• 1
    buna benzer bir baslik olmadigini dusundugum icin basligi aciyorum. hamza'nin teknik direktorlugu boyunca yazdigim tum yazilari da buraya ekleyeyim baslamadan: (bkz: hamza hamzaoğlu/@paredros)

    gelmesini istememisim, sebebi ise fazla vasat bir zihniyetle futbola yaklasmasi. hatta en sevdigim futbolcu olan tugay'in bile gelmesi sorun olabilir benzer bir sebeple diye de yazmisim. geldiginde dogru yaptigi maclarda kendisini oven yazilar da yazmisim. ama yazilarin neredeyse hepsi ayni seyden bahsediyor: tekrarladigi hatalar.

    bu basligi acmamin sebebi ise kendisi teknik direktorumuzken kimseyi kizdirmamak ve ihtiyacimizin olandan fazla tartisma yasanirken buna korukle gitmemek istememden bu yaziyi sonraya saklamistim. birebir konustugum insanlara ise daha kendisi gelmeden ne dusundugumu bir cok kez soylemistim.

    galatasaray'in tum branslar icinde basina gelmis en nefret ettigim teknik direktor/coach halil uner'dir. kendisinden o kadar tiksinirdim ki rakip olarak ciktigi maclari bile izlemek istemezdim. maalesef adam bizim takimin basina gecti. fakat bu beni galatasaray basketbol takimindan sogutacak bir sebep asla olamaz. ben yine mumkun oldugu kadar destek verdim takima. cunku basketbolu en az -hatta cogu zaman daha fazla- futbol kadar seviyorum.

    halil uner'i sevmememin en buyuk nedeni adamin su katilmamis bir fenerbahceli olmasiydi. gercekten galatasaray'a emegi de gecebilecek biri de degildi. olsun, yine de geldi biz de aslolan galatasaray diyip devam ettik. sonucta halil uner hicbir iz birakmadan cekip gitti.

    hamza hamzaoglu'nun en buyuk sorunu da galatasarayli olmayisi. simdi klavyeyi birakip bir an dusunun lutfen. galatasaray'in basina gelmis tum turk teknik direktorleri. aralarinda galatasarayli olmayan sadece 2 kisi var, mustafa denizli ve hamza hamzaoglu. digerlerinden ayiran en onemli ozelliklerini dusunun simdi.

    mesela egosu sibirya'dan buyuk fatih terim'i dusunun. bir kez olsun taraftarla munakasaya girdi mi? bir kez olsan taraftara siz kimsiniz diye acik acik konusup trip atti mi? fatih terim bir cok hata yapsa da galatasaray'i olusturan esas oge taraftari otekilestirdi mi?

    cozkun ozari'yi dusunun, baba gunduzu. onlarin ogretisi neydi? bir olmak.

    bulent korkmaz cok kisa sure basimizda oldugu icin hakkinda cok sey soyleyemeyiz ama lincoln'le arasinin kotu olmasinin en buyuk sebebi antremanlarda lakayit davranip disiplinsiz olmasiydi. bu nedenle diger oyunculara kotu ornek oldugunu dusunuyordu. bir bakima hakliydi ama bunu yonetebilecek meziyetlere sahip olmadigi icin kendi kuyusunu kazmis oldu. bu yabanci dusmanligi ya da ayrimcilik olarak okundu bir coklari icin. fakat bulent asiri disiplinli bir adamdi, saat 10'da yatip sabah erkenden antremana giden, duzenli beslenip kendine bakan. bunu bekledi oyuncularindan. hagi de benzer hatalari yapti galatasaray'in basindayken. kendisi gibi dusundu bazi oyunculari, oyle olmadigini dusundugu herkesi kovdu ya da kenara cekti. yonetemedi gerektigi kadar. ama bu adamlardan hicbiri taraftarla ugrasmadi ya da galatasaray'in ic dinamikleriyle.

    hamza ise belli bir basariya ulastigini dusundugu anda kendisini elestiren taraftara saldirdi. medya bile kendisini desteklerken neden boyle bir sey yapar bir galatasarayli? yapmaz. galatasarayli olsa yapmaz.

    bunu bir varsayim olarak da gorebilirsiniz. belki de gercekten varsayimdir. fakat bu adamin futbolcuyken de nasil bir tavira sahip oldugunu biliyorsaniz, galatasaray'dan ayrilirken nasil cabuk vazgectigini, nasil istanbulspor formasinin onun icin kolay geldigini biliyorsaniz bunun varsayim olmadigini da biliyorsunuzdur.

    beni gonderdiler diyor hamza. hayir, kendisine bir deger bicildi ve o bu degeri begenmedi. galatasaray ona dusundugu parayi vermek zorunda mi? kariyeri dususe gececegi ongorulmus bir oyuncuya neden yatirim yapsin galatasaray? hos artik kariyeri serbest dususe gececegi belli her futbolcuya altin emeklilik plani yapiyor ama eskiden akli basinda yoneticileri vardi galatasaray'in. hatta galatasarayli adam gelecekse gelsin, yoksa gitsin mantigi vardi. bu mantiga uymayan sadece bir iki transferi vardir, bunlarin basinda fenerbahceden gelen hasan vardir. o da sirf inat yuzunden getirtilmisti.

    tanju'nun gonderilmesi de kendisinin galatasarayli yaklasimina sahip olmamasiyla ilgili. futboldan tamamen ayri sebeplerden dolayi gonderildi. necati'nin ilk galatasaray'dan ayrilisi da benzer sebeplerle oldu. polis tarafindan sorgulanmaya alindiginda anlamsiz yere hasan sas dahil bazi futbolcularin ismini verip adamlarin ilgisinin olmadigi olaylarda isminin gecmesine sebep olunca takimdan yavas yavas uzaklastirildi. taraftarla da takismisti o donem necati. terim icin olmasa galatasaray'a donmesi de imkansizdi.

    semih'in fenerbahceli oldugu biliniyordu. mevkisinin en iyi adamlarindan biri oldugu halde fenerbahceye gitmesine izin verildi. dedim ya, galatasaray eskiden bu konularda cok katiydi.

    terim'in de su sozunu bir kenara yazmak lazim, okan koc transferi zamani bize degil besiktas'a gittiginde sunu soylemisti, bizim takima galatasarayli ve galatasaray'da oynamak isteyen adam lazim. ya sizde ya da baska takimda diye bizi bir alternatif gibi goren futbolcuyla calismayiz. buna benzer seylerdi soyledigi.

    su an terim'e inanilmaz derecede kizsam da bir konuda asla hata yapmadi, terim galatasaraylidir. dusmanla isbirligi yapmis olmasi onu dusman yapmaz, egolarina ya da baska seylere yenik dusup kotu yolu secmis olabilir. ama terim ne kadar kucuk hesaplarla bize karsi is yapsa da (milli takim denemelerinde gokhan gonul'u 3 galatasaray kaptanin onunde kaptan yapmak gibi) taraftarin kulubun esas degeri oldugunu bilir ve kulubun kendisine saygisizlik etmez. sezarin hakki sezara.

    su an bir cok eski futbolcumuz sacma demecler verip medyada bizi kotu duruma soksa bile bunlarin hepsi politik hamle. galatasaray'i olabildigince yukarida tutmayan calisan, kucuk seylerle elestirmeyen kisiler tv'de konusma sansi bile bulamiyor. sacma sapan adamlar teknik direktorluk yaparken tugay urfa'nin basina geciyor, arif ise yillardir hicbir yerde is bile bulamiyor. sonra bakiyoruz ki arif sacma demecler vermis tv'de. yakinda daha iyi isler bulmaya baslayacaktir. kisacasi onlara pek kizamiyorum, herkes degirmenini dondurmek zorunda. dozajini ayarlayip art niyetli olmadigi muddetce sorun yok, biz medyanin surekli saldirmasina alisigiz.

    hamza'ya geri donersek; hamza galatasarayli olsa bu sureci bu sekilde yonetmezdi. galatasarayli biri takimla sorun yasasa bile hatta terim gibi yonetimle sorun yasasa bile kulubun menfaatini yukarida tutmayi bilir. hamza ise hep yanlis aciklamayi yapti. hep takimi kendi bilip, kulubun diger organlarini -taraftar dahil- otekilestirdi.

    basta da dedigim gibi, belki bunlarin hepsi varsayimdir. belki ben de surekli kizdigim seyi yapip niyet okuyorumdur. fakat kesin bir sey var ki bugune kadarki hicbir galatasarayli "eleman" hamza gibi tepkiler verip taraftari otekilestirmedi. kime kizarsaniz kizin, ne kadar hakli olursaniz olun, boyle bir seye galatasarayli olup asla kalkisamazsiniz.

    hamza'nin ayrilisi sonrasi kendisine agit yakan terim fanatiklerini gorunce gercekten uzuluyorum. bu her turlu terim'e hakarettir. birincisi terim her zaman delikanli gibi sorumluluk almistir (bir iki istisna haric) futbolcusunu ya da taraftari medya onune atmamistir. ikincisi terim taraftara, kulube ya da futbolcuya pms kizlar gibi trip atmamistir. ucuncu ve en onemlisi terim sevsek de sevmesek de gercekten galatasaraylidir.

    imza: terim'i su an gunahi kadar sevmeyen bir galatasarayli. iste o son kelime cozuyor her seyi. galatasarayli. terim de oyle. egosuyla, hatalariyla, kiniyle. ama galatasarayli.

    umarim kimseyi kizdirmamisimdir. sadece agit yaktigimiz kisiler bari galatasarayli, bizden biri olsun istiyorum.
  • 2
    yanlış hatırlamıyorsam fatih terim, adana demirspor'dan galatasaray'a gelmeden önceki bir röportajında beşiktaşlı olduğunu ve beşiktaş'ta oynamak istediğini söylemişti. keza bundan bir hafta öncesine kadar yıllardır galatasaray aleyhine hiçbir laf söylememiş olan arif erdem çocukluğunda beşiktaşlıydı. beşiktaş efsanesi metin tekin galatasaraylıydı. ancak hepsi de taraftarın sevgilisi olmayı başardı.

    kısacası futbol dünyasındaki insanların taraftarla kurduğu bağların sağlamlığını belirleyen şeyin çocukluk/gençlik yıllarında tuttukları takım değil, baskıyı kaldırma ve iletişim becerileri olduğunu düşünüyorum. terim 2009'da milli takımda başarısız olup istifa ettikten sonra yeni bir çıkış arıyordu. 2011'de yeniden yapılanan galatasaray'ın başına geçti. kendisine "eleman" dendi, sineye çekti. yakın arkadaşı ali dürüst yönetimden uzaklaştırıldı, sineye çekti. 2013 yazında istediği yerli futbolculardan hiçbiri alınmadı, sineye çekti. bütün baskılara rağmen metanetini koruyup başarılı oldu. ancak ne zaman ki demirören ona milli takımın başına geçmesi için açık çek verdi, o zaman yönetime açıkça meydan okudu. "kimseye bir şey ispat etmek için imza atmam" dedi, kovulur kovulmaz milli takımın başına geçip 7 yıllık sözleşmeye imza attı.

    hamzaoğlu galatasaray'la üç kupa aldıktan sonra, hak ettiğinden daha fazla para alan yerli futbolculardan kurtulmak zorunda olduğunu fark edemedi. yabancı sınırının kalkmasıyla her takımın en az %20 güçlendiğini, takıma takviye yapmazsa 4.'lük mücadelesi vereceğini öngöremedi. işin acı tarafı, taraftarın bu konudaki isyanına da anlam veremedi, "sosyal medyada provakasyon yapan bir grup" diye düşünüp ciddiye almadı. akabinde başarısız sonuçlarla yüzleşti, bu sonuçlardan sonra eleştirilerin dozunun artması üzerine "doğru her şeyin suçlusu benim zaten, kazansak bile kabahatliyim" diye tavır yapmaya başladı. taraftarın ona karşı daha sabırlı olmasını, ona güvenmesini bekliyordu. takım mutlaka toparlanacaktı, bir gün burak muhakkak form tutacak, umut çılgın koşularıyla rakibi yıpratacak, jem karacan ortasahanın dinamosu olacak, sabri gollük ortalarıyla maçları çevirecekti. en kötü ihtimalle devre arasında yapılacak takviyelerle galatasaray düzlüğe çıkacaktı işte, 3 kupalı bir hoca olarak bu kadarlık saygıyı hak etmiyor muydu yani?

    bu çatışma ikliminde yönetimle de papaz oldu ve hiç beklenmedik bir sebepten kovuldu. kovulduktan sonra da metanetini bozmadı. kimseye en ufak bir eleştiride bulunmadı. ancak ne zaman sneijder'den ve yönetimdeki isimlerden ciddi eleştiriler geldi, o zaman bütün kontrolünü kaybetti. çünkü haksızlığa uğradığını düşünüyordu. serhat ulueren isimli ajitatöre verdiği röportajda, her cümlesiyle aynı mesajı veriyordu: "ben bu takıma üç kupa aldırdım, bu eleştirileri hak etmiyorum, kıymetim bilinmedi". halbuki bunun kıymet bilmeyle, vefayla falan alakası yoktu. yanlış isimlere güvenmiş ve başarısız olmuştu, bu durumda eleştirilmesi kadar doğal bir şey de yoktu. ancak hamzaoğlu bunu kabullenemedi. "benim takımım hiçbir zaman atletico deplasmanındaki galatasaray kadar mahkum oynamadı" diye beyanat verirken iki ay önce astana'dan bile 30 dakika boyunca atak üstüne atak yediğini hatırlayamadı.

    sanırım buradaki mevzu galatasaraylılık değil. öyle olsa fenerli hamzaoğlu, galatasaray'dan kovulurken tıpkı galatasaraylı terim gibi yüklü bir tazminat alırdı. kovulur kovulmaz yöneticilerin kendisine verip tutmadığı sözlerden bahsederdi, başkanı yıpratmaya çalışırdı. ama sadece kendisine verilen bu tepkileri hak etmediğini söylemeye çalıştı. sosyal zekası düşük olduğu için, bunu yaparken galatasaray taraftarı nezdindeki itibarını bitirdi ve karşılığında da hiçbir şey almadı.

    fatih terim ise galatasaray'dan daha rahat çalışabileceği bir yer bulana kadar galatasaray'da kendisine yapılan her şeye sessiz kaldı. istediği fırsatı bulunca sessizliğini bozup ünal aysal'a meydan okudu. aysal onu kovunca galatasaray'dan tazminatını aldı, sonra demirören'in yanına yerleşip yıllık 5 milyon euro'luk sözleşme imzaladı, artık kendini garantiye aldığı için galatasaray taraftarının ona beslediği hisler önemli değildi. 1 küsür saatlik basın toplantısı yapıp ünal aysal'ı eleştirdi, kendisi görevdeyken başka hoca bakmakla suçladı. hala göreve devam etmekte olan galatasaray yönetimine ağır sözler söylemesinin, o yönetimle hali hazırda çalışan futbolcular üzerinde yapacağı olumsuz etkiyi önemsemedi.

    o galatasaraylıdır, bu fenerbahçelidir. mesele bu değil. mesele bu iki ismin de bizden ayrıldıktan sonra sampdorialı mancini kadar bile metinkalamamasıdır.
App Store'dan indirin Google Play'den alın