• 51
    bunun resti çekilebilir belki bilemiyorum ama gerçekleşmesinin olanağı yoktur.

    bir semt takımından bahsetmiyoruz milyonlarca euroluk bütçesi olan halka açık bir şirketten bahsediyoruz. bu kulübün en önemli gelir kaynaklarından biri havuz. havuzdan ayrılmanın olumlu etkisi ne olacak onu merak ediyorum. zaten adamların amacı bizi de bulaştırmak ya da yarış dışı bırakmak değil mi? onları rahatsız eden pisliğe bulaşmadan bu ligde ve sistemde var olmamız değil mi?

    ligden çekilme konusu bundan daha da imkansız. maç oynamazsan nasıl gelir elde edeceksin? kadrondaki oyuncuları nasıl tutacaksın? kalırlarsa oynamadıkları maçlar için de astronomik tazminatlar söz konusu olmayacak mı? avrupa kupalarına katılamaman dolayısıyla önemli miktarda bir kazancı elinin tersiyle itmiş olmayacak mısın? zaten uçan kuşa borcun varken hisselerin düşerse bu zararı nasıl karşılayacaksın? marka değeri vesaireye girmiyorum bile.

    dolayısıyla mümkün olmayan bir olaydır. olabilitesi varsa bile meydanı şikecilere bırakmaktan başka bir manası yoktur.
  • 52
    "abi çok pahalı yea formaya o kadar para mı verilir" deyip ayda sigaraya 300, içkiye 200 lira yatıran galatasaraylılar! olduğu sürece yapılması imkansız eylem. ekonomik yaptırım uygulayabilmemiz için öncelikle ekonomik bir gücümüz olması gerekir. berbat geçen bir 10 yılın ardından yüz milyonlarca dolar borcu olan bir kulüp elini küt diye masaya vurup en büyük gelir kaynaklarının başında gelen havuz gelirinden vazgeçemez. ha vazgeçer, çeşitli yaptırımlarla ve zararlarla karşılaşabilir, sporcu maaşlarını ödeyemeyecek duruma gelebilir ve sportif başarısızlık gelir. şimdi soruyorum diyelim ki tüm bunlar oldu -imkansız ama- sen; uçalım, kaçalım, ellerine verelim diyen insan; o gün de forma alıp maça gitmeye devam edecek misin? kulübün zararını karşılamak için harçlığından, maaşından kısıp galatasaray ürünü almaya koşacak mısın? bir 300-400bin kişi -iyimserlikle- dışındaki insanlar için cevabı hepimiz biliyoruz ki bu rakam tahmini taraftar sayısının %1.5-2 sine denk gelmekte-hala iyimserlikle-. kısacası tabii ki bu şarlatanlığa, bu tiyatroya dur denmeli, tepki gösterilmeli; fakat, daha mantıklı eylemlerle.
    (bkz: ligtv iptal kampanyası)

    özet: işin ekonomik ve hukuki boyutu yukarıdaki entrylerde güzelce açıklanmışken daha fazla saçmalanmasın lütfen.
  • 57
    galatasaray üzerinde yıllardır sürdürülen ve özellikle başarısının saha içinde engellenemeyeceği sezonlarda had noktasına ulaşan linç operasyonlarını azaltmanın en önemli yolu galatasaray'ın havuz sisteminden ayrılmasıdır. bu işin ekonomik tarafında kesinlikle kazanan galatasaray olacaktır. ancak, bu işin önündeki en büyük engel tff mevzuatıdır. galatasaray'ın acilyetle ve önemle hukuki inceleme ve girişimleri başlatıp, en kısa zamanda havuz sisteminden yasal olarak ayrılmanın yollarını açması gerekmektedir.

    avrupa'nın büyük liglerinde kulüpler kendi maçlarını istediği şekilde pazarlayıp yayınlayabiliyor. bu işin hakkı budur. kulüp olarak izlendiğin kadar reklam geliri alacaksın, taraftarın kadar üyelik bedelinden ücret talep edeceksin. aksi halde, fikstürle oynayan, hakemleri ve futbol kamuoyunu manipüle eden bir yayıncı kuruluşun olduğu yerde adaletten mahrum bir futbol ortamı olmaya devam edecek.
  • 59
    daha yüksek sesle düşünmeye başlamamız, hatta yasal yükümlülüğü yoksa en kısa sürede gerçekleştirmemiz gereken eylem.

    bunun gerçekleşmesini bir taraftar olarak istememde iki temel sebep var;

    birincisi; karşı'nın şikeci yüzsüzleri bu kozu her fırsatta sonuna kadar kullanmakta ve bunda da başarılı olmaktadırlar. ikincisi ise anadolu kulüpleri hak etmedikleri paraları sırf havuz sistemi sayesinde kazanmaktadırlar. bundan dolayı da anadolu kulüplerinin içinde şikeci-çıkarcı bir yapılanma oluşmaktadır. bunun önüne geçilmelidir, bu da ancak galatasaray'ın havuz sisteminden ayrılması ile mümkün olacaktır.

    fb'nin haksızca bu argümanı kullanıp yarar sağlamasına tepki göstermeyecek bir taraftar yoktur ama türk futbolu, anadolu kulüpleri rererörö diyen kıçımın romantikleri olabilir onlara da bir çift sözüm var;

    galatasaray'ın her talip olduğu futbolcu için çıngar çıkaran, sanki etik kültürle yoğrulmuş gibi, bu değerlere bağlılığı yüksek seviyede olan bir toplumun mensubuymuşçasına 'etik değiller :((' argümanını kullanan, para=güç denkleminden sonuna kadar sömürü unsuru olarak yararlanmayı şiar edinen ve bu unsuru elde etmek için sporun ta göbeğine siyasetin girmesine vesile olan çeteci-şikeci güruh çoktan anadolu kulüplerini ele geçirdi haberiniz olsun. bu güruh ne sporu, ne türk futbolunu düşünür. çıkarın olmadığı yerde bu güruhu bulamazsın.
    böyle bir hamle olursa anadolu kulüplerine hiç bir emek sarf etmeden, sadece ligde yer almaları sebebiyle yararlandırılan bu hazır para kaynağı kesilmiş olacaktır. hazır para gelmeyince parayı başarısızca harcamakta uzman olan bu eğitimsiz, görgüsüz güruh yavaşça sahneyi terkedecek, yerine 'parayı nasıl kazanırım' diye düşünenler, zar zor kazanılan parayı da düzgün harcamak için uğraş verenler de doğal olarak bu kulüplerin başına gelecektir. bir anlamda bir arınma yaşancaktır.

    bu hamleyle kulübümüzün gerçek değeri, markasının gerçek ederi de anlaşılacaktır. türk futbolunun içinden galatasaray'ı çıkartırsanız geriye avrupa'nın en kalitesiz, başarısız ligi ve onun takımları kalır.

    bugünkü şartlarda galatasaray miktar olarak daha fazla olması gereken yayın gelirini anadolu kulüpleriyle paylaşmaktadır.

    eğer galatasaray havuzdan ayırılırsa kulübümüz, alıcının oranına göre satıcının malının değerli olduğu acımasız kapitalist ortamda gerçek anlamda hak ettiğini almaya başlayacaktır.

    bugün daha yüksek sesle, en azından düşünülmelidir. düşünmek yapmanın, yapmaya başlamak başarmanın yarısıdır.
  • 61
    güzel asalım keselim diyoruz da basit birşey değildir. havuzdan tek başına çıktığında türk yayın platformlarından herhangi birinin almak için teklif edeceğini düşünmüyorum. hükümet korkusu sebebiyle. yurt dışından bir kuruma sattık diyelim mesela fox sport/espn/al-jazeere falan sattığımızda bildiğim kadarıyla kendi sahamızdaki maçları satabiliriz. deplasman maçları ne olacak? anadolu takımları galatasaray maç yayını için tv kanalının donunu istemeye çalışır. hatta atıyorum satmayadabilir. gider ligtvyle anlaşırlar. gs deplasman maçları yine ligtvde kalır. o yüzden şahsi fikrime göre bu tarz olaylar sözlük ortamlarında hayal kurulacak kadar basit şeyler değildir. aziz yıldırım denen hayali karakter de bir tarafından sallayıp duruyor çıkacağız diye. çıksa kime satacak aq maçlarını. şikeci damgası yemişsin. kendini pazarlıcak piyasan mı var.
  • 62
    artik zorunliu secmelidir kendisi. galatasaray kimsenin samar oglani degildir. sen ulkenin reklamini yapacak, turkiye diye bir ulke oldugunu insanlara gostereceksin avrupada peki onlar ne yapacak?
    - hayatinda birak avrupaya gitmeyi, bir avrupali ile konusamamis kisiler tarafindan avrupa fatihiymis diye ana avrat sovmeler.
    - avrupa'da onunu kesmek amaciyla sacma sapan sistemler cikarmak.
    - yabanci sinirinin elini kolunu bagladigi bilindigi halde sezon sonuna kadar oynayamayacagi kesin olan oyuncusunu bir baska takima kiralamasinin etikliginin sorgulanmasi.
    - babasi turk futbolcunun turk statusunde gosterilmemesi.
    -teknik direktorune 10 mac ceza verilmesi sebebsiz yere.
    - oyuncusuna 10 mac ceza verilirken, cekicle sahada adam kovalayan oyuncularin daha az ceza almasi.
    - talip oldugu oyuncularin degerlerinin bir anda kuveyt dinari uzerinden muamele gormesi.

    bunlarin hic birisi sebep olmasa dahi, artik ulkemizde serbest piyasa ekonomisi kurallari gecerli. ihale usuluyle sadece birkac kanalin teklif verebilecegi tekel sisteminden kurtulmasi lazimdir takimlarin maclarinin yayin haklarinin. kapitalizm de bu degil mi zaten, serbest birak kim kendi macini kaca pazarlarsa artik. siz hic gordunuz mu bir firmanin bir baska firma icin zahmet cektigini. hayir, kapitalizmde herkes rakip. ulke futbolu zirvasini kimse okumasin bana. onu dusunmediklerini zaten yabanci siniriyla gosterdiler. elazigspor para kazanmayip batacakmis, varsin batsin beni ilgilendirmiyor. hem batarsa yerine baskasinin sirtindan gecinen takimlar degil de oldugu yerde tutunan takimlar gelir.

    sistem itibariyle 16 takimin 2 takim sayesinde buyuk yayin gelirleri kazandigi belli. sen zaten bu adam sayesinde cebini dolduruyorsun. daha ne diye en ufak transferde cebini sisik oyuncu fiyatlariyla doldurmaya calisiyorsun. hem kendi lehine kapital sistemi uyguluyacaksin, ama yayin gelirlerine gelince komunist olacaksin. yok oyle muhabbet. kim dusuyorsa batiyorsa batsin. eli guclu olan sensin korkma kimse kimsenin donunu almaz.
  • 63
    ilk olarak 1988’de biz, neuchatel ile oynadığımız avrupa maçını trt’nin verdiği parayı beğenmeyerek maçımızı naklen yayınlatmamıştık. bu bizim havuz sistemine ilk baş kaldırışımızdı. buradan alacağımız çok feyz var.

    şu anki mevcut şartlarda havuzdan çıkmak imkansız gibi. ama havuz sistemini iyice irdelemek gerekiyor. bu havuzu en iyi dolduran musluk bizde. beşiktaş'a yaklaşık 2.5 katı, fener'e ise hatrı sayılır bir taraftar farkı artık. dolayısıyla buradan özellikle beşiktaş'a göre epey fazla para almamız gerekiyor. ama alamıyoruz. hatta resmen kandırılıyoruz. buradan bizim payımıza düşen para tam bir skandal.

    bir başka önemli konu da şu: mesela biz havuzdan çıktık. ama havuzdan 5 alıyorsak kendi sistemimizle diyelim 3.5 alacağız. arada 1.5 zarardayız. diğer 17 kulüp havuza devam ederken ne kadar zarar edecekler, onlara daha büyük zarar ettireceksek (bence ettiririz) kesinlikle bu boklu su havuzundan çıkmamız gerekir. bunlara iyilik yaramaz.

    ayrıca keşke kendi sistemimizi kar edebilecek şekilde kurabilsek, bu konuda adımlar atabilsek, gerçekten çok iyi olur. en fazla taraftar ve üye sayısı bizde, en fazla parayı da açık ara biz almalıyız. açık ve net. öyle 3 kuruş fazlayla yetinmek mantıksız.

    bir de şakşakçı medyada ve taraftarlar arasında şöyle diyenler var: ''demirören yayın gelirlerini arttırdı'' hahahahahahahadi oradan be! elin ingilteresi, almanyası, italyası 5 büyürken sen 1 anca büyüyorsun. (şartlar öyle geliştiği için istemesekte sözde büyüyoruz, yoksa tüpçü bir şey yapamaz. zaten babasının malına çöreklenmiş bir şahıs bu. merhum babası bile güvenmezdi buna) işin kötü tarafı makas çok açıldı, bu gidişle açılmaya devam edecek. tabii bu konuda bütün suçu tüpçüye yıkamayız. zaten bu ülkeleri yakalamak şu an için mümkün değil ama makası açtırmayabiliriz.

    işin en tehlikeli kısmı da şu: bazı şeylerin yeterince farkında olmadığımız için ukalayız. mesela bu sezon düştüğümüz grubu bizim şakşakçı medyamızda dahi küçümseyenler çoktu. yok lider çıkar mışız da bilmem neymiş... yav kardeşim sen kimsin, lokomotiv moskova, schalke, porto dediğin takımların kadro değeri ve bütçesi seni baya baya tokatlar önce bu acı gerçekle bir tanış. daha sonra premier ligin sonuncusunun bile bütçesinin bizim takımlarımızdan büyük olduğu gerçeğini bil. biz sadece şampiyonlar ligine göre kolay gruba düştük olay o. bir şeyin garantisi yoktu yani.

    türk futbolu, hatta türkiye adına utanıyorum. yahu uefa'ya sahte evrak gönderip beşiktaş'a ceza aldırmış bir adam nasıl tff başkanı olur, şaka gibi bir şey bu. son olarak potansiyelimiz var ama kullanamıyoruz.

    düzenleme: birkaç imla.
App Store'dan indirin Google Play'den alın