• 28
    84 doğumluyum.

    ailecek bir maça gidiyoruz rakip adanaspor. turuncu formalarını çok net hatırlıyorum.. ali sami yen kale arkası tribündeyiz. eski açık mı yeni açık mı ondan dahi haberim yok.

    yanımda rahmetli dedem, babam ve ağabeyim.

    dedem "tancu, tancu" diye bağırıyor tanju ise dedemin bu haykırışlarına akılalmaz bir röveşata golü ile karşılık veriyor.

    şimdi youtube'dan baktım 1989-1990 sezonuymuş ve ben 6 yaşındaymışım sanırım galatasaray'a dair hatırladığım ilk anım buydu.

    toprağın bol olsun dedem sayende babam galatasaraylı oldu ve mirasın ondan bana geçti.
  • 2
    harika bir baslik.

    91 dogumluyum, muhtemelen daha eski anilarim vardir fakat ilk aklima gelen hagi’yi takip ettigimiz 98 dunya kupasi. kardesimin yanlis hatirlamiyorsam kucukyali sahilde wonderland adinda bir mekanda anaokulu gosterisi vardi, onun bolumu bitince yan tarafta bir yerlerde televizyondan romanya macini izlemistik. fifa oynarken de surekli romanyayi alirdim.

    fenerli bir babanin oglu olarak hagi sayesinde galatasarayli oldugumu soylememe gerek yok sanirim. o yillar gercekten farkliydi, galatasaray fenerlisinden besiktaslisina herkesi kendine hayran birakmis, ulkenin gururu olmustu.
  • 33
    90 doğumluyum.

    aslında hatırladığım başka şeyler de var ama çocukluğuma dair en ikonik hatıra 2 aralık 1998 galatasaray juventus maçı ve suat kaya'nın juventus'a attığı kafa golüdür. son dakikada gelmesi, önemi falan düşünülünce çocukluğuma ve galatasaray'a dair anılarımda önemli bir yer kaplamıştı. o sene babam ve arkadaşları her maçı birlikte izlerlerdi ve genelde yanlarında bende olurdum.
  • 34
    çocukluk dönemimizin yetişkinliğimize dair büyük etkiler bırakabildiği malumunuz. çocukluk galatasaray’ının da bende ciddi etkisi var sanırım.

    iki kardeşiz. evin büyük çocuğuyum. futbol gündem değildi bizim evde. akrabaların anne tarafında fanatik fenerbahçe, baba tarafında ise o kadar fanatik olmasa da beşiktaş baskınlığı mevcuttu. ben ise 6 yaşında, öğretmen annemin arkadaşı olan beden eğitimi öğretmeninin bir cümlesi ile evet dedim ben galatasaraylıyım. cümleyi hatırlamıyorum, o kendinden emin kararım nerden çıktı bilmiyorum. ama hikaye başladı orda.

    yakın akrabalardan büyük baskı var tabi. özellikle fener tarafından. yok ama nuh diyorum peygamber demiyorum. galatasaray her gol yediğinde, bırakın yenilmeyi her beraberliğinde vazgeçirmeye çalışıyorlar beni. fenerbahçe giysileri, formaları vaat ediliyor. galatasaray kıyafeti alan yok. kimseden böyle bir talebim de yok. galatasaray’ı sevmek için sebebe ihtiyacım yok benim.

    artık mesele haline geldi bu bende. galatasaray kaybetmemeli. galatasaray berabere kalmamalı. galatasaray gol yememeli. çünkü o zaman konuşacaklar. dalga geçecekler. gel sen diyecekler boşver. maçların önem derecesi konu dahi değil. hazırlık maçı da olsa kazanmak zorunda galatasaray. evde maç izlenmiyor. dekoder yok. gerekte yok bu arada. galatasaray’ı sevmek için izlememe gerek yok. kanalların sağ üst köşesinde, alt yazılarda geçen maç skoru var. tırnaklarımı yiyerek oraya bakıyorum. galibiyet dışında bir ihtimalde hüngür hüngür ağlıyorum.

    buraya kadar maçlar yok aklımda. 3 kasım 1999 galatasaray milan maçı var sonra. bir çocuk için geç saatler. ekran karşısındayım. babam da izler önemli maçları. o izlediği için daha da gerginim. hele o izlerken kaybedemeyiz. dakika 50 civarı. yenik duruma düşüyoruz. sessizlik. annemle babam uyumaya karar veriyor. hadi diyorlar yat sende geç oldu 10 dakika kaldı maçın bitmesine. olmayacak işte. cevap vermiyorum. giderken ışığı kapatıyorlar. televizyonun sesi kısılıyor. koltuktan kalkıp televizyonun dibine giriyorum. donuk şekilde ekrandayım. sonrası mucize. bağırıp çağırmadım. rahatladım sadece derin bir oh çektim. yarın kimse kötü konuşamayacaktı galatasaray hakkında. bu kadardı benim için.

    o galibiyet bizi nereye götürecek bilmiyorum tabi. 17 mayıs 2000 gününe geliyoruz. 1999 depremi yaşanmış bolu’da. prefabrik evde kalıyoruz. fanatik fenerli dayım da bizimle. o konuşan fenerlilerin bir numarası. maçı izliyoruz beraber. normalde az konuşan, sakin bir adam. o gün onda bile bir heyecan var. ben inanın olacakların farkında değilim. ama hem dayım hem babam pür dikkat bu sefer. aman cimbomum diyorum üzme beni. popescu atıyor aman allahım. çığlık atıyor koca koca adamlar helal be diyor. ben şoktayım. derin bir nefes alıp, cimbomla yarın da kimse dalga geçemeyecek deyip uyuyacaktım sadece. hadi diyorlar kalk gidiyoruz kutlamaya. herkes sokakta, her yerde bayraklar. o kadar gururluyum ki. galatasaray herkesi mutlu etmiş bu sefer. galatasaray herkesi dize getirmiş.

    burda entrylerimde de görmüşsünüzdür belki. haddini bilmeye, umutsuzluğa gelemem ben galatasaray’la ilgili. kötü giden maçta da dakikaya bakarım istemsiz. dakika 86’dan gerideyse ağzımı açmam. döner çünkü bilirim. galatasaray her sahaya çıktığında heyecan kaplar içimi. dayımlar izliyor, herkes izliyor. hele şampiyonlar ligi ise babam bile izliyor. üzme beni cimbomum. herkesin gözü üstünde.

    hayatta da etkiledi beni galatasaray. terse gitmeyi seviyorum. tek başıma denemeyi, mücadele etmeyi, hayal kurmayı seviyorum. herkes olmaz o iş diyorsa, benim tuttuğum tarafta değilse daha çok seviyorum. galatasaray’lıyım çünkü ben. umutsuzluk nedir bilmem. bırakın kaybetmeyi beraberliğe dahi tahammül edemem. dakika 86 değilse çeviririm çünkü. iyi ki varsın galatasaray iyi ki.
  • 3
    maalesef en net hatırladığım anı sami yen’de kaybettiğimiz hamburg maçı. 1998 doğumluyum daha eski hatıramda olan şeyler de var ama bu yenilgi benim çocukluk travmam olmuştu resmen, bu nedenle çok net hatırlıyorum. paolo guerrero.. beş dakika içinde iki tane saçma sapan gol atarak bir anda dünyamı başıma yıkmıştı, bu adama o zamam acayip kinlenmiştim hala da aklıma geldikçe hafiften sinirimi oynatıyor.
  • 8
    1978 doğumluyum. babam galatasaraylı ama beni beşiktaşlı yapmaya çalışıyor. hatta bjk formalı fotoğrafım var. o dönem galatasaray’a bir küskünlük yaşamış ve ben çok çektim galatasaray’dan oğlum çekmesin diye düşünmüş. gönlü fenerli yapmaya da razı gelmemiş ve gitmiş bjk için uğraşmış. o dönem istanbul bakırköy osmaniye’de kiracıyız. ev sahiplerimiz koyu değil kopkoyu galatasaraylı. bütün bina onlara ait binadaki herkes onların kiracısı. beni bjk formalı görüyorlar. babamın gs li olduğunu bilmelerine rağmen durum tuhaf geliyor. çok sevdiğim en sahiplerimiz 3 kardeş. ortanca olan abim dediğim üstümdeki formayı yırtarak üzerimden çıkarıyor, sen galatasaraylısın diyor. dinleme babanı galatasaraylı ol diyor. muhtemelen sene 1983 olabilir. ben 5 yaşında başlamışım ilkokula. o zaman ilkokul 1 deyim diye hatırlıyorum ama emin de değilim. allah razı olsun uzun ömür versin zeki abime.
  • 32
    5-6 yaşında falandım. ailecek bir otobüste birinin cenazesi için veya bir mevlüt için yolculuk ediyoruz. önümde uzaktan akraba olan 2 dayı haci atmış golü haci çok büyük oyuncu falan diye konuşuyorlar. ben de duymuşum tabi haciyi ama dayımın oğlunun adının da hacı olması sebebiyle haci'yi türk sanıyorum. yıllar boyu hagi'yi haci bilip türk sanmıştım. tabi büyüyünce anladım hagi'yi *
  • 31
    https://arsiv.mackolik.com/...alatasaray-Bursaspor
    linkindeki 2-0 yendiğimiz bursaspor maçı. tribünlerde herkesin bağırmasını hatırlıyorum. 7 yaşında bir çocuk olarak çok tuhafıma gitmişti koca koca yetişkinler bağırıyor noluyor vs diye :) dönüp bakınca güzel anılarmış gerçekten. sonrasında işte 15 yıldır hiçbir maçı kaçırmamak, kombine almak vs vs diye uzanan bir serüven. güzel de bir serüven :)
App Store'dan indirin Google Play'den alın