• 126
    merhaba değerli yazarlar, güzel bir pazar sabahında, sizlere çoğu galatasaraylı için özel bir yeri olan für elise'nin isminin ortaya çıkış hikayesinden bahsetmek istiyorum.

    https://www.youtube.com/watch?v=e4d0LOuP4Uw (bir yandan da dinlemek isterseniz buyrun)

    aslında bakıldığında für elise'nin isminin ortaya çıkışıyla ilgili bugün hala kesinlik kazanmış bir veri yok. hakkında ortaya atılan teorilerin en az bir tanesinin kesin şekilde doğru olduğu anlaşılmakla birlikte, bunun içlerinden hangisi olduğu net değil ve bu saatten sonra netleşecek gibi de durmuyor. fakat bu teorilerin duyulmasının ilginç olabileceği kanaatindeyim.

    almancada “elise için” anlamına gelen für elise, 1810’lu yıllarda ludwig van beethoven tarafından bestelenmiştir ve bugün popülaritesini halen korumakta olan bir eserdir. dünyanın en bilindik müziklerinden biri olan bu beste, nicelerini piyanoyla ilgilenmeye teşvik etmiş özgün bir esin kaynağıdır.

    beethoven bu besteyi yaptığı dönemde artık kırk yaşlarındaydı ve tarihin en büyük müzisyenlerinden biri olacağı da kesin bir şekilde anlaşılmıştı. oysa beste 1865’te, yani beethoven’in 1827’deki ölümünden çok sonra yayınlandı. beste yayınlanırken "elise için" adı uygun görüldü. çünkü beethoven araştırmacısı ludwig nohl, eserin orijinalinde böyle bir ithaf fark etmişti. bu olay birtakım spekülasyonlara yol açtı. fakat ortada hiçbir kayıt ya da mektup yoktu. kimse merhum bestecinin o dönem, hayatında “elise” diye birinin varlığını hatırlayamamıştı!

    peki o halde beethoven’ın für elise’indeki "elise" kimdi?

    1. teori

    ilk ve yıllarca doğru olduğu zannedilen teoriye göre, beethoven'ın für elise üzerinde çalışırken therese malfatti isminde bir kadına aşık olduğu, beethoven araştırmacısı ludwig nohl’un da bestecinin kötü el yazısını yanlış okuyarak bunu "für elise" olarak duyurduğu yönündeydi. buna istinaden birkaç yıl sonra o ithafın, aslında “therese için” şeklinde olduğu söylenmeye ve hikaye bu şekilde kabul görmeye başladı. ta ki, şarkıcı ve piyanist elisabeth röckel adı ortaya çıkana kadar!

    2. teori

    2009 senesinde klaus martin kopitz isminde bir beethoven araştırmacısı, “elise”in, beethoven’ın besteyi yapmadan birkaç yıl önce tanıştığı opera sanatçısı elisabeth röckel’in takma adı olabileceğini söyledi. fakat röckel, o dönemlerde beethoven’ın arkadaşı ve meslektaşı olan avusturyalı besteci johann nepomuk hummel’le evlilik hazırlıklarındaydı. teoriye göre röckel, hummel ile evlendi fakat beethoven’in bu evliliğe rağmen röckel'e ilgisi hiçbir şekilde kaybolmadı. 2009'da berlinli müzikolog klaus martin kopitz, yaptığı araştırmalara dayanarak bu kadına arkadaş grubunda elise olarak seslenildiğini duyurdu ve beethoven'ın röckel'e duyduğu ilgi nedeniyle eserine "für elise" adını taktığına kanaat getirdi. doğru olabileceği düşünülen bu teori'nin inanılırlığı bir süre devam etti. fakat birkaç yıl sonra işin içine başka bir elise girdi!

    3. teori

    kanadalı müzik bilimci rita steblin’e göre beethoven, 1810’da piyano için bestelediği “für elise” sonatını bavyeralı şarkıcı elisa barensfeld’e adadı. avusturya ve almanya’da, gazete haberleri, polis raporları, soyluların hatıra defterleri ve mektuplarını inceleyerek iz süren müzik bilimci, beethoven’ın “elise için, 27 nisan- ludwig van beethoven'dan" şeklindeki el yazısına ulaştı. rita steblin, bu notun o tarihlerde viyana’da bestecinin aşık olduğu theresa malfatti’nin komşusu ve öğrencisi elisa barensfeld’e düşüldüğü sonucuna vardı. elisa barensfeld, ludwig van beethoven’ın ünlü parçasını bestelediği yıllarda johann nepomuk mälzel’in evinde yaşıyor ve konserler veriyordu. mälzel, beethoven’ın çılgınca sevdiği, evlenmek istediği therese malfatti ile kapı komşusuydu. müzik bilimci rita steblin de bu bilgiden yola çıkarak elisa barensfeld’in malfatti’den de ders aldığı ve onunla birlikte müzik icra ettiği sonucuna varıyor. beethoven’ın da “für elise” yi sevgilisi malfatti’yi öğrencisi üzerinden etkilemek için yazdığını öne sürüyor. beethoven bütün çabalarına rağmen bilinmeyen nedenlerle malfatti ile hiçbir zaman evlenemedi. elisa barensfeld'den ise kendisinin 1820 yılında amerika’ya göç etmesinden sonra bir daha asla haber alınamadı.

    4. teori

    son teori benim en sevdiğim, aslında biraz efsane-fıkra tadında olan bir teori. rivayete göre bir gün beethoven, kendisine bir reçete yazması için doktoruna gider. muayene esnasında adı therese olan doktorun küçük kızı, elinde hatıra defteriyle odaya damlar ve ısrarla beethoven'dan bu hatıra defterine kendisi için bir şeyler yazmasını ister. beethoven'ın aklına yazacak bir şey gelmez tabii, çünkü kızı neredeyse hiç tanımıyordur. küçük kızı kırmamak için tüm içtenliğiyle "ben bunun yerine sana bir beste yapayım, ne dersin?" der ve küçük kız da tabii bunu sevinçle karşılar. beethoven, ona adını sorar, kız da therese olduğunu söyler. aynı akşam eve döndüğünde çabuk çabuk bu parçayı bestelemeye başlar. aradan belli bir süre geçer. besteyi tamamlandığı gün de bir ulakla doktorun evine yollar. therese sevinçle besteyi inceler. fakat bir yanlışlık vardır. eserin üzerinde "für therese" yazması gerekirken "für elise" yazıyordur. o dönem ciddi işitme problemleri yaşayan beethoven, kızın adını elise olarak anlamıştır ve eserin adı "für elise" olarak kalmıştır.

    işte böyle... aradan yüzyıllar geçti fakat für elise'in isminde yatan gizem hala tam olarak çözülemedi. hangi teorinin gerçek olduğu da artık biraz da biz okurların tercihine ve yorumuna bırakılmış. fakat isminde yatan sır ne olursa olsun für elise, bestelenişinden yaklaşık 200 yıl sonra bile bugün hala, insanlara piyanoyu ve klasik müziği sevdirmeye, başlangıcıyla kalplerde baharı hissettirmeye, tam içten içe barındırdığı hüznü fark ettirecekken, aslında güzel günlerin müjdecisi olduğunu vurgulamaya devam ediyor notalarında. ve tabii güzel bir mayıs akşamında uefa kupası'nın galatasaray'a geleceğini haber ediyor her defasında...
  • 127
    bugün william thieman ve michael palladino'nun yazdığı ve mücella tekeoğlu'nun dilimize çevirdiği biyoteknolojiye giriş kitabında ilginç bir bilgiye rastladım.

    2016 yılında aldığım bu kitabın mikrobiyal biyoteknoloji bölümünde sayfa 149'da "tıbbi önem taşıyan dizilenmiş viral genom örnekleri" adı altında oluşturulan tabloda "akut solunum yetmezliği coronavirüs (sars-cov)" olarak geçen bir virüs adı mevcut. ve bu virüsün insanda oluşturduğu rahatsızlık belirtisi "akut solunum yetmezliği sendromu (sars)" biçiminde ifade edilmiş. ve hastalığın literatüre geçme yılına 2003 notu düşülmüş.

    2019 aralığına kadar coronavirüs nedir bilmeden, yağmurlu gün görmeden * yaşarken bugün aslında çoktan literatüre girmiş bir virüsün mutantıyla karşılaşıyoruz ve 7 aydır bu duruma çaresiziz. hayat ne acayip gerçekten...
  • 130
    20. ve 21. yüzyılın en büyük münevverlerinden ve benim de çok sevdiğim büyük düşünür umberto eco'nun bugün ölüm yıl dönümü. kendisi ölümünden 3 yıl kadar önce türkiye'deydi ve tarlabaşı'nda çekilmiş şöyle bir fotoğrafı mevcut.

    https://pbs.twimg.com/...t=jpg&name=small

    dil bilimci ve yine sevdiğim isimlerden olan nassim nicholas taleb'in meşhur siyah kuğı kitabında eco'nun 30 bin kitaplık kütüphanesi ve anti-kütüphane kavramı hakkında şunlar söylenmektedir:

    “yazar umberto eco ansiklopedik bilgiye sahip, sezgileri son derece kuvvetli ve hiç de sıkıcı olmayan akademisyenlerin oluşturduğu küçük bir gruba mensuptur. otuz bin kitaptan oluşan muazzam bir özel kütüphanesi vardır ve gelen her ziyaretçileri iki sınıfa ayırır: “vay canına! sinyore professore dottore eco, ne muhteşem bir kütüphaneniz var! bu kitaplardan kaç tanesini okudunuz? tarzında bir tepki verenler ve-çok küçük bir azınlık da olsa da özel bir kütüphanenin kişinin egosunu körükleyen bir uzantısı değil, bir araştırma aracı olduğunu anlayabilmiş olanlar. okunmuş kitaplar, okunmamışlardan daha az değerlidir. kütüphaneniz, mali imkanlar, ipotekli kredi faizleri ya da bu aralar sıkışık olan gayri menkul piyasası elverdiği ölçüde “bilmedikleriniz”i içermelidir. yaşınız ilerledikçe edindiğiniz bilgiler ve okuduğunuz kitaplar da artar ve raflardaki okunmamış kitaplar da artar ve raflardaki okunmamış kitaplar size tehditkar bir biçimde bakmaya başlar. aslında ne kadar çok bilirseniz okumadığınız kitapların sayısı da o kadar çok çoğalır. biz bu okunmamış kitaplar koleksiyonuna anti-kütüphane diyelim. bilgimizi genelde korunması ve saklanması gereken kişisel bir mülk gibi görürüz. hiyerarşik düzende yükselmemizi sağlayacak bir süs olduğunu düşünürüz. eco’nun kütüphane duyarlılığını rencide eden bu bilinene odaklanma eğilimi, zihinsel faaliyetlerimize kadar uzanan bir önyargıdır. “

    https://pbs.twimg.com/...=jpg&name=medium
  • 131
    ikinci dünya savaşı'nın yol açtığı dramatik bir öykü: sadako sasaki ve kağıttan bin turna kuşu.

    tarihteki en büyük ve en yıkıcı savaştı 2. dünya savaşı. 1 eylül 1939’da almanya’nın polonya’yı işgal etmesiyle başlamıştı. ingiltere ve fransa bu işgale almanya’ya savaş ilan ederek karşılık verip italya ve japonya da almanya saflarında savaşa dahil olunca bu ülkelerin sömürge sınırlarıyla birlikte tüm dünya ateş altında kalmış şekilde bulmuştu kendini.

    nazist hitler'in başında bulunduğu almanya, faşist mussolini'nin iktidarda olduğu italya ve emperyal japonya savaşın ilk yıllarında bariz şekilde üstün görünür. öyle ki alman kuvvetleri 1940 baharında batı avrupa’yı işgal etmiş, baş rakiplerinden fransa'yı devredışı bırakmıştır bile.

    paris'i işgal eden ve fransa'yı savaşın dışına iten hitler gözünü bu kez müttefiklerin bir numaralı devleti ingiltere'ye çevirir. fransa'nın ardından ingiltere de düşerse hitler avrupa'nın mutlak hakimi olacaktır. bu amaçla naziler, 10 temmuz 1940’tan 31 ekim 1940’a kadar ingiltere’ye karşı bir hava savaşı sürdürerek hiç durmadan londra'yı bombalamaya başlar. ne var ki ingiltere teslim olmaz ve hitler savaş başından beri ilk kez başarısız olur. bu savaş, britanya savaşı olarak tarihteki yerini alır.

    6 nisan 1941’de, yugoslavya ve yunanistan’a saldırarak balkan bölgesini tamamen işgal edip kendi kontrolü altına aldıktan sonra, almanya ve müttefikleri, 22 haziran 1941’de alman-sovyet paktını doğrudan ihlal ederek, bu kez sovyetler birliği’ne saldırır. haziran ve temmuz ayları boyunca estonya, letonya ve litvanya işgal edilir ve moskova'ya doğru ilerlemeye başlar alman birlikleri.

    sovyet lideri joseph stalin, nazi almanya’sı ve mihver ittifakı karşısında ülkesi sovyet rusya'yı müttefik kuvvetleri’nin yanında savaşa dahil eder. alman birlikleri 1941 yazı ve sonbaharı boyunca sovyetler birliği’nin iç kesimlerine hiç durmadan ilerler. bu esnada savaşın seyrini değiştirecek bir adımı da istemeden de olsa japonya atar. aralık 1941’de japonya hawaii’deki pearl harbor’ı bombalar. bu olay abd’nin büyük britanya ve sovyetler birliği ile ittifak kurarak savaşa girmesine yol açar.

    abd savaşa girince einstein abd'ye bir mektup yazar. einstein, abd başkanı franklin d. roosevelt'e gönderdiği mektupta atom moleküllerinin parçalanmasının büyük bir yıkıcı etki yarattığından bahsetmiş ve nazi almanyası'na karşı uyarmıştır. mektupta, atomla ilgili o dönemde yapılan çalışmaların yeni nesil bir nükleer bombanın bulunmasıyla sonuçlanabileceği bildiriliyordu. bu gelişme sonrası roosevelt, uranyum danışma konseyi'ni kurar. çünkü einstein'in uyarısı sonrası abd, almanların elinde atom bombasına benzer yapıda büyük bir kitle imha silahı olduğunu düşünmektedir. bu sebeple ağustos 1942'de abd resmi olarak çok gizli bir atom bombası projesine başlar. bu programa, manhattan projesi adı verilir ve iki milyon dolar bütçe ayrılır.

    1942 yazında, doğu cephesi’nde almanlar ve mihver kuvvetler, sovyetler birliği içinde yeniden saldırıya geçerek, volga nehri kıyısındaki stalingrad ve bakü şehirleriyle birlikte kafkas petrolü sahalarını ele geçirmeyi amaçlar. alman saldırıları, 1942 yazının sonlarına doğru her iki cephede de durur. çünkü üç yıldır durmadan savaşan almanya artık yorulmuştur. kasım’da, sovyet birlikleri stalingrad’da karşı saldırı başlatır ve 2 şubat 1943’te, alman altıncı ordusu, sovyetler birliği’ne teslim olur. almanlar, temmuz 1943’te, kursk’a, tarihte en büyük tank savaşı olarak geçen bir hücum daha yapsalar da sovyet birlikleri saldırıyı geri püskürtür ve savaş süresince bir daha bırakmayacakları bir askerî üstünlüğü ele geçirir.

    hitler'in londra ve moskova işgallerinde başarısız oluşu ve japonya'nın abd'nin savaşa girmesine sebep olmasıyla birlikte 1943'te savaşın seyri yön değiştirip müttefiklerin üstünlüğünü başlatır.

    güçlenen ve moral kazanan müttefikler temmuz 1943’te sicilya’ya çıkartma yapıp eylül’de italya anakarası kıyılarına ulaşır. italyan faşist partisi büyük konseyi’nin, italya başbakanı benito mussolini’yi görevden almasının ardından italyan ordusu yönetimi ele geçirir ve 8 eylül’de anglo-amerikan güçleriyle bir teslimiyet anlaşması imzalar. ne var ki italya’daki alman birlikleri bölgenin kuzey yarısının kontrolünü ele geçirip direnmeye devam eder. italyan ordu yetkilileri tarafından tutuklanan mussolini, alman komandoları tarafından eylül’de kurtarılır ve kuzey italya’da almanya’nın yönetimi altında neo-faşist bir kukla rejimi kurar. alman birlikleri, 2 mayıs 1945’te teslim oluncaya kadar kuzey italya’yı ellerinde tutmaya devam etmişlerdir.

    haziran 1944’te 150.000 müttefik askeri fransa'yı kurtarmak için büyük bir operasyon başlatır ve fransa ağustos’un sonunda özgürlüğüne kavuşur. eylül 1944’te, abd ve sovyet birlikleri almanya’ya girer. almanlar belçika ve doğu fransa’da bulge savaşı olarak bilinen başarısız bir karşı saldırı başlatsalar da müttefiklerin ilerleyişini durduramazlar.

    1945 şubat’ının ortasında, müttefikler almanya’nın dresden şehrini bombalayarak yaklaşık 35.000 sivili öldürür. amerikan birlikleri, 7 mart 1945’te ren nehrini geçerler. 16 nisan 1945’teki son sovyet saldırısı, sovyet güçlerinin almanya’nın başkenti berlin’i kuşatmalarını sağlar ve böylece almanya savaş'ı resmen kaybeder. sovyet birlikleri imparatorluk şansölyeliğine doğru yol alırken, hitler 30 nisan 1945’te intihar eder. almanya, 7 mayıs 1945’te, reims’te batılı müttefiklere ve 9 mayıs’ta sovyetler’e, berlin’de koşulsuz teslim olduğunu ilan eder. italya cephesi de, 29 nisan 1945'te italya topraklarındaki alman birliklerinin müttefikler'e yenilmesi ve italya'nın kayıtsız şartsız teslim olması ile kapanır. kaçmaya çalışan mussolini de yakalanır ve idam edilir.

    atom bombasının yapımı esnasında abd başkanı franklin roosevelt 12 nisan 1945'te vefat eder. yerine abd başkanı seçilen harry truman gelir.

    yaklaşık iki senelik bir çalışma sonucu atom bombasının yapımını tamamlanır. abd, 16 temmuz 1945'te new mexico çölünde ilk denemeyi gerçekleştirir.

    ingiltere başbakanı winston churchill 18 temmuz 1945’de harry truman ve josef stalin‘le birlikte potsdam konferansı sırasında kendisine uzatılan şifreli zarfta, “bebekler sağlıklı olarak doğdu” mesajını alır. bebek atom bombasıdır ve sağlıklı doğması 16 temmuz 1945’de new mexico çölünde yapılan tarihin ilk atom bombası denemesinin başarıyla gerçekleştirildiğidir.

    atom bombası bulunduktan sonra abd yönetimi bu silahı ilk olarak almanlara karşı kullanmayı düşünüyordur ancak almanların savaşın sonlarında direnci düşmüş ve geri çekilmeye başlamışlardır. ayrıca churchill bombanın avrupa'ya atılmasını istemiyordur. sonuçta almanlar hem avrupalı'dır hem de ingiltere ve fransa'ya konum olarak çok yakındır. bu sebeple washington yönetimi hedef değiştirerek pearl harbour'a saldıran japonya'yı seçer.

    başkent tokyo zaten yerle bir olmuştur. bomba için ilk seçilen şehirler kyoto, hiroşima, yokohama ve kokura olur. ancak daha sonra japonya adasının güney kesimlerinde kalan hiroşima ve nagazaki’de karar kılınır. kyoto şehri tarihi yapısı ve kültürel mirası sebebiyle son anda listeden çıkarılır.

    atılacak olan atom bombası'nın etkisini ölçebilmesi maksadıyla seçilen bu dört kente herhangi hava saldırı yasaklanır. bunun yan etkisi olarak 'oraya hava saldırı yok.' söylentileri oluşur ve insanlar oralara yoğun şekilde göç etmeye başlar.

    almanya ve italya'nın teslim olmasıyla savaşta mihver'lerden sadece japonya kalmıştır. abd başkanı truman, japonya'nın teslim olmaması durumunda ülkeye "dünya'da eşi benzeri görülmemiş bir bombardıman yağmurunun" başlayacağını açıklar. tokyo hükümeti bu uyarıyı dikkate almaz ve şu cevabı verir: "mokusatsu..." yani "yorum yok."

    6 ağustos tarihinde abd ordusuna ait b-29 uçağını kullanan savaş pilotu enola gay yaklaşık 5 ton ağırlığındaki atom bombasını sabah saat 8.15'te hiroşima semalarına bırakır. gelen verilere göre şehirde 140 bin kişi hayatını kaybetmiştir.

    9 ağustos'ta nagasaki'ye sabah saat 11.02'de abd ordusu ikinci atom bombasını bırakır. şehirde dakikalar içerisinde 70 bini aşkın kişi hayatını kaybeder.

    15 ağustos'ta japonya imparatoru hirohito halkına savaşı kaybettiklerini duyurur. ağustos’ta, amerika’nın, japon şehirleri hiroşima ve nagazaki’ye yüzbinlerce sivili öldüren atom bombalarını atmasının hemen sonrasında pasifik’teki savaş da sona erer, japonya 2 eylül’de resmen teslim olur ve 2. dünya savaşı biter.

    işte sadako'nun öyküsü burada başlar... hiroşimaya atılan atom bombası sırasında henüz iki yaşında olan sadako sasaki 12 yaşına kadar sağlıklı bir yaşam sürmüştür.

    sadako okulun atletizim takımındadır ve sıradan bir gün takımla yarışa çıkar. sadako yarışı bitirdikten sonra başı dönmeye başlar ve bayılır. hemen doktora götürürülür ailesi tarafından. durum üzücüdür. sadoka atom bombası yüzünden lösemiye yakalanmıştır. acı haberi öğrenen küçük kız kahrolur.

    hastaneye yatan küçük kız evine döneceği günü iple çekmeye başlar. ailesi ve arkadaşları onu her akşam ziyarete gelmektedir.

    bir gün hastanede ziyaretine gelen bir arkadaşıyla oturup konuşurlarken sadako gibi lösemi tedavisi gören ve sadako'nun iyileşmeye olan büyük özleminden etkilenen yaşlı bir kadın onlara 1000 turna kuşu efsanesinden bahseder. "efsaneye göre bir insan hastalandığında, kağıttan bin adet turna kuşu yaparsa bunu gören tanrılar bu kişiyi sağlığına kavuştururmuş." der.

    arkadaşı ertesi gün sadako'ya kağıtlar getirir. bunun üzerine sadako ümidi kaybetmeyip kâğıttan 1000 turna kuşu yapmaya başlar.

    günlerce uğraşır küçük kız. bıkmadan, sıkılmadan gece gündüz turna kuşları yapıyordur elindeki kağıtlardan. iyileşmeyi dileyerek turna kuşu katlamaya başlayan sadako, bir süre sonra sağlığından daha önemli bir dileği olduğunu fark eder.

    "insanlar neden bu kadar kötü? neden birbirlerine zarar veriyorlar? neden diğer insanların şehirlerini yok etmeye çalışıyorlar? şu anda her bir turna kuşuyla sağlık mı dilemeliyim emin değilim. belki de insanların daha vicdanlı olmalarını dilemeliyim." diye düşünür ve "kanatlarınıza huzur yazacağım. böylece tüm dünyada uçabileceksiniz" diye mırıldanır kendi kendine.

    küçük kızın öyküsü basında duyulur. bunun üzerine dünyanın dört bir yanından kağıttan turna kuşları gönderilmeye başlanır insanlar tarafından. sadako 25 ekim 1955 günü, son saatlerini 644'üncü turna kuşunu yapmakla geçirir. hemşireler postadan gelen yüzlerce origami turna kuşuyla odaya girdiklerinde sadako sasaki 644'üncü turna kuşunu tamamlamış bir şekilde yüzünde hafif bir gülümsemeyle hayata gözlerini yummuştur. küçük kızın kısacık ömrü 1000 turna kuşunu tamamlamaya yetmemiştir.

    yine de arkadaşları, eksik kalan o 356 turnayı tamamlar ve onun anısına bir anıt inşası için kampanya başlatırlar. 1958'de kampanya başarıyla tamamlanır ve hiroşima barış parkında sadako'nun anıtı törenle açılır. işte turna kuşu, o zamandan beri barışın simgesidir.

    "söylenmemiş bir şarkıyım ben
    yazılmamış bir şiir
    çizilmemiş bir tablo
    dalına bülbül konmamış bir gülüm
    beni elimden çekerek
    nereye sürüklüyorsun ölüm"*
  • 132
    10 milyar dolar değerindeki james webb uzay teleskopu tarafından çekilmiş smacs galaksi kümesine ait 4.6 milyar yıl öncesine ait fotoğraf * nasa tarafından paylaşıldı. farklı bir duygu, harika bir tecrübe.

    ilgili teleskop görseli;

    https://gss.gs/QYu.jpg

    fenerbahçe gidip federasyona başvurmaz umarım, bizim bunlar diye.

    (bkz: 4.6 milyar yıl öncesi şampiyonluk yalanı)
  • 134
    going to the match adlı 1953 tarihli bir tablo 7.8 milyon pound'a bir müzeye satılmış. l. s. lowry'nin bu tablosu ingiltere futbol birliğinin sponsorluğunda açılan bir sergi için yapılmış ve buradaki yarışmada 1. olmuş. 99'da profesyonel futbolcular birliği satın almış tabloyu. tablodaki stadyum ise bolton wanderers'ın eski stadı olan burnden park'mış.

    söz konusu tablo:

    https://the-lowry-site.s3.amazonaws.com/...002-copy-960x600.jpg

    haber:

    https://www.theartnewspaper.com/...uction-record-of-78m
  • 136
    yeni keşfettiğim bir youtube kanalı var, ismi kukla kabare. belki de birçoğunuz biliyordur.

    abartıyor muyum bilmiyorum ama, çok uzun zamandır bu kadar güzel bir şey izlemediğim için burada da paylaşmak istedim. sözlüğümüzün konseptine uygun birkaç videoları şöyle:

    katar dünya kupası, tsubasa üzerine:
    https://youtu.be/CV8ElGE32-o

    çeşitli spor dalları üzerine:
    https://youtu.be/8V4-IUkvJ78

    peki ben kendilerini özellikle neden paylaşmak istedim? deprem üzerine yaptıkları şu muhteşem video sebebiyle:
    https://youtu.be/I49WylhTam4

    kukla sanatını icra eden çok başarılı ve müthiş mütevazi kişiyi (nazmi sinan mıhçı) ve çok ilginç hikayesini merak ederseniz onu da bu güzel söyleşide bulabilirsiniz:

    https://youtu.be/WyWgOdsTZ-s
App Store'dan indirin Google Play'den alın