• 1
    ne zaman başlamıştır, kim başlatmıştır bilmem de, başlama tarihi 2008 şampiyonluğu öncesi lincoln'ün gelişidir. taraftarın hagi sonrası bir maestro açlığı duyması, lincoln'ün havalimanında karşılanması, kewell, elano, joao alves derken taraftarın yabancılara olan ilgisi, sonra bizim oğlanlar ayhan, sabri, arda, mustafa sarp gibi okey arkadaşlarının içten içe gıcık olmaları, akabinde selçuk inan önderliğinde yeni yerli yapılanması ile sneijder ve drogba'ya duyulan öfke ve her fırsatta melo'ya çakmaya çalışan engin baytar gibi yerli oyuncular.

    2008'de kalli'yi gönderip vatan, millet, sakarya nidalarıyla 6 da 6 yapan yerli ağırlıklı kadrodakiler, nonda dışında diğer yabancılardan pek haz etmediler. volkan dallamos muhteşem ispanyolcasını kullanarak lincoln'ü anasına sövdüğünü öne sürüp pataklarken yanına bile gitmeyenler, yerde yatan emre'nin sırtına basan lugano için meydan savaşı çıkardılar. arda turan'a çelme takan cristian'a kadıköy'de dayılık yaptılar.

    şimdi hedef sneijder. adam 2013-2014 sezonunda takımını tek başına ikinciliğe taşımış, juventus'a herhangi bir yerli oyuncunun atamayacağı zorlukta bir gol atarak takımını üst tura taşımış, attığı golle yıllar sonra türkiye kupası kazandırmış bir oyuncu. adamın gol attığı hiç bir maçı kaybetmemişiz, hala "hollanda'da farklı, türkiye'de farklı oynuyor" diyor yeni güdümlü teknik direktörümüz. insanda biraz zeka olsa sneijderi o performansa itenlerin yanında oynayan oyuncular olduğunu bilir. birinde umut'a, burak'a pas atıyorsun, adam topu stop etme ile ilgili bir altyapı eğitimi almadığı için pas heba oluyor, diğerinde huntelaar'a van persie'ye pas atıyorsun, adamlar topu stop ederken pozizyona göre topu da önüne alıyor. sneijder topu almadan atacağı adamı düşünüyor, topu atacağı adam ise snijder'e top gelirken kaçacağı yere hareket ediyor. sonra çıkıp hamza efendi sneijder 3-5 kat fazla para alıyor kem küm diyor. selçuk inan ve burak yılmaz'ın oğuzhan özyakup ve olcay şahan'ın 3 katı para kazandığından bahsetmiyor.

    hal böyle olunca ne yabancıda oynayacak heves kalıyor, ne de yerlide bahane bitiyor. işin daha kötü yanı ise ibne basın hep yerlilerin safında. çünkü aradaki farkın onlarda farkında.
  • 2
    galatasaraylı futbolculardan ziyade tüm türkiye'de futbolu yönetenler tarafından; -bilhassa ünal aysal'ın yabancı sınırı saçmalığı için hukuki süreç başlatmasıyla birlikte- iyiden iyiye körüklenen, desteklenen düşmanlık.

    nedeni de gayet basit; para aklayabilmek amacıyla futbol kulüplerine yönetici olan tiplerin bu işlerini -daha kolay- devam ettirebilmeleri için bel kemiği yabancı sınırlamasıdır. başka türlü sağlıklı bir kulüp tarık çamdal+veysel sarı ikilisine 7-8 milyon € vermez. dolayısıyla herhangi bir yönetici de bu yolla para aklayamaz.

    o nedenledir ki bu düşmanlığı önümüzdeki gün ve yıllarda çok daha net bir biçimde göreceğiz. çok daha alenen yapılmaya başlanacak bu işler.
  • 3
    aslında eskiden pek olmayan durumdu, bu yabancı düşmanlığı. yine de çok çok dillendirilecek bir durumda değil. ama başlangıcını sorarsanız lincoln'dür bu düşmanlığın miladı. kulüpte en çok para alan, maç seçen, canı istedi mi oynayan karaktersiz bir oyuncuydu. ama taraftarın hagi'den sonra 10 numara açlığından her haliyle sahiplenmesiyle diğer futbolcularda tepki oluşturdu bu durum.

    kaldı ki bu adamı sadece türkler değil, diğer yabancı oyuncuların bile sevmediği bilinen bir gerçek.
  • 4
    bir diğer nedeni de yerli oyuncuların yabancı dil bilmemesidir. türkiye'de yerliler yerlilerle, yabancılar da hep yabancılarla takılır. ok, yes, no gibi basit kelimelerle bir insanla bir yere kadar yakınlaşabilirsiniz. burada da mesele yine türk oyuncuların kendilerini geliştirmemelerine ve altyapıda futbol eğitimi dışında bu tarz bir eğitimin de verilmesi gerektiğine geliyor tabii ki.
  • 8
    geçmişi jardel'in çubuklu tosun-okan işbirliği ile takımdan gönderildiği günlere kadar gitmektedir. aynı oyuncuların hagi ve popescu'nun da bu kadar ön planda olmalarından rahatsız olduklarına eminim ama muhtemelen onlara güçleri yetmediği için bir şey yapamıyorlardı. fakat hagi öncesi dönemlerde böyle bir durum var mıydı, ona yaşım yetmediği için bilmiyorum.

    en büyük sebeplerinden birinin ise fatih terim'in yerli oyuncuları sürekli pohpohlaması ve bunun sonucu olarak bu oyuncuların kendini dünyanın en iyi futbolcuları sanmaları olduğunu düşünmekteyim. extensor'un bu konuya değinen birkaç yazısı vardı fakat şu an mobilden girdiğim için bulamıyorum.
  • 13
    galatasaraylı futbolculara özel bir şey değildir. türkiye'nin küçük bir özetidir aslında. hizipçilik, milliyetçilik, memleketçilik, gruplaşma, bölünme, kin, nefret, kıskançlık, başkalarının üstüne basma, hıyanet vs. bu pis bataklığı oluşturan temel şeylerdir. türkiye'de başarı sahiplerine ulaşmanın yolu onların seviyesine çıkmaktan ziyade kendi yanına çekmek ile mümkün olduğundan şaşırtıcı değildir.
  • 16
    öncelikle bu terimi bulan arkadaş biraz daha kitap okursa ifade becerisini geliştirebilir. kendisi galatasaraylı yerli futbolcuların galatasaraya gelen yabancı futbolculara düşman olduğunu ifade etmek istemiş. ancak okuyan selçukdan meloya, musleradan sneijdere auslander raus tarzi bir yabanci düsmanligi var zannedebilir.

    madem böyle birşey yoktur diyeni ofsayta boğuyorsunuz, benim şahit olduğum 1984 - 2014 arasi 30 senedeki "yabancı düşmanlığına" bir bakalım.

    2001 - okan ve emre jardele pas vermiyorlar, saha dışında kavga ediyorlar. ben şahsen jardelin tarafını tutuyorum.

    2008 - hakan şükür lincolne tavır alıyor. sahne arkasında olanları da birinci elden duyan biri olarak hakanın kesinlikle haklı olduğunu düşünüyorum. hakan maç seçen, istedi mi oynayan lincolne tepki göstermekte haklıydı. popescudan hagiye herkesle severek ve anlaşarak oynayan hakan sahtekarlık yapan futbolculara tepki gösterdiğinde yabancı düşmanı mı oluyor bir anda?

    2013 - gökhan meloya bir tartışmada meşhur "siz-biz" li sözü sarfetti. takımda kimsenin meloya düşman olduğunu düşünmüyorum. çalışıp formayı kapacağına boş sloganlarla gündemde kalmaya çalışan bir futbolcunun gereksiz lakırdısıydı.

    2014 - selçuk ve diğer yerli oyuncuların sneijderi sevmedikleri ve ona top atmadıklarından endişe diliyor, ama saha içinde ve dışında en ufak bir düşmanlık gözükmüyor. inanmayan son antep maçında burağın golünden sonra sneijderin gol sevincini izleyebilir. selçuğun değil sneijdere kendi gölgesine bile pas verecek hali yok zaten. gerçek şu ki yönetim yüksek maliyetli sneijderi elden çıkarmaya çalışıyor, acı ama gerçek, bundan kaynaklanan gerilimler de belli zihniyette yabancı düşmanlığı olarak görülüyor. ha, terim ve ekibi sneijder düşmanı, sebebi de kendi istedikleri adam değildi, kucaklarına bırakıldı. ama sonuçta, muslera ve elmander de onların seçtiği istedikleri adamlar değildi ki ilk baştan...

    bu mu yabancı düşmanlığı? galatasaray sizin futbol seyretmeye başladığınız son 5-6 sene değil ki. kocaman "galatasaray ruhu" nu 3-5 kavga gürültü var diye çirkin fenerbahçe karakterine benzetmek utanç verici. bu takım kime düşman olmuş? hosice mi? simoviçe mi? popescuya mı? ilieye mi? rotariuya mı? pereze mi? muslaraya, elmandere, meloya mı?

    esas sorun galatasaray taraftarının hala bir hagi arıyor olması ve her yabancıda onu görmesi, ve irrasyonel bir şekilde, çoğu zaman galatasarayın bile üstünde tutarak bu isimleri savunması. çoğu kişi için de yukardaki bir arkadaşın da doğru bahsettiği gibi, başarısızlıklara açıklama getirme yolu olmuş. "yabancılara kalsa bitmişti iş, ama yerliler pas atmıyorlar." ama var böyle bir yeni cins taraftar. "vay efendim burak golde neden yeteri kadar sevinmedi?", "selçuk çıkarken sneijderin elini neden daha içten sıkmadı?" arkadaş bu neyin ruh halidir?

    tribünler kendini böyle birşeye inandırırsa bu sahaya da yansır, kendi kendini gerçekleştiren öngörü olur, en kötüsü de bu olur.
App Store'dan indirin Google Play'den alın