• 19252
    öncelikle göndererek başlamak lazım. kadroyu ferahlatmak gerek.
    rodriges, belanda gibi oyunculara ciddi talip varsa satabiliyorsak satmak lazım
    sonra kiralık, bonservissiz oyunculara odaklanmak lazım
    son yaşı fazla olmayan ama büyük liglerde yedek kalan bize geldiğinde etki edebilecek düşük bonservisli oyunculara bakmak lazım.
    türkiye liginden bonservisle oyuncu almak bence imkansız. akbaba, okay, deniz türü hepsine en az 5'den başlar. bizim öyle bir bütçemiz yok.
  • 19253
    18/19 kadro planlaması oldukça önemli olan takımdır. uefa'nın regülasyonu ne olacak, bilemiyoruz? ancak sanırım "sattığın kadar al" yaptırımı olmayacak. en azından bu sezon için. mustafa cengiz bunu ima etmişti. maaş sınırı gibi bir durum olabilir. 55 milyon € konuşuluyordu bir ara maaş sınırı olarak. 4 yıllık regülasyonun 2. yılından itibaren kar etme zorunluluğu gelecek gibi.

    bu bağlamda önümüzdeki sezon için kuracağımız kadronun bizi 4-5 yıl götürmesi lazım. her sene 1-2 ufak takviye ile devam edebilmeliyiz.

    şimdi kadromuzdaki yabancılara bakalım öncelikle:

    muslera - bir aksilik olmazsa 5 sene daha oynar
    maicon - 5 sene götürmesi zor. ama 3 sene rahat oynar.
    mariano - 2-3 sene rahat oynar.
    linnes - 5 sene oynar
    fernando - 5 sene zor ama 3 sene oynar.
    donk - 2 sene belki
    belhanda - 3 sene oynar.
    garry - 3 sene oynar
    feghouli - 3 sene oynar
    gomis - 2 sene maksimum oynar

    bunun yanı sıra seneye de kadromuzda olması muhtemel oyuncularımıza bakalım:

    nagatomo - 3 sene oynar. adam makine gibi.
    denayer - 5 sene rahat oynar.

    12 tane yabancı oyuncumuz var bu bağlamda. dönecekleri saymıyorum. cavanda ve carole gider yine kiralık filan. carasso ve latovlevici de gidecek zaten.

    yani hiçbir oyuncumuz gitmese 2 tane daha yabancı oyuncu transferi hakkımız var.

    şimdi de yerli oyuncularımıza bakalım:

    eray - duracak, belli.
    serdar - 5 sene oynar.
    ahmet - bu sene bile zor.
    tarık - yorum yapmayacağım.
    tolga - bu sene gider bence.
    selçuk - gitmez. kalsa da işe yaramaz.
    yasin - yolcudur abbas.
    sinan - 5 sene oynar.
    eren - 2 sene daha oynar.

    işte sıkıntı burada. 2 yıl daha kadromuzda düşünebileceğimiz 2-3 yerli oyuncumuz var. buraya uzun vadeli takviyeler şart. en azından 3 sene oynatabileceğimiz oyuncular almalıyız.

    sonuçta bu sezon 6-7 tane transfer yapmalıyız. garry, belhanda ve maicon benim gözümde gidebilecek oyuncular. bunlar giderse bunların yerine de adam alınması gerekecek. belki de sadece garry gider. bilemiyorum. ama sadece garry'nin gitmesi durumunda transfer politikamız şu şekilde ilerleyebilir:

    shaqiri (kiralık)- jonathan bamba
    adrien thomasson - asamoah
    emre mor (kiralık)
    emre akbaba
    nuri şahin
    umut bozok - abel hernandez
    yerli kaleci

    böylece şu şekilde bir kadroya sahip olabiliriz.

    muslera
    yerli kaleci
    eray

    maicon
    serdar
    denayer
    ahmet

    mariano
    nagatomo
    linnes

    fernando
    thomasson - asamoah
    donk
    nuri
    emre akbaba
    selçuk

    feghouli
    shaqiri - bamba
    emre mor
    sinan

    gomis
    umut - abel hernandez
    eren

    bu kadrodan belhanda ve eren feda edilebilir. maicon giderse onun yerine de 1 tane stoper almak gerekir.

    ------------------------------------muslera---------------------------------------

    ----mariano--------------maicon---------------serdar-----------------japon----

    ------------------------------------fernando--------------------------------------

    ------------------------thomasson------------nuri--------------------------------

    ----shaqiri---------------------------gomis---------------------------feghouli----

    yerli kaleci
    denayer
    linnes
    emre akbaba
    selçuk
    emre mor
    sinan
    hernandez - umut
  • 19257
    şu aşamada, hangi oyuncunun gelip gideceğinden çok fatih terim hocamızın 2018/19 sezonu nezdinde nasıl bir oyun kurguladığı üzerine konuşmak daha cazip gibi geliyor bana. gelen oyuncularla birlikte tahminler güçlenir veya zayıflar, giden oyuncularla ise yerine alınabilecek oyuncular konuşulmaya başlanabilir. falan filan.

    fatih terim’in belirli bir oyun felsefesi vardır. geçmişinden ve tecrübelerinden güç alır. hücumu ön planda tutan, topun olduğu yerin pozisyon olduğu, beklerin oyuna etkin ve efektif olarak (bu oyun kurmaya katılım, orta sahayı destekleme, gol veya asist olarak düşünülebilir) katıldığı, presin sahanın hemen her yerinde uygulandığı (gegen pressing diyorlar ya, fatih terim'in bam-bam-bam'ı işte) bir oyun anlayışı. bu oyun anlayışı, hocanın ta teknik direktörlüğe başladığı zamandan beridir süregelir. onun oyununda orta sahalar neredeyse hiç statik olmamıştır. bekler sürekli oyundadır. stoperler orta sahaya yakınlaşır, defans hattı ileride kurulur, bu yüzden stoperin hızlı, çevik ve yıpratıcı olanlarını sever. vesaire vesaire.

    içimizdeki ukte bam bam bam 4-4-2’si olsa da, fatih terim’in gelinen şu aşamada hem gözlem hem söylem olarak 4-3-3 dizilişinin bir varyasyonunu kullanacağını düşünüyorum. bazı yorumcular 2 forvetli sisteme dönebileceğinden veya forvet arkasıyla oynayabileceğinden bahsediyor ama ben pek ihtimal vermiyorum. bunu da şuna bağlıyorlar. 2017/18 sezonunda, elinde ikinci bir forvet yoktu o yüzden ikili forvet oynatamadı, diyenler oluyor. ya da belhanda’dan yeterince verim alamadığında feghouli’yi forvet arkasında oynattı, eğer elinde malzeme olursa (hagi, wesley vs) 10 numaralı bir sisteme dönebilir, diyenler de oluyor.

    benim gözlemim 4-3-3 olarak sahaya simetrik yayıldığımız bir oyun düzeni üzerine oluyor. günümüz futbolunda, özellikle kendine eş güçte veya bir tık üst seviye takımlara karşı orta sahayı bırakamazsınız. eski nizam 10 numaralar veya daha 9,5 denilen 10 numaralarla bunu başaramazsınız. eğer elinizde, hagi veya wesley varsa durum değişebilir. şimdinin takımları, bu oyuncuları ileri üçlüde değerlendirme taraftarı. elinde ne kadar yetenekli oyuncu olursa olsun, orta sahayı rakibe kaptırdığınızda bir anlamı kalmıyor çünkü.

    başarılı olan neredeyse her avrupa takımı -istisnalar dışında- bir şekilde 4-3-3 diziliminin bir varyasyonunu oynuyor.

    (bkz: manchester city)
    (bkz: bayern munich)
    (bkz: liverpool)
    (bkz: real madrid)
    (bkz: barcelona)

    bu takımların oyuncu tercihleri dolayısıyla farklı farklı oyun kurgularını tercih ettikleri pekala söylenebilir.

    4-2-3-1 diziliminin de aslında, 4-3-3’ün 6, 8, 10 numara tabir edilen oyuncularla oynanan bir varyasyonu olduğunu düşünebiliriz. ya da 4-4-2’nin günümüz futbolunda 6, 8 ve 9,5 numaralarla oynanan başka bir varyasyon olduğunu da söyleyebiliriz. fakat her iki durumda da orta sahayı rakibe vermeniz oldukça muhtemel. bu yüzden, eski nizam 10 numaraları ve 9,5 numaraları orta saha üçlüsünün bir parçası değil de, hücum üçlüsünün bir parçası yapmak daha makbul görülebilir. en azından benim görüşüm bu yönde. elinizde üst düzey oyuncular olacaksa durum değişebilir tabii.

    bence fatih terim, orta sahayı kesinlikle savaşmadan vermeyecek isimlerden kuracaktır. bunu da orta üçlüde bir 6 numara ve iki 8 numara kullanarak yapmak isteyecektir. sekiz numaralardan biri merkezileşmiş bir eski nizam 10 numara olursa ne âlâ. efektif işleri ise ileri üçlüye bırakacak gibi geliyor bana. dediğim gibi üst düzey orta sahalar varsa elinizde işler değişiyor.

    biraz merkezileşmeden bahsedeyim burada.

    gelişen futbol, modern futbol, endüstileşme ve küreselleşme yolundaki futbolda, futbolcuların evrilme ve evrim evresinden de bahsedilebilir.

    günümüz futbolunun merkezinde, orta saha oyuncuları var. belki futbol sahasının en geniş kısmını oluşturduklarından, belki de sahanın tam ortasında birleştirici köprü vaziyetinde olduklarından.

    önceden, orta saha oyuncuları üç kisveden oluşuyordu: ön liberolar, merkez orta sahalar ve 10 numaralar. sanırım hepimiz bu oyuncu gruplarından futbol severlerin hangi meziyetlere sahip olması gerektiğini biliyordur. kısaca üzerinden geçelim:
    ön liberolar, daha mücadeleci, daha defansif meziyetlere sahip oyunculardan oluşur.
    10 numaralar, daha efetif, daha skorer, daha kreatif meziyetleri olan oyunculardan oluşur.
    merkez orta sahalar da, her ikisinden biraz biraz yapan oyunculardan oluşur.

    bu aslında, siyasi görüşlere benzer. sözgelimi, önliberolara sağ görüşü atfedersek, 10 numaralar sol görüş, merkez orta sahalar da merkez görüşe atfedilebilir. aynı şekilde, merkez orta sahalar da kendi içinde savunma tarafları baskın olanlar için merkez sağ ya da hücum olarak bakarsak merkez sol olarak görülebilir.

    peki ne oluyor? günümüz bilgi, küreselleşme ve iletişim çağının dünyasında, görüşler merkezileşmeye başlıyor. “ben aslında sağcıyım ama solun şu görüşüne karşı değilim,” söylemine sahip kimseler daha fazla ortaya çıkıyor. yani, gün geçtikçe fikirler merkezileşiyor.

    aynı şey, futbol için de geçerli. “ben aslında 10 numarayım ama biraz savunma da yapabilirim,” gibi. mesela, eski nizam 10 numaralar artık neredeyse yoklar. bir evrilme ve evrim sürecindeler. futbol gelişiyor ya, futbolcular da artık gelişmeye mecbur. buna en güzel örnekden biri, james rodriguez... bayern munih’e transfer olmadan önce, neredeyse tanımı ve meziyetleri gereği eski nizam 10 numaralara güzel bir örnekti ve real madrid’de pek şans bulamıyordu. bayern münih’e transfer olduktan sonra özellike jupp heynckes ile birlikte bir evrilme ve gelişme söz konusu oldu. aynı şekilde, kevin de bruyne’ü, luca modric’i, toni kroos’u, isco’yu falan filan örnek gösterebiliriz. bu futbolcular oyunlarını az ya da çok merkezileştirmeyi başardı.

    peki ya, önliberolar? onlar da artık merkezileşiyor. eski nizam önliberolar yavaş yavaş piyasadan çekiliyor. özellikle gelişmiş, yani başarılı olan/olmuş kulüplerde bu çoktan gerçekleşti diyebiliriz. gelişmekte olan yani, parası olup oldukça başarılı olan büyük kulüplere kafa tutan kulüplere baktığımızda bu trendin yayılmaya başladığını görebiliriz. gelgelim, önliberoların seyri hızla sürerken, bu takımlarda halihazırda 10 numaralar konusunda yavaş bir seyir söz konusu.

    neden? doğrusu, iyi bir merkez orta saha oyuncusu ellerinde tutmaları çok güç. 10 numaradan evrilen bir merkez orta saha oyuncusu ile önliberodan evrilen merkez orta saha oyuncuları arasında bariz bir yetenek farkı var. hepimiz meşhur sözü biliriz: “savunma oyuncusuna hücumu öğretmek zordur, hücum oyuncusuna savunma yapmayı öğretmek görece daha kolaydır.”

    biraz daha ileriye gidelim. aşırı sağcı olarak gösterebileceğimiz stoperler de önliberolaşmaya başlıyorlar. forvetler 10 numaralaşmaya, kanatlar forvetleşmeye veya orta sahalaşmaya, bek oyuncuları kanatlaşmaya veya orta sahalaşmaya, kaleciler liberolaşmaya başlıyor. otoriteleşme atıl kalmaya başlıyor. işte dananın kuyruğu da burada kopuyor. bu türden oyuncuların sayısı çok az. ve büyük takımlar, bu tür oyuncuları kaçırmıyor. dolayısıyla, gelişmekte olan takımların gelişimleri yavaşlamaya başlıyor. gelişiyor ama gelişiminde azalma söz konusu.

    işte tam burada dünya gündeminden bahsedelim. özellikle avrupa ve amerika’da, genel itibariyle dünyanın diğer gelişmekte olan ülkelerinde milliyetçi söylemdeki artış trendi malum. seçimlerde, milliyetçi, muhafazakar veya sağ görüşlü partilerin daha alıcısı var. biri ardına diğeri seçimlerden galip ayrılıyor. bunun nedenlerini şimdi tartışmayacağım. yeri de değil.

    ama futbolla benzerliğine değineceğim. futbolda durum şu: mesela kaleciler... ayağı düzgün bir kaleci arıyorsunuz ve buluyorsunuz ama kaleci asli görevinde yani kalesini savunmakta aynı derecede iyi değil. oyuna katılan stoperler buluyorsunuz ama atakları savuşturma da ehil değil. diğer bölgeler için de aynı şey geçerli. işte trendin değişim gösterdiği yer de burası. önce asli görevini çok iyi yapsın. stoper ise önce top bizde kalsın demesin, atağı bertaraf etsin sonra bir şekilde topu geri kazanırız, düsturu önem kazanıyor.

    büyük kulüplerin merkezileşme raconu devam edecek ya da eski nizama geri dönüş oldukça sınırlı kalacak gibi duruyor. merkezileşmenin tamamen durması mümkün değil. diğer kulüpler içinse aynı şey geçerli değil. bazı takımlarda keskin bir eski nizama geri dönüş görebiliriz. bu şuna bağlanabilir. büyük kulüplerle onların çöplüğünde yarışmak pek mümkün değil. o zaman, başka bir şey denenmesi gerekiyor. bu da şimdilik, bir işi çok iyi yapan oyunculara yönelmekle bir çözüme ulaştırılabilir gibi. yani otoriteleşme yolu... bir konuda master yapan oyunculara yönelim...

    şunu yapar, bunu yapar, onu da yapar denilen oyunculara değil de, “peki neyi çok iyi yapar?” sorusunun cevabı aranıyor. şöyle düşünün bir forvet oyuncusu alacaksınız. çok iyi bitirsin, gerisi önemli değil. buna müteakip, kanat oyuncularınızı, forvetime çok iyi top getirsin gerisine karışmasın. 10 numara, gol yapsın, asist yapsın, oyunu kursun, gerisine karışmasın, bir şekilde idare ederiz. stoper, top geçsin adam geçmesin, oyunu kurmasına gerek yok, orta sahaya versin yeter. vesaire vesaire.

    neyse, uzun oldu. konuyu da dağıttık. geçiyorum.

    2017/18 yaz transfer sezonunda aslında, bu yönde bir transfer harekatı yapmıştık ve açıkçası meyvelerini yedik. fernando – badou – belhanda üçlüsü modern kere modern bir orta saha üçlüsü. ne kadar verim verdiklerinden bağımsız, oyuncu profillerinden bahsediyorum. mesela badou’nun gittiği fernando’nun sakat olduğu dönemde, kullandığımız donk – selçuk – belhanda üçlüsü değildi. yine verimden bahsetmiyorum. verimsiz olduğu da söylenebilir. çünkü, belhanda’nın yerine birçok maçta feghouli’yi bile gördük. sonrasında gelen donk – fernando – belhanda üçlüsü ise verim aldığımız ama yine modern olmayan bir üçlüydü. anlayış moderndi gerçi. fernando’yu kesin hatlarla belirlenmiş bir 6 numara olarak izlemedik de, daha bir 8 numara olarak izledik. hemen değinelim. belhanda nasıl 10 numaradan merkezileşmiş bir orta saha oyuncusu gibi oynadıysa, fernando da ön liberodan merkezileşmiş bir orta saha oyuncusu gibi oynamaya çalıştı.

    ha burada söyleyeyim bence belhanda modern bir orta saha oyuncusudur. meziyetlerini ve verimliliğini tartışabilirsiniz. ama eski nizam bir 10 numara olmadığı açık. zaten, belhanda’nın gol ve asist sayılarını katlamış, belirli bir düzen oturtmuş ve daha az top kaybıyla oynayan halini bulabilsek, bulursun da alabilsek, bu transfer sezonundan başka bir transfer istemem. talisca ile belhanda’nın gattai ile voltranı oluşturduğu bir oyuncu çünkü o. yapılmışı da var: (bkz: kevin de bruyne)

    burada modern modern diye tutturdum. ama aslında modern yerine trend kelimesini de kullanabilirsiniz. avrupa’nın başarılı kulüplerinin şimdilik kanıksadığı bir şeyden bahsediyorum.

    kadro üzerinden gidersem, bu oyun yapısında feghouli’nin de ayrı bir önemi var. çünkü, 10 numaradan beklediğimizi aslında ileri üçlüde ondan bekliyoruz. profili bu yönde bir çizgi çiziyor. yine ne kadar verimli olduğunu tartışabilirsiniz tabii.

    ben açıkçası oldukça umutluyum. ilk 11’imiz geliştirilebilecek yöneleri olmasına rağmen bence ideal yani trende uygun. sadece 1 orta saha ve 1 forvet takviyesi yapsak bile, gruplardan çıkmamız için herhangi bir sıkıntı görünmüyor. bakın gruptan çıkmaktan bahsediyorum. aynı anda hem ligi hem ligi hem kupayı götürmekten bahsetmiyorum.

    peki şu anki sıkıntılarımız neler?
    1. her ne kadar uefa’dan transfer kısıtı gelmeyeceğini düşünecek kadar romantik bir taraftar da olsam, transfer kısıtı gelebilir. bu yüzden elimizden oyuncu çıkarmamız icap eder. elden kimi veya kimleri çıkaracağız ve yerlerine kimi veya kimleri alacağız?
    2. kadro derinliğini nasıl sağlayacağız?
    3. stoperdeki hem nicelik hem nitelik olarak yetersizliği nasıl gidereceğiz? giderecek miyiz, yoksa bu sene idare ederiz kafasında takılacak mıyız?

    falan filan.

    kendimi çokça tekrar etmiş olabilirim. uzun yazmayı planlamıyordum. affola.
  • 19259
    öncelikli olarak nagatomonun ve denayerin bonservisini alarak orta sahada belhandadan daha etkili bize sneijderi aratmayan bir oyuncu bulmalıyız. şu sıralar sneijder dönüyor haberleri sıkça karşımıza çıkıyor. 1 sene gelip oynasın. şampiyonlar liginde mücadele edeceğiz ve hala daha şl seviyesinde bir 8 numaramız yok.

    gomise gelince, kendisi bu sene şampiyonluğu getiren en önemli isimlerdendir. 29 gol 5 asistle oynamak her baba yiğidin harcı olmadığı gibi, yerine tıpkı gomis gibi bir forvet bulmamız da zor. zaten seneye 3 kulvarda oynayacak olması ve 33 yaşına girecek olması yanına bir forvet takviyesi gerektiriyor. gomis kadar olmasa da erenden daha iyi bir forvet şart.

    kanatlarda eksiğimiz yok diye düşünüyorum. malum feghouli bir yıl boyunca sakat oynamış. uzun bir kamp süreci ona iyi gelecektir. seneye rodrigues ve feghouli ikilisi çok can yakacaktır. bir de trezeguet alınırsa tadından yenmez.

    savunmanın göbeğinde serdar maicon denayer üçlüsü bana pek güven vermiyor. bu takım seneye daha formda ve dinamik olacak. maicon bu konuda biraz ağır kalıyor. ayrıca şl de bu savunmanın içinden geçerler. uygun bulunduğunda bir stoper takviyesi gerekir.
  • 19261
    kesinlikle seneye artık takımda olmaması gerekenler*:
    tarık çamdal
    yasin öztekin
    selçuk inan
    hakan balta
    cédric carrasso
    iasmin latovlevici
    eray işcan

    imkan varsa zarar etmeden gitmesi gerekenler:
    younès belhanda
    sofiane feghouli

    kalsa iyi olurlar:
    jason denayer
    yuto nagatomo
    ryan donk

    ayriyeten süper lig havuzundan galatasaray'a transfer edilebilecek, hem üst düzey hem de ekonomik bir futbolcu yok. bir iki tane var, onlara da vereceğin para ile yurt dışından çok daha iyisini alırsın.
  • 19263
    başında fatih terim varken kimin gelip kimin gideceğini konuşmanın kimseye faydasının olmayacağı, benim içinse kim sahaya çıkıp oynayarsa oynasın sonuna kadar destekleyeceğim takım. burada x ismi kesin gitmeli y isminden sıkıldık artık demenin, bahsedilen futbolcunun takımda kalması durumunda taraftarın kendisine bakış açısının çöp niteliğinde olmasını sağlayabilir. evet belki oyuncu gerçekten vasıfsız da olabilir. ama takımda kalması ile kendisinden en iyi şekilde faydalanmak, kendisini desteklemek gerekecektir. bence bırakalım teknik ekip işini yapsın, biz tavsiye vermek yerine destek olalım. tabiki de bu takımın daha iyi olması için kendimizce fikirlerimiz var fakat taraftar olarak görevimiz fikir vermek değil öncelikli olarak takımı sahiplenip desteklemek bence.
  • 19264
    18-19 sezonu kadro planlamasında en çok zorlanacağımız mesele 7/10'luk adamların takımda fazlaca olması. aklımdan geçenlerin, altta da yazacaklarımın özetini en başta yazayım.

    benim kriterim şampiyonlar ligi. kısa vadede büyük başarılar değil ama önce istikrar. dört sene üst üste gruplardan çıkmaya bile tav olabilirim, keza bunu da kolay gördüğüm anlaşılmasın. fakat bu başarı, idare edecek kadrolar ile olmaz. oyun içinde saman alevi gibi parlamalarla hiç olmaz. deplasmanda kazandığımız kayseri, alanya, akhisar maçlarını hatırlayınca insanı endişeye gark ediyor. deplasmanı geçelim, içeride çok başarılı bir performans sergilesek de büyük maçları alacak bir oyuncuya sene boyunca sahip olmadığımızı düşündüm. başakşehir maçını alan mariano'nun sezonda bir kez atılacak golü ve beşiktaş maçında skor avantajı elde ettiren yine sezonda bir kez kendisinden gördüğümüz fernando'nun golü. asla bu galibiyetleri de, kişisel performansları da küçük görmek, gölgelemek gibi bir niyetim yok. çıkacağımız arenayı hepimiz biliyoruz. haklı bir temkinli duruş...

    hücum hattında maç kazandıracak iki adama ihtiyacımız var. biri belhanda'nın yerine, diğeri kalırsa garry, feghouli'den daha skorer bir kanat oyuncusu. yeri gelmişken belhanda için ayrı bir parantez açalım.

    sene boyunca on numara değil de sekiz numara giyse eleştirilmeyecek gibi saçma sapan bir argümanla savunulup durdu bu arkadaş. yaşadığına elano sendromu diyebiliriz. nereye koysan olmuyor. kendisinin oynayabileceği tek sistem vardır: 4-3-3. skor yükünü çeken üçlü varsa önde, belhanda da arkayı hem süpürür, hem de sıradan bir orta sahadan fazlası olarak katkı verir. ama ikinci bir sistem söyleyemezsin başarılı olabileceği. belhanda galatasaray'a avrupada tek maç kazandıramaz. şampiyon olduğumuz günlerde çıkan transfer haberlerine göre aldığımız bonservis bedeli civarı taliplisi varsa aynı gün gönderilmelidir. kendi tarzında iyi bir futbolcu olduğunu düşünebilirsiniz. ama galatasaray'ın ihtiyacı belhanda tarzı oyuncu değildir.

    aynı şekilde beni hayal kırıklığına uğratan feghouli'nin de gönderilmesi taraftarıydım ama dünya kupasını önemsemeyerek ameliyatını ertelemesi bence değerli bir hadise. sezon başı hazırlık kampını da iyi geçirirse kendisi galatasaray için çok iyi bir yedek de olabilir. o kadar yıllık ücret alıp yedekten girmesi çok cazip gelmeyebilir ama bir taraftar olarak bir sene daha kredisi olduğu kanaatindeyim. belhanda olmaz, feghouli olmaz ise kim olur sorusunun cevabı olarak da ihtiyacımız olan iki isim belli: kagawa ve shaqiri. bu iki ismin yeteneği ve tecrübesi, ekonomik şartlar, maliyet-verim oranı, üstüne bir de yaşlarını kattık mı alabileceğimiz en ideal isimler olduğu kanaatindeyim. bu iki isim olmaz, bu tarzda başka isimler olur; olmak da zorunda.

    bunun yanında asamoah gündemin neresinde bilmiyorum ama nagatomo transferinden bağımsız kendisi mümkünse kadroya katılabilirse, kendi içinde alternatifli güzel bir kadroya sahip oluruz. bu veya bu tarzda üç kritik ismin transferi çok önemli. fatih terim etkisiyle gelen başarı kimseyi aldatmasın. ilk on biri ortalamanın biraz üzerinde bir kadro vardı geride bıraktığımız sezon. gerekli takviyeler yapılmazsa aynı başarıyı tekrarlaması mümkün olmaz.
  • 19265
    skora etki eden oyuncular şu şekildedir;
    bafetimbi gomis(29 gol 5 asist)
    garry rodrigues(9 gol, 10 asist)
    sofiane feghouli(6 gol, 9 asist)
    tolga ciğerci(6 gol)
    maicon(5 gol)
    eren derdiyok(3 gol, 2 asist)
    sinan gümüş(3 gol, 1 asist)
    younes belhanda(3 gol, 8 asist)
    fernando(2 gol)
    mariano(2 gol 6 asist)
    yasin öztekin(3 gol, 2 asist)
    serdar aziz(1 gol, 1 asist)
    iasmin lotevlevici(1 asist)
    martin linnes(2 asist)
    selçuk inan(1 asist)
    ryan donk(1 asist)
    yuto nagotomo(3 asist)
    badou ndiaye(1 gol, 3 asist)
  • 19266
    bu yıl* gerek içinde bulunduğu kaosa(u: östersunds maçları, tudor döneminde yaşanan sıkıntılar, ndiaye'nin gidişi ve o süreçte fernando'nun sakat oluşu, dursun desen başlı başına kaos zaten.. ilk etapta aklıma gelenler) gerekse de türlü ayak oyunlarına rağmen rakiplerine de kıyasla oldukça dar bir kadroyla şampiyon olarak 21. şampiyonluğuna ulaşmış olan takımdır.
  • 19267
    satılması gereken futbolcular konusunda taraftar fikir ayrılığına düşmüş belli ki. kimi garry satılmasın diyor kimi belhanda'yı satsak kimi bulacağız diyor kimi gomis satılır mı vs. allah'tan uefa şu cezayı verecek de satmak zorunda kalacağız bazı oyuncuları.

    öyle sükseli transfer bekleyen yoktur sanırım bana göre muslera ve fernando hariç hepsi satılabilir. transfer yapmak için oyuncu satmak zorundayız, alacağımız oyuncu da 22-28 arası olmalı ileriyi düşünelim artık.

    iyi ki kulübün başında kulübü düşünen birileri var ve iyi ki uefa ceza verdi de takımı yoluna sokacağız biraz.
  • 19268
    her sene takımı değiştirerek başarı sürekliliği sağlanamayacağını öğrenmesi gereken taraftarlara sahip takımdır. her aldığın oyuncuyu 1 sene oynatıp satarsan sonra "ya ben neden şampiyon olamıyorum?" diye ağlamayacaksın.

    burada fm oynamıyoruz. ya da burası 4 büyük lig değil ilk 4'e giren doğrudan şampiyonlar ligi gruplarından başlasın. bu şartlarda gelir elde etmenin tek yolu başarıdır. yoksa gençlerbirliği de her sene kar ediyordu. şimdi alt ligdeler artık.

    küçülürsen, küçük kalırsın. burası galatasaray. kimsenin şahsi kolej takımı fantezilerini uygulayabileceği çatladıkapıspor değil.
  • 19269
    ffp'ye bahane bulunup güçsüzleştirilmesinden korktuğum futbol takımımız.
    bize 4-5 adet nokta transfer yeter. 8-10 futbolcuya gerek yok. 8-10 futbolcu alacağız diye düşük profillerde dolaşmanın anlamı da yok. bizi düze çıkaracak konu düzenli olarak şampiyonlar ligine katılmamızdır. beşiktaş gibi bir takım bile şampiyonlar liginde 2-3 galibiyet aldı diye cenk'i bi dünya paraya okuttu. tosici çine satabildi. tolgay'a teklif alıyorlar. ama onlar da yaşlı oyuncuya güvenip, genç seçerken de düşük maliyet üzerinde durdukları için ilk ucl'ye katılamama durumunda battı. hal böyleyken bütün bütçemizi bizi gelecek yıl şampiyon yapıp, şampiyonlar liginde de parlatabileceğimiz 3-4 oyuncu olan bir takım olmak adına harcamalıyız. söylenenler doğru ise garry ve belhanda'dan gelecek parayla 3-4 üst segment oyuncu alabiliriz. 2-3 tane de bonservisi elinde olup ligde yorgunluk sırasında oynatılacak bonservisi elinde oyuncu alırsak. bu yılı da şampiyon tamamlarız. yazının başında dediğim gibi. hedefimiz gruplardan çıkmak, veyahut takımı gençleştirmek ise bunu hemen bu yıla zorlamamak gerek. ilk önce gelecek yıl da şampiyon olacak şekilde kadro planlaması yapmak zorundayız. başka çaremiz yok. şampiyonlar ligi'nde de oyuncu parlatıp 2-3 tane satabilsek yeterli bence. o yüzden eğer yazılan çizilen isimlere yöneleceksek önümüzdeki sezondan bir hayli korkuyorum.
  • 19270
    her sene şampiyon olmak zorunda olmayan kulüp, ben takımımın kısa süreli başarılarını değil, uzun süreli ayakta kalmasını isterim.

    her sene takım değiştirerek başarı imkansız, ama kilit oyuncuların 30-33 yaş aralığındayken de uzun süre aynı takımla oynaman mümkün değil. takımı gençleştirmek ve yeniden yapılandırmak için ben 2-3 sene şampiyon olamamaya tavım.

    beşiktaş yaptı aynısını, 2 sene arka arkaya aldı adamlar, bu sene cl'ye çok abanmasalar, biraz daha doğru transferler ile ilerleseler 3 olurdu. biz niye yapamayalım?
  • 19271
    galatasaray taraftarları şöyle bir yanılgı içinde bence; sanki her oyuncumuza teklif var da biz gomis ya da garry'i satmak istiyoruz sadece. sormak isterim; feghoul, belhanda, maicon, selçuk, eren, tolga, garry, serdar gibi oyuncularımızdan hangisine değerini bulan bir teklif olsa ve oyuncu da tamam dese satmayız? cevabı hiç biri. sanıyoruz ki bu oyuncuların hepsine teklif var da biz satmaya yanaşmıyoruz. takımda şu anda satışı muhtemel gomis, garry, serdar ve belhanda dışında oyuncu yok gibi. tutup biz bunları satmak istiyoruz desek bu seferde mecburen fiyat kırmak zorunda kalırız. maicon'a bir takım 8 milyon euro versin sizce anında gönderilmek istenmez mi?

    biraz sakin ve mantıklı değerlendirmek lazım transferleri. satışın oluştuğu nokta azr ve talebin buluştuğu noktadır. size bir talep olmadan kime satacaksınız oyuncunuzu? şu an talep garry ve muhtemel gomis üzerinde. belki bunlara belhanda da eklenir dünya kupası sayesinde. bunun dışında talep gören ve kulübe hatırı sayılır bir bonservis kazandıracak oyuncu yok gibi. mesela vazgeçilmez görünen serdar ya da muslera'ya teklif gelir o zaman güzel bir gelir elde ederek diğer oyuncuları satmama yolunu seçersin. ama şu noktada böyle bir lüksümüz yok. bu takımdan ayrılacak oyuncular, başka takımların almak istediği oyuncular oalcaktır. bizim satmak istediğimiz oyuncular değil. carole, cavanda gibi oyuncuları satsak ne kadar bonservis kazanabiliriz? taş çatlasa onlardan gelecek para 4 milyon euro olur. çok istediğimiz trezeguet'e bile yetmiyor.

    2018 yaz transfer dönemini değerlendirirken bütün koşulları hesaba katmak lazım. onu satmayalım çok kıymetli deme lüksümüz yok. çok şükür yönetim ve fatih hoca bu görüşte değil ve kulübün menfaatleri doğrultusunda hareket edecekler gibi duruyor.
  • 19272
    toplu olarak sözleşmelerinde indirime gitmelerini bekledigim takımım.

    biz yellow friday, grey friday ile takımımıza olan desteğimizi gösterdik. elimizde avucumuzda olanları kuş kadar maaşımızdan arttırarak storelara koştuk.

    sıra yöneticilerimizde, futbolcularımızda.

    63 milyon euro maaş ödemesi yapan bir takımda her futbolcu sadece 10% feragat etse 6.3 milyon euro gibi bir para kulübe kalır. bu da güncel kurla 34 milyon tl yapar.

    bizde bu kampanyaya;
    (bkz: best friday)
    diyelim...
  • 19274
    2017-2018 sezonunun şampiyonu.

    21. şampiyonlukla ilk sırada.

    2018-2019 sezonunun şampiyonluk için en büyük adayı.

    bütün bunlara rağmen medyada çıkan transfer haberleri berbat ötesi. muğdat, deniz kadah ve serkan kurıntışı gibi isimlerin galatasaray ile anılması taraftarın sabrını taşırmak üzere. ismi geçen oyuncuların transferi yerine “ mali sıkıntılar sebebiyle transfer yapamayacağız” diyerek yolumuza genç oyuncularla yolumuza devam etmeliyiz. bu durum taraftarda daha fazla karşılık bulacaktır.
  • 19275
    unutanlar için hatırlatmakta fayda var: önümüzdeki sezon en az 6 maç şu müziği dinleyeceğiz allah izin verirse: www.youtube.com/watch?v=0Qqd6T_A9LY
    bu müzik duyulurken kamera selçuk inan muğdat gibi adamlara zoomlamamalı. açık söylüyorum iyi kadro kurmazsak en az bir-iki maç fark yeriz. en azından oyuncu satıp takımı geliştirecek transferler yapmak zorundayız.
App Store'dan indirin Google Play'den alın