeki sınıf öykünecek bir sınıf olmamakla birlikte, sırf fenerbahçeli olmaları ve fenerbahçe maçına gitmeleri nedeniyle fenerbahçe için önemli bir pr çalışması niteliğindedir. özellikle çocuklar üzerindeki etkisi büyük olmuştur. ancak temelinde hırsızlık olduğundan, “haram rızıktır, sonu darlıktır” mottosu nedeniyle fenerbahçe bütün elde ettiklerini yavaş yavaş kaybetmektedir.:)

    yani sözün özü, hababam sınıfı gerçekte galatasaraylı, film icabı fenerlidir.:)
  • 77
    tamamen yönetmenin fenerbahçeli olması ile ilgisi olan durum. yazılı hababam sınıfı öykülerinde 3 büyük takımın taraftarıda karışıktır . tabi hababam sınıfının çekildiği dönemlerde(75-81) fenerbahçe ve trabzonsporun en popüler 2 takım olduğu gerçeğini unutmamak gerek. trabzon 5 kez fenerbahce 2 kez sampıyon oldu bu dönemde. bizimde o günlerde ve hatta kurulduğumuz ilk günden itibaren en popüler takım olmadığımız aşikar. metin oktay galatasaraylı olmadan önce takımımızın özellikle anadolu deplasmanlarında diğer istanbul takımlarına göre pek hoş karşılanmadğını okumuştum. bunun sebebini anlamakta pek zor değil açıkcası. kuruluş felsefesi" türk olmayan takımları yenmek " olan ve hatta en büyük rakibinin kuruluş ve gelişim dönemlerinde bulunmuş galatasaray lisesi'nin öğrencilerinden oluşan takımımız metin oktay gelene kadar hep kendi çekirdeğinde kalmayı tercih etmiş. 1950'lere kadar futbolcularının çoğunu hala lise bünyesinden çıkaran galatasaray hem taraftar hem oyuncu profili olarak anadoluya açılamamış bugünün tersine sınırları beyoğlu ilçesinde sınırlı kalmış. fenerbahçe ise galatasaray gibi köklü bir geleneğe sahip olmadığı için takımın yonetımıne general ve devlet kademesinde yüksek yerlerde olan insanları kolayca bünyesine katarak hem daha popüler hemde ulaşılması daha kolay bir klüp olmuştur.

    metin oktay ile birlikte galatasaray ismi beyoğlu sınırlarından çıkıp tüm türkiye'ye yayılmaya başladı.tum anadolu ve istanbulda galatarasay taraftari cogalmaya basladi. öyle ki insanlar metin oktay aktif galatasaray futbolcusu iken doğan çocuklarına metin ismini veriyorlardı. metin oktay sonrası ise galatasaray kazandığı popularitesini bir nebze olsa kaybetsede 70-73 yılları arasında kazanılan üst üste 3 şampiyonluk tekrar galatasaray alevini canlandırmış ama bu basarili donem galatasarayin metin oktay ile birlikte insanlarin gozbebegi oldugu doneme donmek icin pek yeterli olmamisti. cunku fenerbahçe kurulduğu zamandan beri halk ile iç içeyken galatasaray bu konuda fenerbahçe kadar rahat davranmamis,ust uste 3 sampiyonlugun devami gelmemis ve simge olacak bir futbolcu cikmamisti.bu sebeple tekrardan 70li ve 80' yillarin buyuk bolumu galatasarayimizin popülerlik anlamında fenerbahçenin cok gerisinde kaldigi donemler oldu. hababam sınıfıda böyle bir dönemde çekilmiş bir film serisi o yüzden galatasaray'ın hababam sınıfında hatta o dönem ki filmlerde popüler olmamasını gayet anlaşılır buluyorum. diğer takımlarla kurulduğumuz günden bu yana aramızda ki yalnızlığımız onlardan hep farklı vizyonda hareket etmemiz her zaman bizi bir adım öteye taşımış, ve avrupa fatihi olmamizi saglamistir. varsın filmlerde,romanlarda en popüler olmayalım ama her zaman başarılara hile ve haksızlık olmadan alnımızın akıyla koşalım,zaten kimin büyük olduğunu filmler değil tarih gelecek nesillere anlatacaktır.
  • 78
    o dönem bu senaryo oluşturulurken ileride takımın kaderiyle bu denli güzel bir benzeşme olacağı tahmin edilemezdi.

    hababam sınıfı ne zaman yayınlansa kaç defa da izlesem filmin olay örgüsüne her seferinde gülerim. ne tesadüftür ki fenerbahçenin de yıllar için girdikleri şampiyonluk yarışlarına, son dakikalarına, gerek sportif gerek kongrelerine her seferinde gülerim.
  • 79
    rıfat ılgaz' ın romanında hiç adı geçmemesine rağmen, tüm hababam sınıfının fenerli olması, kimine göre yönetmen ertem eğilmez kaynaklı, kimine göre ise dönemsel sportif başarı.

    güzel filmdi, sahte diplomayla mahmud hoca ziyaretleri falan.

    bence geleceğe mesaj gönderilmiş. o gün bugündür gülüyoruz hababam sınıfına.

    bu hababam sınıfı adam olmaz.
  • 80
    yani sustum sustum ama artık bu şehir efsanesini sonlandırmak istiyorum. 50 senedir aynı tantana resmen, şener şen gibi “artık yeteeer” diye bağıraraktan konuya giriyorum.

    fenerbahçe taraftarı hep halkın takımı olmalarını bu film serisiyle özdeşleştiriyor ama çok büyük yanılgıya düşmektedirler haberleri yok. hadi rahmetli sadri alışık üzerinden güzelleme yaparsın anlarım da hababam sınıfı ne alaka aq. bu arada hababam sınıfının romanıyla serisi çok farklı. çok bariz farklar var. o yüzden ben, herkesin bildiği hababam sınıfı serisinden yola çıkacağım.

    bi kere hababam sınıfının öğrencileri öyle halkın içinden gelmiş öğrenciler değildi. aksine, anadolunun zengin ailelerinden istanbula gelen, halktan kopuk yaşayan çocuklardı. babaları muhtemelen köy ağası, müteahhit, esnaf ya da toptancıdır. aileleri genelde çocuklarına sevgi göstermemişti. çocukların sevgi açlıklarını da parayla kapatmaya çalışıyorlardı. aileleriyle ilgili çok bir kesit izlemiyoruz, çok fazla bir bilgimiz de yok. zaten hababam sınıfı öğrencilerinin çok bir bilgisi yok. bi keresinde kel mahmut, güdük necmi’ye soyismini soruyor, güdük necmi yanındaki arkadaşına dönerek “neydi ulan benim soyadım” diye soruyordu.

    geneli zengin olan bu çocukların okuyup başarılı olma gibi bir gayeleri de yoktu. çoğu zaten çift dikiş okuyordu. 20’li yaşların ortalarına gelmelerine rağmen ellerinde ne bir meslek ne de geleceğe dair bir planı vardı. plan yapmalarına da gerek yoktu çünkü dediğim gibi çoğu aileden zengindi. kırmızı uzun marlboro içen lise öğrencisi mi olur aq. aileleri, başımıza bela olmasın da ne yaparsa yapsın diyerekten çocuklarını istanbula itelemiş, çocuklar da istanbul gecelerinde kah taksimde, kah ortaköyde paraları ezmişler. bu, her iki taraf için de win-win bir durum oluşturmuştu. yani bahçeşehir kolejinde okuyan bir lise talebesi ne kadar halktansa, hababam sınıfı da o kadar halktandı. ali koç ne kadar halkın adamıysa hababam sınıfı o kadar halkın içindeydi.

    üstelik, köyden binbir zorlukla okumaya gelmiş, üzerinde ikinci bir elbisesi olmayan, okul parasını bile mahmut hoca’dan alan köylü ahmet’i hababam her fırsatta ezmiş, aşağılamış ve köy okuluna yardım gibi dünyanın en kutsal organizasyonlarından birine ket vurmaya çalışmıştı. köyden binbir zorlukla gelen ahmet’in hababamın tam aksine bir amacı vardı. teker teker geçiyoruz turları diyen galatasaray taraftarı misali sınıflarını geçmiş, derslerinde oldukça başarılı bir çocuk olarak kendisini yetiştirmişti. hayalleri dünyadan daha büyüktü; idolü kel mahmutun izinden giderek öğretmen olmak istiyordu. hababamın ahmet’i anlamasına imkan yoktu çünkü yokluk görmemişlerdi. tek gördükleri yokluk manita yokluğudur büyük ihtimal. ahmet öksüz ve yetimdi, hababamın babaları da anneleri de paraydı. tüm bu aşağılamalara, zorbalıklara, fakirliğe rağmen ahmet kendisini hiç bozmamış ve mezun olmuştu. mezun olurken de tüm hababama kendisini alkışlatmıştı. üstelik bir gece önce tiradın kralını çekmişti. öyle ya, zengin ne kadar zengin olursa olsun fakir bir gün muhakkak zengini yener. en azından filmlerde böyle ):

    yani demem o ki; hababam üzerinden halkın takımı geyiği yapmak, ebu cehil üzerinden müslümanlık romanizmi yapmak gibi çok oksimoron bir durumdur, kel alakadır… ayrıca filmde köylü ahmet hiç futbol sohbeti yapmıyor hababamla, maça da gitmiyor. o yüzden hababamla aynı takımı tuttuğunu sanmıyorum, bu yüzden de geriye tek bir ihtimal kalıyor tuttuğu takım olarak….

    (bkz: tek ihtimali olan insanların hikayesi)

    bu güzide eseri bizlere sundukları için emeği geçen herkese sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. vefat edenlere allah rahmet eylesin, yaşayanlara da allah uzun ömür versin…
App Store'dan indirin Google Play'den alın