bu sene giderek daha da gözleri kanatan galatasaray hastalığıdır. takım her türlü gol kaçırıyor artık. havadan, yerden, yakından, yaydan, uzaktan, boş kaleye, karşı karşıya, arka arkaya aynı pozisyonda hatta orta yaparak bile kaçırdık bu akşam ki hatay maçında. ceza sahasına yaklaştıkça eli ayağına dolanıyor takımın. ceza sahası içinde hepten çocuklaşıyorlar. ayıp değil ya gol atmak. kimse size maç sonu küfür etmez yani beş altı gol attınız diye. suç değil gol atmak. veya gol attırmak.
peki neden? nasıl bir çılgınlıktır bu?
1- takımda kendini ispatlamaya çalışan futbolcu sayısı geçen seneye göre radikal şekilde arttı. topu ayağına alanın ilk opsiyonu bu yönde oluyor.
2- takımda kendisinden skor yapması beklenen futbolcu sayısı da aynı şekilde arttı. misal yunus veya raschica'nın gol atmasını çok da beklemezdik.
3- bireysel ve özel yetenekleriyle ön plana çıkan veya takım arkadaşlarının bir adım gerisinde kalmayı egosuna hakaret olarak görmeyen oyuncu sayısı da bu oranda azaldı.
4- oynamayan oyuncular ise takıma skor katkısı verme konusunda geçen senenin gerisinde.
5- star veya star olduğunu düşünen topçuların basit düşünmek ve skora basitçe ulaşmak gibi temel bir problemi oluştu. iki pas yapıp topu boş kaleye atsa yüzü düşecek topçularımız var.
özetle takımdaşlık, diğerkamlık gerektirir. takımın dengesini sağlamak için işçi ve mutfakta olmaktan gocunmayacak futbolculara ihtiyaç var. eldeki kadroyla bunu sağlamak sanıyorum okan hocanın otoritesine bakar. sana güveniyorum
okan buruk