resim
Gheorghe Hagi
Görev:Teknik Direktör
Takım:FCV Farul
Yaş:60
Uyruk:Romanya
  • 52
    sadece galatasaray'ımıza değil türkiye futbol ligi' ne gelmiş en iyi yabancı oyuncudur.galatasaray' da teknik direktörlüğü zamanın da galatasaray taraftarı ve hagi hayranı ali kırca' nın siyaset meydanı programına katılmıştır, programda bir soru üzerine kendisinin de en beğendiği golü ne tesadüftür ki benimde en beğendiğim golü olan asy deki monaco ağlarına gönderdiği füzedir.
  • 56
    futbolculuğu zaten aşmıştır ondan bahsetmeyi bırakıyorum artık.

    hagi her yönden muhteşem bir insan. özellikle mütevaziliği beni çok etkilemiştir. yeni moda futbolcuların %99'u aldığı transfer paralarıyla ilk işleri gidip bilmem kaç yüz milyara son model araba, yine bilmem kaç yüz milyara lüks ev almaktır. ama hagi bunların aksine mütevazi olmayan futbolculardan bile çok parası varken arabasının fiat tempra olması ne kadar mütevazi biri olduğunu gösterir.

    helal olsun hagi.

    edit: iki kere araba aldırdım hagi ye yanlışlıkla.
  • 63
    artık o eski "klas" yeteneklerin neslinin tükendiğini anlamamı sağlayan kahraman. hagi'den sonra zidane'da futbolu bırakınca geçmiş ile bugünü birbirine bağlayan bazı güzel şeyler de yok oldu. çok fazla "bugün" olduk, çok fazla "anelka" olduk, çok hızlı oynadık, çok tempolu oynadık. ama hagi'nin rapid wien'e attığı golü çok 90 dakikalarda bulamadık. özlüyorum anasını satayım, özlüyorum.
  • 67
    yıl 1996 mevsim yaz babamda anlamadığım bir heyecan var.yok canım gelmez diyordu kendi kendine.ama televizyondaki insanların söylediği kadarıyla o gelmişti.bense kim gelmişti acaba diye düşünüyordum 10 yaşındaydım daha hayal meyal kubilay türkyılmaz ın arif erdem in manchester'e attığı golleri hatırlıyordum hepsi bu ama çocukluktan almıştım bir kez galatasaray sevgisini.anlatılamayacak bir aşk gibiydi.sonra yine televizyondaki amcalar bastonla mı oynar tekerlekli sandalye ile mi diye tartışıp gülüyorlardı başlarına geleceklerden habersiz... şimdi o baston nerde bende bilmiyorum .babama sordum kim baba gelen diye bir çavuşesku dedi babam bir barcelona anlamadım.biraz daha büyüdüm herkes benimle beraber kimin geldiğini anlamaya başlamıştı.evet 10 numara kavramını türk futboluna kazandıran insan gelmişti zira pazardan aldığım önü show tv reklamlı olan formamın arkasına 10 ve hagi yazdırmıştı annem terzide.mahallenin hagi 'si bendim maçta gol atınca sırtımı falan gösterirdim hava atardım, uçardım,önlüğümün altına giyer tenefüste çıakrıp vururdum taşa kozalağa gol atardım sınıfın milli kalecisine ben hagiydim çünkü.nerden istersem atardım.çünkü o nerden isterse atar ne yapmak isterse yapardı çünkü top bile onun karizmasının farkında olurdu giderken bildirdi hagi nin ayağından çıktığını.onun sahada olması ayrı bir şeydi dünyadaki hiç bir 10 numarayla kıyaslanamayacak kadar apayrıydı.o sahayı doldururdu her yerde hagi olurdu ama o olmayınca boynum bükük kalırdı.rakiplerin bile boynu bükülürdü çünkü o çok büyüktü.benim çocukluk kahramanımdı.ve ben ne denli şanslı olduğumu geç de olsa anladım hagi yi izlemiştim evet lan hagi'ydi o.çocuklarıma anlatacağım her şeyin mimarıydı o.
    -baba gassarayda oynamış en iyi oyuncu kimdi
    +gel oğlum otur şöyle iyi dinle beni.
    ...

    teknik direktör olduğunda sahaya atlayıp verin lan şu topu öyle mi vurulur ona demesini hayal ettim hep güldüm kendi kendime.şimdi karşıma çıksa muhtemelen boynuna sarılır ağlarım .zamanı başa almayı en çok isteme nedenimdir hagi.bir kez daha onu izlemek dünyanın en güzel şeyi olurdu.seni seviyorum hagi.şu an değil türkiyede dünyada seninle kıyaslayacağım bir oyuncu bile yok var diyen yalan söyler.

    bir gün yine geleceksin galatasaray a adım gibi eminim.ve o gün ben dünyanın en mutlu insanı olacağım ama içimde bir burukluk olacak çünkü sahada olmaycaksın,topa vurmayacaksın,40 metreden gol atmayacaksın,muhteşem çalımlar atmayacaksın.ama gel ne olur uzatma giga.
  • 68
    inanılmaz bir maç kazandırma potansiyeli bulunduran futbolcu ötesi. zira kendisinin kırmızı kart görmesi bile ayrı bir motivasyon getirirdi takıma. "o"nun olmaması demek, biraz da "o"nun için oynamak demekti.

    öncesi:
    http://people.ee.ethz.ch/.../2000_uefa_final.jpg

    o an:
    http://img529.imageshack.us/...alatasarayvsaqk8.jpg

    sonrası:
    http://site.mynet.com/...simlerim/hagi011.jpg

    daha da sonrası:
    http://www.zurna.com/uploads/groups/84/hagi_1.jpg
  • 69
    galatasaray'a değil, türkiye'ye değil, dünyaya gelen en iyi futbolculardandır hagi. galatasaray'a transferinin nasıl gerçekleştiğini hemen hemen herkes bilir. ve o transfer model olmuştur. "hagi gibi birini alalım, şampiyon oluruz" sözleri. oysa dünyada hagi gibi oyuncu kaç tane var ki?

    rumen oyuncunun transferi ilk olarak ergun gürsoy ve fatih terim'in tunus'a gittikleri sırada uçakta gündeme geliyor. uçakta bir dergide barcelona'dan ayrılan hagi'nin bonservissiz transfer olacağı yazıyor.

    seyahat dönüşünde terim ve gürsoy, irfan kurtoğlu'na konuyu açıyor, araştırmasını istiyor. hagi'nin istediği yıllık 3.5 milyon dolar büyük tartışma başlatıyor. çünkü galatasaray, hagi'nin son durağı olacaktır ve o'nun bonservisinden para kazanılmayacaktır. ancak terim ısrar ederek, "rakamın fazlasını benim ücretimden düşüp karşılayalım" diyor. çünkü terim, türkiye'de değil, avrupa da ses getirecek bir takım kurmak istiyor. ve hagi'nin transferi bitiriliyor. rumen milli takım teknik direktörü iordanescu kendisini arayan fatih terim'e "sana bir bebek veriyorum." diyerek hagi'yi övüyor.

    ---alıntıdır---

    yıllar önce fotomaç gazetesinde yayınlanmış bir haberdir. kesip sakladığım yazılardan biriymiş. akşam akşam gülümsetmiştir.

    (bkz: copy paste değil alın teri)
  • 72
    bu memleket, hagi ile kıyaslanmaya kalkılan çok ama çok futbolcu görecek ama o kıyas kabul etmeyecek. çünkü o benim mahalle maçlarında adım sayan ilahımdır. o ingiltere’de maradona’dan sonra ayağına top geldiğinde moralini bozmak için ıslıklanan ikinci futbolcudur. o bir efsanedir. (efsane sıfatını zırt pırt kullanan eziklere ithaftır!)

    o, “ulan ben golü istersem elimle, istersem hepinizi ipe dizerek ayağımla atarım” diyen mahallemizin delisi diego armando’dur. o kız kardeşine küfredene uçarak tekmeyi çakıp dünya kupasını dehleyen mahallemizin delişmen delikanlısı zidane dır. o ve onlar insandı, bizdendi, değerleri vardı. unutturmaz, unutmazlardı. alışmaz, alıştırılamazlardı.

    istanbulspor maçı;

    bu tarihi iyi belleyin ve asla unutmayın, unutturmayın arkadaşlar. 13 nisan 1997 “on” un hikayesinin başlangıcı idi bilmeyenlere. biz zaten biliyorduk sizinle. 2-0 öndeydik, şu eziklerin elinden aldığı puanları şikayet konusu bile yapmayan aykut beraberlik golünü atmıştı. maç bitti bitecekti. 92. dakikada arif düştü penaltı verdi vahap beyaz. ben de biliyorum penaltı filan değildi. ama hagi’yi tanıyacaklardı. olmalı idi. maçtaydım, bir tirübünlere bir de yedek kulubesine baktım. fatih terim saklanmıştı, herkes saklanmıştı. saklanmayan o idi. geldi çaktı “cesaret baba” . goldü. ve uzun bir yürüyüşü başlattı. o bir kumandandı. işte birinci turnusol olarak seyircinin turnusolu idi. taraftar yürümeye başladı tereddütsüz komutanının peşinden.

    sarhoş moruk hagi;

    geldiğinde meali bu olan kelamlar söylendi. söyleyenlerin suratına çarptı o şahane adam tokadı. “ben buraya var olmaya ve var etmeye geldim!” diye haykırdı. bu zevata sonra geleceğiz. ipliklerini pazara sonra çıkaracağız. hayatlarında taş üstüne taş koymayan, dört kaz versen “güt” diye üçünü geri getiremeyecek olan bu zevati biz zaten biliyorduk. herkes tanıyacak. alan da kaçan mı? bir insan kaç kişiyi sever? kaç kişiye aşık olur hayatında? sevdiğimize sahip çıktık, çıkarız. yedirmeyiz! biliriz ki yalnızca pezevenklerdir dostlarını satanlar! biz satmayız. ikinci turnusolu basının oldu. bu gün bile renklerini gizleyemiyorlar bunlar.

    çavuşu tokatlamak, ya da erol ersoy;

    insandı o. kimse arkasını dönemezdi ona. konuşurken yüzüne bakacaktı. onurluydu, onurumuzdu. tutar omzundan çevirirdi. bana bak derdi. helal olsundu. işte böyle olmalıydı. üçüncü turnusolu hakemler katında oldu. bir tarih daha verelim. bu şahane insanlık dersinden çok sonra 11 ağustos 2002 samsun maçı. 518 gün sonrası. bir kez daha “hepimiz hagi’yiz” diyen taraftarın turnusolu idi. ben çavuşu tokatlamayı severim hala!

    gönderilmesi bir ihanettir! doğru dürüst bir jübile bile yapılmaması! bu da yönetimin turnusolu oluşudur.

    “sen bir garip çingenesin nene gerek gümüş zurna?” der atasözü.

    gazeteci soruyor, “sayın terim, hagi ile problemlerinizin olduğu söyleniyor, ne diyorsunuz?” cevap gecikmiyor “hagi ile ne problemim olabilir? hagi benim öğrencim!”

    evet sen asla bir öğrenci olamadın. bundandır ki meslek lisesi bile bitiremedin. eh güzel memleketimde öğrenemeyince öğretirsin. bu da fatih terim’in turnusolu olduğu andır.
    çok özledik seni hagi.
App Store'dan indirin Google Play'den alın