• 2
    sporcuların forum düzeylerini; güç, yetenek ve hareket kabiliyetlerini korumak ve geliştirmek amacıyla yaptıkları çalışmaların bütünüdür. disiplinli bir şekilde takip edilmesi gereken programlar doğrultusunda yapılır. spor dalına ve maç takvimine göre takip edilen programların yoğunluğu değişse de kendine iyi bakan sporcular için yılın hiçbir döneminde tamamen 0 seviyesine inmemektedir.
  • 4
    turkiye'de idman antreman dedin mi akla gelen sunlardir; fizik olarak yetersiz oyuncu, kondisyonu yetersiz, iyi calismiyor, idmana gec geldi, kavga cikardi, ve benzeri. halbuki fizik olarak yetersiz oyuncu bana hic birsey ifade etmeyen bir tanimdir. cunku her insanin genetik yapisi farklidir. her kisa ince yapili adami sisirmeye calismak bir martins yaratma cabasi yanlistir. bu adama fiziksel olarak yapabilecegin sey "dengeli" olmayi ogretmektir.
    kaslarimiz setlestikce sistikce esnekligimizi yitiririz. aydin yilmazi ele alalim. bu adamin derdi gucsuz olmasi degil, omuz omuza mucadelede dengede kalamayip dusmesidir. eger biz bu adami sisirirsek, guclendirirsek bu adam atletik yapisini yitirir, omuz omuza da gene devrildigi gibi cabuklugunu da kaybeder.
    barcelona denen herseyi dogru yapan kulup yaya toure'yi transfer ettiginde, bu adam kutuk gibi bir orta sahaydi. tek isi top ya da adami gecirmemekti. barcelona'da yillar gecirdikten sonra fizigi com degisti. hantalligindan eser kalmadi. eh gene hizli denemez ama son maclarda bir ara xavi rolunde bile oynadi. teknik olarak gelisti adam. bence zaten turkiye'de yanlis yapilan tam bu nokta.
    futbolcularimiz az calisiyormus sezonu bitiremiyormus. bence fazla ve yanlis calisiyorlar. her elimize gecen teknik adami sisirip guclendirmeye calisiyoruz. roberto carlos gibi bacaklari olsun hyvan gibi omuzlari olsun istiyoruz. emre colak'tan bir stallone cikmaz, bosa caba olmanin yaninda adamin enerjisini de yazik kaybettigi esnekligine de. xavi ve iniesta'nin fiziksel yapisina bakiyorum. adamlarin bacagi o kadar ince ki hayret icinde kaliyorum. demek ki pek fizikle ilgili degil bu is. hepsi de dengeli boylece her darbede devrilmiyor, siyriliyorlar. hatta o bacaklar o kadar ince olmasa o paslari atamazlar gibi geliyor bana.
    sorunun bir baska sebebi takimlarin karakterinin olmamasi. sportif direktor sistemi bu acidan cok onemli, bunu belirteyim. konuya donersek yakin zamanda besiktas bu karaktetsizligin alasini gosterdi. politik hamle olmasi ihtimalini bir kenara koyarsak, 6 farkli oyun felsefesinin temsilcisi teknik direktorle gorusmek gorgusuzlugun yaninda takimin karakterinin olmadiginin kanitidir. senin bir oyun felsefen yoksa adamlarini nasil dogru antrenmana tabii tutabilirsin ki? hizli sert ingiliz tipi bir oyun sergilemek istiyorsan bu felsefede bir hocayla anlasirsin, antrenorlerini buna uygun secersin. bir sonraki hoca farkli bir oyun sistemi benimsemis bir futbol adamiysa, o antrenorleri cope atman gerekir. uzmanlik alani hersey olan antrenorler bir avuctur zaten.
  • 11
    tudor' dan once de takım bunu yapıyordu. bence değişen tek sey ciddiyet. yoksa hamza olsun riekering olsun kondisyon yuklemesinin nasil yapılacağını bilmeyen adamlar olamazlar, mümkün değil.

    arda yine kankileriyle ntvspor' daki bir programdayken ridvan sanırım, yurt dışıyla bizim farkımızi somustu. arda da antrenmanlardaki ciddiyet demişti. mac gibi geçiyor antrenmanlar demişti. önemli olan ne çalıştığından çok nasıl çalıştığındır bence.
  • 13
    galatasaray futbol takiminin sorunlarinin temelinde yatan unsur.

    yetenek olarak lig ortalamasinin cok ustunde olan bu oyunculari bir araya getirdik ancak adamlar birbirinden bagimsiz hareket ediyor ve bir takim kimligi sahaya koyamiyorlar. futbolcular bireysel yetenek olarak da ileriye gidecekleri yerde taninmaz halde performanslar sergiliyorlar. hoca 3 ve 4 kisiden olusan defanslarla farkli dizilisler deniyor fakat care etmiyor.

    antrenor kadrosuna bakinca bartali ve levent sahin kagit ustunde islerinde uzman kisiler gibi gorunuyor. onlar disinda bir de hasan sas ve umit davala'miz var. sampiyonlar liginde rekabet ettigimiz takimlara baktigimizda liverpool takimi tac atislari icin bile ayri antrenorlere sahip. biz daha o seviyelerin cok uzagindayiz ancak artik gunumuzun dunyasinda slavia prag gibi dusuk butceli takim barcelona deplasmanindan gol atip puan cikartabiliyorsa bunu modern antrenman tekniklerine borclu. her seyin temelinde dogru antrenorlerle calismak yatiyor. en basitinden birer adet hucum, savunma, teknik, taktik, kondisyon, ve kaleci antrenorumuz olmak zorunda. bu minimum gereksinim. yani misal super ligde orta siraya oynayan bir anadolu takiminin da sahip olmasi gereken antrenor kadro yapilanmasi bu sekilde. eger isi bir sonraki seviyeye cikartacaksaniz ve sampiyonlar ligi seviyesi istiyorsaniz o noktada futbolculara uygulayacaginiz bireysel antrenmanlari tasarlamaniz, sonrasinda u19 takiminizi da benzer bir sekilde konumlandirip antrenman tekniklerini bilhassa taktik seviyesinde birbirine entegre etmeniz gerekiyor.

    bizdeki durum maalesef icler acisi. takip ettigimiz kadariyla antrenmanlarin cogu ya taktik antrenmani, ya da takimca yapilan ayak tenisi tarzi isinma calismalari. takima cesitli senaryolara gore hucum seti, savunma dizilisi, alan paylasimi, gecis oyunu dedigimiz pasi verip durmadan alan acmak ve devrilerek yer degistirmek gibi antrenmanlari yapmiyoruz. rakiplerimiz bu calismalarla ilerlerken biz peslerinden nal topluyoruz. hocanin antrenman metodlarini denetleyecek yapida bir yonetimimiz yok, hocaya hesap sormaya cesareti yetecek profilde yoneticilerimiz de yok.

    sorunun temelini gormedikce de sucu jean michael seri'de, belhanda'da, hatta diagne'de arariz; oyuncular gider sorunlar kalir ve biz yeni gunah kecilerine kufur etmeye devam ederiz.
  • 19
    herhalde igor tudor konusunda tek olumlu konuşacağımız şey idmanları oyuncuların canını çıkararak yaptırdığı idi. biz şuan antrenmanları 6 yaş kategorisindeki çocuklar ile aynı seviyede yapıyoruz. bazen oyunu tempo yaparak çözersin bugün fenerbahçe'nin yaptığı gibi deli dana gibi hücum ediyorlar rakip yorulsa o tempoda bir geri de kalsa golü atıyorlar.

    avrupa'yı hedefliyoruz. taktik anlamında o kadar iyi olamayabilirsin, teknik anlamda o kadar iyi olamayabilirsin ama en az onlar kadar hatta onlardan daha fazla koşmak zorundayız. bugün slavia prag'ı şampiyonlar liginde izledik. her maçta rakibi kim olduğuna bakmadan 90 dakika oyunda kalabildiler her tempoda.

    fatih hocanın en çok kafa yorması gereken nokta bu. herkesin seviyesini 2 kat arttıracak antrenmanlar yapmamız gerekiyor.
  • 20
    covid-19 nedeni ile liglerin ertelenmesi sonucu oyuncular evde kalacak, maçların ne zaman başlayacağı belli değil. oyuncular evde ne kadar çalışır bilmiyorum fakat takımdaki oyunculara bu konuda güveniyorum, belki de kilit oyuncularımızın yabancı olması bu konuda büyük avantaj sağlayacak

    en az güvendiğim isim marcao, çok sevdiğim, belki de en sevdiğim oyuncu ama bende böyle bir izlenim bıraktı. diğer takımları düşününce bizdeki oyuncuların çok daha profesyonel olduğunu düşünüyorum.

    asıl konu bizim hoca avantajımız, onları uzaktan da olsa idare edip, maksimum şekilde çalıştıracağını biliyorum. düşünsene evdesin, telefon çalıyor, görüntülü arama; arayan fatih terim, hazır ola geçerim topçu olsam, gözümün yaşına bakmayacağını bildiğim için en iyi şekilde çalışırdım. bu arayı tabi ki istemezdim, biz zirvedeyken yakalandık ama herkese zarar verecek, bizim en az zararı alacağamızı düşünüyorum.
  • 21
    ligler ertelenmişken önemi daha da artan aktivite. bu süreçte oyuncuların kondisyonları nasıl olacak bilmiyorum. profesyonel futbolcular gerçekten ülkemizde iyi para kazanıyor. ekonomik olarak hemen hemen her imkana sahipler ve lüks evlerde oturuyorlar. bana göre kendisine profesyonel diyen her futbolcunun evinde spor aletleri ve antrenman ekipmanları bulunmalı. spor aletlerinden kastım sadece koşu bandı, eliptik bisiklet değil elbette. kulüpte kullandıkları aletlere sahip olmaları çok önemli. kocaman evlerinin bir odasını spor odası yapmaları en çok kendilerine yarar. bu gibi durumlarda veya tatil zamanlarında formda kalırlar böylece. bunu yapan futbolcularımızın olmasını ümit ediyorum.
  • 24
    galatasaray futbol takımı için en az 2 senedir bihaber olunan kavram. düzenli olarak yapıldığında, takımın pas oyunundaki uyumunu, hücumdaki taktik varyasyonlarını, duran toplardaki üreticiliğini ve savunmasını olumlu bir ivmeyle arttırdığı bilinmektedir. ayrıca, oyuncuların maç esnasında koşabilmesine olanak tanıyıp koşan oyuncuların da sakatlıktan uzak kalmasına yol açar. futbol için elzemdir.
  • 25
    23 kasım 2020 galatasaray kayserispor maçından sonra beni derin düşüncelere sevk etmiş olgu.

    maçta görüldüğü üzere bitiricilik çalışmıyoruz, 4 kişinin arasından aziz behich gibi ortalama bir oyuncunun çıkardığı bir topta gol yediğimize göre savunma çalışmıyoruz, kornerler hep ön direğe olduğu için korner çalıştığımız da söylenemez, e takım çok iyi pas yapıp rakibi sürekli alan açmaya zorlayıp buralarda iş yapıyor desen bu da eh işte (ki çoğunlukla kayseri'nin direncinden kaynaklı bu da bu maç özelinde yoksa bu da yok bence).

    soruyorum, biz napıyoruz tam olarak antrenman olarak? florya'da sahaya çıkıp hafif tempoda bir koşu ve açma germe hareketlerinden sonra ayak tenisi oynayıp duş alıp evlere mi dağılıyoruz? öyleyse yapmayalım bence antrenman falan, en azından evlerinden tesislere gelmeye uğraşmasın çocuklar yazık çünkü.
App Store'dan indirin Google Play'den alın