• 1
    bunca sene beşiktaşlı abartmasını konuştuk ki haklıyız adamlar pireyi deve yapıp abarttıkça abartıyor. insan diyor bu tinerciler ya galatasaraylı olsaydı, bu başarıları görseydi n'apardı.
    virüs müdür nedir artık bizde de olur olmaz şeyleri abartma hastalığı belirdi. en büyüğü de riekerink bey. şimdi bu adam ne yaptı da bu kadar dillendiriyoruz. öncelikle şurada anlaşalım başarısını küçümsemiyorum. her ne olursa olsun 2 kupası var. ve son zamanda ortalama üstü futbol oynuyoruz.

    ama.

    ama. bu kadar dillendirmeye ve abartmaya gerek var mı ?

    türkiye kupası tamam. güzel denilebilecek bir oyun vardı. eze eze olmasa da üstünlük kurarak ezeli rakipten kupamızı aldık.

    alınan süper kupaya bakıyorum. rezil bir oyun oynadık. cenk'in beceriksizliği sayesinde penaltılarla zar zor süper kupayı aldık.

    lig başladı. 8 hafta oldu. iyi başlayıp golü bulduktan sonra geri yaslanan bir takımı oynuyoruz. değişiklikler saçma , zamanlamalar saçma. şimdi asıl soruyu soralım 8 haftada 17 puan ve bu puanda riekerinkin etkisi ne kadar ? ve bu kadar abartmamıza gerek var mı ?

    tekrardan söylüyorum. saygı duyduğum ve kendisini geliştirmesini düşündüğüm hocamız. fiyat/performans yerinde. yürüyedursun.
  • 5
    kastamonu, sivas ve kayseri'ye gol atan sinan gümüş'ün robben ilan edilmesi ve kendisine yeteneklerinin çalışkanlığının çok çok ötesinde misyonlar yüklenmesi.

    bruma'ya 30 milyon euronun üzerinde değer biçilmesi.(50 yazanlar var. türkiye liginde messi olsa yine 50 milyon euro vermezler)

    yanlış anlaşılma üzerine edit: bruma porto'da olsa 50 milyon euroya satar ama bizdeyken 30 milyon euronun üzerine çıkmamız çok zor. bu da etiket farkı işte. porto yıllardır en çöp adamları bile büyük paralara okutup böyle bir piyasa oluşturdu. biz ise şuan barca2da oynayan arda'yı bile gençliğinin baharında 13 milyona zor sattık.
  • 7
    sacma bir baslik. turk insaniyla alakali bir durumdur bu, galatasaraylilara ozgu degildir. biz genelde anlik duygular ile karar veren bir toplumuz. bi topcu o gun kotu oynar ana baci kufur yer. iki mac iyi oynar goklere cikartilir. sarhosken her seyin guzel, komik gelmesi gibi mutluyken de her sey guzel gelir. mutsuzken de kurban arariz sinirimizi bi seylerden cikaririz.

    bu aslinda evrensel bir durum da olsa bir suru insan anlik duygulari gectikten sonra saglikli dusunmeyi, buyuk resme bakabilmeyi, olumlu olumsuz dersler cikarmayi bilir. biz bu konularda ciddi anlamda eksigiz.

    neyse olayi baglamak gerekirse. kucuk maclarin kahramani oguzhan'in bjk taraftarinca goklere cikartilip 30 milyona satilacagi falan iddia edilirken su siralar adi bile anilmiyor. fenerliler de cuvalla para doktukleri adamlarin iki hafta iyi oynamasiyla mest olup abartip da abartirken isler boka sarinca hepsinin gotune teneke baglar moda gecmedi az.
  • 9
    bu abartma en çok bir yenilgi, ufak bir hata gibi olumsuz durumlarda gözlemlenir.

    olay abartılır da abartılır. tarihin en pesimist insanları diz çöker tövbe ister bu abartmalar karşısında. basketbol takımı yenilir "ergin ataman istifa", futbol takımı şanssız bir puan kaybı yaşar, her futbolcuya bir kulp bulunur, bu liste uzar da gider.

    bence bu abartmalara galatasaray taraftarının olumsuz durumları abartması da dahildir.

    abartılan bir diğer şey de bana göre "galatasaray seviyesi" denen, kimselerin geçemediği seviyedir. kendimizi dev aynasında görmeyi bırakalım lütfen...
  • 10
    vedat inceefe ve volkan kilimci ile başlar bu olgu. sonra ise felipe, christian, almaguer, frank de boer, xabel xavier ve lincoln, robinson zapata ve bogdan stancu ile sürüp gider. günümüzde de izet hajrovic, lucas ontriveiro ve martin linnes hala akıllardaki tazeliğini korumaktadır. bu saydığım oyuncular arasında bize en faydalı olan ise hiç şüphesiz vedat inceefe olmuştur.
  • 12
    sinan gümüş konusuna katılmıyorum. sinan'ın gerçekten potansiyeli var, kendi adıma hiçbir zaman robben benzetmesini yapmadım ama en azından bir podolski olurdu. 'ben oldum' havasına girip eksik yönlerini geliştirmediyse, ekstra çalışmadıysa, beslenmesine dikkat etmediyse, karı-kız kovaladıysa bizim suçumuz ne? kafa yapısını da mı biz değiştirelim?
  • 13
    jan olde riekerink konusunda kesinlikle katılmadığım önerme. hiçbir galatasaray taraftarının hocamız için taktik deha, muhteşem bir hoca ya da usta bir teknik direktör vs. dediğini görmedim, duymadım.

    kendisi seviliyor, bu doğrudur fakat sevginin abartılı olup olmaması kimseyi ilgilendirmez çünkü bu öznel bir konudur. nesnel açıdan da dediğim üzere herhangi bir abartıya denk gelmedim. sevilmesinin sebebi de mütevazi yapısı, forma dağıtımını adaletli yapmaya çalışması, yerli oyunculara sırf yerli oldukları için ayrıca bir sempati ya da antipati beslememesi vs. denebilir yani genel olarak iyi niyetli, futbolun doğrularını yapmak için çaba gösteren, iyi bir insan intibası veren biri.

    şayet riekerink bey sloganının kökenini kendisinin hocalık meziyetleriyle ilgili olduğunu zanneden varsa vah yazık yani. hiç kimse koskoca galatasaray'ın hocasına kim olursa olsun stajyer ya da vasıfsız muamelesi yapamaz. hele ki bu kişi öyle ya da böyle ezeli rakibe karşı iki kupa kazandırmışsa...

    işte o yüzden riekerink bey diyeceksiniz ve bu bir abartma değildir.

    not: zamanında genç nesil tarafından hamza hamzaoğlu'na "hamza" denmesini de eleştirmiştim, hatırlayanlar vardır belki.
  • 17
    hemen hemen hepsinde olmasa da benim de olduguna inandıgım abartmadır.

    mesela harry kewell iyi oyuncu iyi karakter ama efsane statüsüne cıkaranlar var. bu adam ile gördüğümüz en büyük başarı 3.olmamızdı.
    bircok futbolcu ornegi verilebilir uzatmayacagım. ama takımı da barcelona gibi görüyoruz.

    dünya üzerinde futbol takımlarını 10 üzerinden değerlendirirsek galatasaray 5'lik bir takımdır. zaman zaman 7 olur avrupada fırtına estirir, zaman zaman 3 olur ligde 8.olur.
    ortalama olarak hep 5lik takımız bu borç yüküyle bu liseli kafasıyla gidersek. o yüzden bir yenilgide hemen asıp keserler oyuncuyu hocayı. ben de isterim barcelona gibi icerde dışarda herkesi tokatlayaylım ama yok kardeşim olmuyor öyle bi dünya yok. sen tl ile kazanıyorsun euro ile harcıyorsun. arada 3.55 fark var! nasıl basedeceksin koca kuluplerle.
  • 18
    (bkz: jan olde riekerink)
    maalesef taraftar kafasında mükemmel bir teknik direktör profili oluşturdu ve o profilin riekerink olduğuna inandı. kim ne gördü, nasıl böyle düşündü bilmiyorum ama sene başlarında "kafanızdaki profille riekerink farklı kişiler olabilir, yorum yapmak için biraz bekleyelim şimdiden göklere çıkarırsanız hayal kırıklığı çok daha fazla olur. hani biraz hoşlanılan kız gibi.. dışardan bakıyorsun kafanda bir profil yaratıyorsun, hep iyi taraflarını görüyorsun hoşlanıyorsun. sonra tanımaya başlayınca o kafandaki profille çok alakasız biri çıkabiliyor bazen. inşallah kafamızdaki profilden bile daha iyisi çıkar da uzun bir birlikteliğimiz olur kendisiyle." tarzı cümleleri çokça kurmuş ve tepki çekmiştim. evet ben de hala seviyorum kendisini, karakterini. ama teknik adamlığını, taktisyenliğini değil. geldiğimiz noktada artık kendisiyle bir geleceğimizin olmayacağı aşikar. 1 ay önce kredimiz sonsuz, 10 senelik kontrat yapalım diyenler vardı mesela, sonsuz değil işte 3-5 maç kötü gidince, ışık göremeyince kelle istiyoruz hepimiz kandırmayalım kendimizi.

    (bkz: sinan gümüş)
    bunun abartılmasında ben de tuzağa düştüm, çok savundum destekledim ancak gidilen yol, yol değil. bruma gibi avrupa'da oynayabileceği bir takıma kiralamazsak takımdaki aydın yılmaz kontenjanını doldurmuş olacağız gibi görünüyor.

    (bkz: levent nazifoğlu)
    yönetim ve taraftarı barıştırarak çok güzel bir iş yaptı, şeffaflık getirdi olan biteni güzel bir şekilde aktardı hepimiz sevdik. ama öyle bir abarttık ki gelen galibiyetlerin de gazıyla, adam gördüğü her mikrofona konuşmaya başladı ve pot üzerine potlar kırmaya başladı (serdar aziz transferini sanki hocanın haberi yokken kendi yapmış gibi bir havayla sahiplenmesi, "beşiktaş maçı öncesi beraberliğe razı olurduk" diyerek bulunduğu kulübün farkında değil gibi davranması, "kulübede messi var da hoca mı oynatmadı?" diyerek ilk 11'de olmayan tüm futbolculara çöp muamelesi yapması vs.). çok konuşan adam göze batar, işler iyiyken sorun yok prim yaparsın ama işler kötü gitmeye başlayınca hesap sorulacak kişilerin başına seni de yazarlar.

    bu abartmaların kaynağı sanırım millet olarak hepimizin duygusal olmasından kaynaklı. tek tek yazamayacağım şimdi ama aklıma birçok isim geliyor ve abartmamız o kişileri insan olarak sevmemizden ya da kafamızda yarattığımız kişi olmasını ummamızdan kaynaklı olmalı. mancini'nin de "o adam" olmasını istedik mesela, prandelli'nin de.. hajrovic'in bazuka ayaklı olmasını umduk, ne bileyim carole fransa milli takımında banko oynar diyenler falan vardı burada. hani umut gündoğan çift yönlü süper orta sahaydı, hani jose rodriguez geleceğin iniesta'sıydı, lucas ontivero tokatspor'u tokatlarken 10-15'ten aşağı satılmamalıydı da sonradan mı çöp oldu? jason denayer'ı ben de sevdim mesela ama buralarda yazıldığı gibi geleceğin kompany'si falan değil bence onu da abarttık. city'den değil de saçma sapan bir köy takımından falan kiralamış olsaydık yine bu yorumları yapar mıydık?

    sneijder mesela.. abartı falan değildi tabii ki ama ona da sevgimizi abarttık. adam 1 sene top oynamadı, bunu kibarca ima eden bile linç edildi buralarda; şimdi yeni yeni eleştirilmeye başlandı. büyük isimlerin, kariyerlerin altında ezildik. mancini'nin atkısını sevdik, rijkaard'ın barcelona geçmişine tav olduk. geçenlerde geri gelsin deniyordu mesela, sonradan adamın bizden sonra arabistan'a gidip piyasadan çekildiği ortaya çıktı falan. yerli sevicileri haklı olarak eleştirirken yabancı sevicilere mi dönüştük yoksa? daha mevcut takımdan da örnek verebilirim 1-2 tane ama yazmayayım balon çıkmaz umarım onlar da.

    lütfen hemen abartmayalım artık, valla duygusal olarak çöküyoruz sonra hepimiz.
  • 19
    bu galatasaraylılar iki parçaya ayrılmış durumda.

    bir taraf istifa diyor.

    diğer taraf ne istifası fatih terim'i eleştirmeyin bile diyor...

    abartmayın!

    hoca istifa etmeyecek! seviyoruz arkasındayız...kendisi yaşayan efsanemiz ve gerçekten bir gün bırakırsa artık kulüpte başka roller almak için bırakacak.

    ama yeri gelince de eleştireceğiz. kimse işgüzarlık yapmasın... hoca üzerinden galatasaray sevgisi, düşmanlığı ölçülmesin... eleştiriye açık olmak hocanın tercihi zaten.
  • 21
    16 eylül 2021 galatasaray lazio maçı'ndan sonra fatih terim çok büyük hocaydı, müthiş italyanca biliyordu, sarri önünde eğilmişti, imparatordu vb. ligde ki puan kayıplarından sonraysa modası geçmiş hoca oldu, liyakatsiz oldu, antreman yaptırmıyor oldu vb. sadece fatih hoca için de değil 3 gün içinde aynı kişiler hakkında anlık ve birbirine tamamen zıt yorumlar yapan bir taraftar profili oluştu. sonra bir galibiyette avrupa şampiyonu ilan edilirken bir mağlubiyette küme düşürülüyoruz.
  • 23
    spor özelinde konuşmak gerekirse esasen herkese uyacak olan bir söz. bizler ne yazık ki ülke olarak abartmayı çok seviyoruz. olaylara mantıksal açıdan yaklaşmayı bir türlü öğrenemiyoruz. ortada oynanan kötü bir futbol var, elbette bu eleştirilecek. fatih terim'i istifaya davet eden de olabilir, genç futbolculara zaman tanıyın, gerekirse 1 seneyi çöpe atın ama gelecek seneleri garanti altına alın diyen de olabilir. bunları hepsi farklı birer görüştür. katılmazsın ama saygı duyar geçersin.
    fakat maalesef genel olarak bir takıma mensup olan taraftarlar ligin başlarında takımları iyi gidiyorsa çoktan kupayı almış, los galacticos buraya gelsin 3 avans verelim 5te maçı alırız zaten havasına bürünmüş oluyor. ya da takımları kötü gidiyorsa forvetlerin beceriksizliği, teknik direktörlerin yetersizliği, yönetimin basiretsizliği çerçevesinde herkese verip veriştiriliyor.
    bu mantalite ne yazık ki böyle sürüp gidecek, zira bu toplumsal olarak olaylara bakış açımızla ilgili. milli takım avrupa şampiyonasında grup kurası çeker, birincilik hesapları yapmaya başlarız. şampiyonlar ligi kurası çekilir "tam dişimize göre, lokum gibi kura vs" deriz. kendimizi boy aynasında değil, dev aynasında görmeye devam ederiz. emre mor'u çıkar çıkmaz messi ilan ederiz, ersen martin'i işte ülkemizin yeni hakan şükür'ü diye lanse ederiz. milli takımın defans hattı tank tank deriz. sonra içimizden geçerler, apışıp kalırız. abartmayı çok sevdiğimiz için yaparız hep bunları. yapmaya da devam ederiz. 3-5 güne muslera sonrası gelecek kaleciye "işte bu musleradan bile daha iyi" diye yakıştırmalar yapılacağını görür gibiyim.
  • 24
    sadece galatasaraylılarda değil futbol severlerin büyük çoğunluğunda olan bir problem bu abartma.

    nike'ın 2010 dünya kupası için çektiği "write the future" isminde harika bir reklam filmi var. bir sahnesinde wayne rooney ingiltere milli takımıyla sahada top oynarken attığı uzun pas, rakip takımdan franck ribery'ye takılıyor. ribery topu alıp gole doğru gidiyor. flashforward'la geleceği görüyoruz. ingiltere soyunma odasında kriz, bir ingiliz genç duvardaki posterleri yırtıyor, sokaklar karışıyor, ingiliz borsası çöküşe geçiyor. rooney saçı sakalı uzatıp bir karavanda inziva hayatına başlıyor, iyice berduş olmuş. hava almak için çıktığında karşısındaki billboard'da franck ribery'nin gülen suratını görüp mahvoluyor. bir anda tekrar sahaya dönüyoruz. rooney kaptırdığı topun peşinden koşuyor ve ribery'den topu çalıyor. bu kez topu çaldığı versiyonun flashforward'ını görüyoruz. rooney sir unvanı almış. ingiliz borsası tavan yapmış. yeni doğan çocukların hepsine wayne ismi konuyor. ve rooney masa tenisinde federer'i heder ediyor.

    nike'ın dünya kupası için çok abartılı şekilde resmettiği bu mizanseni, biz lig maçından kupa maçına, idman fotoğrafından hazırlık maçına her fırsatta yaşıyor ve yaşatıyoruz artık. yeni transfer ilk maçında iki iyi pas yapınca vekili olup 20 milyona satıyor, 10 dakika sonra ikili mücadele kaybedince olmadı deyip bonservisiyle anadolu kulübüne kiralıyoruz. bir maçta premier lige layık gördüğümüz taş gibi defans, bir sonraki maçta tff 1.lig'de bile hiçbir takımda kendine yer bulamıyor.

    en yakın örnek: 18 eylül 2021 cumartesi saat 19.00 itibariyle beşiktaş çoğunluğun süper lig favorisiydi. 45 dakika sonra antalyaspor'a 2-0 yenik olan ve 3. golü yemesine ramak kalan beşiktaş, sonunda patlayan dev bir balona dönüştü. sergen'le dalga geçildi. şampiyonlukları ellerinden alındı. bundan 1 saat sonra ise maçı çevirdikleri için şampiyonluğun yine en büyük adayı oldular. bundan 3 gün sonra adana demirspor maçında ilk 60 dakikayı 3-0 önde geçtiklerinde ligi rahat rahat mart ayı gibi bitirecekleri tescillendi. 30 dakika sonra içerideki maçları berabere bitmiş ve açık ara şampiyonluk ihtimalini kimse dillendirmemeye başlamıştı. bir sonraki maçta yenilirseler yine şampiyonluğu başkası alacak. her maç final, her maç geleceği değiştiriyor. avantaj elde etme ya da kaybetme yok. direkt lig sıralaman belli oluyor maç sonunda.

    sosyal medyada bugün iyiyiz bugün kötüyüz demek kalmadı artık. ya leşsin ya efsane. ya goat'sın ya çöp. yapılan en ufak hamlenin kelebek etkisiyle uzun süre sonrasını göstermediği yorum okumak samanlıkta iğne aramak gibi. eskiden bu yorumlar sayılı olurdu, şu an her yeri domine etmiş durumda. futbolu tartışmak, üzerine düşünmek, kazandığında da kaybettiğinde de makul bir bakış açısı getirmeye çalışmak sana sadece zorluk çıkartıyor. onlarca insanı karşında bulmanla sonuçlanıyor. sen de birini seviyorsan, başarılı olduğu anı bekleyip goat çekiyorsun, sevmiyorsan tökezlemesini bekleyip çöp'ü yapıştırıveriyorsun.

    bundan yaklaşık 20 yıl önce, galatasaray samsunspor önünde ligin henüz ilk maçında ümit karan'ın golüyle 3-1 öne geçince kahvedeki bir adam "bu samsun küme düşer" demişti de etrafı dalga geçmişti. kral meğer kanaat önderiymiş, bilemedik.
App Store'dan indirin Google Play'den alın