• 77
    --- alıntı ---

    hayır bir şey demeyim diyorum diyorum dayanamıyorum ama. bu bizim taraftarın kafası dünyada az bulunur bir kafa cidden:

    evet ya 3 yılda 2 teknik direktör ayrıldığı için gelmemiştir takıma. halbuki dünya futbolunda olduğu gibi türk futbolu geleneklerinde de bir teknik adam takımıyla en az 25 yıl çalışır. teknik direktörü ayrılan (veya gönderilen) ilk takımdır galatasaray. ne galatasaray'ın ne de diğer takımların böyle bir huyu bugüne kadar hiç olmamıştır. bu yüzden hiç bir teknik adam gelmeyecek takıma. arkadaşlar haklı. yılmaz vural gelip 6 ay başımızda kalıp kümede kalmamızı garantiledikten sonra ayrılacak. o da en iyi ihtimalle. yoksa yine bülent ünder hocaya kaldık.

    --- alıntı ---
  • 79
    ben şahsen tuchel'in gelecek adına vaat ettiği umutlarla heyecanlaşmıştım. mainz'ı sıkıştırmak için bi strateji diyenler var. inşallah öyledir.

    ama gelmiyorsa bence stratejimizi bence bir ya da iki yıllık tecrübeli teknik adama yönlendirmemiz lazım. geçiş dönemi gibi görmemiz lazım.

    eldeki adaylar löw, klinsmann, hitzfeld, hollandalılsr advocaat jol, bi de yerliler.

    vural, karaman diyenlere allah akıl fikir versin. iyi ki yönetim bu varoşların elinde değil.

    sonra löw. allah göstermesin. ki zaten kendisi de çalışmak istemiyormuş 1 yıl milli takımdan sonra.

    klinsmann uygun aday olabilir. genç ve başarıya aç. abdcye güzel futbol oynatıyor. ne bileyim bana tam uygun aday değilmiş gibi geliyor fakat biz genç aday istiyorsak en iyisi klinsmann.

    lakin bence şöyle bir strateji daha uygun. tecrübeli bi teknik direktör alırsın. ki benim adayım hitzfeld. 4. yıldız konusunda soru işaretlerini kaldırırsın. bu adamla anlaşırken şartlarını ortaya koyarsın. dersin ki biz bi planlama yapıyoruz.

    buna göre tecrübeli teknik adamla bi yıl şampiyonluğa oynarsın. seneye de tuchel ya da onun gibi genç bi teknik direktörle anlaşırsın. bu seneki teknik direktörü sportif danışman yaparsın. yeni hoca ligi tanımıyor, genç tecrübesiz demez kimse.

    isimler değişebilir ama hitzfeld sonra tuchel şeklinde bi yapılanma şu anki en uygun proje olur. bence hitzfeld şu anki adaylar arasında en iyi teknik direktör.

    mustafa denizli de böyle bir projeyle olabilir. ama ilk hitzfeld. sonra klinsmann. en son tercih denizli.

    ha bunları hocalara kabul ettirebilir misin? çok zor. ama iyi yönetim de farkını burada ortaya koyar. ikna kabiliyetin, proje geliştirme kabiliyetin yoksa o yönetimde ne işin var?

    dediğim gibi bu sene kafamız rahat hitzfeld ile şampiyonluğu kovalayalım. seneye tuchel gelsin. gem baskı olmaz üzerinde hem de hitzfeld danışmanlık yapar. tuchel ile geleceği planlarız.
  • 82
    yerli olmalidir. evet, yerli olmalidir. yabanci olacak ise, geldigi takimdan en az 2 yabanci ile gelmelidir, yoksa hiç gelmesin.

    neden mi?

    anlatalim.

    5+3 diye bir kural var degil mi? burada hemfikiriz.

    $imdi, bankolarin kim?

    muslera, melo, sneijder ve bunlarin yaninda oynayacak 2 yabanci daha.

    $imdi neden yerli veya yabanci gelecek ise neden 2 iyi yabancisini yaninda getirsin??

    neden yerli:
    takimda sorun yaratmayacak cinsten 3 yabanci var. yanlarina performansini yükselttigi takdirde alex telles de eklenirse, iyi bir kanat veya forvet alindiginda 5 yabanci hakkini doldurmu$ oluyoruz. geri kaliyor 6 tane yerli ve alt kademelerde yeti$meyi bekleyen türk gençleri. $ahsi fikrim kulübü iyi taniyan birisinin olmasi. burada da oklar galatasarayli eski futbolculari ve antrenörleri gösteriyor.

    - ugur tütüneker
    - suat kaya
    - abdullah avci

    favorim abdullah avci. altyapiyi az çok taniyor ve daha önce kulüpte görev aldi. ibb ile ba$arili oldugunu söyleyebiliriz. milli takimlardaki ba$arisizliginda kendinin kadar, futbolcularin da payi var.

    $imdi gelelim yabanciya.

    neden yabanci + 2 eski oyncusu ile birlikte:
    1. muslera
    2. sneijder
    3. melo (bruma ve chedjou yu henüz bankolara dahil edemiyorum)

    bunlarin yaninda 2 ta$ gibi banko eski oyuncusu ile birlikte gelirse, takimin yarisi tamamdir. geriye diger yarisi kaliyor.

    uyum saglayacagi yerliler:
    1. hamit altintop
    2. hakan balta
    3. koray günter (ben olsam $ans veririm bu çocuga) (ceyhun u saymiyorum, kafada bitirdim onu, ibrahim co$kun ve umut gündogan için de hehnüz erken)

    yani kisacasi gurbetçiler. gurbetçilerin ya$adigi tecrübeler hasebi ile mütemadiyen uyum sorunu ya$amazlar ve çabuk kayna$irlar.

    geriye ne kaliyor?
    5+3 ile birlikte aydin, yekta, umut, burak, selçuk, sabri, semih, veysel, salih ve alt yapidan gelme yeniler ve yeti$eck olanlar.

    olursa abdullah avci olsun, olmuyorsa gelecek olan yabanci antrenör 2 ta$ gibi oyuncusunu beraberinde getirsin veya yönetim tarafindan istedigi 2 oyuncu kayitsiz $artsiz alinsin.

    ancak bu $ekilde $ampiyonlar liginde ba$arili olabiliriz. 4. yildiz o kadar umrumda degil. oluyorsa olsun ama en kötü ihtimal lig de 2. olup, ön eleme ile de olsa önümüzdeki sene yine $ampiyonlar ligine katilalim.
  • 85
    eğer yerli isim düşünülüyorsa, hiç düşünülmesin derim. gheorghe hagi, en kral yerli hocadan daha fazla vizyonlu ve çalışkandır.

    jurgen klinssmann ve joachim löw ismine göre david moyes ismi daha tercih edilebilir bence. fakat bütün olasılıklar ve maddi durumumumuz kendisine iletilmeli.

    ayrıca, geçen bir yazı okudum.* david moyes, yabancı sınırında zorluk çeker diye. ulan bu yabancı sınırında zorluk çekmeyecek hoca mı var? fatih terim bile etkilendi. davarlar!
  • 86
    ben hareketsiz ve heyecansız geçen, transfer yapamadığımız pek çok transfer sezonuna şahit oldum ama teknik direktörümüzün bile belli olmadığı bir transfer sezonu ilk kez görüyorum. üstelik ortada geldi gelecek diye beklediğimiz bir aday bile yok!

    yakında galatasaraylı bir yönetici çıkıp "1 eylüle kadar vaktimiz var, acele etmiyoruz" falan derse tam olur herhalde. gerçi başkan ciddi ciddi buna yakın bir şey söylemişti. yine de bu kadar bekleyiş ve belirtilen süre zarfları doğrudan dünya kupasına işaret ediyor. tek dileğim oradan getirilmesi düşünen hocanın çoktan bağlanmış olması zira bu kadar bekleyip bir de reddedilirsek epey komik olacak. enteresan bir sezon bizi bekliyor.

    ayrıca gülmek isteyenler için http://www.youtube.com/...gJDAeRXKE&sns=tw
  • 89
    fatih terim dışında yerli teknik direktörlere sıcak bakamadığım pozisyondur. şimdi hamza hamzaoğlu gelmiş mesela. sezon sonu şampiyon bile olsak açıkçası ertesi sezon şampiyonlar ligine hamza hamzaoğlu ile değil mircea lucescu ile gitmeyi tercih ederim. başarılı takım bozulmaz anlayışındayım her zaman ancak dediğim gibi umarım sezon sonu şampiyon dahi olsak hamza hamzaoğlu gönderilir.

    futbol dünyasında yıllardır tartışılır; teknik direktörün takıma katkısı ne kadardır diye. işte bu pozisyon öyle çetrefilli bir pozisyon ki, ne eski futbolcumuz gelsin romantıkliği işe yarar ne de yerli hoca takımın dilinden anlar mantığı.

    dünya'da bile eski futbolcusuyla başarılı olan takım sayısı çok çok azdır. çünkü eski efsane futbolcunu da getirsen teknik direktörlük çok daha başka meziyetleri de içinde bulunduruyor. futbolcuyken yaşattığı başarıların yakınından bile geçemeyen hagi örneği var mesela.

    yerli de olsa yabancı da olsa yetenekli adam kendini belli ediyor zaten. takımın oynadığı oyunda ve etkisiyle. olmayanlar da aynı şekilde taraftara saç baş yoldurmasıyla belli ediyor.
  • 90
    günü kurtaracağım diye gereksiz adamlar getirip işi iyice çığırından çıkarmaya lüzum yok. bak mis gibi hakan şükür var siyaseti bırakmış getir futbol direktörü olarak, yanına da koy tugay'ı hoca olarak. yardımcıları da ümit davala-taffarel alsana mis gibi teknik kadro. bazı şeyleri görebilmek için alim olmaya gerek yok, sezon sonunda duruma göre hareket edersin.
  • 92
    sıkıntım; çözümün inatla at gözlüğü ve dar bakış açısıyla hala ülkemiz içinden aranmasıdır. çünkü ülkemiz futbol olarak da lig olarak da kötü durumda, yönetenler tarafından çok da kötü yönetilmekte. bıktım kardeşim ben soru işaretli, torpilci, hem kadro kurmayı beceremeyen hem taktik bilgisi zayıf teknik direktörleri galatasaray'da görmekten. saha dışı oyunların formayı almak için saha içi oyunlardan önemli hale gelmesinden bıktım. transferde de inatla at gözlüğüyle oyuncu aramamızdan bıktım. kuruluş amacımız olan türk olmayan takımları yenmek amacıyla alakamızın kalmamasından bıktım. bu kadar yerel kalmaktan bıktım.

    futbolu çok kötü yönetilen bir ülkemiz var. gün geçtikçe maddi olarak batan bir futbolumuz var. teknik direktörlerimizin zihniyetlerinin çoğu zehirli. buna rağmen inatla bataklıkta gül arıyoruz kardeşim. siz bıkmadınız mı batmaktan? görmüyor musunuz sürekli bataklığa çekildiğimizi? neden bu bataklıktan çıkıp başka yerlerde aramıyoruz çareyi? hadi aramaya çalışıp bulamasak neyse diyeceğim...

    özetle bu sebeplerden solda hala böyle başlıklar, böyle teknik direktör istekleri gördükçe sinir oluyorum. hadi taraftar neyse de yöneticiler daha da beter... hep aynı döngünün içinde sıkışıp kalmış, maddi olarak battıkça batmış bir takım haline geldik.
  • 96
    sıradaki her kimse galatasaray'ın en azından yakın geleceğini tahin edecek teknik adamdır. belirlenirken göz önüne alınması gereken çok kritik noktalar var. artık "isim"lere bağlı bir şekilde gidecek bir pozisyonda değiliz, değişmeliyiz. o yüzden isimleri önümüze koyup değerlendirmek yerine kriterleri önümüze koyup buna uyan hocalar aramalıyız diye düşünüyorum. yani mesela sırf boşta diye sana uymayacak bir hoca getireceğine gerekirse tazminat ödeyip uygun olmayan birini getirmeyi göze alabilmeliyiz.

    bu arada yönetim değişir mi kalır mı bilmiyorum, ama kim olursa olsun hareket noktası aynı kalmalı. o konuya değinmiyorum.

    kriterlere gelelim:
    - profil: çalışkan ve modern futbola kendini entegre etmiş bir teknik adam en önde gelen koşullardan biri. zaten diğer kriterler de bununla bağlantılı.
    - antrenman: antrenman teknikleri çok önemli. yeni takımın inşası tamamen buradan geçiyor. bireysel gelişimler ve takımın futboluna katkı sağlayacak etkin antreman sistemi kritik. fizik kondüsyon da buna dahil.
    - çalışma tarzı: istatistiklere ve scouting'e gereken önemi vermeli. default bir oyuncu portföyü olmalı hocanın.

    şimdi bu ana kriterler genellikle yeni nesil hocaları öne çıkartıyor. ama burada takılınmaması gereken nokta yaş mevzu. 40 yaşında bir teknik adam eski kafalı ve görece tembel olabileceği gibi 60 yaşındaki bir teknik adam modern ve enerjik, çalışkan da olabilir. sahada koşacak futbolcu değil takımı yönetecek bir beyin aranıyor nihayetinde.
    yeni nesil hocalar dedim. ilk akla gelenler lucien favre, andre villas-boas, roger schmidt, paulo sousa vs. vs. buradan gelebiletesi olanla olmayanı ayırmak yöneticilerin işi. ama profil olarak ilk önce buradan hareket edilmeli ve günü kurtaracak, giderken arkasında miras yerine enkaz bırakacak hocalardan uzak durulmalı.

    bu ilk eleme turundan sonra gelelim asıl can alıcı noktaya. burada olay kan uyuşumu. boşa kürek çekilmemesi ve onca emeğin çöpe gitmemesi adına önemli kriterler yine göz önüne alınmalı. galatasaray'ın genlerine uygun hoca bulmak çok önemli.
    - kültür: kendi ülkesinin dışında çalışmamış, dil bilmeyen teknik adamlardan mümkün olduğunda uzak durulmalı. cesare prandelli deneyiminin faciaya dönüşmesinin ana nedeni budur örneğin. farklı kültürleri tanıyan, mümkünse birden fazla dil konuşan hoca her zaman avantajdır.
    - futbol stili: ve geldik zurnanın zart dediği yere. tüm bu saydığım kriterlere uygun hocalar bulduk diyelim, her şey süper. ama adam galatasaray'ın futbol genlerine aykırı anlayışta bir takım oluşturuyorsa o işin yürümesi mümkün değil. galatasaray taraftarı her zaman tempolu futboldan ve hücum presten hoşlanır örneğin. rakibi hataya zorlayacak ve hücumu düşünecek bir takım oluşturulması adına teknik adamların oyun tercihleri iyi tespit edilmeli.

    bana kalırsa tüm kriterlerden check alan teknik adam lucien favre'dir. gelse cuk diye ses çıkar o derece ama ikna etmenin kolay olmadığını biliyorum. nihayetinde futbolu kendi çapında takip eden biri olarak gözden kaçırdığım ya da bilmediğim ama bize uygun başka hocalar da vardır.

    son olarak kim gelirse gelsin ilk beklentinin hemen şampiyonluk olmaması gerektiğini düşünüyorum. daha doğrusu şöyle ifade edeyim: sırf şampiyon yapacak diye yine kısa vadeli düşünecek, bir futbol yapısı inşa edemeyecek teknik adamlar yerine ilk sezonunda şampiyon yapamasa bile bize yapmak istediklerini göstererek ümit verecek ve en önemlisi güzel futbol izletecek isimleri tercih edelim. bu şampiyonluktan vazgeçelim, arsenal gibi beşiktaş gibi bir takım olalım demek değil elbette ama türkiye'nin en çok kupa sahibi, açık ara en başarılı takımı olarak bir sezonluk başarıdan çok daha ötesine ihtiyacımız olduğunu unutmayalım.

    tüm bu avrupa cezasını, finansal sıkıntıları fırsata çevirebilecek bir pozisyondayız aslında. tıpkı birkaç sene evvelki beşiktaş gibi, ya da kulüp olarak batmanın eşiğinden efsane bir şekilde dönen dortmund gibi vs. bunun için de bu yeni teknik direktör mermisini çok isabetli atmak zorundayız. sürdürülebilir başarı için, isimlere bağımlılığı elemine eden bir düzen için, üzerine koyan, değer üreten bir takım yaratmak için...
  • 98
    eğer hamza hamzaoğlu'nu ve jan olde riekerink'i ele alırsak; ikisi de takıma gelince takım futbol anlamında bir ivme kazandı. ikisi de taktiksel olarak birşeyler kattı. fakat daha sonralarda ne olduysa bu iki adam da futbol aklını yitirdiler.

    hamza hamzaoğlu ilk geldiği zaman çift forvet olarak takımı oynatıyordu. burak, umut'un gerisinde oynuyordu hafiften. hatta burak ofsayta düşüyorsa onu geride kullanırım biraz, ofsayta da düşmez dedi ve bunu uyguladı. o uygulama pozitif katkılar veriyordu. hatta o zamanlar sneijder sol açık oynuyordu bu sebepten dolayı. her ne olduysa o sezonun 2. yarısı forvet arkası sneijderli tek forvete dönüldü ve kabız futbol oynanmaya başladı.

    riekerink de ilk geldiği zamanlar takıma taktiksel bir disiplin kattı ve takıma çehre kattı. hatta hücüm yönünde varyasyonlar da uyguluyordu. duran top organizasyonları vs. her ne olduysa bunları göremez olduk.

    sanırsam galatasaray teknik direktörü bir süre geçtikten sonra işini unutup sıradanlaşıyor.

    not: hamza her daim sıradanmış bunu geç gördük. belki riekerink de çok sıradan bir adam. foyaları ortaya çıkmaya başlıyor.
App Store'dan indirin Google Play'den alın