genellikle katılımların az olduğu zirvelerdir. en büyük katılım zannedersem
halı saha turnuvalarında yaşanmıştır.
ben genellikle arkadaş yanlısı olan birisi değilim. bu nedenle bu zaman kadar arkadaş sayım bir elindeki parmak sayısını geçmemiştir. ama bu benim tırt birisi olduğumu göstermez. genellikle
nerede çokluk orada bokluk diye düşünmem bunda etkilidir. itiraf ediyorum bu zamana kadar sıktım kendimi arkadaşım fazla olmasın diye. ama
galatasaray sözlük zirvelerine katıldıkça ve arkadaş edinmenin güzelliklerini görünce “ulan kafamı sikim böyle düşünce mi olur” diyorum kendi kendime. zirveler sayesinde bir sürü arkadaşım oldu ve ayrıca belirtmek isterim ki hepside şahane insanlardır. şimdilerde evli olmama ve vaktimin darlığına rağmen tüm zirvelere katılma hevesi içersindeyim ve imkanım olduğu sürece de katılacağım. zirvelerde yaşadığım hoş sohbetler, ortak noktamız olan
galatasaray hakkında fikir paylaşımı bünyeme çok iyi gelmiştir. adeta “sikmişim sıkıntıyı kederi” diyerekten rahatlamaktayımdır. kocaman adamsın zevk aldığın konuya bak aq demeyin. bende size “siz niye katılmıyorsunuz aq” derim.
gelelim asıl meseleye;
zirvelere katılımın azlığını hava şartlarına, ekonomik durumlara ve yol gibi faktörlere bağlayabiliriz. doğrudur zira bazen bende bu sebeplerden dolayı katılım göstermediğim zirvelerde olmuştur. ama bu sürekli hale gelince fenerin saha, hakem, merdiven bahanelerine dönüşmektedir. birine katılmadınız bari ötekini katılın da kaynaşalım sağlam arkadaşlıklar dostluklar edinelim. ortak noktamız olan
galatasaray için bir şeyler üretmeye çalışalım. beklide bu zaman ki arkadaşlıklar ileride
türk telekom arena da sağlam bir yer edinmemiz için gerekebilir. ve unutmayın ki zirveler için
galatasaray için kıçını yırtan yazar arkadaşlarımız var onlara destek olun.
ayrıca belimde sorunlar var, bacaklarımda varis, nefesi de kıçımdan alıyorum yinede zirvelere katılmaya çalışıyorum. basketten çakmadığım halde basket zirvesine bile katıldım.
insanların çok ortak noktası olmayabilir ama en azından biziz var ve bu bizim en büyük ortak noktamız olan
galatasaraydır. tamam beğenmez isen bir daha katılmazsın. zaten kimseyi zorlamak mümkün değildir ve güzel de olmaz.
ben elimden gelse 24 saat entry girerim diyorum bazen. sonra da “lan oğlum kafayı mı yedin işine gücüne bak” diyorum. işte kafam böyle gidip geliyor. zaten girmiş olduğum entrylerin çok güzel olduğunu düşünmüyorum ama bu girdiğim entrylerin çoğunu da işyerinde girdiğimi de belirtmek isterim. buda sözlüğün tamamen kanıma işlediğinin kanıtıdır. beklide bu kadar entry için harcadığım vakti bir icat için harcasaydım bir şeyler icat edebilirdim
*.
demem o dur ki bir kere olsun katılın şu zirvelere ve sizde tadını çıkarın. beğenmezseniz de bana özelden küfür edin razıyım.
**(bkz:
entrynin formatı kötüydü ama içeriği iyiydi)
(bkz:
yazarları gaza getirmeye çalışan yazar)
(bkz:
yazarlardan siktir git diye özelden mesaj alan yazar)