• 402
    ligde kritik haftalara girilmiş 30-32 haftalar gibi içerde bir anadolu takımıyla oynuyoruz. maç 0-0 'a kilitlenmiş tıpkı 2015 yılındaki gençler maçı gibi. ben de sol kanatta oynuyorum ultraslanin olduğu kaleye doğru hücum ediyoruz dakikalar 75 falan. sağ kanatta pozisyon oluyor topu biri ceza sahasının dışında yayın ordaki mariano'ya çıkarıyor. mariano sağ ayağının içiyle kalecinin sağına yerden öyle güzel bir plase bırakıyor ki kaleci çaresiz tribünler yıkılıyor. sol kanattan mariano'nun üstüne ilk zıplayan ben oluyorum tüm futbolcular üstümüze atlıyor. mariano'ya doğru koşarken ulan bu adamı en kötü oynadığında bile savundum şimdi sözlüktekiler tespih gibi methiyeler düzecek bu gol için diye içimden geçiyorum.

    uzun zaman sonra benim futbolcu olmam dışında mantıklı bir rüya gördüm. cok.ozledik amk futbolu.
  • 405
    evvelki gece gördüğüm rüyadır.
    evim sami yen'in hemen yanındaydı rüyamda.
    stat benim odamın balkonuna bakan bir yerdeydi.
    balkonun kapısını açıp tribünden gelen tezahürat seslerini dinliyordum.
    takımımızın iç saha maçı vardı ve tribünler oyuncularımızı tek tek tribüne çağırıyordu maç öncesi.
    muslera'yı, ömer bayram'ı ve falcao'yu çağırdılar.
    rüyamda maça gidemiyor ve "ya stat şurası ama yine yardım edecek kimse yok, yine evdeyim, nasıl bir iştir arkadaş." diye iç geçiriyordum, tıpkı gerçek hayatımda çokça yapmak zorunda kaldığım gibi.
    sonra "ben bu maça giderim abicim." diyerek ayakkabımı bile giymeden evden çıktım.
    tribünden gelen seslere doğru giderek stada yaklaşmaya çalışıyordum.
    stadın kapısına kadar geldim sesleri takip ede ede.
    sonra uyandım.
    saint-joseph'ten arkadaşım olan ve tıpkı benim gibi koyu galatasaraylı olan, kardeşim gibi sevdiğim arkadaşıma çok teşekkür ediyorum bana yardımcı olduğu için.
    samimi şekilde, "ne yardımı oğlum, senle beraber maça gidince cidden daha keyifli oluyor." demesi benim için gerçekten hayatımın en güzel hediyelerinden biri.
  • 407
    dün gece gördüğüm bir rüya...

    rize deplasmanı, maça top kayıpları ile başlamışız. içim daralıyor. derken bir pozisyon oluyor ve muslera'nın ayak kemiği kırılıyor. hemen apar topar hastaneye gidiliyor. hemen sonrasında bir fotoğraf düşüyor sosyal medyaya. muslera'nın röntgeni. ortalık karışıyor, fatih hocam beni arıyor, diyor ki bu fotoyu şükrü arkadaşına gönderdi, arkadaşı da medyaya servis etti. söyle o şükrü ye çok kızgınım, bana gözükmesin belli bir süre.

    böyle de saçma bir rüya ile uyandım.
  • 410
    rüyamda kulübümüzün bütün borçlarının sıfırlandığını, hiç kimsenin alacağının olmadığını refaha kavuştuğumuzu gördüm. forma tedarikçisi ile yıllık 30 milyon eurodan 5 yıllık anlaşma yapmışız, stad ismi için yıllığı 20 milyon eurodan 10 yıllığına anlaşmışız her şey tıkırındaydı. en sevindiğim detay ise parayı bol bulduk diye savurmuyoruz, bilinçli transferler yapıyoruz. hep gelecek vaat eden transferler yapıyoruz ligde zaten rakiplerimizi ezmeye başlamışız kimse yanımıza yaklaşamıyor. derken bu kadar rahatlık galatasaray için fazla dedim ve rüyam sonlandı. kendi rüyama kendim bile inanamadım yani :)
  • 413
    uyku öncesi şekerlemesi yaparken gördüğüm rüya. taze taze:

    iskoçya'dayım. 1 ekim 2020 rangers fc galatasaray maçı'nı izleyecek pub arıyorum. içimde de bir endişe "ulan buraya kadar geldik maçı kaçırmayalım."
    fakat tüm publar kapalı. hangi kapıdan baş uzatsam "abicim covid nedeniyle kapalıyız" diyor bir iskoç abi.
    hay allah dolan dolan stadın etrafında napıcaz ne edicez... yanımda da kız arkadaşım, belli ki ona da mahcup olmuşum, ta iskoçya'ya kadar getirmişim ama maçı izleyemiyoruz.
    stadın orda denizli atatürk stadı'nın bilet gişesini fazlaca andıran gişelerin önünden geçerken gençten bir çocuk yaklaşıyor.

    abi stada sizi alırım ama bir şartla: bağıracaksınız, tezahürat edeceksiniz.

    hemen tamam diyorum, elimi cebime atıyorum, kağıt 1 tl çıkarıyorum(!). çocuk kağıt 1 tl'yi alıp bana penny olarak para üstümü veriyor. neyse stada giriyoruz, bu kez de tt arena'ya fazlaca benzeyen bir stadtayız. maç seyirciliymiş meğer.

    bir bakıyorum skorborda milan 2-2 galatasaray yazıyor. hiç yadırgamıyorum. kız arkadaşım golleri atanları okuyor bir yerden: baroş, baroş, kaka... ya da onun gibi bir şeyler. ama baroş'u hatırlıyorum.

    bir süre maçı izliyorum baya gerçek zamanlı olarak. etrafımdaki tribünler, taraftarlar, stadın kendisi denizli atatürk stadı'na dönüşüyor ama ben bu dönüşümü pek önemsemiyorum. gayet doğal karşılıyorum.

    sonra bizim yedek kulübesine bakıyorum, hasan şaş eşofmanını çıkarıyor, oyuna girecekmiş, ama 2020 hasan şaş'ı.

    galiba uyandığımda maçın bitmesine çok az kalmıştı. iyi de oynuyorduk. hasan şaş hamlesi maç uzarsa çok mantıklıydı. aylardır yazmayan, arayıp sormayan eski iş yerinden bir arkadaşın bu saatte kanka nabıyon diye arayacağı tuttu.

    gençler maç 80'lere kadar 2-2 gidecek ama bahis tanrıları maç sonucunu görmeme izin vermedi. 3,5 üst, kg vara üç beş atmak lazım.
  • 414
    2 gece önce gördüğüm kısa süren bir rüya..

    sabah uyanır uyanmaz elim hemen telefona gidiyor. var mı transfer? diye twitter'e giriyorum. galatasaraylı sosyal medya fenomenler, muhabirler vs. alevli twitler atıyorlar 'morrao hayırlı olsun' diye. morrao kim lan? diye düşüncelere daldım. sonra öyle olduğunu umarak 'helal olsun be yine scout transferi yapmışız' diye sevinirken uyandım :(
  • 415
    rüyamda sofiane feghouli ile farklı çetelerin elemanıydık ve kavgaya tutuşuyorduk. ilk başlarda benim ağzımı yüzümü kırmasına rağmen daha sonra kendisinin zaafını fark ettim ve ben onu dövmeye başladım. dün akşam nasıl kinlendiysem kendisine artık.* rüyanın geri kalanında da alımlı bir hanımla yiyişme durumum oldu ama rüyanın bu kısmı sözlüğün formatına pek uygun olmadığı için entry'i burada kesiyorum.(u: :()
  • 416
    bu gece gördüğüm rüyanın içerisinde yer alan rüyamda başıma bela olan durum.

    rüyamda bir arkadaşın evine gidiyorum parti olacak diye. evine gittiğim arkadaş da alexander albon *. neyse efendim biz öğlen gitmişiz geceye hazırlık olsun diye arada bir şeyler içiyoruz sohbet muhabbet derken galatasaray'ın maçına gidiyoruz. seyircisiz maç ama ben baya yedek kulübesinin üzerinde ailelerin olduğu vip alanda izliyorum altyapıdaki çocuklar ile birlikte. ama altyapıdaki çocuklar hiç bizimkilere benzemiyor rüya da öyle biliyorum sadece. neyse devamında mehmet ekici geliyor elinde telefon ile altyapıdaki çocuklara fatih terimin mesajını gösteriyor. babel+belhanda+feghouli'nin satışı söz konusu siz kendinizi hazır edin şimdilik ben bunları gidene kadar papazlık yapmasınlar diye oynatıyorum gibisinden bir mesaj. bizim çocuklar da tamam diyor falan maç bitiyor statdan ayrılırken fatih terim geliyor yanımıza altyapıdaki çocuklara mesajımı aldınız mı diyor çocuklar aldık hocam falan diyorlar bana da o sırada maske takmamışım "maskeni tak oğlum sen bize lazımsın" diyor. *

    sonrasında parti evine geri dönüyorum. takılıyorum evde çerez, içki, müzik falan derken bir anda etraf sessizleşiyor odadan çıkıyorum ne oluyor diye alexander albon gelip bana "sen ve altyapıdaki çocuklar bir transfer dedikodusu öğrenmişsiniz. bu transfer olsaydı 15m euro gibi bir para kazanılacaktı transfer işi yatmış sizi arıyorlar" diyor. anında eve giriş yapılacak bütün alanlar kapatılıyor pencereler falan kapatılıyor. albon'un yanında annesi evin wifi kabloları çekiliyor, şartellerini kapatıyor tam bir operasyon havası. o sırada bende kaçmak istiyorum ama aklımda eve getirdiğim eşyalar, bilgisayarlar falan var onları bırakıp kaçamam diyorum bir de ayakkabımı bulamıyorum. * bir süre bekliyorum evde kimse yok herkes gitmiş durumda. bende artık yeter deyip ağırlık yapmasın diye eve getirdiklerimi bırakıp telefon ve cüzdan ile yalın ayak evden çıkıyorum. hava da dünkü istanbul'un havası. sağanak yağıyor. yalın ayak çıkmışım bir an önce taksi bulmaya çalışıyorum. tabi hiçbir taksi boş değil boş gördüklerimde bir anda içi insan doluveriyor. tam o sırada da albon'un abisini görüyorum.* tabi öyle olduğunu sanıyorum gerçekte abisi yok adamın ahah. beni kovalamaya başlıyor bende kaçmaya başlıyorum en sonunda bir otobüse atlıyorum sonrasında uyanıyorum.

    hayatımda gördüğüm en saçma rüyalar arasında ilk 5'e girer kesin.
  • 418
    19 kasım 2020'yi, 20 kasım 2020'ye bağlayan gece başıma gelen olaydır.

    rüyamda galatasaray alanyaspor ile maç yapıyor. ben başka yerde olduğum için maçı izleyemiyorum fakat ilk yarıyı takip edebiliyorum. maçın ilk yarısını 3-1 önde kapatıyoruz. 3-0'dan 3-1 oluyor. ben de korkuyorum. sonra maçı takip etmeyi de bırakıyorum. maçın bitiş düdüğüyle maçkolik gibi bir uygulamaya giriyorum fakat total sonuç gözükmüyor. goller ve dakikaları uygulamanın imlecini aşağıya indirdikçe gözüküyor. ikinci yarının başında emre akbaba ile ki sonradan giriyor oyuna, 4-1 yapıyoruz. daha sonra kısa süre içerisinde maç 4-4 oluyor. son dakikalarda bir gol daha buluyoruz ve 5-4 öne geçiyoruz. ben sevinirken imleci biraz indirdiğimde iki gol yediğimizi ve maçı 6-5 kaybettiğimizi görüyorum. nasıl olur, 3 farktan nasıl maç veririz diye düşünürken uyanıyorum.

    benim ki gerçek kabus olduğu için korkudan uyanıyorum tabi. (bkz: #3013440) buradaki bazı arkadaşlara yaptığı etki kabuscuk olabilir. çünkü gerçek kabus olsa duramazsın. :)
  • 419
    ille uyuyunca görmek zorunda değiliz ya...
    hayal etmek de bedava.

    bir takım hayal ediyorum bazen, bülent korkmaz ile felipe melo aynı anda ilk 11’de. kendimi de ileriye yazıyorum. hayal benim değil mi kardeşim? yanımda da johan elmander var. deliriyoruz. golden sonra tel örgülere tırmanıyoruz hep beraber. çıldırıyoruz. orta sahada bir mevzu oluyor, hep beraber oradayız. kaşımız açılıyor, dişimiz kırılıyor, kafamız yarılıyor. çok mutluyuz.
  • 420
    08.12.2020 tarihinde gördüğüm rüyamda bu haftasonu oynanacak maçta fenerbahçenin yeni malatyasporu büyük bir skorla yendiğini ve hamza hamzaoğlu'nun kovulduğunu gördüm. yerine haftaiçi malatyalı bülent korkmaz getirildi. demek bülent hoca kupada trabzonspor, beşiktaş ve fenerbahçeyi yenerek türkiye kupasını alıyor. ligde de biz geri düşüyoruz ve 3 rakibimizin önünde son haftaya lider giriyor. bizde telekomda son maçı malatyaya veroyoruz ve efsanemiz stadımızda şampiyon oluyor. 2021-22 sezonu ile ilgili ise şunları gördüm. şl-de ilk torbadan man city, ikinci torbadan bayern, üçüncü torbadan benfica ve 4. torbadan ise yeni malatyaspor'un olduğu bir gruba düşüyor ve grubu 3. bitirerek avrupa ligine kalıyor. avrupa liginde de hayli ileri gidiyordu ama oralar bulanıktı tam hatırlayamıyorum. 2021-22 sezonunda kupada erken eleniyor ama ligi yine 3 rakibimizin önünde bitirip şampiyon oluyor. biz ligi orta sıralarda bitiriyoruz ve camiada fatih terim gitsin ve bülent korkmaz gelsin sesleri yükseliyor. 2022-23 sezonunda bülent hoca ile 3 yıllık sözleşme imzalanıyor. her 3 sezon bizi ligde şampiyon yapıyor ve sonrasında avrupada teknik direktörlük yapmaya gidiyor. sonrasında uyandım.
  • 421
    galatasaray-fenerbahçe derbisi.

    kale arkasında yerimi almış maçı izliyorum. dk 88 garry rodrigues kanattan deparını atıyor köşeye temiz bir vuruş ile topu gönderiyor ve öne geçiyoruz. golden sonra sahaya atlayıp garry'nin yanına koşuyorum. bir yandan da ulan biz bunu ne zaman aldık diyorum. yanına vardığımda yere emrah gibi oturmuş üzülüyordu adam. ulan dedim adam fenerli herhalde ama profesyonel çıktı helal olsun.

    hakem 2 dk uzatma verdi bende o arada kale arkasındaki yerime geçtim. fener sağlı sollu korner kullanıyor muslera tutuyor, direğe çarpıyor falan derken en son fener golü atıyor. bizim oyuncular el var diyerek hakeme tepki gösteriyor. fatih terim riera falan derken herkes kale önünde toplanmış kavga kıyamet aldı başınk gidiyor. indim sahaya musleraya geri çekil dedim. kavgayı ayırmaya çalışıyorum. fatih terimle göz göze geldik. hocam yerinize geçin yoksa ceza yeriz diyorum. yok yaaa zaten yerde çöp vardı oyunculara engel olmasın diye onları almaya geldim dedi ve yerine geri döndü.

    sonraso bende de yok .
  • 422
    22 aralık 2020 galatasaray göztepe maçı

    sol kanatta ilk onbir başlamışım maça. kanattan yardırıyorum. rakibe bir vücut çalımı, ceza sahasının önüne doğru dönüyorum topla beraber derken, indiriyor rakip. ben hala yerdeyim, diagne gelmiş almış topu frikik için yerleştiriyor. "bu işte bende bu iş bende" diyor. dakika 13. yanına gidip "diagne oğlum penaltı değil bu diyorum." dinlemiyor. sonra tribüne bakıyor, çekiliyor topun başından. belhanda "sen vur" diyor. acayip gaza geliyorum. bize göre ceza sahasının sol ön tarafından kullanacağım frikiği.

    sağ ayakla sağ çatala doğru vuruyorum. direğe vurup giriyor içeri. ortalık bağrış çağrış. tribüne koşuyorum, drogba gol sevincimle yıllardır frikikten gole sevinememiş taraftarıma koşuyorum. maçta seyirciler var, rüya işte. takım üstüme koşuyor, sarılıyoruz. diagne "biliyordum, biliyordum." diyor. manyak. sevinç bittikten sonra orta sahaya doğru ilerliyoruz, rakip santra yapacak. işaret parmağımla yedek kulübesinin üstündeki tribünü işaret ediyorum, bu gol senin için diyorum imparatora. o da gülümsüyor bir elini yumruk yapmış baş parmağı havada "süper" diyor. aşırı mutluyum o an.

    maçı 3-0 kazanıyoruz. diğer iki golü diagne atıyor. maç sonu soyunma odasındayız, terim geliyor diagne ile ikimizin sırtını sıvazlıyor, "aferin çocuklar iyi işler yaptınız bu akşam." diyor. aklımdan şunu geçiriyorum: "yaza belhanda gidecek, 10 numara boşa çıkacak. birkaç maçta daha güzel goller atsam terim belki verir bana 10 numarayı.".

    frikik golü hasreti, 10 numaralı formanın hayali, güzel gollere olan özlem ve imparator sevgisiyle dün gece sabaha karşı gördüğüm rüya.
  • 423
    drogba’yı transfer ettiğimiz günler, yanlış hatırlamıyorsam otobüsle istanbul’a gidiyorum. genelde uyuyamam ama içim geçmiş. kendimi takım otobüsünde buldum bir an, drogba abimiz 2-3 sıra önümde yanına gidiyorum, mükemmel! ingilizcemle soruyorum bir de didier diye sesleniyorum hareketlere bak!

    ben: didier, did you like the weekend, match, stadium, atmosphere ?
    didier: i loved it, fans are fantastic.
    türkçe devam ediyoruz muhabbete.
    ben: kitap okumayı seviyor musun?
    didier: evet çok seviyorum (ama kafası karışık gibi biraz). ben şunu merak ediyorum diplomayı ingiltere'den mi alacağım yoksa burdan mı?

    sanırım beraber top oynadığımız takım bir üniversite takımı, en fazla böyle bir mantık yürütebildim. hatırlamadığım bir süre geçiyor aradan, masada oturuyoruz cameron diaz geliyo masaya, hemen ayağa kalkıyoruz, didier patlatıyor bombayı.
    didier: cameron bak bu benim yeni arkadaşım bence sevgili olmalısınız.
    cameron: ya o benim kardeşim (diyor ve sarılıyoruz, belli çok özlemişiz birbirimizi).

    akşam beyaz show'a katılacağız, özel araç gelip alıyor bizi, gidiyoruz falan başlıyor yayın. tüm ilgi bende tabi bu çocuk nerden tanıyor falan merak unsuruyum acayip.
    beyaz: nasıl tanıştınız didier ve cameron'la?
    ben : didierle takım arkadaşıyız, çok iyi bir insan bir haftadır burda ve çok iyi bir dostluk oldu aramızda, uyum sürecini atlatmasında mümkün olduğu kadar yardımcı olmaya çalışıyorum. (bak sen bana bak canlı yayınlarda büyüdü sanki çakal). cameron'la tanışıklığımız farklı, 4-5 yaşlarından beri arkadaşız. kardeş gibi büyüdük, sonra amerika'ya döndüler. telefonla devam ettirdik arkadaşlığımızı ama sonra malum işleri çok yoğundu hayat telaşı uzun zamandır konuşamamıştık.
    beyaz : başka kimlerle yakın arkadaşlıkların var?
    çok arkadaşım var şunlar şunlar derken abimin sesini duydum, uyandım. dört sıra falan önde çarprazda oturuyor yaklaştım, baktım şöyle tepesinden, dürttüm abim değilmiş. çok pardon ya dedim indim, moladaymışız.
  • 425
    iki gece önce jamie vardy ile yemek yediğim rüyalardan biri.

    kendisini transfer ediyoruz ve taraftar olarak ingiltere’ye yanına gidip türkiye’ye beraber gelmemiz için kulüp tarafından bana görev veriliyor. yemekler yiyoruz, ekonomide yanyana türkiye’ye uçuyoruz, uçakta youtube’dan gollerini açıp izliyoruz, sohbet, muhabbet...
    kendisinin futbolunu çok beğenirim ama özel ilgi ile takip ettiğim oyunculardan birisi değil, hani insan rüyasında hayranı olduğu, idol olarak gördüğü insanı görmeyi umar diye düşünüyorum. demek ki bilinçaltımın bir köşesinde kendisini sarı kırmızı parçalıyla görmek isteği usulca yatmakta olsa da ingiltere (hatta leicester city) dışında bir kariyer planlaması olduğunu düşünmüyorum.
App Store'dan indirin Google Play'den alın