1 ocakta şöyle bir filmden bahsetmişim.
(bkz:
#2318426)
fırsatınız olursa izleyin. gerçek bir hikayeyi anlatıyor.
hepimizin malumu eylül yağlıkara'nın ölümü. vahşi bir insan değilim. ölümden yana olmadım hiç bir zaman, olmayacağım da. durumun nedenlerini, daha doğrusu başlıca nedenini
mizuhara sağolsun özetlemiş. çözümü de söylemiş. sonuna kadar da katılıyorum. (bkz:
#2454569)
ama; maalesef buraya bir "ama" koymak zorunda hissediyorum kendimi. zira eğitim 1 günde, 1 ayda, 1 yılda halledilebilecek bir şey değil. bir neslin yetşimesi demek en azından 10-15 yıllık bir süreç demek. ancak ondan sonra meyveleri toplanmaya başlayabilir. bizim şu anda o kadar vaktimiz yok. kalmadı vakit falan. bir an önce çocukları korumak zorundayız. hayvanları korumak zorundayız. aramızdaki bu pislikleri temizlemek zorundayız. bunları temizlerken de arkadan gelenlere engel olmak, bu modellerin aramıza katılmamasını, düzgün insanlar yetişmesini sağlamak zorundayız. ama yok bekleyecek vakit yok artık. "idam gelsin" demek en kolayı. sorunun kaynağına inmedikten sonra bir anlamı da olmaz. onu asalım, bunu asalım iyi güzel de, bunlara gerek kalmaması için de çalışılmalı.
yine de buna çalışırken, insanları eğitmeye, düzgün nesiller yetiştirmeye çalışırken bu süreç içinde "idam gelmeli" hatta -ben dahil- insanlar öyle bir duruma geldi ki, idam falan soğutmayacak kimsenin içini. ben artık korkuyorum. olmayan çocuklarım için korkuyorum. sokakta gördüğüm oynayan çocuklar için korkuyorum. başı boş dolaşan hayvanlar için korkuyorum. ama bunları yapan varlıklar korkmuyorlar. asıl onların korkması gerekirken korkan biziz.
kimyasal hadım falan istemiyorum ben. idam da son derece insani bir ceza. acısız sancısız falan... belki ödül bile sayılabilir böyle pislikler için.
ben taciz edilen, tecavüz edilen, öldürülen, işkence gören, yaşamaya devam ediyorsa bile ömrünün sonuna kadar taşıyacağı bir yük yüklenen, psikolojisi düzelmeyecek şekilde bozulan insanlar için, hayvanlar için ve bunları yapan pislikler için "adalet" istiyorum. mağdurların yaşadıkları, başlarına gelenler bir ömür boyunca kurtulamayacakları, akıllarından çıkaramayacakları şeyler. bu yüzden bunları yapanlar da en azından bunları yaşamalılar ki adil olabilsin.
toplum olarak bu konuda baskı kurup, somut bir şeyler görmemiz lazım. 5-10 veya 20 yıl hatta müeebbet hapis cezaları falan yetersiz. bu bariz biçimde belli. verilen cezalarla senin benim vicdanım rahatlamak zorunda.