resim
Gündüz Kılıç
Görev:Teknik Direktör
Doğum:29.10.1919
Ölüm:17.05.1980 (60)
Uyruk:Türkiye
  • 1
    galatasaray'ı şampiyon yapan ilk teknik direktördür. genç yetenekleri keşfetmesi ve onları yetiştirmesiyle ünlüdür. cana yakınlığı ve babacan tavırlarıyla baba gündüz olaran anılmıştır. galatasaray futbol takımının kaptanıyken 1952 yılında teknik direktörlüğe geçmiştir. teknik direktörlüğüyle beraber galatasaray adeta şahlanmış ve sayısız başarı kazanmıştır. mithatpaşa stadında iki direk arasına sıkışmış galatasaray taraftarı baba gündüz'ün galatasaray'daki devrimiyle beraber adeta çığ gibi büyümüştür. metin oktay gibi bir devi galatasaray'a kazandırması da yaptığı en büyük işlerdendir.

    kendisine izmirspor'da oynayan metin oktay'dan bahsedildiğinde izlemek için izmir'e gitmiş ve maç bitmeden "boşuna gelmişiz, iş yok bu çocukta" diyerek sinirli bir şekilde yerinden kalkmıştır. ardından galatasaraylı yöneticilerle görüşerek metin oktay'ın çok büyük futbolcu olacağını söylemiş ve hemen tüm şartların kabul edilerek alınmasını istemiştir.

    galatasaray ve türk futbolu açısından çok önemli bir yere sahip olan baba gündüz 1980 yılında hakkın rahmetine kavuşmuştur.

    http://www.galatasaray.org/...arih_unut_gunduz.php
    http://img97.imageshack.us/img97/7756/ig0046bn.jpg
  • 6
    metin oktay'ın palermo'ya transferi sonrası palermo başkanına mektup yazmıştır.

    gözyaşlarına engel olmaya çalışmak ne büyük gafletmiş...

    http://gayin-sin.net/...75a7bf17dc9711_m.jpg

    --- alıntı ---

    sinyor casimiro vizzini
    palermo union sportiva kulübü başkanı
    palermo italya
    17.7.1961, istanbul

    sayın sinyor,
    sizinle tanışmıyoruz. hemen kendimi tanıtmam lazım. ben galatasaray futbol takımı'nın meneceriyim. yani metin oktay'ın eski meneceri. artık metin palermolu oldu. kaç günden beri kulübünüzle anlaşma hikâyelerini, gazetelerde okuyor, resimlerini görüyoruz. fakat bilmem nedense anlaşılmaz derecede katılaşan, uyuşan hislerimle, olanları bir türlü değerlendiremiyordum. bugün, metin memleketimizdeki erişilmez şöhretinin içlerinden gelerek, inanarak başyazıcıları olmuş türk basını mensuplarına bir veda ziyafeti verdi.

    ben de davetliydim. hepimiz görünüşte çok neşeliydik. amma, hepimiz de hissediyorduk ki, bu içlerimizi sızlatan, müşterek bir acıyı örtmeye çalışan yapmacık, feragat dokulu ve son derecede rutubetli bir neşe idi. nitekim metin toplantının sonlarında birdenbire sararan bir yüzle ayağa kalktı. gözlerindeki nem damlalaşarak boşanmasın diye, kendini tuta tuta titrek bir sesle konuştu.

    memleketinden, anasından, kulübünden, arkadaşlarından ayrılmanın, yapayalnızlığın, yabancılığın soğuk koynuna atılmanın üzüntülerini öyle duyarak anlatıyor, oralarda da onu yalnız bırakmamamız için öyle çocuğumsu yalvarıyordu ki, sizinle yaptığı görüşmelere, hatta resmi mukaveleye rağmen, hâlâ donuk, inanamaz kalmış içim birdenbire kopasıya burkuluverdi. metin sahiden gidiyordu.

    hayır! hudutsuz kederimin size kırılmaya kadar genişleyebileceğini düşünmeyin sakın. zira serinkanlı düşünebildikçe biliyorum ki zamanı gelince azı diş eti yarar, çıkar. su kaynayınca kabından taşar. evlat da kısmeti çıkınca evden kaçar. bütün bunlara da kimse mani olamaz. kısmet dedim de aklıma geliverdi. ne yalan söyleyeyim, size karşılık şimdi hakiki duygumuz da, sevgili oğlumuzu iç güveyliğine kabullenen zengin bir kayınpedere karşı duyulabilecek kekremsi hislerden pek de farklı değil doğrusu.

    ah sinyor! belki, sizce basit bir mukavele ile bağladığınız o insanın size neler kazandırdığını ve kazandıracağını katiyen bilemezsiniz.
    mükemmel bir futbolcu. her sezon riyazi (aritmetik) bir katiyet gibi, söylediği kadar gol atan bir futbol kralı. gençliğine rağmen inanılmaz derecede olgun, karakter sahibi bir insan.

    herkese yardıma hazır bir hayırsever. hayır, hayır, bütün bunlar hiçbir şey değil. siz palermo'ya hiçbir kulübe nasip olmayan muazzam bir taraftar kitlesi kazandırıverdiniz. şimdi palermo union sportiva'ya kalben bağlı otuz milyon türk taraftarınız var, inanın.
    küçücük türk yavrularından tutun da, beli bükük ihtiyar türk ninelerine kadar metin'in başarısına dua edecek, metin'in atacağı golleri gözleyecek, dolayısıyla palermo'nun zaferlerini bekleyecek otuz milyon türk dostunuz var artık. siz bu kadar üzerinde titrenen bir kıymete sahip olduğunuzu nereden bilebilirsiniz ki. ne olur, ona iyi bakın. ona babacan davranın. ne kadar büyürse büyüsün, daima sevgiye, şefkate muhtaçtır metin. belki de muhitine cömertçe dağıttığı sevgi ve şefkat akümülatörlerini şarj edebilmek için.

    eminim ki birkaç yıl sonra, memleket hasretine dayanamayıp vatanının sahalarına koşacak olan metin'in arkasından siz de bana tıpkı benim gibi gözyaşlarınızla ıslatacağınız bir mektup yollayacak ve hislerimi o zaman daha iyi anlayacaksınız. metinimiz italya'da allah'tan sonra size emanet sinyor.

    sevgi ve saygılarımla.
    gündüz kılıç

    dahası : http://www.ligtv.com.tr/...px?r=1&hid=89114

    --- alıntı ---
  • 10
    http://yalnizadaminefkari.blogspot.com/...zun-futbolistan.html

    --- alıntı ---

    “takım ruhu diye bir şeyden söz edecek olursak bunu galatasaray’a getiren isim gündüz kılıç’tır diyorum. o zaman hepimiz takımla özdeşleşmeye başladık,” diyor attilâ ilhan, galatasaray dergisi’nin kendisiyle yaptığı bir söyleşide ve ekliyor: “daha evvel öyle bir şey olmuyordu. geçen seneki fenerbahçe taraftarları gibiydik. durmadan kötülüyorlardı takımı, hocayı. biz de durmadan yeniliyorduk be kardeşim yahu! işte, gündüz zamanında yenmeye başladık bunları. gündüz harp meydanından gelmiş bir simdi.” tabiri caizse, bir halk ordusunun komutanı kadar halktan ve aynı zamanda centilmen, insancıl ve görgülüydü. evet, gündüz kılıç, galatasaray’ın ilk gerçek ‘komutan’ıydı. ilk hakiki ‘commandante’!

    galatasaray ve türk futbolu için, ‘gündüz öncesi’ ve ‘gündüz sonrası’ diye iki dönem belirtsek herhalde yanlış yapmış olmayız. futbolculuğundaki teknik direktörlere taş çıkartacak liderlikte kaptanlığı ile başlıyordu aslında her şey. daha o zamandan diğer türk futbolcuların aksine dünya futbolundaki gelişmeleri sıkı sıkıya takip ediyor, yurtdışı seyahatlerinde edindiklerini (teknik-taktik, altyapı, futbolcu psikolojisi) kaptanlığını yaptığı arkadaşlarında ve kulübünde uygulamaya çalışıyordu gündüz kılıç. galatasaray kaptanlarının babacan ve bir abi gibi olması ‘töresi’ (metin oktay, fatih terim, cüneyt tanman, bülent korkmaz, hakan şükür bu törenin devamcısı değiller miydi?) onunla başlıyordu. bütün arkadaşlarıyla, bilhassa gençlerle kendi kardeşi ya da çocuğuyla ilgilenir gibi ilgileniyordu. o baştan ayağa doğru kaptanlığın prototipiydi. sahadaki liderliği daha sonra türk futbolu’na teknik direktörlük olarak damga vuracak ve (izmirspor’dan getireceği metin oktay ile beraber bir fidel – che ikilisi oluşturarak elbette) galatasaray’ın liseden gelme o sabun köpüğü seçkinciliğini iyiden iyiye kıracaktı. insanlar onun galatasaray’ını seveceklerdi. o, büyük galatasaray devrimi’nin robbespierre’i olarak gönül verdiği armaya gerçek bir hissiyat, gerçek bir karakter verecekti. sonra ise, “galatasaray bir his takımıdır,” diyerek tanımlayacaktı kuruluşunda aranıp da bulunamayan kolektif ruhu üflediği yuvasını, “kısacası galatasaray bir halatı hep birlikte çekenlerin, hep birlikte üzülüp, hep birlikte sevinmesini bilenlerin takımıdır.”

    gündüz kılıç’ın türk futbolu’na kattıkları yalnızca galatasaray’ı şahlandırmasından ibaret değildi elbette. bilhassa teknik direktörlüğü öncesinde türk takımları bir tık yukarıya çıkabilmek için yabancı hocalara tâbi gözüküyordu. türk teknik direktörler, açık konuşmak gerekirse teknikten de taktikten de bihaberlerdi. gündüz kılıç, öğrenme açlığı ve araştırmacılığı ile, teknik direktörlüğü ‘futbolcu eskiliği’ olarak gören diğer türk teknik direktörlerden ayrılıyordu. hatta bu araştırmacılığı ve hevesi öyle üst seviyedeydi ki, yazları tatil yapmayıp ingiltere’deki ‘antrenör kursları’na katılıyordu. üstelik bunu hemen her yaz gerçekleştiriyordu. artık öğrenebileceği bir şey kalmadığını, neden yine de bu kurslara katıldığını soranlar içinse şöyle diyordu bir yazısında: “onlara dalında her şeyi bildiğini sananların bile muhakkak öğrenecekleri bir şeylerin olduğunu anlatmaya kalkarsanız göbeğiniz çatlar.” onun için değişimi yakalamak şarttı. sürekli zihnini yenilemek istiyordu. bu yüzden, hiç olmazsa başka teknik direktörlerle girdikleri tartışmaların yararlı olabileceğini düşünüyordu. kurslarda futbol tartıştığı ve zamanla samimiyet kurduğu isimlere bakınca da haksız olmadığını anlaşılıyor: david sexton, don howe, brian birch, nicolescu ve hatta bob charlton!

    uzun lafın kısası, gündüz kılıç (nam-ı diğer baba gündüz), türk futbolu’nun ilk büyük devrimcisidir. daha sonra galatasaray’ın ve türk futbolu’nun dinamosu olacak hocalar hep onun anlayışını benimsediler. baba gündüz ismi, başlı başına bir futbol masalının ismi oldu. onun yeşerttiği futbolistan topraklarında dallarını uzatan derwall cinsi bir çınarın dibinde açtı mustafa denizli ve fatih terim çiçekleri; ve kuşlar götürdü futbolistan ülkesinin yapraklarını kuzeye, bir şenol güneş tohumu niyetine.

    masallarda iyiler daima kazanır. kazanmadılar mı?

    onur bayrakçeken

    --- alıntı ---
  • 12
    ----- alıntı -----

    galatasaray efsanelerini anıyor türk telekom dünyaya duyuruyor

    türk sporunun en büyük taraftarı türk telekom ve galatasaray spor kulübü'nün işbirliğiyle başlatılan, "galatasaray efsanelerini anıyor, türk telekom dünyaya duyuruyor" projesi kapsamında gerçekleştirilen etkinlikler bu sezon da tüm hızıyla devam ediyor.

    bu sezon türk basketbolunun efsane ismi yalçın granit ile başlayan, ardından metin kurt, arif erdem, nihat akbay, sinan erdem, ali uras ve şengün kaplanoğlu ile devam eden etkinliğin bu haftaki efsane ismi unutulmaz futbolcumuz ve teknik adamlarımızdan gündüz kılıç. ali sami yen spor kompleksi türk telekom arena'da oynanacak galatasaray - fenerbahçe karşılaşmasından önce düzenlenecek törenle onurlandırılacak.

    etkinlik çerçevesinde gündüz kılıç'ın dev bayrağı karşılaşma öncesinde ali sami yen spor kompleksi türk telekom arena tribünlerinde dalgalanacak.

    “baba” gündüz kılıç - (1935-1980)
    türkiye cumhuriyeti’nin kurucusu mustafa kemal atatürk’ün yakın çalışma arkadaşı kılıç ali ve hümeyra hanım’ın oğlu olarak 1918 senesinin ilk gününde istanbul’un bakırköy ilçesinde dünyaya gelen gündüz kılıç, ailesiyle birlikte çocukluk yıllarında bir dönem ankara’da yaşadıktan sonra, okul çağına geldiğinde ilk olarak feyziye mektepleri vakfı’na yazıldı. ertesi sene ise galatasaray lisesi ilk mektebi’ne geçerek birinci sınıfa kaydoldu. gündüz kılıç ile futbol arasındaki aşkın ilk günleri de burada yaşandı. ailesi ankara’da olduğundan tatil günlerinde okul hademelerinden biriyle gezmeye çıkan gündüz kılıç, ağabeyi ve kardeşinin maça gitme isteklerine uyarak taksim stadı’nda futbol maçlarını izlerdi. zamanla futboldan keyif almaya başladıktan sonra ise galatasaray lisesi’nin bahçesindeki maçlarda yer alacaktı. sınıfta yapılan kadrolarda yeterli oyuncu olmadığı zamanlarda ise takıma katılan bir isim olurdu. başlarda adam eksikliğinde takıma giren eşfak aytaç, daha sonra türkiye’nin tüm zamanlardaki en iyi futbolcularından olacaktı.

    nisan 1935: galatasaray’daki ilk maç ve ilk goller
    gündüz kılıç, galatasaray lisesi’nin büyük avlusundaki [grand-cour] ilk maçına da 1932 yılında çıktı. ilk kez tam futbol kıyafetleri vardı üzerinde. beşinci sınıftan mezun olduktan sonra bir dönem kaleciliğe heves etse de santrfor olarak devam etti. ve garip ama 7-1 kaybettikleri bir maçın ardından müdür muavini muslih hoca’nın gözüne girecekti. gündüz kılıç, daha sonra leblebi mehmet tarafından genç takım kadrosuna alındı. önce beşiktaş genç takımı ile oynanan maçta dikkat çektikten sonra bir spor bayramında okulu adına oynadı. gündüz kılıç’ın galatasaray’daki futbolculuk kariyeri ise 1935 senesinde başladı.

    nisan 1935’te evlerine gelen telefonun ucundaki ses, “gündüz hemen kulübe gel, birinci takımda oynayacaksın” diyordu. o ses, muslih hoca’ya aitti. galatasaray, nispeten zayıf takımlardan olan anadolu ile oynayacaktı. ve gündüz kılıç, o güne kadar hiç görmediği a takım futbolcularla çıkacaktı aynı sahaya. ancak işler galatasaray adına iyi gitmiyordu. henüz ilk yarıda 2-0 yenik duruma düşen galatasaray için ikinci yarıda bir oyuncu üç gol birden atacaktı. o oyuncu da 17 yaşını bile doldurmamış olan gündüz kılıç’tı. ilerleyen yıllarda ülke futboluna damgasını vuracak “baba” gündüz için rüya gibi bir başlangıçtı.

    nisan 1947: gündüz kılıç galatasaray’a karşı
    galatasaray ile birlikte futbolculu dönemindeki ilk şampiyonluğunu 26 nisan 1935 günü taksim stadı’nda istanbulspor’a karşı oynanan maçta iki gol atarak kazanan gündüz kılıç, bir ay sonra ilk kez bir fenerbahçe karşılaşmasında forma giydi. beşiktaş rekabetinde ise ilk maçında gol attı. ve mayıs 1940’taki tarihi maçta beşiktaş ağlarına gönderdiği beş golle tarihe geçti. galatasaray ise şeref stadı’ndaki mücadeleden 9-2 üstün ayrıldı.

    “derbiler tarihinde bir maçta en fazla gol atan oyuncu” unvanı hâlâ bu karşılaşmadaki performansıyla elinde bulunduran gündüz kılıç, ilk istanbul finali’nde de mart 1942’de fenerbahçe’yi 5-0 mağlup eden galatasaray adına iki gol kaydetmişti. daha sonra askerlik döneminde uçaksavar’da oynadı. ardından devlet demiryolları’nda memur olarak hayatını sürdürerek ankara demirspor için ter döktü. milli küme’de galatasaray’a karşı forma giymek zorunda kaldığı karşılaşmada takımının tek golünü attı. antrenörünün ısrarlarıyla galatasaray’a rakip olan ve bu durumdan dolayı üzüntü duyan gündüz kılıç, ertesi günkü fenerbahçe maçında dört gol atarak 4-3’lük galibiyete katkıda bulunacaktı. ankara demirspor, tarihteki tek türkiye şampiyonluğunu kazandığı 1947 yılındaki finalde ise fenerbahçe’yi 3-0 ve 6-0 yenerken gündüz kılıç da ankara demirspor forması giyiyordu.

    gündüz kılıç: galatasaray’daki ilk antrenörlük yılları
    kulübün 1948’deki yıllık kongresinde idare heyetine teknik üye olarak seçilen gündüz kılıç, ‘umumi kaptanlık’ görevini üstleniyordu. 1948 londra olimpiyatları’nda milli formayı giyen “baba” gündüz, nisan 1949’da galatasaray ile istanbul lig şampiyonluğu sevinci yaşadı. mart 1952’de ise kariyeri boyunca 10’u galatasaray’da olmak üzere toplam 17 gol attığı fenerbahçe’ye karşı futbolcu olarak son maçına çıktı. aynı yıl içinde de galatasaray antrenörü olarak yeni kariyerine başladı. ilk sezonun ardından görevinden istifa edip 1953-1954 sezonunda vefaspor’a geçse de aynı sezonda galatasaray’a geri döndü. baba gündüz, galatasaray’ın başında ilk şampiyonluğunu ise 1954-1955 sezonunda istanbul ligi’nde yaşadı. takip sezon öncesinde galatasaray tarihini etkileyen hamlelerden birini yaparak izmirspor’dan metin oktay’ı takıma kazandırdı. sezon sonunda galatasaray, istanbul ligi’nde üst üste ikinci şampiyonluğunu elde ederken metin oktay da 18 golle en skorer oyuncu olacaktı. gündüz kılıç, 1957’de galatasaray’daki görevinden ikinci kez istifa ettikten iki sene sonra feriköy’e tarihinin en başarılı dönemlerinden birini yaşattı.

    antrenörlük yılları: galatasaray ile üçüncü kez, 1960-1967
    galatasaray’ın ocak 1960’da göreve gelen yeni yönetimi, gündüz kılıç’ı takımın başında görmek istiyordu. ancak feriköy’ü yarı yolda bırakmayan “baba”, büyük aşkıyle yeniden kavuşmak için sezon sonuna dek bekleyecekti. feriköy’den kulüp idarecilerinin peşinden döktükleri bir kova suyla uğrulanan kılıç, nisan 1960’da bir kez galatasaray’da antrenör oluyordu. 1960-1961 sezonunda bitime bir hafta kala oynanan istanbulspor maçında penaltı kaçıran metin oktay, sezonu 36 golle yine zirvede bitirmişti. ancak milli lig’deki ilk şampiyonluk henüz gelmemişti. 1961-1962 sezonunda gündüz kılıç ile ilk şampiyonluk kazanılacaktı. metin oktay, sezon başında italya’nın palermo takımına transfer olmuştu. gündüz kılıç, o günlerde palermo başkanı’na yazdığı mektubu, şu sözlerle bitiriyordu: “(…) ne olur, ona iyi bakın.” baba gündüz, daha sonra metin oktay ile tekrar buluştu galatasaray’da. milli lig ve türkiye kupası’nın kazanıldığı 1962-1963 sezonunda uefa şampiyon kulüpler kupası’nda son sekiz takım arasına kalan galatasaray, gündüz kılıç yönetiminde bir ilki gerçekleştirdi. “baba”, istifa ettikten sonra ise önce dünya turuna çıktı, ardından altay ve beşiktaş’ta çalışarak teknik direktörlük kariyerine son verdi.

    vefat: mayıs 17, 1980 – istanbul
    futbola veda ettiği 1972 yılının ardından hayatını kaybettiği 1980 yılına dek spor yazarlığı yapan gündüz kılıç’a 1979’da “akciğer kanseri” teşhisi koyuldu. tedavisi için gittiği new york’tan, “sizlere selamım var” başlıklı yazısı, yayımlanan son yazısı oldu. 17 mayıs 1980 günü istanbul’da sabaha karşı son nefesini verdi. galatasaray, 19 mayıs 1980 günü ordu’da sahaya karşılaşacaktı. kılıç’ın eski takım arkadaşı naci özkaya, gündüz kılıç’a ait olan 9 numaralı galatasaray formasıyla sahaya çıktı. ve o forma, karşılaşma boyunca galatasaray kaptanı fatih terim’in yanına bıraktığı karanfil buketiyle birlikte saha kenarınndaki iskemle üzerinde durdu. aynı gün, fenerbahçe – altay karşılaşmasında da tribünden tek bir ses yükseliyordu: “baba gündüz ölmedi, kalbimizde yaşıyor.”

    baba gündüz: “galatasaray bir his takımıdır”
    baba gündüz, galatasaraylılığı ise şu sözlerle anlatıyordu: “bilirsiniz ki her insanın ayrı bir huyu, ayrı bir karakteri olduğu gibi, her futbol takımının da kendine has bir karakteri vardır. biz sizlere burada galatasaray’ımızın huyunu suyunu açıkça ve iyice anlatabilirsek, onu adamakıllı tanıyıp, inşallah senelerce dost geçinirsiniz. galatasaray, bir his takımıdır. renklerine âşık birbirlerine seven futbolcuların takımıdır. galatasaray feragat ve fedakârlıklarla çalışacak futbolcuların takımıdır. galatasaray şımarıkları, kendini beğenmişleri, yalnız kendini düşünenleri sevmez. kısacası galatasaray, bir halatı hep birlikte çekenlerin, hep birlikte üzülüp, hep beraber sevinmesini bilenlerin takımıdır.”

    ----- alıntı -----

    http://www.galatasaray.org/kulup/haber/15417.php
  • 13
    bu muhteşem sözlerin sahibi "baba" adam!

    "bilirsiniz ki her insanın ayrı bir huyu, ayrı bir karakteri olduğu gibi, her futbol takımının da kendine has bir karakteri vardır... biz sizlere burada galatasarayımız'ın huyunu suyunu açıkça ve iyice anlatabilirsek, onu adam akıllı tanıyıp, inşallah senelerce dost geçinirsiniz... galatasaray bir his takımıdır... renklerine aşık, birbirlerini seven futbolcuların takımıdır... galatasaray feragat ve fedakârlıklarla çalışacak futbolcuların takımıdır. galatasaray şımarıkları, kendini beğenmişleri, yalnız kendini düşünenleri sevmez... kısacası galatasaray, bir halatı hep birlikte çekenlerin, hep birlikte üzülüp, hep beraber sevinmesini bilenlerin takımıdır..."

    unutursak kalbimiz kurusun...

    "baba gündüz" ve "taçsız kral metin oktay"

    http://3.bp.blogspot.com/...5Bhikmetcilli%5D.jpg
  • 15
    (bkz: #1560793)
    (bkz: #1484276)

    metin oktay'ı ölüm yıldönümünde (13 eylül 1991) anarken, kendisini de anmamız gerektiğini düşünüyorum. baba gündüz'ün, metin oktay üzerinde emeği çoktur. tatlı sert tavrıyla, metin oktay'a her zaman bir "baba" gibi destek olmuştur.

    kendisi, galatasaray tarihi'nin en özel karakterlerinden birisidir. genç nesil kendisini yeterince bilmiyor, tanımıyor. bu durumdan pek hoşnut değilim. anlatmak lazım, yazmak lazım. baba gündüz'ün hakkını, daha da fazla vermek lazım.

    http://cmsmedya.zaman.com.tr/.../15/metinoktay01.jpg

    http://www.nosfutbol.com/...05/gunduz_kilic2.jpg

    http://www.porttakal.com/...er/620000/621899.jpg
  • 18
    "galatasaray bir his takımıdır. renklerine aşık birbirlerine seven futbolcuların takımıdır. galatasaray feragat (vazgeçiş) ve fedakârlıklarla çalışacak futbolcuların takımıdır. galatasaray şımarıkları, kendini beğenmişleri, yalnız kendini düşünenleri sevmez. kısacası galatasaray, bir halatı hep birlikte çekenlerin, hep birlikte üzülüp, hep beraber sevinmesini bilenlerin takımıdır."

    http://2.bp.blogspot.com/...640/metinoktay01.jpg

    selamlar olsun.
App Store'dan indirin Google Play'den alın