• 1063
    andrei taganov nickli yazar tarafından sansürcü olmakla itham edilmiş olan moderasyondur;

    (bkz: #2397475)

    ve bu iddiası kayda değer bir grup yazar tarafından da desteklenmiş, moderasyon tepki görmüş ve sorguya çekilmiştir. konuya neverfall şu yazısıyla bir açıklık getirmiştir;

    (bkz: #2397585)

    lakin her ne kadar ilgili yazarın ilk entry'si bir başka moderatör arkadaşımız tarafından silinmiş olsa da ikinci silinmeyi gerçekleştiren ve akabinde kendisiyle konuyu kritik eden muhatap bizzat ben olduğum için objektif şekilde ve tamamen konuda kalarak bir açıklama yapacağım.

    kendisinin ilk ve ikinci silinen entry'leri sırayla şu şekildedir;

    --- alıntı ---

    1842-1918 yillari arasinda yasamis, 1876–1909 arasinda ülkeyi istibdadi altina almis ve baskiyla yönetmis olan osmanlı hanedaninin 34. padişahı. kendisi iktidari döneminde türk ve müslümanlara futbolu yasaklamistir. ali sami yen ve arkadaslari galatasaray'i onun iktidari devrinde kurmuslardir ama sarayin jurnalcilerinin ihbari uzerine baski gorurler. buna ragmen galata sarayı efendileri iktidara direnir ve bugun memleketin yuz aki olan galatasaray'i yasatirlar. iktidari icin tum ulkeyi satabilen bir aile mensuplari bunu anlayamasa da onlarin amaci bir renge bir isme sahip olmak, ingilizler gibi toplu halde top oynamak ve türk olmayan takımları yenmektir.

    --- alıntı ---

    --- alıntı ---

    iktidari döneminde türk ve müslümanlara futbolu yasaklatan osmanli hanedani uyesi. ali sami yen ve arkadaslari galatasaray'i onun iktidari devrinde kurmuslardir ama sarayin jurnalcilerinin ihbari uzerine baski gorurler. buna ragmen galata sarayı efendileri iktidara direnir ve bugun memleketin yuz aki olan galatasaray'i yasatirlar. iktidari icin tum ulkeyi satabilen bir aile mensuplari bunu anlayamasa da onlarin amaci bir renge bir isme sahip olmak, ingilizler gibi toplu halde top oynamak ve türk olmayan takımları yenmektir.

    --- alıntı ---

    bu iki entry'nin, dolayısıyla ilk entry'sini teşkil ettiği 2. abdülhamid başlığının silinme gerekçesi de ilgi alanımız dışında şeklindeydi.

    saygıdeğer bir galatasaray tarihçisi olan melih şabanoğlu, atlas tarih dergisinin 25. sayısının 122. sayfasındaki "siyah çoraplılar" başlıklı yazısında şunları aktarmaktadır;

    --- alıntı ---

    mevkilerini terk eden black stockings oyuncuları küme halinde topun peşine koşarak rastgele topa vurmaya başlarlar. öyle ki oyuncular sürekli koşturmaktan yorgun düşer. futbolda daha tecrübeli olan rumlar karşısında 5-1 mağlup olmuşlardır. takımın tek golünü ise fuat hüsnü bey atmıştır.

    maçın bitiminin ardından ise hiç beklenmedik gelişmeler meydana gelmiştir. dönemin padişahı ii.abdülhamit’in baskıcı rejiminin hafiyeleri basmıştır sahayı. ancak bu baskının sebebi padişahın futbolu yasak etmesi değildir. köçeoğlu andun isminde birisinin, black stockings oyuncularının, padişaha karşı örgütlenip bir hareket içerisine girişeceğini jurnallemesi üzerine basmıştır hafiyeler sahayı. black stockings oyuncularının daha sonra suçsuz oldukları anlaşılsa da kulübün varlığı bu olayla son bulmuştur.

    --- alıntı ---

    bir başka tarihçi olan tuncay yılmazer'in yine melih şabanoğlu ile yapmış olduğu bir söyleşide kendisinin konuya ilişkin açıklamaları şu şekildedir;

    --- alıntı ---

    soru: sultan ii. abdülhamid'in futbol oynanmasına ve spor kulüplerine pek hoş bakmadığı, kulüp yöneticilerinin bir kısmını sürgüne gönderdiği söylenir. siz ne dersiniz? sultan ii. abdülhamid futbol ya da genel olarak söyleyelim spor düşmanı bir padişah mıydı?

    bugün türkiye futbol tarihçiliğinde bir önkabul var; o da sultan ii. abdülhamid’in müslüman gençlere futbol oynamayı yasakladığı, bu nedenle müslüman gençlerin yabancı adlarla futbol oynamak zorunda kaldığı ileri sürülüyor. öncelikle şunu söyleyelim. bu bir mittir. sultan ii. abdülhamid hiçbir zaman müslümanların futbol oynamasını yasaklamadı. müslümanlara futbolun istibdat döneminde yasak olduğunu söyleyenlerin önümüze gazete kupürü değil, tarihsel belge ve kanıtları koymaları gerekiyor.

    bu kapsamda söylenmesi gereken şey şu. ii. abdülhamid 1880’li yıllardan sonra büyük britanya’yı osmanlı’nın bir numaralı “düşmanı” kabul ettiğinden osmanlı gençlerinin ingilizlerle futbol oynamasını kuşkuyla karşılamış ve onları takip ettirmiştir. ama bu takibat, hiçbir zaman müslüman gençlerin futbol oynamasını yasaklamak aşamasına varmamıştır.

    abdülhamid’in müslümanların futbol oynamalarını yasakladığını ileri sürenler bu tezlerine kanıt olarak black stocking fc’nin kurucularının derdest edilip sorgulanmasını, içlerinden bazılarının da sürgüne gönderilmesini gösterirler. işin gerçeği şudur. evet black stocking fc’nin kurucuları karakola çağrılmışlardır ve kulübün kurucularından reşat danyal tahran’a sürülmüştür. ama bunun gerekçesi black stocking kurucularından bazılarının yurtdışındaki jön-türklerle irtibatlı olmasıdır. reşat danyal futbol kulübü kurduğu için değil, bir jön-türk olduğu için sürgün edilmiştir. keza ilk türk futbolcusu kabul edilen fuad hüsnü de, 1897’de sultana suikast zannıyla tutuklanan ve fizan’a sürgüne gönderilen ünlü ittihatçı ve jön-türk dr. hamid hüsnü’nün kardeşi olduğu için takibata uğramıştır. suçsuzluğu anlaşıldığı için sonuçta istibdat döneminde futbol oynamaya da devam etmiştir. tıpkı black stocking’in diğer oyuncuları sinekemani nuri bey, şevki (ege) gibi.

    ayrıca şu da var; çok iyi bilindiği gibi istibdat dönemi olarak adlandırılan abdülhamid’in baskı yönetimi meclis-i mebusan’ı feshettiği 1878’de başlar ve 1908 devrimi’ne kadar sürer. madem abdülhamid futbolu müslümanlara yasaklamıştı, nasıl oldu da galatasaray ve fenerbahçe 1905 ve 1907’de, yani istibdat dönemi içinde kurulabildiler? ve madem müslümanların futbol oynaması yasaktı, nasıl oldu da fuad hüsnü, hasan basri ve dalaklı hüseyin beyler muhtelif yıllarda galatasaray’a katılmadan önce yine istibdat döneminde kadıköy ve moda kulüplerinde oynayabildiler?

    bu sorulara galatasaray ve fenerbahçe gizli kuruldu, müslüman futbolcular ingiliz isimleriyle kendilerini gizleyerek oynadılar diye yanıtlayanlar var. aslında bunu demek, ne istibdat dönemini bilmektir, ne abdülhamit yönetimini ve kurduğu hafiye teşkilatını, ne de tarihi. sultan abdülhamid’in çocuklarının okuduğu mekteb-i sultani’de bir futbol takımı kurulacak, bu takım 1906’da istanbul futbol ligi’ne girecek, ingiliz ve rum takımlarıyla maçlar oynayacak ve tüm bu faaliyetini gizli yapacak, bundan da abdülhamid’in haberi olmayacak? öyle mi?

    ikinci soruya ilişkin; abdülhamit asla spor düşmanı bir padişah değildi. eğer öyle olsaydı, bütün mekteplerde terbiye-i bedeniye, yani beden eğitimi derslerini kaldırırdı. oysa mekteb-i sultani öğrencileri öğretmenleri ali faik bey’in (üstünidman) nezaretinde 1896 yılında sultan ii. abdülhamid önünde yıldız sarayı’nda bir jimnastik gösterisi yapmışlar ve sultan bundan çok memnun olmuştu; bütün jimnastikçilere altın para vermiş, sanayi madalyasıyla taltif etmişti.

    son olarak bir miti daha ortaya koyalım. bir rivayete göre beşiktaş jimnastik kulübü 1903 yılında kurulurken ii. abdülhamid beşiktaşlı gençlere futbol oynamamaları kaydıyla jimnastik yapmalarına izin vermiş. bu bir şehir efsanesidir ve hiçbir gerçekliğe karşılık gelmez.

    --- alıntı ---

    yine resmi sitemizde yer almış "ilk yıllar" başlıklı bir yazı eğer dikkatli okunursa 2. abdülhamid'in direkt olarak konuya hiçbir şekilde müdahil olmadığını, tam tersine galatasaray lisesi idaresinin bu yönde yasaklar getirdiğini, ali sami bey ve arkadaşlarının da düzenli olarak "bir araya gelip" bir şeyler yaptıkları için o dönem serbest olarak çalışıp her türlü toplumsal olayı rapor eden hafiyeler (gizli polis) tarafından takip edildiklerini, hiçbir güvenilirlikleri olmayan jurnalciler tarafından ispiyon edildiklerini göreceksiniz;

    http://www.galatasaray.org/s/ilk-yillar/16

    görüldüğü üzere açıkça ilgi alanımız içerisinde olmayan bir kişi birtakım şehir efsaneleriyle ilgi alanımıza sokulmaya çalışılıyor, ki neverfall'ın yapmış olduğu açıklamalar tam olarak bu noktada daha bir anlam kazanıyor. ilgili yazar iddiasında ısrarcı olduğu, ben de konunun bu şekilde olmadığından kendimce emin olduğum için doğal olarak bir kaynak sordum fakat içi dolu bir yanıt alamayıp üzerine tepkiyle karşılaştım. konu hala görüşülmekte iken de kendisi en başta bkz olarak verdiğim entry'i girmiş.

    şimdi mensubu olmadığım, bilakis bayrak sallayan muhalifi durumunda bulunduğum bir siyasi akımın sansürcü başı olarak itham edildiğim üzere haklı olarak andrei taganov'a ve ithamına destek vermiş diğer tüm yazarlara soruyorum;

    1- padişah 2. abdülhamid'in futbol ve spora yönelik ilgisine ve olumsuz müdahalelerine istinaden melih şabanoğlu'nun size yukarıda aktarmış olduğum içi oldukça dolu açıklamalarının üzerine elinizde güvenilir bir kaynak, iddia, belge vs. var mıdır? tekrardan soruyorum, var mıdır? eğer varsa hemen gidip o başlığı açın ve de altını doldurun.

    2- eğer yoksa, yani görüldüğü üzere bu şahıs gerçekten de ilgi alanımız dışında ise tamamen bu konuya ve ilgili yazarın yerden göğe kadar haksız bir tepkisine istinaden sansürcü olmakla itham ettiğiniz moderasyondan özür dileyecek misiniz?

    saygılar
  • 1161
    biraz fazla hoşgörülü davrandığını düşündüğüm moderasyon. artık bu sözlükteki nefret kusma olaylarına radikal önlemler almalılar. ipin ucu kaçmaya başladı çünkü. ipin ucu da kaçınca ne olduğunu ekşi sözlük isimli platforma bakınca görebilirsiniz.

    bu tipler öyle nefret dolu ki, içinde bulundukları topluluğun huzurunu kaçırıyorlar artık. buraya eğlenmeye, geyiğe, iki şey okuyup bilgilenmeye geliyorum, adamların nefret kustuğu, millete sataştığı entrylerle karşılaşıyorum. adam millete isim takıyor, hiç düşünmüyor ben kimim acaba diye. düşünce özgürlüğü falan da değil bu. millete sataşacak özgürlüğün yok senin.

    bu tipler artık toplumun huzurunu kaçırıyorlar. içinde bulundukları topluma zarar veriyorlar. senin "düşünce özgürlüğü" dediğin hoşgörüyü suistimal ediyor adam. adamın entrysini siliyorsun, daha fenasını yazıyor, ceza veriyorsun, döndüğünde daha beterini yapıyor. artık bu adam topluma uyum sağlayamıyor, bunu kanıtlamış. artık kanserli hücre olmuş bu, bunu kesip atacaksın. toplumun iyiliği için başka çare bırakmamış adam sana. artık hoşgörü zamanı değil, ceza zamanı.
  • 1413
    kendilerine bazi donemler kizsam da yaptiklari ise saygi duydugum kisi ya da kisiler toplulugu.

    eksikleri mutlaka vardir ama acikcasi art niyetli olduklarini dusunmuyorum.

    entry silme hizlari muhtemelen ihbar ve ihbari gorme ile alakali oldugunu dusunuyorum.

    bir de korumak acisindan degil ama moderasyon diyince karsimizda 100 kisilik hintli it support center gibi bir sey dusunuyoruz ama muhtemelen 2-3 kisiler ve tam zamanli burada bulunduklari olmuyordur hayat mucadelesi icinde. 200 kisi ozellikle mac basliklarinda tonla sisteme uymayan entry giriyoruz, hakli ve haksiz ihbarlar derken mesaj kutularinin yogunlugunu dusunemiyorum.

    entry canlandirma konusu biraz arka planda kaldigi dogru o da duzeltilmis entryi baska bir entry girerek bypass edilebilir cunku bazen bekleme sonucunda guncelligi gidiyor.

    edit : ne kadar cok dusunmus, dusunmemisim. bir de ilk entryi giren arkadasin entryisi silinmis o yuzden gereksiz yalakalik yapmisim gibi olmus. ayda 500 dolar disinda faydalari varsa ciksin aciklasinlar hodri meydan.
  • 74
    yazarlarla beraber harbi kardeşlik modelini benimsemiş moderasyondur. herhangi bir sözlük organizasyonunda -deplasman maçı olur, amatör şube maçı olur, halı saha maçı olur, basketbol turnuvası olur, yani kıçınızı kaldırıp iştirak edebileceğiniz her türlü organizasyonda- bizzat tecrübeyle sabit edilebilir bu. aralarında kankicilikle yaftalanamayacak kadar harbi insanları barındırır. yazarlarla yakın ilişkiler kurarlarsa kankicilikle, yazarlar onlar hakkında iyi şeyler yazarlarsa yalakalıkla, sözlüğe yukardan bakarsa aristokrat olmakla, sözlükteki olaylara müdahele ederse faşistlikle, müdahele etmezse acizlikle suçlanır. kısacası amacı üzüm yemek değil de, bağcıyı dövmek isteyenler için her zaman açık hedeftir moderasyon. yeri gelir kankicilikle suçlanan bu moderasyonu kardeşlerin en kardeşi bile çekinmeden de eleştirebilir: (bkz: galatasaray sozluk moderasyonu/#392349) çünkü dili, sanrılardaki gibi kankicilik değil, harbiciliktir.

    bu moderasyon belki sözlüğü çok iyi yönetemiyor olabilir, ki bu çok normal, çünkü bu ekipte daha önce hiç kimse bir yerde bu tarz önemli bir sorumluluğu üstüne almamıştır. en azından kendi adıma çok iyi bir yönetici olduğumu söyleyemem, ağır aksak birikimle ve yazarların hoşgörüsüyle öğreniyorum... bu ekip profesyonel bir şekilde kurulmamış, tamamen sözlük içinden seçilmiştir. seçilen kimselerin de hemen hemen hepsine sözlüğün büyük bir kısmı onay vermiştir. ve bu ekip bu ortamın galatasaray kardeşliği için kurulduğunu çok iyi bildiğinden, yönetim bazında yapabileceği her yanlış, kusur, hata vs. için sadece galatasaraylı kardeşlerinin hoşgörüsüne sığınmıştır. ister ajitasyon densin isterse başka bir şey, benim için tek gerçek bu. moderasyon seçimine derinlemesine değinmeyeceğim, fakat moderatör seçerken, "acaba haksızlık ettiğimiz kişiler var mı?" diye çok düşünüyoruz. sözlüğe emeği geçen, sözlük tarafından sevilen ve bu işi gerçekten -en az bizim kadar- layikiyla yapabilecek birçok isim var. ama halihazırda bir isim seçmek zorunda kalıyorsunuz.

    ben, kendim dahil bu moderasyonun çok iyi bir moderasyon olduğuna kefil olamam belki ama, kesinlikle ve kesinlikle iyi niyetle günlerinden, gecelerinden hatta psikolojilerinden çalarak sözlüğe emek verdiklerine kefil olabilirim. kötü niyetli olmadıklarına, keyfi davranmadıklarına kefil olabilirim. ve filvaki yönetim bazında bir hata ya da kusurları varsa, bu onların hatası değil, sözlük sınırlarını ve kurallarını tam anlamıyla belirleyememiş bizim hatamızdır.

    sonuçta ne bir ülke yönetiyoruz ne de büyük bir kurum. dediğim gibi bu konuda eğitimli de değiliz, profesyonel de. tamamen iyi niyetle bir şeyler yapmaya ve burada yer alan yüzlerce farklı kişiye, binlerce farklı fikire aynı anda yaranmaya ve belirli bir dengeyi sağlamaya çalışıyoruz. adelatsizliğin ne olduğunu çok iyi bildiğini iddia edenler, bu tarz ortamlarda adaletin ne denli zor sağlanacağını da iyi bilmelidirler. ve bu iş -onca işinin arasında- her gün onlarca sorunla uğraşan moderasyon için bu kadar kolay değildir. kendimden örnekle, bir gün yaptığım işlemin ertesi günü tutmadığı bile olmuştur. bu kasti bir şey değildir...

    ne yazık ki türk toplumunda başgösteren hoşgörüsüzlük sözlüğe de sirayet etmiştir. bir çok yazar burasının salt galatasaraylılara ait olduğundan sanki bihabermiş gibi, diğer yazara oldukça kaba ve hoşgörüsüz yaklaşabilmektedir. haliyle bu hoşgörüsüzlükten ve baya çekişmelerden moderasyon da kendine düşen payı fazlasıyla alamaktadır.

    bugüne kadar moderasyon muhtelif sebeplerle eleştirilmiştir. ve ne yazık ki bu eleştirilerin bir çoğu mesnetsizdir. buna rağmen hemen hemen bu tarz eleştirilerin bir çoğuna sessiz kaldık, yine de yazarlarımızı kırmak istemedik. ama, sadece eleştirmek için değil de, bir sorunu, çaprıklığı dile getiren ve gerçektenten bunun düzelmesi için yazılan tüm eleştirileri de dikkate aldık ve hepsinde de yazara dönüş yaptık... ben bu sözlükte kendi yazdığı entry'i kendi sildikten sonra, "moderasyon entry'mi sildi sözlüğü bırakıyorum" diye sözlüğü ayağa kaldıran yazarlarla da karşılaştım. nick filan hatırlamıyorum zaten hatırlasam da vermem, fakat olayın vehameti açısından güzel bir örnek sanırım. tüm tespitleriyle olay apaçık ortadayen yine de olayı ifşa etmedik.

    son olarak yine şahsım adıma samimiyetle şunu ifade edebilirim ki, gerçekten moderasyonla yaşadığı sorun yüzünden sözlüğü bırakanları görünce ister-istemez çok üzülüyorum. bu tür olaylarda illa bir tarafın hatalı olmasına gerek yok, elbette bir taraf da hatalı olabilir, lakin diyolog yoluyla bir çok sorun aşılabilir. özellikle yazarlar nedense entry'leri silindikten sonra gereksiz bir kibirle silen moderatörle konuşma gereği bile duymuyorlar. oysa sildiğim bir entry'den sonra, entry'si silinen yazarın attığı mesajtan sonra, pardon o açıdan düşünmemiştim bu sebeple ilgi alanımıza sokmamıştım, hemen canlandırıyorum entry'i deyip entry canlandırdığım da olmuşutur.

    işin özünde moderatörler de sizin-benim gibi insanlardır. hatta uğraştıklar görev sebebiyle bazen istemeyerek de olsa, size dönüşlerinden asabi bir hava sezebilirsiniz. bu belki hoş karşılanacak bir şey olmasa da, en azından anlayışla karşılanabilir.

    bitirmeden, bize nasıl olursa olsun yaklaşan herkese yine de arkadaşlığımız, kardeşliğimiz sonuna kadar açıktır. özellikle vıcık vıcık ilişkilerimizi samimi bulmayanları en yakın zirveye tüm samimiyetimle moderasyon adına davet ediyorum. çünkü, sadece bir zirvenin neleri değiştirdiğini çıplak gözle gördükten sonra, sözlük hakkında da, yazarlar hakkında da fikirleriniz bir anda çok ciddi bir biçimde değişecektir. başta da belirttiğim gibi tecrübelerle sabittir.

    not: 2 gündür uyumuyorum, çok hızlı yazdım, bu haseble bolca yazım hatası, anlatım bozukluğu vs. içerebilir bu entry. silerseniz sözlüğü bırakırım!!
  • 933
    bazı renkdaşlar "provoke eden yazarların" pilot edilmesini istemişler, ki mantıklı.
    bazı renkdaşlar da bunu üstüne alınıp yada kendini bilip demiş ki " fikirlerini özgürce beyan eden yazarların pilot edilmesi isteniyor" ...
    başkalarına laf atmadan, laf sokmadan, etiket yapıştırmadan düşüncelerini özgürce ifade edebilir herkes pek tabii ve kimsede bu yazarların uzaklaştırılmasını istemiyor.

    adam burada bile laf çarpıtma, aptala yatma, anlamamazlık yapıyor ama farkında olmadan kendini ele veriyor.
  • 1036
    şimdi gündemle falan hiç alakası yok ama başlığı görünce aklıma geldi. zamanında, tesadüf eseri italya'nın bir kasabasına gitmem ve o kasabanın kahvesinden bakkalına kadar her yerinde wesley sneijder'in fotoğraflarının asılı olması, daha sonra da sneijder'in yolanthe ile o kasabada evlendiğini öğrenme anımı anlattığım uzun bir entry girmiştim. entry başlığı da kasabanın adıydı. konu dışı olarak silindi.

    bence konu dışı değildi bir kasabanın her yerinde sneijder'in fotoğraflarının olması, kimseye de bi zararı olmazdı heralde o başlığın durması. gerçekten konu dışı entrylerin silinmesine lafım yok ama konu dışı olup silinmeyen sürüyle entry'e de denk geldim. moderasyon şöyle kötü böyle kötü demek istemiyorum ama naçizane bu konudaki şikayetimi yazmak istedim.
  • 610
    siyasete battığı falan yoktur, çünkü ortada siyaset yoktur. ortada 10 yıldır devam eden bir zorbalık vardır ve muhalefet falan değil, halk buna tepki göstermiştir. iş siyasete indirgendiğinde basit gelecektir. ancak düşüncesini dile getiren herkesin yıllarca dayak yemesi, gaza maruz kalması, üniversitelerinden atılması, herkese dava açılması, bunlar siyaseti aşan şeyler maalesef.

    kendilerine, tepki gösteren insanların bu haklı duruşlarına gösterdikleri hoşgörü ve destek için teşekkür ediyorum.
  • 394
    küfür ettiğim için 60 gün ceza almıştım. bu dönemde sözlükte fazlasıyla araştırma yaptım. bir sürü kişileri hedef alan küfürler buldum. bunları entry entry paylaşmayı düşünmüyorum. benim ettiğim küfürün aynısını alıntı olarak bir yazının içerisinde paylaşan yazar oldu. bir süre sonra entry silindi ancak yazar ceza almadan yoluna devam etti. bundan sonra sözlükte pek aktif olmayı düşünmüyorum. bundan sözlük ne kaybeder? cevabı çok basit; hiç birşey.

    bir gün standart tutturulursa herkese aynı şeyler yüzünden aynı cezalar verilebilirse o zaman bende eskisi gibi heyecanla yazabillirim belki.

    (u: küfürlü entryleri paylaşmama sebebim 3.kişileri bu olaya sokmamak, bunlar gözden kaçmış olabilir ve bazı yazarlar ceza bazıları onur belgesi alabilir.)
  • 1079
    galatasaray'ın menfaatleri için sözlük kurallarını yenilemesi gereken moderasyon. buralarda eleştiri kisvesi altında kaos yaratan çok zıpzıp var. bu şekilde olunca iyi niyetle yazan arkadaşları da yıpratıyorlar. sadece quakerboy'u kastetmiyorum.

    bizim diğer sözlüklerden farkımız bir amacımızın olması. bu amaca zarar veren arkadaşlar bu platformda barınmamalı.

    (bkz: çabamızın adı galatasaray)

    not: eğer benim bu platforma zarar verdiğim tespit edilirse okur olarak takılmaya razıyım. hiç sorun değil her gün gelir okumaya devam ederim.
  • 540
    artik bu sol frame icin bir cozum bulmalari gerekiyor. bleachin actigi nba basliklari ve bunlari takiben bir nevi tepki olarak acilan onlarca mac basligindan gundem butonuna tiklayarak bile kurtulamiyoruz. bu basliklarin saat tam geceyarisini vurunca acilmasi da manidar. bana bunun mantikli bir sebebini hic kimse aciklayamaz.

    tamam spor sozluguyuz, acilan basliklar, entryler formta uygun ama onlarca yazar arkadasin da bundan sikintisi var. ve verdikleri tepki genel olarak o, bu yazmasin degil, bir duzenleme, kisitlama getirilsin yonunde. ayrica #1170160 nolu entryde belirtildigi uzere bunca baslik, bunca nitelik icermeyen entry (misal bir baslikta uc entry ve her entry de ayni macla ilgili uc cumle, hem de ardi ardina girilmis) asiri yogunluga yol aciyor. kaldi ki nba de her gun ama her gun mac var, haftasonlari oynanan ispanya, ingiltere ligi degil ki bu.

    unutmayalim kurallar hayatamizi kolaylastirmak icin vardir. bu tarz olaylar sozlugun kullanimini kolaylastirmiyor ve buyuk bir kesimi rahatsiz ediyor. sonu olmayan karsilikli atismalar, hakeretlesmelere yol aciyor, bosa yer isgal ediyor.

    bu olaya lutfen ortak bir cozum bulalim. gercekten kabak tadi verdi artik.
  • 1379
    (bkz: #3470582)

    bu sefer de "hep benim hatalarımı düzeltiyorsunuz, falancanınkilere dokunmuyorsunuz" denmesin. :(

    güzel uygulama ama yukardaki haricinde iki adet çekincem mevcudiyetini korumaktadır efem; imlayla ciddi sıkıntısı olan yazar(lar) "nasılsa moderasyon düzeltiyor" bakış açısıyla imlayı hepten salar; gss'deki katı imla politikası sebebiyle imla sıkıntısı olan birçok yazar imla hususunda ciddi gelişme göstermiştir, gss'nin bu tip kullanıcılar için olan katma değeri -ki gss'nin böyle bir fayda amacı ve/veya zorunluluğu yok- ortadan kalkar.

    hayırlısı...
App Store'dan indirin Google Play'den alın