• 901
    mecazen değil, hakikaten de çoluk çocuk tarafından galatasaraylı olmamakla itham edilen yönetici grubu. ayrıca tüm üyeleri ygs hazırlığından arta kalan zamanda sürekli bilgisayar başında takılan sivilceli birer ergen olup "knk selçuğa yazılanı gördünmü çabuk silelim!!1!1" şeklinde sansür uygulamaktadır, çünkü hayatlarında ciddiye alacak, değer verecek ve zaman ayıracak başka hiçbir işleri yoktur. şunu da belirtmeliyim ki bazı mensuplarının ciddi ciddi selçuk inan'dan para aldığını, hatta selçuk ile metres hayatı yaşadığı da kulislerde konuşulan iddialar arasında...

    şimdi eleştiri var, eleştiri var... varsa eğer gerçekten sözlükte selçuk inan sansürü uygulandığını ya da moderasyonunun galatasaraylı olmadığını düşünen, hodri meydan her kim iddia ediyorsa çıksın açıklasın ve kanıt göstersin, ona göre de cevap verilir ve açıklama yapılır, lakin "romantik" ve "köylü" gibi avam ifadeler ile kişilik haklarına yersiz şekilde saldırılırsa elbette kendilerine de bir söz hakkı düşecektir.

    moderasyon başlığında çocuk gibi ağlanılacağına selçuk inan başlığına gidilip sözlük kuralları çerçevesinde istenildiği gibi iç dökülebilir, kusulabilir, eleştiride bulunulabilir.

    ayrıca bana çıkıp da ciddi ciddi "galatasaraylı falan değil :(" diyen biriyle gerçek hayatta hiç üşenmem kavga ederim. o kadar da değil anasını satayım bu ne lan? 7 senedir gerçekten bir hiç uğruna elimden geldiğince buraya emek vermeye çalışıyor, insanlara yardım etmeye bir şeyleri düzene koymaya çabalıyorum yapılan eleştiri "bunnar gaassarayyı falan deil :)))" daha rahat edecekseniz siktirip gideyim abi o zaman? hem siz kurtulursunuz hem de ben...
  • 902
    pek sansür uyguladıklarını sanmıyorum.

    kap açıklamalarıyla sözlüğü coşturduğum, fiyaskoları tekrar gösterdiğim dönemde antropolog tematik mod kullanmalı tarzı ağlaşanlar ve benim hakkımda kuralları takmıyor yea diye ağlaşan bir de prens vardı. o gün 1 kişi bile vay lan neler dönmüş dediyse ben galatasaray'a hizmet ettim demektir.

    selçuk inan başlığında da çok eleştirim, sitemim vardır. alay da ederim. ama küfürde şu var, diyelim selçuk efendinin kankası gördü buradaki küfürü. gitti selçuk efendiye gösterdi. selçuk da sözlük sahibine dava açtırdı. e ne olacak ?

    herkes eleştiriliyor sözlükte. eleştiri hakaretsiz olunca sıkıntı çıkmıyor. olm bu arada köylü olmak, romantik olmak kötü bir şey değil ya. birincisi köylü milletin efendisidir, ikincisi futbol romantikleri çok yaşasın forza leicester anasını satayım.
  • 904
    kötü niyetliler mi? bilmiyorum. sanmıyorum da. küfüre karşı bir tutum sergilemelerini de destekliyorum. insanlar sokakta birbirleriyle konuşken ne kadar terbiyeli ise burada da farklı olmamalı bence. misal adamın teki benim bir entryme cevaben entry giriyor ve lanlar falan havada uçuşuyor. sen yeni tanıştığın bir adamla lanlı konuşuyor musun? muhtemelen hayır. peki aramızda birbirimizi göstermeyen bir cam olması mı terbiyeyi ortadan kaldıran?

    ama şunu da belirtmek istiyorum. her geçen gün büyüyen, daha çok kişiye hitap eden bu platforma bence birkaç yönetici dahil olmalı. kendileri de hep söylüyorlar zamanlarından fedakarlık yaparak burayla ilgilendiklerini. bu yüklerini hafifletmeleri gerektiğini düşünüyorum.
  • 905
    galatasaraylılıklarını değerlendirmem gerekirse;

    elbetteki neler hissettiklerini bilemem. ancak somut veriler ışığında şunu söyleyebilirim, galatasaray taraftarına türkiye'deki en kaliteli sosyal medya platformunu sunmuşlardır. muadilleriyle bir karşılaştırın isterseniz. antu? ya da kendimizden örnek arayalım, gsc?

    devir sosyal medya devri.
    ben bir galatasaraylı olarak satılmış medyadan alamadığım haberleri buradan alıyorum. gazetelerden okuyamadığım yorumları buradan okuyorum. ya da galatasaray kongresine sesimi buradan duyurabiliyorum.

    bana göre sözlük moderasyonu bu gün ceplerini doldurmaktan başka bir şey düşünmeyen sözde armanın, özde tayyip lirasının peşinde koşan ultraslanlardan da, çoğu aidatını bile irfan aktar'a ödeten beleşçi kongre üyesinden de daha faydalıdır bu camiaya.

    o halde eldeki somut verilerle, taraftara bir ses olabilen bu adamların galatasaraylılıkları bence alkışlanmalıdır.

    eleştiriler olacaktır, bazen haklı da olacaktır bu eleştiriler. ama iyi niyetlerinden şüphe ve bize kıymetli bir şey verdiklerini göz ardı etmeye gerek yoktur.
  • 906
    artık köhnemiş orta doğu zihniyetinden gerçekten sıkıldım. türk insanı değişim yaşıyor ancak bu değişim ileri yönde değil geriye doğru.

    eleştiri; bir insanın hayatında mutlaka yer edinmesi gereken, insana seviye atlatabilecek, doğru bakış açısını sağlayabilecek evrensel bir araçtır. evet toplum olarak eleştiri yeteneği kazanmaya başladık, bunu inkar edemeyiz. tabii ki saçma sapan yapımız sayesinde bu işi de elimize yüzümüze bulaştırdık bana kalırsa. nasıl mı? oturduğu yerden, hatta çoğu zaman yattığı yerden her şeyi eleştiren, sadece ama sadece eleştiren, sorunları belirtip hiçbir çözüm arayışına girmeyen bir topluma dönüştük.

    eleştiriyorlar, yerden yere vuruyorlar, gelin siz yapın şu görevi dendiğinde ise ''yok, ben almayayım.'' diyorlar. eh arkadaş madem düzenden memnun değilsin, niçin düzeltmek için çaba göstermezsin?

    yolda yürürken ne idüğü belirsiz şahısların ağzından çıkan küfürleri işitiyorum, birbirlerine söyledikleri. geriliyorum ister istemez. sevmiyorum çünkü. duygularımızı, fikirlerimizi, belirtmek istediklerimizi ancak küfür yoluyla iletebiliyoruz karşı tarafa türk insanı genelinde. bazı insanların hayatından küfürü çıkartsak inanın bana öylece bakakalırlar etraflarına, bir inekten hallice şekilde. çünkü ifade edemezler kendilerini normal yollarla.

    şimdi ben günlük hayatın bu orta doğulu zihniyetinden sıkılıp sözlükte vakit geçirmeye karar veriyorum, gelin görün ki burada da küfürler gırla gidiyor bazı zamanlarda.

    ilginçtir moderasyona kızılan nokta şu: küfüre ve hakarete izin vermemeleri, şahıslar özelinde özellikle de.

    olaya bakar mısınız ya? hani desek ki 'yahu eyy moderasyon, niçin küfüre izin veriyorsun, bazı başlıklarda küfür, hakaret içeren sürüyle entry var, neden onları silmiyorsun?'' hadi bunu anlarım da küfüre izin vermediği için moderasyonu eleştirmek nedir?

    bırakalım da insanlar azıcık nefes alsın, kendi hayatlarına odaklansın. ben ilk yazımda moderasyona teşekkür etmiştim, düzeni sağlayabildikleri ve de adaletli oldukları için. sizler moderasyon görmemişsiniz, bir topluluk nasıl da alenen yanlış yönetilir tanık olmamışsınız. adam kayırmaya, adaletsizliğe, rüşvete rastlamamışsınız belki de.

    diğerlerinin yanında bu moderasyon sütten çıkmış ak kaşıktır, bu kadar net.

    haa geçenlerde bir tartışmanın içine girdim sözlük üst kademesinden bir üyeyle. inanın bana hiç önemi olmayan bir konu hakkında ciddi ciddi tartıştık yazılı olarak. ben bunlara gerek olmadığını da özellikle belirttim. benim moderasyondan bir isteğim olacaksa o da şu olabilir ancak: bence bazı konularda yazarlara daha az baskı uygulanmalı. yani baskı derken sansür falan değil elbette. bir entry giriyorsun, onu öyle yazma böyle yaz deniyor şak diye. bunlar ne kadar lüzumlu tartışmaya açıktır bence.

    selçuk inan mevzusuna gelirsek:

    selçuk inan' a küfür mü etmek istiyorsun, et kardeşim. ağzını mı bantladı moderasyon? et ama klavyene yansıtma bunları. buraya küfrünü yazınca bir halt mı oluyor? dışından söylesen ne değişecek? ya da küfürsüz ifade edemiyor musun fikirlerini? bu kadar mı sığ kaldık toplum olarak?

    bu sözlükte hakaret söz konusuysa bunların çoğunun içinde selçuk inan vardır. yani olacak iş değil, vurguladıkları noktada moderasyon zaten geniş tahammüller uygulamış.

    hafızam beni yanıltmıyorsa bir yazar arkadaşımız aydın yılmaz'a küfür ettiği için pilot edilmişti. düşünün ki aydın yılmaz gibi birine bile küfür yasak, takımın kaptanına nasıl serbest olabilir? kaldı ki bu yasağın da doğru olduğuna inanıyorum çünkü burası kahvehane değil, sosyal medya. adı üstünde ''sosyal'' bir platform.

    sen burada senin bilmemneyi bilmemne yapayım yazıyorsun veya yazmak istiyorsun ama burada kız/kadın yazarlarımız da var. ne kadar doğru olur böyle çeşitli bir platformda ana bacı küfür etmek? kadınlarımızı da geçtim, burada belki de 10-15 yaşları arasında miniklerimiz de var. senin çocuğunun olduğu yerde küfür edilse hoşuna gider mi? veyahut bırak hoşuna gidip gitmemesini, çocuğunun arkadaşı sürekli küfürlü konuşsa, bravo evlat daha da küfür et, küfür serbest! der misin?

    etme arkadaş küfür! ağzından et ya da, klavyenden etme, bana kalırsa hiç etme de, neyse...

    ek: bazı konularda moderasyonu haksız bulduğumu da belirtmek isterim. şu ötekileştirme mevzusu da bunun bir örneği.
  • 907
    galatasaraylılıkları sorgulanamaz. galatasaraylılık sorgulamayı bilmemne abi gibi ruh hastaları getirdi bu sözlüğe. hiçbirimizin haddi değil bir diğerinin galatasarlılığını sorgulamak.

    20 yaşında olmayı goygoy malzemesi yapmıyorlar, ama herkes gibi onlar da 20 yaş ve altı insanlardan bir tevazu ve saygı bekliyor. etraf gibi burası da "artık 19 yaşıma bastım, hayatı ve galatasarayı çözdüm, çekemeyen anten taksın" havasındaki insanlarla dolu. bunlar hep survivor işte, işine gelirse, ben yazdım, oldu mantığı. ben mi ne seyrediyorum? biz adile naşit ve kemal sunallarla büyüdük valla.

    onlara eleştirim şu olabilir, gerçekten bazı yazarlara çok tahammüllü davranıyorlar. insanları taraflaştıran, gerilimi arttıran insanlar var, eğer birazcık gerilim rating için iyidir demiyorlarsa bu kişileri engellemeleri lazım.
  • 908
    dün selçuk inan'ı kayırmakla, bugün de sansürcülükle ve çifte standart ile itham edilen moderasyon. demek ki zor zamanda lazım olur diye bu tip ithamlar biriktirilmiş de cevaba göre ufak ufak ortaya atılıyor.

    öncelikle şahsım ısrarla sosyal deney yapmakla suçlanmaktadır ve her güncel olayda sanki geçmişime dair bir kara lekeymiş gibi bu mevzu ısıtılıp ısıtılıp öne sunulmaktadır. o günkü olayın hazırlanış aşamasında bir parçası olmadığımı; tamamen görüp ve kendimce komik bulup da anlık bir şımarıklık sonucu katıldığımı daha önce de belirttiğim gibi zaten sözlükten hatırı sayılır bir süre uzaklaştırılarak cezasını da çektim. bahane bulmuyorum, kıvırmıyorum, zaten defalarca özrümü de diledim fakat daha hala bana çıkıp da "sosyal deney yapan moderatör :)))" diyen insanın eğer dönüp bakarsa 7 yıllık sözlük kariyerimde artık daha başka ayıplarımı bulabileceğini düşünüyorum. bunun adı belden aşağı çalışmaktır ve de tamamen provokatif bir eylemdir. gerizekalı değilim fakat ben de her insan gibi bazen hata yapabiliyorum. yaptığım zaman da diğer tüm yazarlar gibi sözlük kuralları çerçevesinde ele alınıyorum. moderatör olduğum güne lanet olsun ki artık içimden gelen bir şey yazacak olduğumda üç kez dört kez düşünür oldum, ki artık çoğu zaman da vazgeçiyorum. buna rağmen hala entry'min silindiği oluyor. bana gülmek ve eğlenmek haram bu sözlükte. ya da belki 19-20 yaşındaki bebeler açığımızı kovalıyordur, hatalarımızı not alır da yarın bir gün mal bulmuş mağribi gibi yüzümüze vurur diye şu an gecemi gündüzümü meşgul eden doktora tezini yazar gibi entry gireyim ki kafamı dağıtıp içimi dökebileceğim tek mecra da avuçlarım arasından kayıp gitsin. aferin ergen kardeş, bir sen akıllısın, "sosyal deney yapan ve yazarlarla taşak geçen moderatör"ü ifşa ve rezil ettin, muhteşem bir dikkat ve beceri...

    fatih terim'in başlığının sol frame'de gözükmemesi ilgili başlığa entry giren herkesin zaten iki dakika içerisinde fark edebileceği basit bir uygulamaydı, ki o dönem de anlaşıldığı gibi konu tartışıldı ve gerekli açıklamalar yapıldı. bu mevzuda da ortada bir dedektiflik başarısı yok. kısaca açıklayacak olursak, o dönem fatih terim yüzünden her gün ciddi sayıda yazar tartışıyor, ceza alıyor, hatta arka arkaya uçuruluyordu. fatih terim yüzünden sözlük adeta birbirine girdiği için böyle bir çözümü denedik, sonra da kaldırıldı. ortada herhangi bir sansürcülük niyeti olmadığı gibi zaten aşırı gizli saklı bir eylem de değildi, amaç sadece yazarların bu hararetli tartışma ortamından biraz uzaklaşmasını sağlamaktı. fatih terim'e ilişkin her şeyi yazmak zaten mümkündü çünkü başlığı kapatılmadı, sadece sol tarafta dallanıp budaklanan ve haliyle ilgi uyandırıp daha fazla insanı içine çeken başlığa yönelik geçici bir çözümdü. doğrudur yanlıştır bunlar elbette konuşulabilir fakat bunun sansürcülük ile hiçbir ilgisi yoktur. burada düzgünce açıklıyorum ama sosyal deney yapan taşak kafalı moderatör kesin yalan söylüyordur, bence bu işin içinde bir iş var, liseli dedektifler göreve...

    diğer bir ithama gelecek olursak peşinen söyleyeyim: kimseyi kayırmıyoruz, fakat cezai işlem gerektiren bir durumda ilgili yazarın daha dün çaylaklıktan yazar yapılmış biri mi, yoksa günlük bazda belli bir sürenin üzerinde burada vakit geçiren ve bariz emek vermiş biri mi olduğu her kim olursa olsun elbette ki göz önüne almak durumunda olduğumuz doneler. bu dediğim aynen küfür ve hakaret kavramının ucunun açık olması gibi ucu açık bir ifade ve bizim öncelikli amacımız yazarların burada kalmalarını, kalırken de sözlük kurallarını ihlal etmemelerini sağlamak. o yüzden bize güvenip güvenmemek size kalmış. eğer "adam kayırmak" galatasaray sözlük'e henüz hiçbir şey katmamış taze yazarlar ile artık buranın gediklisi olmuş yazarları isim ve cisim fark etmeksizin biraz daha gerçekçi bir şekilde ele almak ise başka diyecek sözüm yok... hala ve hala güvenmiyorsanız güveninizi kazanmak için ancak bu kadar şeffaf olabilip kendimi paralayabilirim. bunun dışında "ama t günü x yazar y yazara şunu demişti ama siz z yapmıştınız" türü olaylara verecek cevabım şu an için mevcut değil. sadece şunu demek isterim ki kime babamızın oğlu olmadığı gibi kimsenin de bu sözlükte dokunulmazlığı yok. her gün ne yazarlar ne sürelerde cezalar alıyorlar ki hepsinin kendi aramızda ince ince muhakemesi bile ne biçim zamanımızı alıyor ama tüm bu sözlerim tabi ki nafile, zaten genç dedektifler yüzümüze tokat gibi çarpmak için her şeyin çetelesini tutmuşlardır. genç beyinlere boynumuz kıldan ince...

    son olarak 20 yaşında saygısız bir birey olup bir de üstüne insanları sürekli itham eden kalitesiz bir üsluba sahip olmak tek başına değil uçurulma, ceza sebebi bile değil. takdir edersiniz ki buranın da belli bir kuralları ve işleyişi var, biz de samimiyetle ve işimizden gücümüzden arta kalan zamanda buna bağlı kalmaya çalışıyoruz. o yüzden de fikrini ve üslubunu beğenmediğimiz insanlara karşı hayatta sanki başka hiçbir derdimiz tasamız yokmuş gibi "km ln bu uçuralım gitsin :(((" demek yerine kravatımızı ceketimizi giyip klavye eskitmek durumundayız. eğer ki bu saygısız ve kalitesiz yazarlar sözlükten memnun değillerse eline benzin bidonu alıp "uçurun o zaman kardeşim :)))" şeklinde şov yapmak yerine kontrol merkezi->ayarlar->hesabı kapat yönergelerini izleyebilirler.

    daha dün sığ bir üslupla, lütfedilmiş iki satırlık bir karalama ile "galatasaraylılar tabi yersen yææ :)))" diye eleştirilen, fakat bugün hakkında dosya dosya akıl almaz iddialarda bulunulan moderasyondur ayrıca...

    sonunuz yakındır ey moderasyon, korkmayın titreyin!!!
  • 911
    ülkemizin çok büyük bir acı yaşadığı bu günde böyle bir açıklama yapmak elbette hiç hoş değil fakat konu çok ciddi olduğu için ve yanlış anlaşılmaların önüne geçmek için bu açıklamayı yapıyorum.

    biraz önce recep tayyip erdoğan başlığı 1319 entry'si ile beraber tamamen dalgınlık ve yanlışlıkla benim tarafımdan silinmiştir. hata fark edilir edilmez de silinen 1319 entry derhal canlandırılmıştır. bugün ilgili başlığa girilmiş tek bir entry "ilgi alanımız dışında" olduğu gerekçesiyle silinecekken yanlışlıkla başlığın tamamı silinmiştir. 5-10 dakika sonra sözlüğe yazılan entry'ler sayesinde durumun farkına varıp yaptığım hatayı hemen düzelttim.

    moderasyon panelini bilmeyenler için kısaca özet geçeyim; moderatörler için başlıkların altında başlıkları tüm entry'leriyle beraber silmek, taşımak için kullandığımız butonlar var. aynı şekilde entry'lerin altında da benzer işlevleri gören moderasyon butonları mevcut. bugün mobil telefon aracılığıyla söz konusu başlığa yazılmış 1 adet entry'i silmem gerekirken yanlışlıkla başlığın altında bulunan silme butonunu kullandığım ve dalgınlıktan uyarıları atladığım için söz konusu hata meydana geldi.

    hatırlayanlar olacaktır; daha önce de benzer olayı yaşamıştık. en son 2013 yılında yanlışlıkla galatasaray başlığının tamamı silinmiş ve hatamızı fark eder etmez de hatayı düzelmiştik.

    galatasaray sözlük'ün kuralları gayet açıktır. sözlüğün ilgi alanında olduğu sürece kurallar dahilinde herkes hakkında yazılar yazılabilir. bu konuda herhangi bir sansür uygulanması söz konusu dahi olamaz. vakti zamanında söz konuşu kişiye yönelik bu pankartı http://gss.gs/EPV.jpg bizzat boyayıp onca engellemeyere rağmen arena'da açan insanlardan biri olarak gönül rahatlığıyla bu açıklamayı yapıyorum.

    yazarları kısa süreliğine şoka uğratan bu söz konusu hatadan dolayı tüm kullanıcılardan özür dilerim.
  • 913
    kurt ile kuzunun hikayesi ile başlayım:

    kurt ile kuzu aynı nehirden su içiyorlarmış. kurt nehrin üst tarafından, kuzuysa alt tarafından içiyormuş. kurt bir ara kuzuya seslenerek, “suyumu bulandırıyorsun, şimdi seni yiyeceğim.” demiş.

    kuzu, ''aman efendim, bendeniz suyun aşağısındayım. nasıl olur da sizin suyunuzu kirletebilirim?'' demiş karşılık olarak. kurt yine dönmüş ve şöyle demiş: ''sen geçen sene benim suyumu kirletip elimden kaçmıştın.'' kuzu demiş ki: '' nasıl olur, ben bu senenin kuzusuyum.'' kurt, '' olsun, ben seni zaten yiyeceğim.'' son olarak kuzu ise, ''senin niyetin beni yemek, bari suyu bahane etme.''demiş.

    olay da aslında bundan ibaret. kurt moderasyon, kuzu bazı yazarlar. moderasyon zaten ceza verecek de bahanesi olsun. allah var, bu moderasyonun her zaman hakkını teslim ettim. böylesine kalabalık bir platformda asayişi sağlamak kolay hadise değildir. emek gerektirir. bu sebeple, öncelikle moderasyon sakın alınmasın, kırılmasın. sadece ve sadece bir eleştiridir yazacaklarım. eleştiri…

    hemen hemen her gün hh, selçuk inan, burak yılmaz, ünal aysal, dursun özbek başlıklarında fuzuli entryler girilirken, fuzuliğinin yanında bu entrylerin çoğunda kişisel bir nefret söz konusu iken, geçmişte bazı kişilere apaçık şekilde küfürler edilmiş ve de bu olanlar cezalandırılmamışken tobias rieper’in cezalandırılması her şeyden önce komiktir. vahimdir.

    daha önce tartışma yaşadığım bir yazarımıza geçenlerde mesaj attım. dedim ki ''şu güzelim sözlükte huzur içinde yazalım, ön yargılarımızı bırakıp objektif olalım ki kimse kimseye laf söylemesin. sadece sarı kırmızı armamızı düşünelim, sportif olayları dert edelim.'' karşılık alamadım ama bu önemli değil. burada herkesin önünde de söylüyorum. hangi fikirden olursanız olun, hakkımda ne düşünürseniz düşünün, yolunuz medeniyet; amacınız fikir beyanıysa sizden mesaj almak gururdur benim için.

    biri laf söylüyor öteki provokasyon diyor. provokasyonla itham edilen kişi cevap veriyor, senin yaptığın provokasyon diyor. ve bunların her biri ayrı ayrı olmasa da toplamı provokasyon oluyor.

    bir insanın kendini ifade edebilme hakkını devlet bile alamaz kişinin elinden. öyle şey mi olur? idam cezası da verin oldu olacak.

    ''adaletin olduğu yerde’’ yazan arkadaşlarımız vardı en son burada. hatta abilerimiz diyeyim. her nerede iseler bir tutam ''adalet'' de buraya getiriversinler.

    son yapılanlar tabiri caizse ‘’şaka gibidir.’’ önce ben ‘sözlük formatına aykırılık’ tan ceza aldım, ardından da tobias rieper. ikimizin de ceza gerekçesi komik. ya beyler, biraz vicdanlı olun da düşünün yaptıklarınız doğru mu yanlış mı diye.

    herkes her şeyi doğru yapacak diye bir şey yok bu dünyada. hata yapabilirsin. hata velinimettir. çünkü sana yol gösterir. haa tabii hatanı kabullenirsen. şimdi sözlükte son dönemde verilen cezalar doğru mudur yanlış mı? doğruysa kimse kusura bakmasın sözlüğün yarısının ceza alması gerekir. yanlışsa bir allah’ın kulu çıkıp özür dileyiverse büyük bir medeniyet örneği olur. bu saatten sonra moderasyona diyebileceğim tek şey şudur: ‘’eğer ki hatalı entry, niteliksiz, formata aykırı entry görürüm, eğer ki nefret söylemi ile bezenmiş entry görürüm, bilin ki şikayetim vardır. ve de siz bu şikayetlere ceza kesmezseniz, asayiş ellerinizin ucundan kayar gider.’’

    adalet herkese lazım. adaletin herkesi kapsaması lazım. hükümetin şakşakçılarının bu ülkede gezdiği gibi rahatça, bir o kadar umursamaz tavır ile yazan yazarların da bu sözlük hukukundan nasibini alması gerekmez mi?

    moderasyonun emekleri büyük. vicdanları da dürüst. ama terazi hafif yamuk, azıcık kıpırdanmayla düzelebilecek bir iş. şu teraziye bir el atın üstadlar.

    başka bir hikayeyi daha paylaşmak isterim:

    kadı'nın biri fırının önünden geçerken burnuna güzel bir koku gelmiş. vitrinde, güveç içinde nar gibi kızarmış, sahibini bekleyen nefis bir ördek var. kadı, fırıncıya 'ben bunu aldım' demiş. kadıya itiraz edilir mi? fırıncı hemen ördeği paket yapıp vermiş. az sonra ördeğin sahibi gelmiş:

    - hani bizim ördek?

    fırıncı boynunu büküp: "uçtu" deyince iş kavgaya dönüşmüş. kavga sırasında fırıncı, araya giren bir gayrimüslim müşterinin gözünü çıkarınca korkup kaçmaya başlamış... bir duvardan atlarken, bilmeden öteki taraftaki hamile bir kadının üstüne düşmüş. kadın, çocuğunu düşürdüğü için, kadının kocası da fırıncının peşine düşmüş. can havliyle kaçan fırıncının çarpıp devirdiği yahudi bir vatandaş da kızıp peşlerine takılmış...

    sonunda duruma müdahale eden zaptiyeler hepsini yakalayarak kadının karşısına çıkarmışlar. kadı sırayla sormuş... ördeğin sahibi:

    - bu adam ördeğimi hiç etti! diye şikayet etmiş. kadı, fırıncıya sormuş:
    - ne yaptın bu adamın ördeğini?
    fırıncı: "uçtu" demiş. kadı, kara kaplı defterini açmış:
    - ördeğin karşısında tayyar yazılı. tayyar "uçar" anlamına gelir. o halde ördeğin uçması suç değil!
    diyerek fırıncının beraatine karar vermiş. kadı gözü çıkan gayrimüslim vatandaşa sormuş... onun şikayetine de kara kaplı defterden bir madde bulmuş:
    - her kim, gayrimüslimin iki gözünü çıkara, o müslimin tek gözü çıkarıla...
    davacı: "ne olacak?" diye sorunca kadı:
    - şimdi, demiş. fırıncı senin öbür gözünü de çıkaracak, biz de onun tek gözünü çıkaracağız.
    tabii gayrimüslim şikayetinden hemen vazgeçmiş, fırıncı bu davadan da beraat etmiş. çocuğunu kaybeden kadının kocasına da kadı:
    - tamam! demiş. karını vereceksin, bu adam yerine yeni çocuk koyacak!
    böyle olunca fırıncı bu davadan da kurtulmuş. kadı dönmüş yahudi'ye:
    - senin şikayetin ne?
    yahudi ellerini açmış:
    - ne diyeyim kadı efendi? demiş. adaletinle bin yaşa sen, e mi?
  • 914
    sözlükteki bursaspor'un bu haftaki rakibi sempatizanları başlığını başlığı açan kişi olarak bizzat benim talebimle sildiler.

    çünkü başlığı açma amacım hamzacı-antihamzacı tartışması çıkartmak değildi. ne bursaspor ne de hamza hamzaoğlu gram umurumda da değildi bu başlığı açarken. her hafta girilen bu entrylerin kendimizi küçük düşürdüğünü, artık unutmamız gereken hamza hamzaoğlu'na ve rakibimiz bile olmayan bursaspor'a kendilerini fazla değerli hissettirdiğini düşündüğümden ve biraz da leicester sempatizanı sözlük yazarları başlığına tepki amaçlı açmıştım. bakın bizim burada daha önemli bi sorunumuz var der gibisinden bişeydi.

    ama başlık hemen hemen herkes tarafından yanlış anlaşıldı. mesela bir çok insan hamza'yı yada bursaspor'u umursadığımı zannetti ciddi ciddi, bununla da yetinmeyip kişisel kavgalar hakaretler, iğnemeler başlayınca moderasyona başlıkla ilgili mesaj atıp silmesini rica ettim. değerlendirmiş sağolsun.

    cladi isimli yazar bi entrysinde çok güzel yazmış. hamza için değer mi?
  • 918
    kendilerinden bir ricam var. ozellikle son iki gundur twitter hashtag'i falan derken sesimiz birazcik cilizliktan siyrildi. oyle bir donemden geciyoruz ki eger biz harekete gecmezsek, boykotlara devam etmezsek sonunda kulubun batisini gorecegiz gibime geliyor. kendileri bizlere bu platformu sunmus, yillardir sagda solda tek basina takilan sosyal medya aslanlarini tek cati altinda toplamis ve sesimizin daha gur cikmasini saglamislardir. simdi bir kere daha ellerini tasin altina koysunlar. dursun aydin ozbek basligini bir sureligine de olsa sol frame'e sabitlesinler. gerekirse sozluk girisine de istifa temali bir seyler koyabilirler. kisiye ya da sahsa degil kulubun makamina ve kulubun kendisine yapilan bu saygisizliklara baskaldirsinlar. bakin size abarti gelebilir, ancak bugun ne dediler basliginda kulup uyesi yasin cakmak'in aciklamalarini okudum. adam 3. kopruden sonra paha biccilemez hale gelmesi beklenen riva arazisinin devlete sadece 580 milyon tli'ye peskes cekildigini soyluyor. ve bir genel kurul uyesi olarak riva'nin kulubun batisindsn onceki son cikis oldugunu aynen bizler gibi belirtiyor. bunlar korkunc gercekler arkadaslar. korkunc. ve bizler buna bir dur demezsek bu adam kulubu gercekten kapattiracak. elbette sozlugun frame'ine basligini sabitlemek adamin istifa etmesini saglamaz, ama goren herkesin icindeki atesin canli kalmasina, twitter isyaninin devamina ve eninde sonunde bu adamin kulagina gitmesine yarari olabilir. belki ufak ama etkili bir kivilcim saglayabiliriz. elbette sacma bir fikir olarak gorebilirsiniz ama elimizden gelen her seye ihtiyac var. koca riva'yi kulubun toplam borcunun ucte birine satti diyelim, sonra kalan borcu ne yapacagiz? o birc bir daha kabardiginda, ki kabaracak, bu sefer nereyi yok pahasina satacagiz?

    bizlere bu platformu nasil sunduysaniz, simdi galatasaray'in en zor zamanlarindan birinde bizlere yol gosterici olun. boykot'a sozlugu resmi olarak katin ve bizi tesvik edin. sadece birileri istifa etsin diye degil, galatasaray tarraftarinin kulubunun batisina karsi gosterecegi refleksler icin sozcu olun. durum sandigimizdan cok daha kotu. bu karanliktan tek cikis yolu bu.
  • 920
    galatasaray divan kurulu'nda ünal aysal'a gelen eleştiriler düzeyindeki entryleri silmemeliler diye düşünüyorum.

    soygun yapana soyguncu diyebilmek gerek.

    normal işler yapan bir yönetim yok. alenen çalıyorlar, soyuyorlar, peşkeş çekiyorlar. dolayısıyla normal kelimeler yetersiz geliyor.

    gerçi sözlükte bu öfkeyi dizginlemek de zor. ipin ucu fena kaçabilir.

    entrysi silinen kızacak memnun olmayacak, fakat çok sayıda entry de sözlüğün sınırlarını zorlayacak.

    sanırım bu ara bol bol eleştirilirler.
  • 922
    uçurulan ekşi'de yerden yere vuruyor. ucurulma olayına çok büyük anlamlar yuklememek lazım. ya da moderasyona.

    2012'de şampiyonluğa giderken necati'yi yerden yere vurmuştum. biraz mükemmelliyetçi bir yapım olduğundan en ufak hataya tahammül edemiyorum. yine aynı sayılırım gerci. zor beğenen biriyim. neyse hakaret ya da kufur etmemistim. trolluk yapmamistim. ama o zamanlar bir şekilde ucurulduk. (bkz: ersin) bunu hemen diğer sözlüklere mi yetiştirelim yani. ya da diğer sosyal medya mecralarina mi yazayım? fazla abartılı.
    bu arada 2012'den bu yana bence moderasyona daha ılımlı yaklaşıyor ucurulma konularında.
App Store'dan indirin Google Play'den alın