• 13
    galatasaraylı futbolculara özel bir şey değildir. türkiye'nin küçük bir özetidir aslında. hizipçilik, milliyetçilik, memleketçilik, gruplaşma, bölünme, kin, nefret, kıskançlık, başkalarının üstüne basma, hıyanet vs. bu pis bataklığı oluşturan temel şeylerdir. türkiye'de başarı sahiplerine ulaşmanın yolu onların seviyesine çıkmaktan ziyade kendi yanına çekmek ile mümkün olduğundan şaşırtıcı değildir.
  • 16
    öncelikle bu terimi bulan arkadaş biraz daha kitap okursa ifade becerisini geliştirebilir. kendisi galatasaraylı yerli futbolcuların galatasaraya gelen yabancı futbolculara düşman olduğunu ifade etmek istemiş. ancak okuyan selçukdan meloya, musleradan sneijdere auslander raus tarzi bir yabanci düsmanligi var zannedebilir.

    madem böyle birşey yoktur diyeni ofsayta boğuyorsunuz, benim şahit olduğum 1984 - 2014 arasi 30 senedeki "yabancı düşmanlığına" bir bakalım.

    2001 - okan ve emre jardele pas vermiyorlar, saha dışında kavga ediyorlar. ben şahsen jardelin tarafını tutuyorum.

    2008 - hakan şükür lincolne tavır alıyor. sahne arkasında olanları da birinci elden duyan biri olarak hakanın kesinlikle haklı olduğunu düşünüyorum. hakan maç seçen, istedi mi oynayan lincolne tepki göstermekte haklıydı. popescudan hagiye herkesle severek ve anlaşarak oynayan hakan sahtekarlık yapan futbolculara tepki gösterdiğinde yabancı düşmanı mı oluyor bir anda?

    2013 - gökhan meloya bir tartışmada meşhur "siz-biz" li sözü sarfetti. takımda kimsenin meloya düşman olduğunu düşünmüyorum. çalışıp formayı kapacağına boş sloganlarla gündemde kalmaya çalışan bir futbolcunun gereksiz lakırdısıydı.

    2014 - selçuk ve diğer yerli oyuncuların sneijderi sevmedikleri ve ona top atmadıklarından endişe diliyor, ama saha içinde ve dışında en ufak bir düşmanlık gözükmüyor. inanmayan son antep maçında burağın golünden sonra sneijderin gol sevincini izleyebilir. selçuğun değil sneijdere kendi gölgesine bile pas verecek hali yok zaten. gerçek şu ki yönetim yüksek maliyetli sneijderi elden çıkarmaya çalışıyor, acı ama gerçek, bundan kaynaklanan gerilimler de belli zihniyette yabancı düşmanlığı olarak görülüyor. ha, terim ve ekibi sneijder düşmanı, sebebi de kendi istedikleri adam değildi, kucaklarına bırakıldı. ama sonuçta, muslera ve elmander de onların seçtiği istedikleri adamlar değildi ki ilk baştan...

    bu mu yabancı düşmanlığı? galatasaray sizin futbol seyretmeye başladığınız son 5-6 sene değil ki. kocaman "galatasaray ruhu" nu 3-5 kavga gürültü var diye çirkin fenerbahçe karakterine benzetmek utanç verici. bu takım kime düşman olmuş? hosice mi? simoviçe mi? popescuya mı? ilieye mi? rotariuya mı? pereze mi? muslaraya, elmandere, meloya mı?

    esas sorun galatasaray taraftarının hala bir hagi arıyor olması ve her yabancıda onu görmesi, ve irrasyonel bir şekilde, çoğu zaman galatasarayın bile üstünde tutarak bu isimleri savunması. çoğu kişi için de yukardaki bir arkadaşın da doğru bahsettiği gibi, başarısızlıklara açıklama getirme yolu olmuş. "yabancılara kalsa bitmişti iş, ama yerliler pas atmıyorlar." ama var böyle bir yeni cins taraftar. "vay efendim burak golde neden yeteri kadar sevinmedi?", "selçuk çıkarken sneijderin elini neden daha içten sıkmadı?" arkadaş bu neyin ruh halidir?

    tribünler kendini böyle birşeye inandırırsa bu sahaya da yansır, kendi kendini gerçekleştiren öngörü olur, en kötüsü de bu olur.
  • 4
    bir diğer nedeni de yerli oyuncuların yabancı dil bilmemesidir. türkiye'de yerliler yerlilerle, yabancılar da hep yabancılarla takılır. ok, yes, no gibi basit kelimelerle bir insanla bir yere kadar yakınlaşabilirsiniz. burada da mesele yine türk oyuncuların kendilerini geliştirmemelerine ve altyapıda futbol eğitimi dışında bu tarz bir eğitimin de verilmesi gerektiğine geliyor tabii ki.
App Store'dan indirin Google Play'den alın