tarihin adlarını altın harflerle yazdığı kişilerdir.
yalnız o günden günümüze süre gelen zaman diliminde çoğu bu büyük başarıyı galatasaray'ın başarısı adı altından ziyade sadece kendilerine bağlı bir başarı olarak görmeye ve göstermeye çalıştılar. evet elbette o mücadeleyi veren, o teri akıtan, yeri gelip hem saha içinde hem saha dışında özverilerde bulunan onlar. ama her biri bu kulübe, 104 yıldır olduğu ve bundan sonra da olacağı gibi hizmet eden kişilerden bazıları. bu kulübe zaten büyük başarılar kazanmasında rol oynamak için gelen kişiler bu insanlar. hiç biri galatasaray'a uefa kupasını kazandırdı diye kulübün üstünde değiller. onlar var diye, bu kupa var diye galatasaray var olmadı. galatasaray çatısı altında toplanan herkesin ortak amacı bu armayı layık olduğu şekilde en üste taşımaktır. bu
sarı kırmızı devi ileri taşırken 'orada' olanlar ne kadar şanslılar bilmezler mi acaba? bu şans için mutlu olmalılar ve bilmeliler ki ne bu kulübün sarı kırmızı sayfaları ne de sarı kırmızı taraftarı 'orada' olanları unutmaz asla. gönlünün en güzel köşelerini onlara ayırırlar, kendileri gitmedikten sonra da kovmazlar. galatasaray kulübüne hizmet ederken aldıkları karşılık paradır evet ama para uzun ömürlü olmuyor be. kazandıkları en özel nimet insanların karşılıksız sevgileridir. ömrü de dediğim gibi sizin elinizdedir yani ömrü size bağlı bir servet. işte bu serveti kazananlar bilmelidirler ki uefa kupası misali kazanılan başarılar galatasaray'ın başarısı başlığı ile muhafaza edilir. bu ne demektir? galatasaray'ın sporcusunun başarısı, bu sporcuların yeteneğinin başarısı, o yeteneği galatasaray'a kazandıranın başarısı, o yeteneği galatasaray'a en iyi şekilde sunanın başarısı, galatasaray'ı asla yalnız bırakmayan taraftarının başarısı, galatasaray'ın geleceği için kafa patlatan hocasından yöneticisine florya'dan maç günü stada yolcu eden görevlisine kadar
sarı kırmızının başarısı. ali'nin ahmet'in salt başarısı değil yani. onlar bu başarının mimarlarındandır. ortada 'ben' kavramı yoktur galatasaray vardır. ayrıca ali ahmet ismini de galatasaray'a borçludurlar.
ama bugün görüyoruz ki durum tam tersi. bu kadrodan bazı kişiler sürekli kendilerini kulübün üstünde görmekte hatta abartıp sahibi falan sanmaktadırlar. ağızlarından eksilmeyen 'bizim zamanımızda şöyleydi, biz şöyleydik, şimdi öyle değil, olamaz' gibi 'ben-biz' eksenli cümleler de bu durumu açığa çıkarıyor. hakan şükür'ün son olarak söylediği bizim zamanımızdaki kadro şuanki kadroyu yener muhabbeti de aynı şekilde. hep en iyinin kendileri olduğunu düşünmek. hasan şaş'ın bizler olmasaydık galatasaray'ın 14 fenerbahçe'nin 20 şampiyonluğu olurdu sözü de buna örnektir.
zaten görevi galatasaray'a başarı kazandırmak olan insanların bunu hayır için yapmış gibi lanse etmeleri ne gariptir. ve uefa kupasını kazanan kadrodaki en önemli şahsiyet gheorghe hagi'nin belki de en büyük paya sahip olduğu başarıda bu payını hiç dillendirmemesi ne kadar ders verici niteliktedir. büyük futbolcu ne demektiri nasıl efsane oluru bize anlatmakta.
her geçen zaman bu sefer hangisi konuştu acaba demekten ve artık şaşıramaz hale gelmekten açıkçası üzüntü duyuyorum. bugün bizlerin bu kadrodan çoğu kişiye o günkü sevgimiz ve coşkumuzla bakmamızı engelleyen kişiler düşünmeliler enine boyuna. belki de hayatımızın en güzel günü dediğimiz 17 mayıs günün kahramanlarını niye artık iyi hatırlamıyoruz? bugün neden en çok zararı onlar veriyorlar galatasaray'a?
ve bilmeliler galatasaray'ın mazisi uefa kupasından ibaret değil. kupalarla büyük olmadı bu camia. kültürü, gelenekleri, bakış açısı, hedefleri ve aydınlık zihniyetiyle büyük oldu. bizler 104 yıl önceki bir hayalin gerçek oluşuyuz. farklıyız, özeliz.
zaten bunları bilmiyorlarsa enine boyuna düşünmelerine gerek yok, zahmet etmesinler.
editli not: bu kendini kulübün üstünde görme ve de yüksek egoya sahip olma durumlarını anlatmak için bir kaç örnek vermiştim. son olarak hakan şükür'ün bugünkü demecini de yazayım ki eksik gedik kalmasın. daha pekiştirici olsun.
''ayrılacağımı söylemiştim. sonra 'sen ayrılamazsın, ona biz karar veririz' havası yaratıldı. bu da metin oktay'dan sonra camiaya 2. bir ismin mal olmasını engellemek içindi. çünkü galatasaray camiası 2. bir metin oktay'ı kaldıramazdı. ''
(bkz:
kendi kendini 2. metin oktay ilan eden hakan şükür)