• 101
    efsane 2011-2012 sezonundan sonra sürekli yanlış transferler sonrası sorgulanması gereken politikadır. aslında politika derken terim olarak söylüyorum, doğrusu olmayan politikadır. başkanların arkadaşlarının tavsiyesi üzerine adam aldığı, sportif direktör kavramının sağlıklı anlaşılmadığı ve üçkağıtçı menajerlerin cirit attığı bir ortamda bir politikanın olmaması normaldir. kişilerden sonra kurumların da arızalı olması faciayı daha da netleştiriyor. yabancı sınırından kaynaklı türk futbolcuların pahalı ve verimsiz oluşu, türk altyapılarında yetiştirici antrenör eksikliği de yapılan transferlerin faydasını azalttığı aşikâr.

    neyse bunlar kısa vadede çözülecek sorunlar değil, sadede geliyorum. 2011-2012 sezonundan sonra yaptığımız tek iyi transfer sneijder'dir. bunu maliyet-performans durumuna göre söylüyorum. o da zaten teknik ekibin isteğiyle gelen bir transfer değildi. burak-amrabat da faydalı olmuştur, ancak takımın kimyasına uygun oyuncular değildir. chedjou-drogba ise bana göre faydalı olmalarına rağmen maliyetlerine değmemiştir. hadi oradan drogba'yı ayıralım. o reklam transferiydi diyelim, ama o reklamın altı doldurulamadı. ondan sonra tekrar pandev seviyesine düşüverdik. telles-bruma ikilisi bir hammadde transferleriydi. fabrikan yoksa böyle transferler yapmak akıllıca değil. adamları sonra eğitemiyorsun, en ufacık bir kıpırdanmalarında büyük hayaller kuruyorsun. yazık günah o toplam 19 milyon euro'ya, iki tane daha sneijder alırdık o paraya.

    çözüm reçetesi şu şartlarda bellidir:
    1-bu kulüp bir gün şampiyonlar ligini kazanacaksa sneijder, melo seviyesinde adamlar almalı. 3-4 tane ikinci sınıf adamlar alacağına parayı birleştirip birinci sınıf yabancılar alınmalı. pandev-dzemaili yerine parayı birleştirip podolski'yi alacaksın.
    2-genç yabancı oyuncu almayacaksın. alacaksan minimum 22-23 olsun yaşı. çünkü kısaca eğitemiyorsun ve oynatmıyorsun.
    3-anadolu kulüplerinden transfer yapmayacaksın. herkese hakettiğini vereceksin. dolayısıyla 4.5 milyon euroluk tarık gibi kazıklardan kaçacaksın.
    4-türk oyuncu transferini gurbetçiler üzerinden yapacaksın. altyapıları hazır ve gelişmeye açık oyuncuları transfer etmek akıllıca. koray günter transferi örnek olabilir bu noktada yada sinan gümüş.

    ülke şartlarının elverdiği ölçüde bir politika belirlemek çok zor olmasa gerek. ama kulübü futboldan anlamayan yöneticiler ve çakal menajerler yönetirse mali krize gireriz elbet. en kısa zamanda galatasaray'ı bir futbol aklının yönetmesi dileğiyle.
  • 103
    paralari carcur etme konusunda eline su dokulemeyecek politikalardir. gelecekte patlayacak umidiyle 10milyon euro verilen 18 yasindaki bir cocuktan* tut da, bir anadolu takiminda biraz kimildadi diye 8 milyon euro gozden cikarilmis amrabat'a kadar uzanan savurganlik. parasini odeyip kenara attigi eboue, engin baytar, gokhan zan gibi ornekler de mevcut. olmasa da olur seklinde yine milyon eurolarin cope atildigi pandev ve dzemaili gibi transferler de mevcuttur. alper potuk gibi alinacak tek futbolcuyu ezeli rakibine kaptirip, ayni takimdan bek oyunculara bir dunya para sacmak da yine bu inanilmaz politikanin urunudur. haldun ustunel overrated'dir diyene de saygim var ama boyle biri lazim bize. yoksa daha cok onmilyonlarca euro'yu sokaga atarken, diger branslarda sporcularin maaslarini odeyemez hale geliriz.
  • 112
    yeni ve kusursuz bir skandalı ile daha gündemdedir.

    http://amkspor.sozcu.com.tr/...i-tasa-vurdu-459116/

    böyle bir beyinsizlik ancak özbek yönetiminin imza atacağı işti ve attılar. evet eski yönetim burak ve selçuk ile saçma sapan kontratlar yapmış. bunu anladık. ama be adam senin bir tane avukatın elindeki 30 tane futbolcunun sözleşmesini incelemez mi? her boktan ortaya çıktıktan sonra mı haberdar olursun sen?

    şimdi çıkıp bana hakan balta'nın maliyeti 1,250.000 eu derse annesini anıcam.

    hakan balta'ya eu üzerinden sözleşme vericem diye selçuk ve burak'ın sözleşmesindeki kur maddesini ortadan kaldırmak niye?

    abi kusura bakmasın burak ve selçuk. istedikleri kadar iyi futbolcu olsunlar, mevcut sözleşmeleri hakettiklerinin çok üzerinde. hani takım için dengeler var ya. onun anasını siken şey bu iki futbolcunun sözleşmeleridir. o yüzden her ikisi de ya sabri gibi yeni kontrat yapmayı kabul etmeliler ya da gönderilmeliler.

    evet galatasaray'a çok hizmetleri dokundu bu futbolcuların. ama artık zarar veriyorlar. futbolda duygusallık yoktur. tepende uefa varken hele hiç yoktur...
  • 114
    2015-16 sezonu devre arasi icin konusursak anladigim kadariyla alinan oyuncularin takima hizli adapte olmalari adina bir politika izleniyor.

    ryan donk ve ricardo van rhijn transferi en yakin oyuncular an itibariyle. ayrica yine hollandali baska oyuncularin da adi geciyor. bunlar hem birbirleriyle hem de takimin liderlerinden olan sneijder ile ayni dili konusmalari acisidan, daha hizli adaptasyon gerektiren devre arasinda kolaylik yasayacaklar.

    genel olarak transfer aksiyonlarimizin bir mantik cervevesinde olusmadigini goruyoruz ama ufak da olsa bunu politika olarak degerlendirmek mumkun. sirf dil konusuyorlar diye beceriksiz oyuncu alacak degiller ama zaten transfer yapmanin zor oldugu devre arasi donemlerinde, bizim de mali kisitlarimiz eklenince alabilecegimiz oyuncu standarti budur bence. donk ve van rhijn'in iki gomlek uzerlerini alacak bir imkanimiz olmadigi icin makul transferler olarak degerlendiriyorum.
  • 115
    asla ve asla genç oyuncuyu al parlat ve sat şeklinde bir porto politikası olmamalıdır.

    porto. ülke ne? portekiz. dil ne? portekizce. yaşam? güney amerika'da gibisin. oraya aldığın genç futbolcunun uyum süreci sıkıntısı olur mu ? hayır. büyük takımsın hem hedeflerine yürürüp hem de güney amerikalı'nın avrupa'ya açılma konusundaki en ideal konumdaki alternatif misin ? evet.

    işte arkadaşlar. yerden yere vurduğunuz kellesini isterük yaptığınız karaköpek bunu anlatmaya çalışıyor. sen porto o-la-maz-sın. olmana gerekte yok.

    galatasaray'ın takip etmesi gereken en önemli transfer politikası gözden düşmüş yıldızları alıp ikinci baharını yaşatmak şeklinde olmalıdır. bu da bir tarzdır. böyle de çok başarılar elde edilmiştir ve edilecektir.

    hagi,taffarel,song,tomas,baros,elmander,ujfalusi,popescu,riera,eboue,drogba,melo,sneijder ilk anda aklıma gelenler. kafa bu olmalı. yurtdışı görmüş olacak. büyük takım görmüş olacak. kariyerinde düşüşe geçmiş ya da sonlara yaklaşmış olacak. sporculuk hayatının son mücadelesi için galatasaray'a gelmiş olacak. işte en ideal transfer budur bizim için. hele ki yaş olarak 27-28'i yakalayabiliyorsan ballı kaymak.

    yoksa bruma'ya verirsin 10 milyon euro sonra başlarsın açmaya papatya falları.

    edit: ukrayna'da ki başarılı olma mecburiyeti baskısı türkiye'dekinin yarısı kadar bile değildir. bilenler bilir.
  • 117
    nereden tutsak elimizde kalıyor. senelerdir anadolu kulüplerine ödediğimiz absürd bonservisleri geçtim inanılmaz saçma bir maaş politikamız var. eski takımında 1 milyon alan adama tak diye 2 milyon veriyoruz. üstelik bunu uefa'nın maaş sınırı koymasına rağmen devam ettiriyoruz. hadi dış transferde getirdiğin oyunculara verilen maaşları bir nebze anlarım. türkiye'ye getirmek için belli bir sınırın üstüne çıkmak gerekiyor. ancak anadolu kulüplerinden aldığımız oyunculara 2 milyon euro maaş vermek gerçekten akıl karı değil. serdar ve eren'e 1-1.5 milyon euro civarında maaş versen gelmeyecekler mi sanki. adamın ben kasımpaşa'da mutluyum diyecek hali yok ya. bir şekilde kabul edecek bu paraları. ha kabul etmedi diyelim, gelmesin o zaman. senin scout ekibin 4 milyon bonservis ve yıllık kemiksiz 2 milyon euro maaşa eren kadar katkı verecek oyuncu bulamıyor mu. bu dediklerim sadece eren ve serdar için geçerli değil. maaş konusundan ipin ucunu aysal'ın 2. yılında kaçırdık.

    oyunculara ödediğimiz maaşlar ve sözleşme süreleri, bonservis bedelinden çok daha önemli bir mesele. bu sene kolayca elimizden çıkardığımız oyunculara bakarsak hepsinin ortak özelliği takımın en az kazananlarından olmaları. son yıllarda değerinin üstünden maaş verdiğimiz oyuncuları gönderemememiz tesadüf değil. bizim verdiğimiz maaşı verebilecek kulüp sayısı çok az ve bize yaramayan oyuncu zaten onlara da yaramıyor. bu oyuncuların çoğunda iş ahlakı olmadığı için istenmediği yerde, yata yata maaş almayı kabul ediyorlar.

    işin ilginç yanı kulübü yöneten insanlar normal hayatında çok büyük şirketler yönetiyor. kendi şirketlerini buna benzer politikalarla yönetmeleri mümkün değil. direk batarlar. ama sözkonusu galatasaray olunca rahat rahat para harcamayı biliyorlar. olan bize oluyor.
  • 118
    belli başlı prensipler üzerine kurulmuştur. mesela:

    1) başarıya doymuş isimlere sırf tribünlere oynamak için kova dolusu para harcamamak.
    2) bunun yerine biraz araştırma yapıp, başarıya aç, gelecek vadeden isimleri daha ucuzken kapıp uzun süreli anlaşma ile bağlamak.
    3) anadolu eşkiyalarına para akıtmaktansa kapsamlı derin altyapımızdan futbolcu çıkarmak.
    4) maaşları adaletli ve performansa göre artıcı şekilde düzenlemek. maaş politikasını oluştururken ne yapacağı muallak adamlara para saçmaktansa, kendini ispatladığında maaşı artacak bir sistem oturtmak.
    5) piyasayı yükseltecek, başka topçu alarken altında ezileceğimiz maaşlar ödemekten kaçınmak.
    6) eksik noktaları daha sezonun ortasında tespit edip ona göre çalışmalara başlamak. tespit edilen isimler arasından en uygununu yaz kampına hazır etmek.

    çok şükür böyle tıkır tıkır işleyen bir transfer mekanizmamız var, kafamız bu konuda ağrımıyor hiç.
  • 119
    gözlemleyebildiğim kadarıyla bu yönetim her seferinde gerçekten ucuz maliyetli, kaliteli, scout transferleri yapmak için işe girişiyor. ancak konuşulan transferlerin total maliyeti uygun bile olsa yabancı kulüplere peşin para verme konusunda hazır finansman ve ffp krilterlerine takılıyor. dolayısıyla mecburen iç piyasadaki oyunculara dönüp, kulüp başkanlarıyla olan ahbaplıklarıyla, bonservisleri uzun taksitlere kolay ödeme koşullarına dönüştürüp serdar - eren derdiyok gibi transferler yapılıyor.

    bu oyuncular kötü oyuncular mı, hayırl. konuşulan paraları ederler mi? o da hayır. ancak şark kurnazlığı konusunda doktora yapan anadolu takımları piyasanın bug'ını bulmuş yine. 2 milyon peşin paran varsa git avrupadan adam al, ama 500 bin 500 bin taksit ödeyeceksin gelip 3 milyonluk serdar'ı benden 4 buçuk milyon'a almak zorundasın diyorlar. sen de ffp sopası yüzünden mecbur kabul ediyorsun.

    banka kredisi faiziyle uğraşmamak için gidip iğrenç bir lokasyondan taksitle ve ederinden fazlaya emlak konut evlerinden birini almak gibi bir durum yani:)

    bu kısır döngüden memleket futbolu adına iyi bir şey çıkar mı, pek sanmıyorum.
App Store'dan indirin Google Play'den alın