5
her altyapıdan çıkan oyuncunun süper olduğunu zanneden insanlarda bulunan fetiş. oysa alt tarafta patlaması baska şeydir üst takımdaki performansı başkadır.
arda turan çıktığında altyapıda cafercan ve aydin daha yetenekli olarak görünüyorlardı mesela. erkan ferin ismini duydunuz mu mesela? u17 milli takim kaptanıydı hem de galatasaray takımında kaptandı. sonra? sonrası yok işte.
yakin zamandan örnek emre can coskun vardi mesela. hepimizi cok heyecanlandirmisti. sonuc?
oguz sabankay vardi mesela eskiler bilir. simdiki atalay falan onun yanında sönük kalırdı. ama olmadı olduramadı çocuk işte.
ugur ucar yeni bulent korkmaz olacakti. belki o talihsiz sakatlik olmasa olurdu bilemiyorum ama oradan dönemedi iste.
ya da az baska takimlara bakalim. eskiler hatırlar su isimleri:
abdulkadir kayalı, tevfik köse, gürhan gürsoy, gökay iravul. bu liste uzar gider. kaçı piyasada su an?
ez cümle genc oyuncu iyidir ama hepsi iyidir ya da ust seviyede oynayabilir demek degil bu.
3
sözlükte henüz başlığı olmasa da 'altyapı fetişizmi' ile de birleştirerek söylüyorum; böyle bir fetişizm varsa da galatasaray açısından faydalıdır. en azından genellikle fenerli arkadaşa "gördün mü olum kimi almışız" demekten başka bir işe yaramayan yıldız transfer fetişizminden daha az zararlıdır. finansal fair play kısıtlaması tepemizde demokles'in kılıcı gibi sallanırken ve görüntüye göre daha da sallanacakken; borç almış yürümüş, kulübün yegane güvencesi gayrimenkullerini de yok pahasına satmış, savıp çapsız bir başkanın hissettiği 'kendi koltuğunu koruma içgüdüsü' ile yaptırdığı saçma sapan kontratlara sıkışmışken ilk verilecek tepki "genç futbolcu fetişistisiniz" olmamalı sanırım.
her yıl bir arda turan çıkartıp iki haneli bonservisle satmak zorunda da değiliz. ama anadolu kulüpleriyle ve çakal futbolcu menajerleriyle masaya oturmak ve çoğunlukla da milyonlarca euromuzu sokağa atmak zorunda kaldığımız transferleri düşününce kendi çocuklarımıza bu şansları vermek, hiç değilse birkaç rotasyon oyuncusunu kendi içimizden yetiştirerek birkaç milyon euroyu cebimizde tutabilmek kadar masum ve haklı bir düşüncenin "fetişizm" diye aşağılanması hakikaten çok enteresan. mutsuzluğu her tarafından okunan, kafasını yerden topu bel hizasından kaldıramayan şener özbayraklı'nın aldığı forma kadar emirhan civelek forma alsaydı ne değişirdi? hiçbir şey değişmese, şener'e 2 yıl kontratla bağladığımız 13 milyon lira kasamızda kalırdı. süleyman saracchi kadar şans bulsa saracchi'den daha mı az gelişim gösterirdi? leipzig'e oyuncu yetiştirmektense kendi oyuncumuzu yetiştirmeye çalışmanın neresi fetişizm?
uğurcan'ı, abdülkadir ömür'ü, yusuf yazıcı'yı geçtim; abdülkadir parmak ve hüseyin türkmen trabzonspor'da olmasaydı trabzonspor bir stoper ve bir orta saha için hangi anadolu kulübüne kaç milyon euro vermek zorunda kalırdı? marcao'yu değil de kaşarlanmış ünlü bir stoperi alsaydık şu anda kimin için "şunu satıp gelen parayla az biraz eksik kapatırız" diyebilecektik? kendi kişisel hikayesinde sıçrayış yapma hırsı olan genç futbolcuların o hırslarından kollektif bir yükseliş hikayesi üretmeye çalışmanın nesi bu kadar kötü, aşağılanmaya müstehak hakikaten anlamıyorum.
kağıt üstünde kusursuz parçaların bir araya getirilmesiyle kusursuz bir bütün oluşturulabilse, 2019-20 sezonunun bizim için çok daha iyi geçmesi gerekirdi. ama kusurlu da olsa uyum ve gelişim sağlayabilecek parçalar birleşerek kusursuz bütün oluşturuyor çoğu zaman. servet çetin semih kaya'dan daha iyi futbolcuydu. ama semih'in içinde olduğu galatasaray defansı, servet'in içinde olduğu galatasaray defansından çok daha iyi performans gösterdi.
genç futbolcunun daha önce hiç oynamamış olmasının, kiralık olarak gönderildiği anadolu kulüplerinde dahi şans bulamamış olmasının da önemi yok bence. 4 ayda çıkış yapıp kulübe tarihi bir bonservis bedeli kazandırmış ozan kabak'ı, kartalspor stoperi olmasıyla şampiyonlar ligi yarı finali kovalayan takımın stoperi seviyesine çıkması arasında hepi topu 2 sene olan semih kaya'yı ve son olarak da en kritik maçta çıkıp, ligin en zorlu santrforlarına karşı aslan gibi top oynayan emin bayram'ı gördükten sonra bu peşin hükümlerden vazgeçmiş olmalıyız. belki bu sayede oradan buradan kiralıklarla her yıl yeni takım kurmaya çalıştığımız, 20'li yaşlarının sonuna gelmiş futbolculara 3'er 4'er milyon euroları saçtığımız bu sarmaldan kurtulabiliriz.
emre mor'un bulduğu forma sayısını yunus akgün'ün, şener'in bulduğunu emirhan'ın, ahmet çalık'ın bulduğunu emin bayram'ın bulması gerektiğini savunan genç futbolcu ve altyapı fetişistlerinin sayısını allah arttırsın.
8
galatasaray'ın geleceğini, istikrarını, sürdürülebilir başarısını dert edinenlerin sahip olduğu fetiş. bütün dert kişilere ve günlük başarılara endeksli olmayan, kendi kendini idame ettiren bir sistem kurulması. zaten ffp cezası da bunun için var, oyuncu satamıyorsan özkaynaklarınla ilerle diye. kimsenin genç oyunculara sapıkça bir ilgi duyduğu için böyle bir fetişizme yöneldiğini sanmıyorum.
9
duyan da yedekte tuttuğumuz ve oynamayı bekleyen onlarca genç futbolcumuz var zannedecek. galatasaray futbol takımında kerem aktürkoğlu, ali yavuz kol ve jesse sekidika dışında kaç tane süre alan futbolcu var ki? üstelik kerem dışında kalanlar şu ana kadar sahada nefes alıp çıktılar, o kadar.
eğer genç bir futbolcunun yeteneği varsa o yetenek ancak oynayarak ortaya çıkarılabilir ve geliştirilebilir. kurların ciddi anlamda zorladığı, maliyetlerin kabus gibi çöktüğü takımımızda gençlere yatırım yapmak zorunluluktur. tıpkı avrupa’da orta ve düşük bütçeli onlarca takımın yaptığı gibi..
fetişizm değil, haklı taleptir.
12
ne yalan söyleyeyim bende olan fetiş. çok kritik bir gol değilse 35 yaşındaki adamın attığı golle 20 yaşındaki adamın attığı gole farklı seviniyorum. sonra o topçuyu elli milyon euro'ya premier lige falan okutuyorum.
fetişler genelde travmalardan kaynaklanırmış. okan-emre'nin bedavaya gitmesi, ribery'nin kaçması, bruma'yı çok kar etmeden satmamız, telles'in neredeyse porto efsanesi olacakken zar zor satılması olayları ile birlikte tüm hayatım boyunca doğru düzgün bir genç yetiştirip yüksek fiyata satamadığımız için herhalde bende böyle bir şey oluştu. son yıllarda kaçırılan genç oyuncular ve satış yapamamızda tuz biber oldu.
arasan vestiyeri ile evlenen falan bile bulabilirsin. bu kadar şey yaşamış galatasaray taraftarında da bırakın genç oyuncu fetişi olsun arkadaş. sonuçta kimsenin futbol dışı bir niyeti yoktur herhalde.
13
mevzu zaniolo olunca aktifleşmeyen olgu. ramos vb. kişilerin adı geçince "yaşlı oyuncuya gerek yok, genç alalım" görüşü hakim oluyor. ben de mantıklı buluyorum. ama sonra bir bakıyoruz her allahın günü italya milli takımının 23 yaşındaki oyuncusu olan zaniolo için satılsın kampanyası oluyor. hem tecrübeli veteran gelmesin, hem elimizdeki elması ilk kuyumcuda bozduralım gitsin. nasıl olacak bu işler?
2
genç futbolcuyu ilk hatasında dar ağacına çekme ile kapışacak olan olay.
10
sık sık yersizce başvurulan tabir. bilhassa gelişimleri ve takımın geleceğine umutla bakabilmek için genç oyuncuların öneminden söz edildiğinde birtakım insanların dillerine pelesenk olmuşçasına kullandıkları bir ifade haline geldi bu. bizim takım özelinde konuşacak olursak, genellikle hocanın genç bir oyuncuya şans vermiyorsa bunun için doğru zamanın gelmediği, doğru zaman geldiğinde hocanın oynatacağı, dolayısıyla hocanın oynattığı zamanın en doğru zaman olduğuna dair birtakım kabuller nedeniyle "fetişizm" kavramının öne sürüldüğünü gözlemliyorum. ve bir oyuncunun oynaması talep edildiğinde hocanın o anda oynatmaması ve daha sonra oynatınca iyi performans vermesi üzerine, o anda hoca şans verdiği için oyuncunun iyi performans verdiğine inanılıyor (taylan örneğinde olduğu gibi). dolayısıyla bu kişiler, bir oyuncunun iyi oynamasının ancak hocanın o oyuncunun iyi oynayacağını düşündüğü zaman mümkün olacağına inanıyor, hocanın böyle doğaüstü, tanrısal bir gücü varmış gibi. en garipsediğim karşı çıkışlardan birisi de bu işte, genç oyuncuların henüz hazır olmadığı için oynatılmadıkları teranesi. yahu bu oyuncuların zaten hazır hale gelmek için oynatılmaları gerekiyor. bir şeyleri yanlış mı anlıyoruz acaba, oynamayan bir oyuncu nasıl hazır hale gelecek? 20 ocak 2021 galatasaray denizlispor maçı sonrasında da bu gittikçe yayılıp güçlenen mitin, bu maçta genç oyuncuların şans bulmamasına gerekçe olarak ileri sürüldüğünü görüyorum. heyecanla kerem'in girmesini beklerken ömer bayram ve etebo'yu kenarda inanılmaz bir şekilde afalladım. yukarıda da değindiğim üzere, gençlerin oynamasına şu ağza sakız olmuş "tecrübe" sıfatı üzerinden soğuk bakmanın sağlam bir düşünsel zemini olduğuna inanmıyorum. bu takımda ömer bayram ve etebo kerem'den çok daha tecrübeli, peki bu tecrübenin onların performansına ve dolayısıyla takıma nasıl bir katkısı oluyor acaba? etebo'nun adını doğru düzgün duymadık bile. hadi bunları bir kenara bırakalım, benim için kerem'in bu maçta 10-15 dakika içinde yaptıkları emre akbaba'nın 80 dakikada yaptıklarından daha tatmin ediciydi, emre akbaba da kerem'den daha tecrübeli, bu tecrübesinin haftalardır bize nasıl yaradığını da gördük. tecrübe, bazı konularda güçlü ve tehlikeli bir tabudur, yıkılması gerekir. kerem çoğunlukla kısa süreler almasına karşın oyuna her girdiğinde takıma hücumda bir dinamizm ve heyecan katıyor. birilerinin (bunların kim olduğunu saymak beni yorar) yerine tercih edilmesi için bu oyuncudan hocanın başka beklentileri varsa, e yine bu beklentileri karşılaması için kerem'i daha fazla oynatması gerekir. iki artı iki dört eder, beş yapmaya çalışmayın.