mevcut gündemle ya da oluşacak olan şartlarla hareket etmemesi gereken yönetim. yani, ''fenerbahçe'nin düşmesini bekliyoruz, ona göre finansmanı dengeleyeceğiz'' demek fazlasıyla abes kaçıyor. fenerbahçe bizi bağlamamalı çünkü ortada 3 sezondur başarısız bir takım var. üstelik geçen sezon galatasaray tarihinin en kötü sezonunu geçirmiş bir takım, tadı tuzu kaçmış bir taraftar varken işi tesadüflere bırakmak, istenmeyen sonuçlara yol açabilir.
şu anda ekonomik olarak ciddi sorunlar olabilir ama sezon başında, ''benim stadımda 50 bin koltuğum var. eğer ben bu yatırımı yapmazsam; bu koltuklar boş kalacaksa ve bana bunun senelik getirisi 45-50 milyon euro olacaksa ben o futbolcuya 10 milyon euro veririm" dedikten sonra, durumlar değişebilir demek taraftarın belli bir bölümünde hayal kırıklığı yaşatır.
şimdi olayın gözü doymaz olmakla, isim odaklı transfer isteyen taraftarlıkla alakası yok. ünal aysal geldiğinde, gerek iş hayatında ki başarıları dolayısıyla, gerek kişiliğiyle taraftarın üzerinde ki ölü toprağını attı. bir çok kişi daha umutlu bakıyor gelecek icraatlar hakkında. şu ana kadar da fena bir görüntü çizmedi ünal aysal. üstelik verilen sözlerin belli bir bölümünün sekteye uğramasına rağmen. yani ciddi bir kredisi var taraftarın üzerinde.
ama işte o aynı ''kredi'' daha önce adnan polat'ta da olmasına rağmen, üstüste gelen yanlış kararların ardından; taraftar polat'ı geç de olsa, göklere çıkardığı gibi aşağı indirmesini de bildi.
belki birebir örnek vermek doğru değil adnan polat'la ama benzer bir yerden ve aynı güven ortamında başladıkları için yola, o yolun sonunun nasıl biteceği hakkında bir fikir varolmuş oldu.
o yüzden belli kararları alırken, ince eleyip sık dokumak zorunda olan yönetimdir. kaldı ki yine aynı hatalar, 2 sezon önce bursaspor'un dar imkanlarla şampiyon olmasının ardından bir önce ki yönetim tarafından yapıldı. ilk olarak kadrodaki maliyetli oyunculara yol verildi. daha sonra tıpkı bu sezon da olduğu gibi bonservisi olmayan
* oyuncuların üstüne, kiralık olarak insua eklendi. bunlarla da yetinmeyip, keita'nın arkasından ciddi sakatlık sorunları yaşayan ve tamamiyle soru işareti olan pino eklendi.
aynı sezonun devamında önce elano'ya, sonra misimovic'e, daha sonrasında musa, serdar özkan ve mahmet batdal'la yollar ayrıldı. tüm bu oyuncuların ortak bir noktası vardı o da ilk 11'i zorlamaları ve sistemde ciddi katkı vermeleri sitenen oyunculardı. ve tabii haliyle beklenen sonla sezon noktalandı.
tabii bu örneklerin içinde ki oyuncularla, yeni transfer edilen bonservissiz ve ederi düşük oyuncular bir değil ama ister istemez benzer düşünce tarzı ortada olduğu için, acaba dedirtmiyor değil.
umarım benzer bir fiyaskoya mahal vermeden akılcı ve doğru hamleleri üretip, emin adımlarla yollarına devam ederler.