• 752
    fatih terim altyapıya bütçe ayrılacağından bahsetti. altyapı konusunda mutlaka gheorghe hagi'den yararlanılmalı. academia hagi, florin tanase, florinel coman, ianis hagi, alexandru cicaldau ve razvan marin gibi oyuncuları yetiştirdi. oyuncuların güncel piyasa değeri 38 milyon euro. bunu toplam 19 milyon nüfusu olan romanya'da yaptıklarını da unutmamak gerekir. romanya'nın genç nüfusu 2 milyon iken, türkiye'nin genç nüfusu 13 milyon civarında.
  • 754
    daha gençken düştüğüm en büyük yanılgı bu altyapıdır. bir ara gs tv'den altyapı maçlarını falan izliyordum. zannediyordum ki bu altyapıdan çıkan her çocuk bir anka kuşu olacak. tüm hayatım boyunca sadece 2 tane anka kuşu gördüm. biri arda turan, diğeri ozan kabak. şu an bırakın anka kuşunu ben semih kaya gibi birkaç sezon hizmet edecek seviyede oyuncu çıkmasına bile razıyım. şimdi bakıyosun hücumdaki çocukların hepsi kısa boylu, orta sahadakiler bir deri bir kemik sanki anne sütünü az içmişler gibi, kaleci desen zaten ülkenin en kötüsü olması konusunda açık ara lider. kaç sezondur kaleci fışkıran ülkede yine kaleci çıkmayan tek yer de burası. ne kadar enteresan.

    o yüzden artık ben burada veya herhangi bir platformda galatasaray altyapısındaki hiçbir topçu hakkında -as takımda görmeden- olumlu şeyler yazabileceğimi zannetmiyorum. altyapıyı kasıp kavuran adamı a takımla ilk 11'e çıkarıyosun adam daha top sürmeyi bilmiyor.
  • 757
    altyapıdan çıkan arda turan 13 milyon euro, ozan kabak ise 11 milyon euro kazandırdı. bunlara ek olarak semih kaya da 2 milyon euro gelir elde etmemizi sağladı. üç oyuncudan toplam 26 milyon euro kazanmışız. altyapı kurulduğundan beri bu kadar yatırım yaptığımızı sanmıyorum. bu nedenle yapılan yatırıma oranla çok büyük gelir elde etmişiz. bu sene belki de ilk kez altyapıya bütçe ayrılacağı söylendi. altınordu'nun 5 yıl içinde çağlar söyüncü, cengiz ünder, berke özer, burak ince ve enis destan yetiştirdiği yerde, iyi bir yapılanma ve bütçe ile galatasaray bundan çok daha fazlasını yapabilir.
  • 758
    başında kim varsa ben bu işi bilmiyorum diye bıraksın mümkünse. a takıma oyuncu gelmedi vs. diye demiyorum bunu. bakın şimdi, plansızlığa bakın;

    altyapının en çok övülen, şans verilsin, büyük yetenek denilen oyuncusu kim? sanıyorum ki bunun cevabına atalay babacan dersem itiraz gelmez pek. peki ne oynuyor bu atalaya babacan? herkes diyor ki 10 numara. peki galatasaray takımı 3 yıllık fatih terim önderliğinde ne oynuyor ya da oynamaya çalışıyor? top bizdeyken 4-3-3'e dönen 4-1-4-1.

    4-1-4-1'de atalay babacan'a yer var mı? kesinlikle yok. hatta bu ligin en iyi türk 10 numaralarından emre akbaba bile oynayamadı bu takımda, atalay zaten oynayamaz. e madem öyle bu paf takımda neden hala forvet arkası serbest oyuncu gibi bir şey var? biz atalay'a 20 yaşından sonra mı kenar forvet ya da orta saha oynamayı öğreteceğiz? altyapı niye var? bu adam 16 17 18 19 yaşlarını 10 numara olarak geçirmesinin bu adama ve galatasaray'a ne faydası var?
  • 759
    bulunduğu yaş gruplarında milli takım havuzunda olan isimleri 2021-2022 sezonu öncesi kadrosuna katan takımımız.

    medipol başakşehir fk takımında 2003 doğumlu stoper ve 6 numara oynayabilen mehmet aslanboğa ve 2004 doğumlu bek irfan köse takımımıza katıldı. her iki oyuncu da milli takım havuzundaki isimler.

    milli takım istanbul bölge karmasında beğenilen 2004 doğumlu 10 numara pozisyonunda oynayan eren büyükkaya ve milli takım ege bölge karmasında beğenilen 8 ve 10 numara oynayabilen 2005 doğumlu mustafa efe kansız'ı ise bu senenin mart ayında takıma kazandırılmıştı fakat geçen sezonun son bölümlerinde takıma alışma açısından çok fazla süre alamadılar.

    fenerbahçe altyapısından 2005 doğumlu muhammed ali yaşarhan transfer edildi.

    fenerbahçe seçmelerini de kazanan fakat bizim altyapımızı kabul eden 2010 doğumlu atlas birimen var. bunların yanında 2007 doğumlu boğaziçi 1907 takımından transfer edilen mehmet akif yıldırım ve istanbul aslangücü takımından transfer edilen 2010 doğumlu arda çeri var.
  • 760
    9 ekim 2021 galatasaray tuzlaspor maçında gördük ki iki altyapı oyuncusunun yaptıkları altyapı konusunda ne kadar kötü olduğumuzu gösteriyor. burak elmas yönetiminden kısa vade için beklediğim olaylardan birisi de altyapı tarafında oyuncu kalitesini ve hoca kalitesini arttırmaları. kemerburgaz tesislerine geçmeyi beklerken yapı olarak daha oturmuş bir sistemle gidebiliriz.

    uzun vadede 10m euro bütçe gibi ciddi rakamlar ayrılmıyorsa altyapı için daha çok bu görüntülerle karşılaşırız. ceza sahası dışında yapması gerekeni neredeyse altı pas içerisinde yapıyor. bu kaliteden ziyade kötü eğitimin sonucu.
  • 762
    galatasarayın kurtuluş reçetesi aktyapıdır. buraya yapılacak harcamaların artırılması, antrenör ekibinin geliştirilmesi gerekiyor. altyapıdan çıkan oyuncuların hepsi fiziksel olaral yetersizse, bunun önleminin alınması gerekiyor. galatasaray onyıllardır kaleci çıkaramıyorsa, kaleci antrenörlerinden, altyapıya kaleci seçenlere kadar değişmesi gerekiyor.

    en alt yaş grubundan, üat yaş gruplarına kadar her gruba özel mental gelişimi de doğru sağlayabilecek profesyonellere yer vermeliyiz. entelektüel açıdan da gelişmeli bu çocuklar. sinemaysa sinema, tiyatroysa tiyatro, kitapsa kitap. düzenli olarak seminerler verilmeli, bunu ücretsiz yapacak galatasaraylı isimler var, behzat uygur mesela. bu çocuklar mikrofona konuştuğu zaman ibret almalı dinleyenler. kendini ifade edebilen bireyler yetiştirmeliyiz.

    drogba, hagi, sneijder, falcao, arda, muslera ve daha bir çok simge olmuş isimler, prime dönemlerine nasıl ulaştıklarını, o mevkideki oyuncunun sahada neye önem vermesi gerektiğini, ne düşündüğünü seminerlerle anlatmalı bu çocuklara. sadece kendi içimizden değil, fernando torres'i, cannavaro'yu, casillas'ı ve benzer isimleri istanbulda ağırlayarak, altyapıdaki çocuklarla tanıştırmalıyız, onların tecrübelerinden yararlanmasını sağlamalıyız. ders vermeli bu isimler çocuklara. 2 saatlik bir seminer çok şey katacaktır altyapıdaki çocuklara. bunu her mevki için ayda bir belki haftada 2 defa tekrarlamalıyız. galatasarayın bunu yapacak networkü, tanınmışlığı ve vizyonu var.

    üstyapımız, a takımda gençler fazlasıyla şans bulabiliyor. bu gençlerin hepsinin profesyonel maç tecrübesi olan isimler. kimi altliglerde kerem gibi, kimi avrupada nelsson, morutan gibi düzenli oynamış isimler. altyapıdan çıkan çocuklar bunlarla mücadele edemez, rekabete giremezler, tecrübe olaral ezilirler. u19daki hamza, boey'e tecrübe olarak eziliyor. çünkü bizim mantığımızda 20 21 yaşına kadar altyapı takımlarında oynatmak var oyuncuyu. altyapıdaki çocukları kaybediyoruz bu şekilde maalesef.

    altyapı turnuvalarındaki hiç bir başarı önemli değil, 17sine gelen oyuncuyu düzenli oynayacağı bir takıma kiralamamız gerekiyor. oynasın, pişsin, profesyonel maç tecrübesini yaşasın. kaybetsin, kaybetmeyi öğrensin kazansın, galibiyetin değerini öğrensin. sahada dayak yiye yiye ayakta kalmayı öğrensin, eksiğini kapatsın. bu kiralamalar belirli sistemde, düzende ve kontrolde yapılmalı. bunun için bir birim kurulup, giden oyuncuların takibini yapmalı, düzenli raporlamalı. galatasaray altyapısında 17 yaşına gelmiş bir oyuncu mental ve fiziksel olarak profesyonel maçlara çıkacak olgunluğa gelmeli.

    işte bunu yaptığımız zaman kendi eksiklerimizi altyapıdan doldurabilecek, yurtiçi, yurtdışı oyuncu satabilecek, kendi yıldızlarımızı doldurabilecek yapıya kavuşuruz. altyapı için harcanan her kuruşun karşılığını alıp, mali olarak kar elde eden bir yapı haline getiririz. insan kaynağının bu kadar büyük olduğu bir ülkede, doğru yapılanma ile büyük işler yapabiliriz altyapıda.
  • 763
    sözleşmesini uzatmayan futbolculara kızardım artık hak veriyorum, yaşları gelmiş 20'ye oynamayacaklarsa, tabiki geleceklerini düşünecekler. dmc ihtiyacımız ortada, sol bek ihtiyacımız ortada, taylan'dan defansif orta saha, ömer bayram'dan sol bek yaratmaya çalışacağımıza , ne oynadığı belirsiz aanholt'u oynatacağımıza orjinal mevkisinden 1 tane bile futbolcu çıkarmıyorsa şu takım , üstüne üstlük gençleşme operasyonu yaptigimiz bu sezonda, kimse tercih edilmiyorsa ya da tercih edilebilecek seviyede değilse, kapatmak en mantıklısı. hem masrafa gerek yok hem de biz taraftarın umutlanmasına altyapıyla ilgili. oynatılıyor, oynatılmıyor mevzusu bir yana , galatasaray altyapısı yok hükmündedir. sabri dışında istikrarli oynayan galatasaray altyapısı çıkışlı futbolcumuz yok 20 senedir, arda ve ozan transfer oldu. diğerleri söndü gitti. altyapımız şu kadar yetenekli, böyle iyi konuşup, ziraat kupasinda 1.lig, 2.lig seviyesi takımlara 1-2 maç 15 dakika çocuklara şans verip karar verebiliyosak olur olmaz diye, hergün idmanda görülüyordur olup olmayacakları. kaleci arıyoruz, sol bek arıyoruz, 6 numara arıyoruz.. 1 tane bile yoksa altyapıda şu mevkilerde oynayacak adam kapansın altyapı. sacha boey de dani alves değil daha, gustavo assunçao da melo olmayacak. hiçbir taraftarda altyapı futbolcularımızdan ilk 2-3 maçlarında 20 milyon dolarlık futbolcu performansi beklemiyor. takımın aksayan yerlerinde sadece orjinal mevkilerinde oynayan altyapı futbolcuları izlemek istiyorum. doğru düzgün ne taktiğimiz var ne bir oyun planımız zaten. babel top ezeceğine atalay ezsin. taylan top kaptıracağına evlat kaptırsın. aanholt'un yerine oynayacak kişinin daha kötü olma ihtimali sıfır zaten. barcelona şimdi ne oynuyor bir bakın, 2 sene sonra o bebelerle ne oynayacak tekrar bakarız. kapatalım, yok deriz altyapımız hiç değilse, beşiktaşlı rıdvan yılmaz kadar güvenemiyorsak ya da o kadar performans alamayacaksak, yok deriz altyapımız daha kolay. hem kulüp uğramamış olur yetiştircez diye hem de altyapımızdaki çocuklar hayal kurmaz. bu entry ironi içermiyor oynatmıyorsak, as takım seviyemizde(!) yoksa kimse kapansın.
  • 764
    işin mutfağında olmadan, yani içerisinden yorum yapmadan çözmenin belki de galatasaray spor kulübünün futbol alanında çözülmesi en zor yeri burası belki ancak bazı yorumları (ne kadar sağlıklı olabilir bilmeden) yapmak lazım hakkında.

    galatasaray'ın en son finansal tablosunda borcu 4.510.000.000 tl. bunun 3.027.000.000 tl'si sportif aş, kalanı ise dernek borcu olarak görünüyor.

    not: burada kaynağı ntvspor'un 10.08.2021 tarihinde girdiği haberi kaynak olarak aldım, finansal tabloların kendisi maalesef elimizde değil. bu bağlamda borç / alacak farkı ve bankalar birliği vb. konularda yorum yapamıyoruz.

    peki bu bize ne gösteriyor? doların 10 lira, euronun 11,40, sterlin'in 13,38 olduğu bir ekonomik sistemde bizim borcumuz maalesef boyumuzu aşmış durumda. peki bu bizi nereye götürüyor?

    sürdürülebilir bir futbol düzeni ve sistemi için; altyapımızın dişlilerinin sağlıklı dönmesi, aralara sıkışanların aradan çekilmesi, bu sayede de en büyük çarkı yani futbol takımını döndürebilmemiz lazım. bu artık bizim için "yapılması gereken bir plan" seviyesinden bile öne geçmiş, "sürdürülebilir gelecek için yapmak zorunda olduğumuz devrim" seviyesine gelmiştir. çünkü yapacağımız en ufak transfer, gelir / gider dengesi düşünüldüğünde bile bizim boynumuza külfet olmaya devam edecektir. aldığımız bir futbolcuya 1 milyon dolar peşin ödemeyi kabul etsek bugün 10 milyon tl ediyor, gelecek sezon ne edeceğini kestirmek bile güç ancak doların senede %30-40 arası arttığı anlık ekonomik düzenimizde çok da ütopik değil bunları düşünmek. bir de "iç piyasa ile yapılan tüm gelir anlaşmalarının tl üzerinden yapılması" düzeni var ki en can sıkan nokta da bu gelecek anlamında, çünkü bir yanda eriyen bir tl diğer yanda kur bazında artan ödemeler var.

    peki, bunun altyapı ile ne alakası var? altyapı dedik ekonomi konuşuyoruz gibi gelebilir size ancak kulübün ekonomisini anlamadan bu yapıyı konuşmak çok da kolay değil.

    bakın size bir örnek vereyim: barcelona'nın tarihinin en iyi dönemi sizce hangisidir?

    bu sorunun cevabı çok kolay: xavi - iniesta - puyol - pique - messi'nin aynı anda sahada olduğu ve barcelona'nın tüm avrupa futbolunu pep guardiola ile domine ettiği 2010 - 2011 sezonunu örnek verebiliriz.

    bakın o dönem barcelona kadrosundaki altyapı yani la masia kökenli oyuncular ve o günlük transfermarkt değerleri aşağıdaki gibidir:

    victor valdes - 20 milyon euro
    gerard pique - 35 milyon euro
    carles puyol - 20 milyon euro
    sergio busquest - 30 milyon euro
    andres iniesta - 60 milyon euro
    xavi - 50 milyon euro
    lionel messi - 100 milyon euro
    pedro - 25 milyon euro

    ve burası sadece barcelona'nın bu dönemdeki dominasyonuna etki eden oyuncular. barcelona bu oyuncuları altyapıdan yetiştirmeyip o sezon başında hepsini transfer etmiş olsa 340 milyon euro 2010 yılında para harcamış olacaktı, ancak barcelona'nın yaptığı bu değildi. bu oyuncuların tamamı la masia çıkışlı ve tamamı bir sistemin içerisindeki çarklardan ibaret olmuş oyuncular aslında.

    peki barcelona bunu nasıl yaptı? bu sadece "bir yaş aralığında iyi bir jenerasyon yakaladılar işte canım" demekle açıklanabilir bir durum mu?

    açık söylüyorum: bu şekilde bunu yorumlayan kişi maalesef ki oyuncu yetiştirmenin, altyapının ya da temel olarak futbolun ne olduğundan çok da haberdar değildir maalesef. tıpkı "96-2000 kadrosu zaten iyiydi, terim olmasa da o kadro başarılı olurdu bi kere" demekten farksız. evet hepsi dünya klasında oyunculardı baktığımız zaman ancak onları bir araya getirip bir takım yaratan ve başarıya yürüyen ismin fatih terim olduğu aşikar. şenol güneş bile sadece yabancıların yerine ikame edebilecek en iyi yerli oyuncuları topladı dünya üçüncüsü oldu, ama takım terim'in kurduğu takımdı, oyun terim'in kurguladığı oyundu.

    neyse, sapmayalım konudan. o başka bir yazının konusu aslında.

    yine aslında başka bir yazının konusu gibi görünen ancak bu başlığı ziyadesi ile ilgilendiren bir konuya biraz gireceğim, emin olun sonu bağlanacak.

    her birinizin ezbere bildiğini bilmeme rağmen size futbol ile ilgili bazı temel bilgileri vereyim:

    futbol aslında sadece alan bulma oyunudur. 2 takım düşünün, bunlardan birisi hücum ediyor diğeri savunma yapıyor olsun. hücum yapan takım, savunmanın içerisinde alan bulmaya çalışırken savunma yapan takım ise bu alanı vermemek üzerine planlar yapar. futbol dediğimiz oyunun temel noktası budur.

    peki nasıl alan bulunur? bunun için işte taktiklere, sistemlere ve oyun şablonlarına ihtiyacınız vardır. savunma yapan takımın dengesini bozmak size alan verir, bulduğunuz alanı değerlendirdiğinizde kazanırsınız. eninde sonunda kazanırsınız çünkü taktiğiniz, sisteminiz, şablonunuz doğrudur ve rakibin de ne kadar doğru olursa olsun bozarsınız bunu.

    italyan teknik adam, 5-4-1 sisteminin yaratıcısı ve catenaccio taktiğini diğerlerinden yardım ile hayata geçiren annibale frossi'nin dediği aslında doğrudur. "mükemmel futbol maçı 0-0 bitmelidir. çünkü bu sahadaki hücum ile savunma arasındaki dengeyi gösterir." rakibi mükemmel alan kapatmaktan açtığınız anda bu alanı bulur ve skora gider maçı kazanırsınız, bu kadar basit.

    üstteki önerme ne kadar biz seyirciler için sıkıcı bir maçı işaret etse de aslında doğrudur. neyse, konumuza geri dönebiliriz artık.

    futbol takımı dişli ile çalışan bir makinedir. dişliler birbirlerinin dönmesine yardım eder ve makine çalışır.

    buradaki sorun, dişlilerden birisi sistemden çıktığında yerine aynı şekilde bir dişli koyarak makinenin çalışmasını devam ettirmektir. çünkü sakatlıklar - cezalar - transferler derken muhakkak dişliler bir şekilde çıkacak, yerlerine yenileri gelecektir. yeni gelen dişli eskisi kadar güçlü olmazsa makine çalışmayacaktır.

    işte burası sevgili arkadaşlar, bizim altyapımıza vermemiz gereken önemi gösterir.

    sadece as takım değil, tüm takımlarımız bizim birer makineye dönüştürülmeli. elbette as takım kadar büyük olmasa da tüm dişliler yapacağı görevi bilmeli, tüm dişliler doğru şekilde çalışmalı ve sistem işlemeli.

    as takımı 1 oranında düşünürseniz altyapı 1/2 diğer altyapı takımları 1/4 1/8 vb. oranlar ile kurulmalı ancak hepsi aynı makine olmalı. yani hepsi aynı taktiği çalışmalı, yani hepsi en alt kademeden en üste kadar ne oynayacağını bilmeli.

    diyelim sol bek oyuncusu, şu anda as takımda en sıkıntılı mevkimiz bir çoğumuza göre. buradaki dişliyi (oyuncuyu) çıkarıp yerine altyapıdan bir dişli koyduğumuzda bizim makinemiz çalışmaya devam etmeli. etmek zorunda. etmediği her saniye makinemiz boşa duruyor demektir ve üretim yapanlar bilir boşa yatan bir makine = zarar.

    işte burada almamız gereken örnek aslında karşımızda kapı gibi duruyor, biraz bozulmuş olabilir son döneminde ancak bize bir altyapı sisteminin nasıl olması gerektiğini en net anlatacak sistem daha önce kurulmuş, denenmiş ve başarısı kanıtlanmış olan barcelona'nın yapısıdır.

    yani la masia'dır.

    johan cruyff barcelona'nın başında göreve gelene kadar aslında bu tarz bir yapıdan bahsetmek barcelona için de pek mümkün değildi. girişimler vardı ancak hiç bir zaman o istenen potansiyele ulaşamamış, zaman zaman kapatılmış, zaman zaman verimi düşmüş bir yapıdan bahsetmek mümkün aslında la masia derken.

    ancak cruyff ve işin başındaki isim laureano ruiz birlikte oluşturdukları bir sistem ve antrenman methodları ile bu sistemi çalıştırmayı başardılar. eğer cruyff bu işin mimarı ise, laureano la masia sisteminin babasıdır.

    kelime çevirisi olarak çiftlik evi anlamına gelen la masia bu şartlar altında kurulmuştur. cruyff oynamak istediği sistemi belirlemiş, antrenman methotlarını çizmiş, istediği tarzda oyuncuları net olarak anlatmış ve laureano ruiz bunların hepsini la masia'da hayata geçirmiş. 4 yıllık teknik adamlık döneminde cruyff toplamda 32 tane la masia mezununa barcelona 1. takımında forma vermiş. 32 tane.

    ve gelelim pep guardiola'ya.

    barcelona b takımında teknik direktörlüğe cruyff'un önerisi ile başlayan guardiola, ilk yılının ardından a takıma yükseltildi. bu guardiola barcelona a takımı ile 2 şampiyonlar ligi şampiyonluğu alırken kadrosunda her bir finalde 7'şer tane la masia mezunu vardı.

    şimdilerde yenilenmiş ve eski görkemli günlerini arayan la masia aslında en büyük yardımı guardiola'nın kariyerine yapmıştır. hali hazırda bir la masia mezunu olan teknik adam, önce b takımı ile yeniden oraya dönmüş ardından a takımı teknik direktörlüğünde 2 şampiyonlar ligi şampiyonluğu, 3 peşpeşe la liga şampiyonluğu getirmiş ve bunu 11 oyuncusundan 7'si la masia mezunuyken başarmıştır.

    çöküşü ve artık eski görkeminde olmayışı aslında apayrı bir yazıda incelenmeli ancak basite indirgersek eğer;

    1- a takımın çok başarılı olması ve oyunculara şans verilmemesi
    2 - genç oyuncuların üzerindeki baskının çok yüksek olması
    3 - kiralama sisteminin yeteri kadar kullanılmaması
    4 - sürekli oyuncu kazanımı + kazanılan oyuncuların değerlendirilmemesi üzerine sıkışma
    5 - as takımın taktiğinin değişmesi, la masia'nın da sisteminin değişmesi ve henüz meyvelerinin alınamaması

    gibi 5 maddede özetleyebiliriz.

    peki biz bunu galatasaray'a nasıl entegre etmeliyiz ya da daha doğrusu edebilir miyiz?

    fazlasıyla zor, meşakkatli ve sancılı bir süreç bu. ancak eğer ki biz bu dişliler bu makineyi çalıştırmaya devam etsin diyorsak bizim dönmemiz gereken sistem budur.

    barcelona'nın yıllarını almış bir düzen var ortada, kısa vadede bunun değişmesi çok kolay değil. ancak günümüz ekonomik koşulları ile ortalama bir oyuncuya senelik yapılacak yatırım bu sistemi doğru çalıştırmak için kullanılırsa işte o zaman ciddi değişimler gözlenebilir bana kalırsa.

    öncelikle kemerburgaz tesisleri: ne kadar erken bitebiliyorsa o kadar erken bitirilmeli. çünkü hali hazırda florya'da genç takımların kullandığı sahaların durumunu az buçuk biliyoruz ve aradaki uçurum bizi maalesef zorlayacaktır gelecek dönemler için. bugün ajax'ın genç tesislerinde 10 - belki daha fazla saha var. tüm yaş kategorileri aynı kalitede çimlerde benzer şekillerde çalışıyorlar, bizde bu durum halen sıkıntılı.

    sonra koçluk ve mentorluk: aslında burada da daha çok ajax modeli örnek alınabilir çünkü ajax'ın teknik direktörlüğü ve antrenörlüğü bile öğreten ayrı bir akademisi var. biz sadece "eski futbolcu altyapıda çalışsın işte" falan diye bu işlere bakarken adamlar bunun için bile ayrı bir okul kurmuşlar adeta.

    gelelim 1481 futbol grubu projesine: aslında beni gelecek dönem için en heyecanlandıran projelerden birisi bu. şu an için niğde anadolu fk alımı bile bu projenin geleceği için umut vadediyor. fransa'dan hollanda'dan belki ingiltere'den almanya'dan küçük de olsa takımları satın alıp buralara tesis - antrenörlük için yapılacak ufak yatırımlar ve galatasaray'ın oyun yapısını - sistemini genç oyunculara aktaracak çok kapsamlı bir proje beni ciddi anlamda heyecanlandırıyor. umarım beklediğimiz sonuçları görebiliriz.

    sonuç: beklenti nedir bilmiyorum ancak bildiğim şey yüksek beklentinin herkesi üzeceği. siz altyapıdan çıkan her futbolcunun prime arda turan yeteneğinde ozan kabak kalibresinde çıkmasını beklerseniz yanılırsınız maalesef. belki bu sistemden çıkan futbolcuların tepe noktası sabri sarıoğlu olacak (ki yanlış anlaşılmasın, yıllarca a takıma her şekilde hizmet etmiş bir oyuncuyu asla yermiyorum - yeteneğini de tartışmam burada, verdiğim örnek sadece seviye göstermek için) belki özgürcan özcan olacak belki cafercan aksu olacak belki de cem sultan olacak. (bu oyuncuları hatırlamayan genç kardeşlerime google aramaları yapmalarını ve öğrenmelerini tavsiye ederim)

    ancak netice itibarı ile atıyorum sofiane feghouli ile yeni bir sözleşme yapıp 2.5 milyon euro (günlük kurdan senelik 28.500.000 tl) vereceğimize bu 28.500.000 tl'yi galatasaray'ın geleceği için kullanma şansını yaratalım. belki bugün değil, yarın değil ancak bir gün bu yapıya harcadığımız 28.500.000 tl sayesinde yarın sofiane feghouli seviyesinde oyuncuların bile giremeyeceği bambaşka bir takımımız olacak. belki altyapımızdan 10 tane feghouli çıkacak, satışları bizi ekonomik olarak rahatlatacak, belki a takıma katkı sağlayıp bizi dünyalardan büyük hedeflerimize ulaştıracak. belki de cafercan olacak, bilemeyiz. ancak denemeden bilmenin bir yolu yok.

    sürekli olarak oyuncu alımı ile, yüksek maaşlarla, satılamayıp elde kalan oyuncularla döndürülebilecek bir sportif yapımız artık maalesef ki yok. bunu kabul etmemiz lazım.

    ancak kabul etmemiz gereken en önemli nokta, belki en kilit şey şu: sabırlı olmak zorundayız.

    bu kadar yazının 2 nedeni var aslında. 1.si zaten ne zamandır 3 senelik yapılanma çerçevesinde bu konuya da değinmek istemem. 2.si de bugün gündeme gelen altyapıdaki futbolcuların hepsini süper star zannetmek başlığı. sabah oradaki yazılanları okudum kahvaltımı yaparken, inanamadım. bakın arkadaşlar, altyapınızdaki her forvet messi, her orta saha xavi, her stoper pique, her kaleci muslera olmak zorunda değil. sürdürülebilir bir yapı, 25 kişilik kadro, kurulan oyun düzeni ve antrenmanlar içerisinde iş yapabilecek ve maliyeti sadece yetiştirmeye harcanan para olan her oyuncu bizim için artık süper star seviyesinde değer görmelidir.

    misal ali yavuz kol. gol mü kaçırıyor? kaçırsın. 1 tane 3 tane değil 100 tane kaçırsın, önemi yok. 101'den itibaren düzenli bir oranla gol atmaya başlaması demek senin diagne'ye 13 milyon euro ödememen demek, falcao'ya senelik 5 milyon euro maaş vermemen demek. seni rekabetçi seviyenin içerisinde tutabilecek her oyuncu bizim için (bulunduğumuz ekonomik şartları göz önünde tutmak zorunluluğu ile) süper star olmak zorunda. olmasa bile bu çocuklara sabretmeliyiz, zaman vermeliyiz.

    gidin bir ağaç dikin, büyümesi 40 sene alıyor. gidin bir iş yeri açın, düzenli olarak çalışması bazen seneleri buluyor.

    ağacın başında durup "ne biçim ağaç bu, bundan ağaç falan olmaz" demenin ağaca faydası ne?
    işyerine gidip "yok, olmaz sen bu işi yapamazsın" diye her gün oradaki insana söylemenin faydası ne?

    genç oyunculara sabredeceğiz. hep birlikte sabredeceğiz. bu yapıya inanarak genç oyunculara sabrettiğimizde bana yarının barcelona'sı olmayacağımızın garantisini verebilecek var mı?

    bu garantiyi veremiyorsanız genç oyuncuları biraz daha rahat mı bıraksak artık gelişimleri için?
  • 766
    2017 yılında yapılan 17 yaş altı avrupa şampiyonası'nın yarı finalinde ingiltere ile başa baş mücadele edip kaybettiğimiz maçın kayıtları;

    https://www.transfermarkt.com.tr/...spielbericht/2856384

    bizim takımın ileri dörtlüsü tamamen galatasaray'dan, defans da sol bek hariç galatasaray. ilk 11'de 7 galatasaraylı.

    rakibin ileri dörtlüsünün anlık toplam piyasa değeri 211 milyon euro. şişirme diyecek olanlara jadon sancho için bu yaz 85 milyon euro ödendiğini, phil foden'ın ise 8 haneli bir rakama hiçbir yere gitmeyeceğini belirtmek isterim. maalesef bu piyasa böyle. yedekten de oyuna emile smith rowe'u almışlar, anlık piyasa değeri 28 milyon euro, arsenal'in en çok gol atan oyuncusu ve 10 numarası.

    bizim ileri dörtlüden malik keçiören'den 3. lige nevşehire kiralanmış, recep 2. ligden buca ile anlaşmış, atalay bizim takımda ama süre alamıyor, yunus adana demirspor'da kiralık. dün bize iki tane sallayan yunus, geçen sezon alt ligde kiraladığımız takımın şampiyonluğundaki en önemli etkenlerden biri olan yunus.

    200 küsür milyonluk hücum hattı olan rakip bizim çocukları zar zor yenmiş. demek ki "bizim çocuklar çelimsiz, bizim çocuklar şöyle böyle" argümanları bir yerde taca çıkıyor. chelsea callum hudson-odoi'yi, city phil foden'ı hiçbir zaman kiraya vermedi. yavaş yavaş süreler vererek, takıma adapte ederek yıldızlaştırdılar. city'nin aynı stratejiyi uygulayamayıp 8 milyona dortmund'a sattığı sancho'yu 4 yıl sonra united 85 milyon euroya transfer etti. biz de yunus'a şans vermeyip bir yere bonservisiyle gönderirsek birkaç yıla yabancı sınırının da etkisiyle 10 milyona geri almaya çalışırız bu gidişle. demek ki "kiralık gitsinler, pişip dönsünler" mantığı da bir yere kadar geçerli ama bir noktada hem zaman hem para kaybettiriyor.

    hepsi milyoner olan ingiltere'deki büyük takımların tamamında kadroda altyapıdan yetişen ve ciddi süreler alan, hatta süperstar adayı olan futbolcular var. bayern münih 35 milyon euro ödediği benjamin pavard yerine sakatlanana kadar altyapıdan gelen josip stanisic'i oynatıyordu. altyapıdan gelen thomas müller ortada. psg sonsuz bütçesine rağmen yıllar önce sol stoperini altyapıdan gelen presnel kimpembe'ye güvenip emanet etti ve adam 26 yaşında partneri sergio ramos iken kupa maçında sahaya kaptan olarak çıkıyor. real madrid 31 milyon euro'ya wonderkid eduardo camavinga'yı transfer etti ama rotasyonda altyapıdan gelen federico valverde daha önde. barcelona'nın geçen sezona kadar sınırsız bütçesi vardı ama istisnasız her sezon altyapıdan bir anka kuşu çıkardı, son örnekleri de anssumane fati ve pedro gonzález lopez. sınırsıza yakın bütçesi olan takımlar bunlar hep.

    bunu siz yetki sahiplerine düz bir taraftar olarak ben anlatmaya çalıştığım için çok çok üzgünüm ama altyapıya önem vermediğiniz sürece 3 değil 33 yıllık planlama da yapsanız her sezon aynı mevkilere para harcayarak onlarca transfer yapmaya mahkumsunuz sayın galatasaray teknik ekibi ve yönetimi.
  • 767
    taraftarin verdigi onem sahada 5 dk. kalan oyunculara yaptigi yorumlara bakmak suretiyle gorulebilecek olusum. tabii konusmanin hicbir maliyeti olmadigi icin su aralar en buyuk altyapi asiklari yine taraftarimiz oldu. neden? 2 sezondur kiralanip, kiralandigi yerde iyi isler yaparak pisen, planlamasinin isledigi gorulen oyuncumuz dun nihayet izledigimiz macinda gayet iyi bir performans ortaya koydu. ve bu bize hicbir zaman ispatlanamayacak hayali senaryolardan takimin basindakilere hesap sorma hakki verdi. peki o neden? cunku bu oyuncularla oynayin gerekirse 10. oluruz denilen takim siralamada 11. siraya dustugu icin kelle arayisindayiz. ne yapiyoruz? gaassarayi ve de onun ozkaynaklarini savunuyoruz, cunku asigiz be kardesim!

    cok sukur, aklimiz hafizamiz yerinde. bu gencler sahaya suruldugu zaman kimin ‘fizigin yetersiz karsim, ust vucut calisman lazim’ yazdigini falan hatirliyoruz. bu arada belirtmeden gecemeyecegim, ben cok isterim ve bu konuda fatih hocanin daha cesur olmasini isterdim. ama taraftar genc oyuncudan yana anlayisi bir palavradan daha fazlasi degildir benim gozumde.

    arkadaslar ornek verilen ingiltere, avrupa altyapilari onlarin ust yapiya tasinmasi ilmek ilmek islenmis, kurulmus buyuk yapilardan, geleneklerden olusuyor. o da bulundugu toplumun kulturu ile cok yakindan alakali bir sey. boris johnson’a sadakatle degil sahiden futbol topuna ve oyununa odakli ustliglerin altyapilarindan bahsediyoruz. bir umut alman teknik adam kuntz ve orada yetismis hamit altintop bir canlandirmaya vesile olur. bu bir eziklik ifadesi degil, icinden yetistigim toplumu tanimanin aci kabullenisi. toplumun siluetini her kurumda, her olayda gorursunuz. goruyoruz.

    umarim buradan sezonda 1-2 oyuncu atilir a takima, ben heyecanla beklerim. gikim da cikmaz. ama ben olacagi biliyorum, o zaman da gelip yine dert anlatmaya calisacagiz ve bu ‘topcu degil’, ‘cop, hicbir ise yaramaz’, ‘sirf altyapidan yetisti diye tenekeye teneke demeyecek miyiz’, ‘ust vucut’, ‘ayakta duramiyor’, ‘ilkokul cocugunda daha iyi vucut vardir’, ‘adam olacak futbolcu kendini belli eder’ yorumlari arasinda kaybolacak yorumlar yazacagim ben o senaryoda da. ben o yuzden bu genclerle antrenman yapan, gunduzu gecesi bunlar olmus, hayati bunlar olmus teknik ekiplere guvenmeye devam edecegim. ben, ki fiziki imkanlar geregi youtube’dan yayinlanan maclar disinda altyapi oyuncularini izlememis birisi olarak haddimi bilmeyi tercih ediyorum ve hayatini bu ise adayan insanlara birakiyorum bu isi. benim isim destek, benden yana gonulleri ferah olsun; hep arkalarindayim. firsatim olsa etkileyebilecegim bir pozisyona gelmek cok isterdim ama onu fm’den yapabiliyorum sadece. o da bana ahkam kesme hakki vermiyor. neyse, yalandan agiz ucu ile degil, hep destek tam destek!
  • 769
    alt yapımızdan çıkmış, bize katkı vermemiş veya erkenden bir şekilde ayrılıp, kendisi için ah vah dediğimiz bir tane oyuncu hatırlamıyorum. belki efecan karaca yani, o da ne derece fark yaratacak oyuncu tartışılır.

    neyse demem o ki her alt yapı oyuncuna star muamelesi yapılıyor, sonra 18 yaşındaki ergen koskoca galatasaray takımına sözleşme imzalamıyor ve hocası 18 yaşındaki bu ergeni a takımda oynatmadı diye yerden yere vuruluyor. üstelik bu hoca fatih terim.

    gerçekten fantastik bir hikaye. dediğim gibi elimizden kaçırdığımız ve sonrasında başarılı olan daha 1 tane alt yapı oyuncusu yokken.

    alt yapı antrenörleri bilmiyor, camianın içinde ki yardımcı hocalar, scoutlar bilmiyor, fatih terim bilmiyor ama evinden twit atıp, sözlüğe yazan biz taraftarlar maşallah her şeye hakimiz.
  • 772
    alpaslan, aytaç, ömer, emre kılınç kadar oynayacak yetenekte futbolcular var ama hoca sağolsun eskisi kadar güvenmiyor.
    yıllardır aynı şeyi söylüyorum, bunu hocanın insiyatifine bırakmayacaksın. öyle olunca oynatmıyor.
    11 yabancı, kerem, barış gibi 5-6 potansiyelli türk oyuncu ve geri kalanları alt yapıdan alacaksınız.
    galatasaray’ın alpaslan, aytaç gibi futbolculara 5-6 milyon tl maaş vermek gibi bir lüksü olamaz.
    eğer hoca bunu kabul etmiyorsa da sağda müsait bir yerde inecek.
    bu sezon aytaç toplasak 200 dk süre almamıştır. yazık günah değil mi kulübün verdiği 6 milyon maaşa? onun yerine rotasyona bartuğ’u koyardık.
    aynı şeyi yıllardır yazıyorum, değişen hiç birşey yok.
    galatasaray alt yapısında yetenek olarak sıkıntı yok, sıkıntı çocuklara güvenmemekte.
    gerçi bugün gençler oynasın diyenler yarın en çok eleştiren olurlar o da ayrı konu.
  • 773
    türkiye’den avrupa’ya en çok oyuncu gönderen türkiye’nin en iyi akademisi.

    son 10 yılda ise bu tanımı hak etmeyen oluşumdur. son günlerde bartuğ elmaz ve mustafa kapı üzerinden çok spekülasyon dönüyor. sözleşme uzatmadan avrupaya gittikleri için bu çocuklara nefret kusan binlerce insan var. peki bu çocuklar yanlış mı yaptı ? kesinlikle doğru olanı yaptılar.

    bizim hiçbir altyapı oyuncusu için plan ve programımız yok. kafasını biraz çıkaran sezon başı kampına katılır. sonrasında transferin son günü eş dost ayağına ilk isteyen alt lig kulüplerine gönderilir. elde kalan var ise maçların 90+5. dakikalarında oyuna girer. bizim altyapı oyuncularına verdiğimiz değer sadece bu.

    mustafa kapı’nın karagümrük’e dönme haberleri çıkmış.
    herkes gelmiş iyi oldu karagümrük’e kadar düştü diyor. ya mustafa işte böyle düşersin. galatasaray ile sözleşme uzatsaydın transferin son günü 68 aksaray belediyespor’a kiralanırdın sonra da döndüğünde bu adam gelişmedi fiziği yetersiz diye gazeteciler söylerdi. belki biraz şanslı olsan 90+2. dakika da oyuna girerdin. şimdi lille’den süper lig’in orta sıra takımlarından karagümrük’e gelmişsin. sürün şimdi !!!

    bizim hiçbir altyapı oyuncumuza değer verdiğimiz yok. hepsi şansına ne kadar ilerleyebilirse o kadar ilerliyor. süleyman luş diye solbekimiz var. kendisi rıdvan’ın ve cemali’nin jenerasyonundan. ayrıca o zamanlar milli takımın da as solbekiydi. peki biz ne yaptık bu çocuğa bakalım. 19 yaşına kadar maç kadrosunda bir kere bile şans vermedik. 2020 yazında takımla beraber sezon başı kampına katıldı ve transferi son günü 2. lig ekibi şanlıurfaspor’a kiralandı. şanlıurfaspor o gün transfer yasağını kaldırmıştı ve bir anda 20 transfer yapmıştı. allah aşkına çocuğu gönderdiğimiz yere bakın. bir günde kurulan ve birbirini hiç tanımayan ayrıca yeni teknik direktörünün onayı dahilinde alınmayan bir takım. bu adam türkiye’nin en potansiyelli solbeklerinden birisiydi. biz oraya gönderirken şanlıurfaspor’un tesislerinin durumunu, spor salonunun yeterliliğini, antrenman sahasının zeminini, takımın oynadığı sisteme uygunluğunu, kadro da ki rakip mevkidaşlarını, beslenme programını, yaşam standartını, şehre uygunluğunu ve mental açıdan ne durumda olacağını hesaplayıp göndermemiz lazımken son günde kurulan bir takıma çocuğu yem ettik. aynı süleyman luş şu anda bandırmaspor’da kiralık ve caner cavlan’ın yedeği konumunda. sene sonu gelince de kendini geliştiremedi diye geri yollarız.

    bu sadece bir örnek. bu şekilde bir çok altyapı oyuncumuz heba oluyor. şimdi akıllara yunus akgün geldi. peki sizce yunus’un altyapı’dan çıktıktan sonra ki kariyerini planlı bir şekilde hazırladık mı ? tabiki de hayır. arkadaşlar sezon başında yunus’u neredeyse oğulcan transferi için rizespor’a gönderiyorduk. iş olmayınca döndük adana demirspor’a gönderdik. biz peki sizce rizespor ile yunus’u geliştirebilmek için bir plan program dahilinde çalışma yapmışmıyızdır ? tabiki de hayır. bizim altyapı oyuncularımız takas da kullanılacak kadar veya eşe dosta kiralanacak kadar değersiz. gelişirlerse galatasaray altyapısı, gelişemezlerse yetersiz. bu kadar basit çünkü olay. futbol şansı yunus’un yüzüne gülmüş ve adana’ya gitmiş, sonrasında oraya montella da gelince basamak atlayabilmiş. ama çoğu yetenekli oyuncularımız bu kadar şanslı olamıyor.

    saçma sapan bir tane alt ligden takım aldık. bizim altyapı hocamızı oraya gönderdik ve önümüzde ki dönemlerde oraya altyapı oyuncularımızı göndereceğiz. e ben ne anladım bu işten ? aynı ekibi istanbul’dan alıp niğde’ye göndereceğiz. bu çocukların antrenman rekabetine, tecrübeli oyunculara ihtiyaçları var. aynı ekip farklı bir lige geçince gelişir mi zannediyorsunuz ?

    türkiye’de son yıllarda proje üreten ve uygulayan bir çok kulüp çıktı. istanbulspor, eyüpspor, afyonspor, menemenspor, keçiörengücü, sakaryaspor. bu kulüpler yeni bir yapılanmaya gidiyor ve programlı ilerliyorlar. bu kulüpler ile kiralık oyuncular üzerine anlaşma yapılamazmıydı ? ilk isteyene oyuncuyu yolla mantığı ile genç oyuncu geliştiremezsin.

    altyapı oyuncularını kadronda tutup rotasyona dahil edeceksin veya kendini geliştirebileceği bir sisteme kiralayacaksın. ondan sonra bu çocuktan olur mu olmaz mı diye konuşmaya hakkın olur. son yıllarda inanılmaz yetenekler yok oldu gitti. kimse mustafa’ya da bartuğ’a da kızmasın. aynı jenerasyonlarından olan erencan yardımcı ve sarper çağlar nerede ona bakın sonra gelin bu çocuklara kızın.
  • 774
    altyapı için kaleci seçim kriterleri galatasarayımız için muhtemelen kale direği alım ihalesi şartnamesi ile karışmış. eray, ismail, berk balaban, batuhan ahmet şen, kaleci seçerken 1.90 asgari uzunluk şartının başka bir anlamı olamaz...

    hadi dediler ki, onemli olan boyu değil işlevi. yetenek olarak da çok kötü durumda olan oyuncuların seçimidir. altyapı seçmelerini özellikle kalecide kim yapıyorsa florya'dan ilk o gönderilmeli...
  • 775
    binbir emek verilerek yetiştirilen çocukların uygun olmayan ortamlarda futbol oynadığı için gerekli gelişimi gösteremediği altyapı.

    örneğin beknaz almazbekov herkesin bildiği üzere potansiyeli yüksek bir altyapı ürünümüz. kendisiyle ilgili yapılan bir skills videosuna denk geldim. izlediğim videoda neredeyse tüm rakipleri kendisinden fizik olarak çok düşük seviyede. özellikle bakmanızı istediğim bir dakika var.

    https://youtu.be/PXj1a5_hRBc

    4:36 da birebir oynadığı rakibi beknaza göre inanılmaz çelimsiz. yani bunların hepsini tek hamlede yıkıp geçiyor beknaz. hal böyleyken fiziksel seviyesinin yeterliliğinin farkına ne kendisi ne hocaları varamıyor.

    alt yaş kategorileri daha dar yaş aralıklarında düzenlenmeli. ozan kabak dışında sağlam fizikli tek oyuncu çıkarılamıyor.

    tabi bu konunun, ırkçılık kuralı gibi boş işler üzerinde yoğunlaşan tff'nin ne derece umrunda olduğu da ayrı bir soru işareti.
App Store'dan indirin Google Play'den alın