• 8501
    hayırlı mağlubiyet denilen olayda takımın kaybetmesini istemelerine asla dahil olamam ama bu durumu anlayışla karşıladığım taraftardır. uzun vadede takımın düzelmesini umuyordur der geçerim.

    fakat takım tepetakla giderken ve küme düşmeyle puan farkı sadece 3 puanken neyin hayırlı mağlubiyetinden bahsettiklerini anlayamam. rize denilen kuruluş amacı galatasaray düşmanlığı olan bir camiaya karşı kaybedelim diyeni ölsem anlayamam. isterse takımı gelsin emre belözoğlu veya volkan demirel yönetsin bu konu tartışmaya açık değildir benim gözümde. o rize maçı sami yen'in santrasına göktaşı düşse ka-za-nı-la-cak !

    lütfen futbolcuları kötülemekten de yuhalamaktan da vazgeçin ayrıca, bu çocuklar galatasaray'ın geleceği. hem ne oldu kaybedeceksek de gençlerle kaybedelimlere? bunu diyen biz değil miydik? fatih hocanın da dediği gibi artık seyirci değil taraftar olma zamanı. şu rezil küme muhabbetini atlatalım, uefa maceramız iyi kötü bir son bulsun sonra oturur değerlendirmemizi yaparız destek verip vermeme adına.

    tekrar ediyorum lütfen maç esnasında futbolcularımızı yuhalamayın!
  • 8502
    acayip bir ruh haline girmiş topluluk. geçmişte ya da bugün farketmesizin galatasarayla ilişkili kim varsa boklama hastalığına tutulmuşlar. x bizi satmıştı, y bize gol atmıştı, z bizi tahrik etmişti vs. alakalı alakasız herkese bir kulp takılıyor. ya arkadaşlar nedir bu allasen? herkes kusursuz olmak zorunda mı? herkes galatasaray'a istediği zaman gelmeli gerekirse bedava oynamalı falan sürrealist istekler, düşünceler bitmek bilmiyor. yok fatih terim'i sevenler galatasaray küme düşsün istiyormuş bilmem neymiş. insanları yaftalamak bir gruba endekslemek herkesi aynı kefeye koymak bu kadar kolay mı? özetle insan harcamak bu kadar mı kolay? twitterda 10-15 yaşlarındaki iki tivitle fenomen olan çocukların düşüncelerinden kime ne? sapla saman bu kadar mı karıştırılır?

    her şeyden önce şunu anlamak lazım, galatasaray'da oynamış, herhangi bir zamanda bağ kurmuş her insanın kendi hayatı var. herkes önce kendisini düşünür, düşünmelidir. sağlıklı olan budur. geçmişteki 3-5 romantik hikayeye dayanarak insanların galatasaray nasıl isterse öyle yapacak insan yok artık. devir başka devir. böyle düşünen, yaşayan kim varsa heykeli dikilmelidir floryaya. ben geçmişe değil artık bugüne bakarım. herkesin en ufak hatasını arayarak nereye varacağız? fatih terim düşmanlığı yapıp galatasaraylı olduğunu iddia edenler var. benim düşünceme göre de böyle bir şey mümkün değil. fatih terim sevgim galatasaraylı olması ve galatasaray'la kazandıklarından dolayı. fatih terim galatasaraylı olmasa çoğumuz sevmezdik değil mi? fenerliler nasıl nefret ediyorsa aynı o şekilde. galatasaray'ın hocası emre belözoğlu olsa onun da başarılı olmasını isterim ben. bu fatih terim sevgimden azaltmaz. saçma sapan sığ düşüncelerle insanları, oyuncuları yaftalamaktan vazgeçin. torrent başarılı olsun isterim ama olamayacağı çok net şekilde ortada bana göre. bayağı bayağı yetersiz bir hoca. bülent korkmaz için de aynı şeyi düşünüyorum ama torrent'den daha başarılı olurdu şu süreçte. neyse ki kendi seviyesinde bir takıma giderek o seçenek ortadan kalktı.

    fatih terim ayrılmalı diyordum ama sene sonuna kadar kalmalıydı. yine de gönderilmesine bir şey demiyorum ama gönderilme şekli, zamanı, yerinin doldurulamaması sebebiyle rezalet ötesi bir süreçti. mevcut yönetim tarafından yönetilemedi. sonuç olarak galatasaray sevgimiz baki. yönetimi sevmiyoruz diye galatasaray kaybetsin istemez gerçek bir galatasaraylı. istiyorsa galatasaraylı değildir bu kadar net. mevcut yönetim ve hocayla galatasaray'ın olumlu bir noktaya gelmesi mümkün değildir. umarım en kısa zamanda hoca ve yönetim değişir.
  • 8503
    (bkz: nerede çokluk orada bokluk)

    öncelikle yazar arkadaşları tenzih ederim, ama...

    ne yazık ki büyük bir kısmı cahil cüheladan oluşmakta. gözünün önünde gerçekleşen olayı bile çarpık çurpuk yorumlayıp takımı taşlama mottosuna sahipler. tamam, stadyum doluyor ama bu şartlar altındayken stadyumun dolması yarar mıdır, zarar mıdır emin değilim.

    he, diğer takımların taraftarları da genel olarak böyle ama yine de kendi oyuncusunu bu kadar kıymetsizleştiren, bu denli boklayan başka bir taraftar grubu görmedim. zaten oyundan anlayan insan sayısı sınırlı, bir de bu kıt fikirlerle, "dava" gibi kavramlar ekseninde düşünen, olduğu yerde bile sekemeyen tiplerin yorumlarını okumaktan/dinlemekten gına geldi.

    bu tespitler maalesef halkımızın eğitim seviyesi, genel görgü kurallarına hakimiyeti ve duygusal kimliği ile doğru orantılı.

    fanatizmin olduğu yerde ot bitmiyor dostlar, ayıktırayım.
  • 8504
    kadıköy'de fenerbahçe galibiyetini gereğinden fazlaca önemli hale getiren taraftar grubu. kendimizi olduğumuzdan küçük görüyoruz sanki.

    en nihayetinde bir derbi maçıydı kazanıldı ve bitti. onlarca ve yüzlercesi gibi.

    sabahtan beri twitter vb. ortamlarda envai çeşit güzellemesi yapılıyor.

    sanki bir real madrid çeyrek finali, sanki bir juventus elemesi, sanki leeds, dortmund, monaco, xamax, bremen vb efsane.

    tarihimizde onlarca kez yendik, 5-1'de yendik, yedi kişiyle 7-0'da. neden bu sosyal medyada etkileşim köleliği anlayabilmiş değilim.

    6-0'la övünen fenerbahçeli misaliyiz.
  • 8505
    en azından özel maçlarda kendisini hatırlaması gereken taraftar. bazı arkadaşlar diyor ki, avrupa çıtasından nerelere geldik. iyi de kardeşim sana yapılanı unutacak mısın? rakibi küçümseyip meydanı boş mu bırakacaksın? senin görevin maç seçmeden taraftar olarak ateşli atmosfer oluşturmak aslında. taraftar değilsen o ayrı. bir maçta tribünde şöyle bir olay cereyan etti. rakip oyuncu bizimkine topla karışık girdi ama faul yok. belli bir kesim ile birlikte ıslığa yüklendim. yanımdaki einstein "abi faul yok yeaağğ" diyor. ulan biz de biliyoruz faul yok fakat orada bizim baskı oluşturmak gibi bir görevimiz var. işte senin gibiler, çocuğuyla gelip "ıslık çalma çocuk rahatsız oluyor" diyenler, maç esansında video çekme meraklıları, kendi futbolcusuna küfür edenler yüzünden bu hale geldik. futbolcu maç seçmeyecek ama sen de seçmeyeceksin. sana yurt içi deplasmanlarda her şey yapılsın, sen bizim seviyemiz avrupa deyip maç seç ya da maçı ipleme... oldu paşam.

    antalyasporlu eto'o bize elle gol attı hatırlar mısınız? biz sinirden kendimizi kemiriyoruz, taç çizgisi kenarında eto'o ile selfie çeken galatasaraylılar vardı.

    tribüne giden taraftarın artık kendine gelmesini temenni ediyorum.
  • 8512
    27 şubat 2022 galatasaray çaykur rizespor maçını güzel bir oyunla ve gollerle geçmişiz. rakip 2 efsane gol atmış. heralde isabetli 4 şutu ya var ya yok.

    maç bitiyor ve ne oluyor ? bizim şımarık taraftar imparator fatih terim diye bağırıyor. neden ? ne alaka ? abicim siz fatih terimi övmek istiyorsanız gidin adamın evinin önünde bağırın. bilet alıp tribünde bağırmanızın galatasaraya ne faydası var ?
  • 8513
    her şeyi anlarım ama bir galatasaray taraftarının fatih terim düşmanı olmasını anlayamıyorum. eleştiri yapanlardan bahsetmiyorum elbette. apaçık fatih terim nefreti taşıyıp galatasaray taraftarı olduğunu iddia edenler var. bence ancak iddia edebilirler çünkü inanmıyorum onların galatasaraylılığına. hayatını galatasaray'a adamış, onunla yatmış onunla kalkmış galatasaray'la var olmuş insan bu. galatasaray tarihinde sayısız kupa ve zaferi var. nasıl ki fenerbahçe, beşiktaş taraftarı fatih terim ismini görünce öfkeden kudurması gayet normalse bir galatasaray taraftarının fatih terim'den nefret etmesi o kadar anormaldir, mümkün değildir. dönemi geçmiştir, başarısızdır, hatalar yapmıştır vs. bunlardan bağımsız konuşuyorum. sözlükte bile fatih terim nefreti kusan insanlar var. fatih terim'i seviyorsam galatasaray vesilesi ile seviyorum. fatih terim varsa bu sebepten var. fatih terim'e olan sevgim galatasaray'dan ayrıldı diye torrent'in başarısızlığını istemek midir? bu nasıl sığ saçma sapan bir şeydir? twitterdaki 10 yaşındaki çocukların açtığı fatih terim vekili vs. gibi hesapların lafıyla herkes itham ediliyor. çok yazık gerçekten.
  • 8514
    başta ben olmak üzere rakiplerinden çok daha fazla genç taraftara sahip olmasından dolayı fazlasıyla şımarık olan topluluktur. neden şımarıktır çünkü çok fazla başarı görmüştür. neredeyse her iki yılda bir kupa gördü birçok taraftar. haliyle daha fazlasını isteyecek ve şımarık olacak. bunu dizginlemek ise yönetimlere düşüyor. fakat galatasaray'da iyi bir yönetime denk gelmek çölde kutup ayısına denk gelmekle aynı olasılıkta.
  • 8515
    https://twitter.com/...kEfLTsMJDnA&s=19

    --- alıntı ---

    valla fenerlilere helal olsun. su ortadaki karara bile nasil topcusu taraftari ayaklandirdi ortaligi. ayni hakem sami yende gsli topcuya yalanci diyip siktir cekti mac sonu ve ertesinde terim bahane buluyo denildi. basinda medyada da dogru durust konusulmadi bile nerdeyse
    --- alıntı ---

    nefis tespit. 18/19 deplasmandaki rizespor maçından sonra galatasarayın aleyhine lehine hata oranı %95-%5 falandır. buna rağmen sesimiz gram çıkmadı. beşiktaşın sampiyonlugunda bülent uslu'nun payı ghezzal kadar var.

    bizde hasan şaş'a anadolu takımı yöneticileri söver, hasan cevap verir, 10 maç ceza alır, taraftar da galatasaraya yakışmıyor gonderilmeli diye birlik olur..

    şimdi başımızda da b.elmas var, vur ağzına al ekmeği.
  • 8516
    takımın bir parçası gibi mi yoksa sahibi gibi mi davranması gerektiğine karar vermesi gereken çok kalabalık topluluk. aslında bu kararı vermesi gereken grup, bu topluluğun tamamını kapsamıyor. çünkü galatasaray sözlük gibi platformların dışında kalan taraftarların çok çok azı takım hakkında bizler kadar kafa yoruyor. bu taraftar grubunun pek çoğu için haftalık skorlar, takımın golcüsü ya da takımın efsanelerinin ne yaptığı önemli sadece.

    bizler buradaki fanusumuzda pek farkında değiliz belki ama, arda turan çok büyük bir kitle tarafından efsanemiz olarak görülmeye ve sevilmeye devam ediyor mesela. yaklaşık 30 milyonluk bir kalabalıktan bahsediyoruz, ve bu 30 milyonun %10'luk kesimi, bu sözlüktekiler kadar kafa yoruyorsa olan biten her olaya bu bile iyi bir orandır gerçekten.

    bu noktada galatasaray sözlük, sosyal medyada galatasaraylı taraftarların birleşmesi adına ve fikirlerini beyan edip, söz konusu fikirleri yöneticilere ya da yönetime yakın kişilere duyurabilmesi adına muazzam bir platform. ama bu güç, yeterince kullanılıyor mu? bu da cevaplanması gereken bir diğer soru. ve buna dair belki başka bir entry hazırlarım.

    burada cevabını aradığım soru, bu ekip olma ya da patronluk taslama ile ilgili olan ayrımla ilgili olan soru. uzun süredir görüyorum ki, sözlüğü aktif olarak kullanan yazarların pek çoğu, takımın sahibi olma güdüsüne daha yatkın hareket ediyorlar. öyle ki, en son beğendiği yönetim 10 yıl önceye ait, en son beğendiği teknik direktör keza benzer yıllara ait, en son beğendiği oyuncu hiç gelmemiş olan, en son beğendiği yardımcı antrenör henüz çalışmamış olan... *

    asıl sorun daha farklı ama, takımın sahibi olmakta bir sorun yok çünkü. taraftar grubunun bir kısmı, pek tabii bu takımın kendisi olmadan var olamayacağını ve bu sebeple asıl önemli olan parçanın kendisi olduğunu, bu sebeple de bu takımın patronu olduğunu düşünebilir. ancak, söz konusu patron, mobbing yapıyor renktaşlarım. evet, bizler mobbing yapıyoruz. hem de öyle belli etmeden ya da farkında olmadan değil, alenen, küfürle, hakaretle mobbing yapıyoruz.

    futbol takımımız, 30 futbolcudan ve çeşitli alanlarda profesyonel olarak bu işi yapan teknik kadrodan oluşuyor. onlara yardımcı olan kulüp çalışanları da var elbette. yani her sezon başlarken yaklaşık 100 kişilik bir ekip, bir takımın şampiyon olması için bir araya geliyor, gününün büyük bir kısmını antrenmanlarda vs. geçiriyor. ve haftada 1 ya da 2 maça çıkıp performans sergiliyor. bizler de, takımın sahibi olarak, o performansı izleyip, geride kalan 3-4 gün boyunca, haftada 1 maç varsa da 6 gün boyunca, o performansı ne kadar beğenmediğimizi kusuyoruz. bakın eleştiriyoruz ya da gelişim için öneride bulunuyoruz demiyorum, anlamlı harf bütünlüklerini bir araya getirip, kusuyoruz.

    futbol, insanla oynanan bir oyun. bugün dünya'nın en yetenekli kulüplerinden biri olan manchester city bile, şampiyonluğu kendi elleriyle rakibine vermek üzere. yani onlar bile hata yapıyorlar. çünkü insan, doğası gereği hata yapar. bu iş, pek çok iş gibi bilinen bir şeyin benzer değişkenlerle sürekli tekrarına dayanan bir iş değil ki, inanılmaz bilinmeyenlerin bir araya gelmesi sonucu oluşan fırsatlarda yeteneğinizi gösterebilmeye bağlı bir iş. peki, sevgili patronlar, hepimize soruyorum:

    "iş yerinizde önemli bir sunum yapmadan önce patronunuz ve sizi izleyen başka iş arkadaşlarınız tarafından her hafta, her gün küfür ve hakaretle karışık bir yetersizlikle suçlanıyor olsanız, dünyanın en iyi sunum yapan bireylerinden biri olsanız bile ne kadar performans verebilirsiniz?"

    ya da;

    "halı saha ya da büyük bir çim sahada sahaya çıkmadan önce, yeni bir takımla ya da arkadaş grubuyla oynuyorken, sahada ne kadar rahat kendi yeteneklerinizi gösterebilirsiniz? kendi potansiyelinizin üzerine çıkmanız, ancak ve ancak sahiplenici bir ekip ve kendinizi ait hissettiğiniz bir ortamda mümkün olmaz mı?"

    bunlara pek çok eleştiri de getirilebilir elbette. hepsine de karşı argüman sunabilirim. ancak yeterince uzattım; bağlamak istediğim yer şurası:

    ilk yarısı 2-0 geride kapanan bir maçı, kendi evimizde 3-2 çevirince o galibiyette pek tabi büyük payı olan taraftarın, bugün gelinen noktada da az da olsa sorumluluğu elbette vardır. patronu da olsak, ekibin bir parçası da olsak, bu takım ayağa kalktıktan sonra değil, düşerken de arkasında olmak, olduğumuz yerin ve büyüklüğümüzün borcudur. yok öyle kazanırken "taraftar sayesinde", kaybederken "taraftara rağmen" gibi sığ bir bakış açısı.

    batıyorsak da çıkıyorsak da beraber olacak her şey. yönetim kötü olabilir, teknik direktör yetersiz olabilir. sahaya çıkan oyuncular, yetenekleri dahilinde ellerinden geleni yapıyorlar. biz arkalarında olursak, daha da fazlasını yaparlar. sezon biter, sonra yönetimi eleştiririz, teknik direktörü eleştiririz, kendimizi eleştiririz. ama sezon devam ederken, değişemeyecek tek şey oyuncularımızken, şu gençleri bir rahat bırakalım artık. tepkiyi dile getirmenin yaratıcı yüzlerce yolu var; futbolda gelişim isterken, yönetim zihniyetinde yenilik isterken, biraz da taraftar zihniyetini sorgulayalım;

    son 30 yılda, tribünlerde, sloganlarda, tepki çeşitlerinde ne değişmiş?
  • 8517
    yazın futbolcu satışları olursa ve burada çöp diye bahsedilen adamlar zarar etmeden ya da kâr ile giderse hiçbir şey olmamış, sabah akşam vasat/çöp dememiş gibi hayatına devam edecek taraftardır.
    kendi futbolcularına o kadar laf dediler ki fenerli arkadaş kendi takımından çok bizi konuşuyor, herkes çöpmüş. nereden çıkartıyorsun diyince sizin taraftar diyor cevabı alıyorum.
    millet szalai'sini "yaaaa ara dönemde chelsea yapıyor" diye saçma bir sebeple savunur, biz ise "bu çöpü kim alır, bu vasata kim para verir".
    sorunu futbolcuda aramaya alıştı taraftar, ondan böyle oldu. umarım bundan sonra sorunu futbolcuda arayan bir yapı asla oluşmaz bu takımda.
  • 8520
    şu yönden ikiye ayrılır. hatta daha da ayrılır ama bu entry için gerek yok. yaşı nedeniyle 2012 ve sonrasındaki galatasaray’ı belleğinde çok iyi hatırlayanlar, bir de 96-2006 arası çoğu başarıyı da başarısızlığı da görmüş ve o avrupa maçlarının stresini, psikolojisini yaşı itibariyle az bile olsa ucundan yakalamış olanlar. ilk grupta olanların ‘çoğu’ bugün az yesek diye düşündü. 2. grupta olanların ‘çoğu’ da her zaman olduğu gibi galatasaray’ın adının olduğu yerdeki umuda bağlamıştı kendini. bu aslında çok sosyolojik bir olay. ben kendimi 2. grupta olanlardan biri olarak çok şanslı hissediyorum. umarım bir sonraki neslimiz de bu tip durumları görerek galatasaray’ı daha iyi tanırlar ve ümitlerini hiç kesmezler galatasaray’dan.
  • 8522
    samimiyetsizdir. bugun * derbi galibiyetinden sonra yana yakıla barceona macı bileti aramaktadır.

    (bkz: galatasaray sözlük bilet aranıyor duyuruları)

    daha önceden neredeydiniz? biz sogukta 15 bin kişiye oynarken takım küme düşsün diye bekliyordunz? takım kötü oynasın yine gideceksiniz. işte bu yüzden samimiyetsizsiniz..

    edit: iyi niyeti ile pandemi, parasal sıkıntı vs konusunda gelememiş olanları bir kenara ayırıyorum. tüm sartları uygun olup gelmeyenleri kastediyorum.
  • 8524
    haftalarca sağa sola çöp yazıp başka takım futbolcusu övenlerin tekrar hangi takım taraftarı olduğunu hatırlayıp kendi futbolcusunu ve birazcık da olsa hocasını savunmaya, desteklemeye başlamasını mutlulukla izlediğim taraftar grubu.
    haftalarca çöp dedikleri adamlar barcelona ve beşiktaş maçlarından çıktı.
    umarım torrent hoca ve sonrasında artık sorunu futbolcuda değil teknik kadroda ararlar ve kim gelirse gelsin bu mantığı değiştirmezler.
    bir de skor taraftarı tamam m, herkes futbol anlamak kafa yormak zorunda değil.ama arkadaş iki hafta önce çöp yazıp şimdi övmek de garip. demek ki birinden birinde bomboş konuşmak için konuşulmuş.
  • 8525
    çok uçlarda yaşayan taraftar, hatta fazla uçlarda...

    marcao'nun geniş alanda tek kalınca savunmada zorlandığını göremez, fatih hocası gidince maç satmaya başladı der. oysa aynı marcao sol bekte ömer bayram'ın oynadığı ads maçında patates olduğunda takımın başında fatih terim vardı.
    nelsson kötü yan top dizilimimiz nedeniyle 1-2 topa çıkıp vuramazsa instagramda zaten terimle fotoğrafı vardı hocayı sabote ediyor derler.
    taylan antalyalı sezon boyunca tam 3-4 tane yedirdiği golden torrent yönetiminde ilk defa yedirdiğinde yine hocayı yemek için kasıtlı yaptı dediler.
    ömer bayram çok kısıtlı süre almasına rağmen oynadığı her maçta takımı yaktı, ancak torrent yönetiminde ilk 11 e monte edilip üstüne aynı performansı istikrarlı bir şekilde gösterince sabotaj dediler. hem de muhabir geçineni bile dedi. üstelik bu adamın bağlı olduğu menajerlik şirketinin sahibi ışıtan gün.
    halil dervişoğlu fatih terim döneminde hiç gol kaçırmamış gibi kaçırdığı ilk absürd golde hocayı yemeye çalışıyor dediler.
    berkan kutlu için yine 3 aşağı 5 yukarı benzer şeyler yazıldı.

    ya futbolcu bu, iyi zamanı olur, kötü zamanı olur. rakip senin bir şeyini çözer, oradan yüklenir daha da kötü gözükür. her şeyi geçtim kötü bir dönemden geçiyoruzdur, modu düşüktür ayakları gitmiyordur. her şey olur ya. ama bir dönem cadı avı yapar gibi her futbolcuya kötü iftiralar atıldı. sonra 2 maç kazanınca herkes yüksek dozdan övülmeye başlıyor. böyle olmaz bu ya. böyle olmamalı...
App Store'dan indirin Google Play'den alın