• 18151
    hücum organizasyonlarında çok büyük eksiklikleri olan takım. küçük maçlarda pek göze batmıyor bu durum. oyuncu kalitesiyle bir şekilde açıyoruz kilidi, devamı da geliyor zaten. ama biraz büyük maçlarda hücum konusunda etkinliğimiz sıfıra düşüyor, biz de bu durumu sürekli futbolculara bağlıyoruz. vay efendim belhanda lakayıtmış, rodrigues'in kafası çalışmıyormuş, latovlevici bütün topları içeri şişiriyormuş, ndiaye artık dribbling yapmıyormuş vs. bütün futbolcularımızın sorunlu olması pek mümkün değil bence.

    bazen gol atılınca anlarsınız, çalışılmıştır o gol. her adımı planlıdır, tık tık tık 2-3 tane hızlı pasla sonuca gider takım. bu sene ben böyle pek golümüzü hatırlamıyorum. tudor kaynaklı bu sıkıntıyı çözersek derbi kabızlığından da kurtulacağımızı düşünüyorum.
  • 18153
    2017-2018 sezonu sonunda şampiyon olduğunda, 18 kasım 2017 başakşehir galatasaray maçı hatırlanmayacaktır bile... hoca yeterli veya yetersizdir, büyük maç kazanamıyoruzdur bunlara bişey demem ama şampiyon olmak bizim genlerimizde var. ve allah'ın izniyle şampiyon olacağız.

    edit: hamza hamzaoğluyla bile şampiyon olmuştur.
    26 ekim 2014 istanbul başakşehir galatasaray maçını yerinde izleyip 4-0'lık yenilgiyi yaşamış olmamıza rağmen sadece 5 gün sonra 31 ekim 2014 galatasaray kasımpaşa maçını koşarak gitmiştik. çok şükür öyle bir mağlubiyet ile peşini bırakacak değiliz. bu takın şampiyon olacak. inanmayanlar bırakabilir ama biz her zaman peşindeyiz.
  • 18157
    sorunu bir maçı 5-1 kaybetmesi değildir.

    sorunu işte şimdi tökezleyecekler, büyük takımları yenemiyorlar dendiğinde bize bunun aksini gösterecek kararlılığı gösterememeleridir. kritik bir maç dahi kazanamayan, hakem hatalarından bu kadar çok etkilenen bir takım şampiyon olabilir mi gerçekten? belki de olabilir. sonuçta kötü olsak bile rakiplerimiz çok hata yapar, biz de şampiyon oluruz. bu kadar basit. ama sahada şampiyon ruhlu olan, dosta güven düşmana korku veren bir takım yok. ben umutsuzum bu takımdan. daha doğrusu tudor'dan umutsuzum.
  • 18158
    halen şampiyon olacağına inanılan takım. kesinlikle olamayız demiyorum mucizevi bir şekilde rakipler sezon sonuna kadar böyle puan kayıplarına devam ederse oluruz. anca öyle oluruz zaten. kendi işimizi kendimiz yapamıyoruz. her büyük maçta yeniliyoruz.

    ancak siz de biliyorsunuz ki beşiktaş'ın kendi evinde üç maç üst üste kazanamaması veya fenerbahçe'nin birkaç maçta son dakikada yediği gollerle puanlar kaybetmesi bir gün bitecek. lideriz diye kendimizi avutmayalım. beşiktaş bu hafta şanslı olsaydı aramızdaki puan farkı 2 olacaktı. işin içinde bir de başakşehir var.
  • 18159
    eleştirileri hak etmiyor bence. bir kere bu takımın rotasyon sıkıntısı var, ayrıca yeni kurulmuş bir takım. şimdi bunlar bir takım için büyük sıkıntılar. bu sıkıntıları aşması gerekenler teknik ekiptekilerdir. sağ olsun teknik ekiptekiler ise bu takımın işini daha da zorlaştıracak her şeyi yapıyor. her maç farklı kurgu ile çıkıp takımın ezbere oynayacak kadar birbirini tanımasını engelliyor. rotasyon olsun diye zorunlu kalmadıkça oynamaması gereken oyuncuları ilk 11 başlatıyor. rakibi iyi analiz edip bu takıma kolaylık sağlayacağına, rakiplere nasıl kolaylık sağlarım diye uğraşıyor. bu şartlar altında şuanki konumunda olması bence kalitesinden kaynaklanıyor. sorunu başka yerde arayalım derim.
  • 18160
    bu takım genetiğini kaybetti gerçekten yahu. ben kendimi,adımı bildim bileli galatasaraylıyım. hadi fb maçlarını anladık artık üzerimizde lanet mi var nedir de,kardeşim ben bjk'yi ts'yi derbiden saymazdım ya son 2 seneye kadar. bak başakşehiri söylemedim bile. zerre korku çekince olmazdı içimde benim için bir gençlerbirliği bir kayseriden farksızdı neredeyse. ben bu takımın bu büyüklüğüne , bu asaletine ayrıca hastaydım ya. bjk,ts'liler sinerdi bizim maçlarda. ağzını açıp gık diyemezlerdi be kardeşim. el insaf son 7 büyük maçta 1 puan yahu. 21 puanın sadece 1'i. beyler bakın burası galatasaray. çıkıp keşke abdürrahim albayrak gibi biri 2 tokat atsa şu hırvat dengesize. yahu ruh hastası sen ne demeye her hafta bozuyosun ciddi rakip gördün mü. bırak sen oyununu oyna burası galatasaray kardeşim. sen rakibe değil rakip sana önlem alacak. en büyüğüsün bu ülkenin en büyüğü. sen gördün mü bayern münihin hoffenheima,red bull leipzige önlem aldığını,formasyonunu bozduğunu. hiç gördün mü barcelonanın bilbao'ya karşı özel hazırlandığını. onu küçük olan yapar. edirneden diyarbakıra, vandan izmire kadar bu ülkenin en büyüğü, vakti zamanında türk bayrağını en çok gururlandırmış ve gururlandırmaya da devam eden en büyük camiası,kulübünün futbol takımı değil.
  • 18162
    skibbe, rijkaard ve mancini ile dahi (kötü hocalar anlamında demiyorum, bu tarz maçlardaki mantalite olarak bilhassa mancini ve rijkaard.) bjk ve ts'yi içerde dışarda tokatlayan takım(dı). tamam bjk ve ts'ye kötü olduğumuz zamanlar, tutuk olduğumuz zamanlar oldu da 2-3 sene üst üste bu kadar kötü olduğumuzu da hiç hatırlamıyorum bu açıdan. bu da özgüven sorunu yaşadığımıza bir delalet. 4. yıldızdan, bilhassa o sezondan sonraki 2 kupa aldığımız sezondan itibaren sürekli kötüye gidiyoruz bu anlamda. şeytanın bacağını bir yerde kırıp tekrar eski günlere dönüş sinyalini çakmalıyız. bu durum elbet bitecek bir yerde ama biraz daha sürerse orta vadede başımızı yakacağı kesin şu aşamada.

    bu seneye özel bunun sebeplerinden birisi de bana göre, takımın oyunu tutamaması ve içerde oynadığımız tempolu, rakibi boğan pres futbolunun dışında hiçbir alternatifi olmaması. rakip bize o oyunu oynatmadığı anda çuvallıyoruz. o oyunu da deplasmandaki derbilerde oynaman falan zor, 3-4 senede bir olur olursa. bu tarz maçlarda ayağa pas yaparak ne yaptığını bilerek oynayacaksın, geride boşluk vermeyeceksin bilhassa havadan gelen topların çoğunu alacaksın. sen de aynı şekilde, özellikle duran toptan gol arayacaksın. geçen yıl 2-2 biten maçta ilk golümüz duran toptu mesela. fener'e kazandığımız kupa finalinde de süper kupa finalinde de duran toptan atmıştık. sonra da geride sağlam durup rakibi yıldıracaksın. tudor bunu oynatıyor gibi görünüyor ama aslında buna dair hiçbir şey yapmıyor. bu tarz maçlarda her an gol yemeye meyilli olduğumuz gibi hayatta gol de atamıyoruz, rakip zaten boşluk vermiyor. verse de o nadir gelen 1-2 pozisyonu gole çeviremiyorsun. takımdan belli bir süre sonra umutsuzluk akıyor. bu yüzden başakşehir maçını kazanmalıyız demiştim, özgüvene ihtiyacı var takımın çünkü. tamam deplasmanda 1 puan fikstüre göre iyidir falan filan inter milan bunlar mantıklı da, nereye kadar gidecek böyle? içerde de yenemiyorsun.

    özetle, kritik maç sendromuna acilen son vermesi gereken ve verdiği takdirde 2017-2018 spor toto süper lig sezonunda şampiyon olacak takımdır.
  • 18164
    balık baştan kokar edasıyla;
    1-tudor: kendisinde son haftalarda aşırı bir kendini beğenmişlik seziyorum. seziyorum değil, hep birlikte görüyoruz. klas ve alçakgönüllü hareket etmesi lazım. her hafta rakip teknik direktör ile maç içerisinde ağız dalaşına girmesine gerek yok. maç sonu açıklamaları da bir facia.
    2-muslera: herifin çocuğu oldu. benim yaşadığım abd eyaletinde babalık izni 6 hafta. bence kafası ne maçlarda, ne de takımda. bariz bir şekilde formsuz. çok iyi bir yedek kaleci getirdik. neden kullanmıyoruz?
    3-mariano: sağ bek görevlerini ofans uğruna ihmal ediyor. hücuma çıkıp da topu alamadığında geri dönmek istemiyor, bozuluyor. bu böyle olmaz.
    4-maicon: kendisi stoper. oyun kurucu değil. görevi oyun kurmak olmaması lazım. mariano'nun ileri çıkması kendisini çok zor durumda bırakıyor.
    5-denayer: bütün maç konsantrasyonunu markaj'a odaklamamız lazım. ekstra işler yapamıyor.
    4-sol bek: rezalet.
    6-fernando: her maç savunmaya gömülüp, komutanlık yapması bekleniyor. yapıyor da. ama ne gerek var? maicon ne güne orada duruyor? takım ne ileride çoğalıyor, ne de ortadan katedebiliyor. melo'nun sahip olduğu ''oyun kurayım, kısa paslarla takımı çıkarayım'' bakış açısının olmaması çok büyük eksiklik.
    7-n'diaye: sezon başından beri ısınamadım. bir engin baytar değil.
    8-tolga: asıl fernando'nun yerine rölanti oynaması gereken adam bu. hareketli top kontrolü zayıf olduğu halde soldan bindirme yapmasını bekleyip hem ona hem takıma haksızlık ediyoruz.
    9-gomis: çift forvet oynadığımızda etrafına bakması lazım. iyi, hoş, golleri sıralıyor ama bazen 'biraz bencilleşti mi ne?' diye sormadan edemiyorum. kendi oyun görüşünü taktiksel varyasyonlara uydurmakta zorluk çekiyor. 3 pozisyonda daha rahat olan eren'in topa sahip olmasını engelledi.
    10-belhanda: çabalamasına çabalıyor ama hala istenilen ciddiyet seviyesinde değil. kulağının çekilmesi lazım. kaleye çok uzak oynuyor. bu kadar rahat adam geçebilen bir oyuncunun topla kaleye 25-30 değil, 10-15 metre mesafede buluşturulması lazım. tekrar ediyorum, -buluşturulması- lazım.
    11-eren: konsantrasyon ve heyecan eksikliği yaşıyor. uzun dönem askerlikten dönmüş er gibi topu zımbalaması lazım ama, gel gör ki kendisi lincoln'den hallice sertlikte şutlar çekiyor.

    forvet forvetliğini yapıyor. o tarafta sıkıntı yok.
    ama takımda ne orta sahalar orta sahalık, ne de stoperler stoperlik yapıyorlar.
    tudor iş tanımlamada sene başından beri fanteziye kaçmış durumda.
    oyuncular pozisyonlarına marjinal kalan, dolayısı ile eğitimlerini almadıkları görevlere konuşlandırılıyor. bu böyle olmaz.

    neden fernando duruyorken, maicon pas trafiğini sağlamaya çalışıyor?
    neden fernando ve n'diaye kısa paslar ile orta sahayı katetmiyorlar?
    neden belhanda orta saha ile rakip ceza sahası arasında sıkışmış durumda?

    tudor'un daha takımın temellerini sağlam oturtmadan bu kadar geniş spektrumlu denemeler yapmasından açıkcası hoşnut değilim. neden mi yapıyor? çünkü galatasaray'ı bir basamak olarak görüyor. bakın bunu eleştirmiyorum; hatta saygı duyuyorum. belki kendisine juventus teknik direktörlüğünü hedef koymuştur, kim bilir. hatası juventus'da ve bilimum avrupa devlerinde yapabileceği varyasyonları galatasaray'da denemesi. bu oyuncu topluluğu elit oyunculardan ve 1'den fazla görevi kaliteli yapacak oyunculardan kurulu değil. ama kendisi ileride *olur da* juventus teknik direktörlüğünde bu varyasyonlar ile değerlendirileceğini bildiği için, galatasaray'da da bunu yapması gerektiğini düşünüyor.

    galatasaray, düşünülenin ve gerçeğin aksine, tam bir deplasman canavarı olmalı. nasıl mı?
    iç sahada rakipleri gole boğ, dış sahada çekinsinler.
    iç sahada topa sahip olup rakibe top gösterme, ama dış sahada kontralardan 2-3 tane sallayıp otobüsü çek.

    sözün özü; fanteziyi bırakıp, herkesin kendi işine odaklanması gerekiyor.
    tudor'un oyuncularımızın yetenek yelpazelerinin o kadar geniş olmadığını idrak etmesi lazım. ne mariano lahm, ne maicon javi martinez, ne de tolga iniesta.
  • 18165
    2017-2018 sezonunda tarihi ve sarsıcı başarılar beklentisi yaratacak kalitede 9 futbolcuya sahip olan takım. normal koşullar altında 5-6 kaliteli (en üst düzey değil) kalanı ortalama görev adamları ile sistemli ve disiplinli bir takım yaratmak mümkünken bu standardın üzerinde görülen takım, futbol zekası, sistem karmaşasından, istikrarsız kadro seçiminden ve kötü kenar yönetiminden son derece olumsuz etkilenen takım, 18 kasım 2017 başakşehir- galatasaray maçında yaşadığı çaresizliğin müsebbibini anlayabilecek kapasitede olan takım, teknik ve taktik yöneticisi olmayıp maçlara, egosu yüksek zekası kıt kondisyoner talimatı ve dizilişiyle çıkan takım.
  • 18166
    18 kasım 2017 başakşehir galatasaray maçın açabildiğini 2-0 gerideydik. skor bir skandal ve maç çok üzücü ama ben galatasaray için karalar bağlamaya gerek olmadığını düşünüyorum. şu önümüzdeki 2 maçı doyurucu geçirmemiz gerek o kadar.

    önce rakibimizi bir tanıyalım. başakşehir senelerdir belli teorik ve pratik bilgileri üst üste koymuş, iyi ve geniş bir kadrosu olan, iyi bir hocaya sahip, hocanın bakış açılarında ki eksiklikleri kapatacak bir yönetime sahip, oyun gücü yüksek bir takım.

    topun olduğu farklı alanlara farklı reaksiyonlar verebiliyorlar. bu da 2 haftalık bir çalışmanın değil senelerin yarattığı bir durum. bakın bir iki yedek sayayım.

    tunay torun
    irfan can kahveci
    gökhan inler
    kerim frei...

    yani karşımızda iyi bir kadro, takım ve kulüp var. biz puan farkını oluşturduğumuz da 2.5 şampiyonluk adayı olduğunu düşünüyordum. biz, beşiktaş ve başakşehir de yarım.

    yediğimiz gol sayısı ve goller skandal. ancak izlediğim bölüm için konuşursam ceza sahası içinde topla oynadığımız enstantaneler hatırlıyorum. bunlara ek olarak net pozisyonlar ve gol de var. bu pozisyonların çoğu gol olması zor pozisyonlar. ama orada da rakibin meziyeti var. rakibimiz seni kolay kolay 18e sokmamak konusunda iyi. sen gitsen de işini olabildiğince zorlaştırıyor.

    bu sayının böyle olmasında bu sorun etkisi de var. hatta büyük etkisi var ama buna rağmen başakşehir gibi bir takıma karşı yakalayabileceğinden belki de fazla olan aksiyonlar bunlar. rakibimiz bizden daha iyiydi ve büyük maçlarda karnemiz iyi değil. ancak ben durumumuzun 5-1lik skor kadar kötü olduğunu düşünmüyorum.

    bu sebepten ötürü de üzülmeme rağmen rahatım.
  • 18167
    ligin ilk 6 7 haftasındaki dominant, göze hoş gelen, skora giden ve bunlardan da önemlisi bu yaz yapılan operasyon sonucu oluşan kadro mimarisine çok uygun bir oyun anlayışından sakatlıklar-cezalar-hocanın formsuzluğu vs. gibi nedenlerle vazgeçip rakibe göre farklı oyunlar kurgulamaya başladığından beri müthiş bir düşüş yaşayan takım.

    bu düşüş tek tek tüm oyuncuların da performansının kötü gözükmesine neden oluyor. ilk maçlarda tüm oyuncular hem görevlerini tam yapmakta, hem de ekstra yönleri ortaya çıkmaktayken şu an gomiş dışında silikleşmeyen bir oyuncu performansı yok.

    tudor'un burada gömüldüğü kadar kötü bir hoca olduğunu düşünmüyorum. daha doğrusu, hocalığından ziyade futbol görüşü ve aklının çok modern, çok avrupai ve türkiye ortalamasının çok üstünde olduğunu düşünüyorum ve gerçekten başarılı olmasını istiyorum. bu kadronun ilk haftalarda oynadığı oyun iyi oyuncuların bir araya gelip doğaçlama takıldıkları bir oyun değildi. çok daha kompleks bir önde baskı ve alan daraltmaya dayalı bir geçiş oyundu. bunda da tudor'un hakkını vermeyen ya başka oyun izlesin yada fatih terim diye inlemeye devam etsin.

    aynı şekilde son haftalardaki dibe vuruş da direkt olarak tudor'un eseri. bu tudor'un hoca falan olmaması ile ilgil değil, formsuzluğu veya yanlış bir mantalitede ısrar edişiyle ilgili. ilk haftalardaki oyundan doğan kredisi (ki çoğu kişiye göre hiç olmayan kredi) son haftalardaki hatalarını anlamaya yetecek kadar kendisine süre tanıyacak mı göreceğiz.
  • 18168
    yeni kurulmuş bir takımdır. yeni kurulmuş bir takımla bu kadar oynarsanız sonunda boka sarar. bizim durumumuz da bu.

    takımın başında müptezel bir hoca (!) var. geçen sene martta geldi. hiçbir hücum planı yoktu. takımı komple değiştirdik. hala yok.

    dandik maçlarda futbolcu kalitesiyle kazandık. rakip azıcık dişli olduğunda puan ve puanlar bıraktık ya da işte 5 yedik*.

    bir maç 4-3-3, bir maç 4-2-3-1, bir maç 3-5-2, bir maç 4-4-2... deneme tahtası değil bu arkadaş. sen bir yol bulmuşsun. bir kadro oturtmuşsun. öyle ya da böyle oynuyoruz. maça göre bunun üzerine ufak süslemeler yapacağına sanki bana cruyffmuşçasına garip garip işlere kalkışırsan sonucu böyle olur.

    öyle matah bir kadromuzda yok. ayaklara yere basmıştır umarım biraz. bu takımın hücumda lider oyuncusu yok. gomis iyi bir santrafor ama delici değil. bu nedenle 2 kanattan 1 tanesinin ya da forvetin arkasında oynayan oyuncunun bu özelliği göstermesi lazım. bu bölgede oynayan oyunculardan böyle bir şey göremedik henüz. görecek gibi de durmuyoruz.

    bir de bu takımın bu kadar göbekten hücum etmesi can sıkıcı. senin elinde garry ve feghouli gibi 2 adam var. belhanda var. bu üçlüye sıkı sıkıya sarılman lazım yahu. bunları ellemeyeceksin işte. tolga, eren filan bunlar opsiyon olacak. dandik maçta oynat tolga'yı.

    velhasıl kelam tünelin ucu bombok bir yere çıkıyor. şu an görünen o. daha hala "ama tudor şöyle böyle" diyenler var. bjk maçından sonra onlar da azalarak bitecektir. zira bu şekilde devam edilirse, ki keçi tudor edecektir, devreyi liderin en az 3-4 puan arkasında bitirir bu takım. belki 3. olarak bitirir. o zaman akıllanırız belki.
  • 18170
    sistem ve taktik kargaşası yaşayan canım takımım. şuan dünyada revaçta olan üç sistem var diyebiliriz; 3-4-3, 3-5-2 (çok uygulayan kalmadı ama tudor'un hatrına) ve 4-2-3-1 (4-1-4-1, 4-3-3 gibi varyasyonları da buna kattım).

    ilk sistemi başarıyla uygulayan takımlar genelde orta dörtlünün kenarlarında tüm kanadı etkili bir şekilde kullanabilen oyuncular tercih ediyorlar. ileri üçlüde ise gezgin, hızlı, şutu ve pası etkili olan iki tane ofansif orta saha. premier league'de conte'nin chelsea'si beklerde victor moses (bu yıl zappacosta) & marcos alonso, ofansif orta sahada ise hazard ve pedro'yu kullanıyor. detaya girmiycem ama şurası çok net, bu dört oyuncu da tam oraların oyuncuları. ilerde de vuruş kalitesi yüksek bir forvetleri var (geçen yıl costa, bu yıl morata). pochettino'nun tottenham'ı ise aynı sistemi aurier/trippier (geçen yıl walker) & davies (geçen yıl rose) bekleri ve dele alli & eriksen ofansif orta sahaları ile oynuyorlar. aynı kalite burada da geçerli. bu sistem, galatarasaray'ımızda uygulamak maalesef imkansız. beklerde mariano nispeten bunu oynayabilir ancak sol bekte linnes ve lato ile imkansız. aynı şekilde belhanda nispeten gezgin ve düzgün ayaklı ancak etkili şutu yok (varsa da henüz göremedik). feghouli ve rodriguez ise bana göre tipik kanat oyuncuları. yani keşke oynayabilsek ama maalesef ben ihtimal vermiyorum, tudor'da henüz hiç denemedi.

    ikinci sisteme conte'nin ve belki biraz da allegri'nin juventusu üzerinden konuşabiliriz. zira naçizane bildiğim kadarı ile dünyada pek oynayan kalmadı. malum üçlü, barzagli, bonucci ve chiellini geride; sol bek sandro (bence faal en iyi sol bek) ve sağ bek lichtsteiner. orta üçlüde iki yönlü üst düzey oyuncular; marchisio, pogba, pjanic; gezgin, hızlı ve müthiş ayaklı dybala ve harika bitirici higuain. bu sistemi de zinhar oynayabileceğimizi düşünmüyorum. denayer maalesef beklenenin çok gerisinde. bir önceki sistemde olduğu gibi kanadı komple kullanacak bir sol bekimiz yok. eren ve gomis ile çift forveti de ancak pes 3'te fransa'yı seçip wiltord ve pires kanatları ile oynayabilirsiniz (!).

    son sistemi rakiplerimiz üzerinden konuşmak istiyorum, başakşehir ve beşiktaş. iki takımından da oturmuş ve birkaç yıllık takım olduklarının farkındayım. ama iki takımda da en çok takdir ettiğim nokta, sistemden ve taktikten rakip kim olursa olsun vazgeçmemeleri. emre'nin ve mahmut'un olmadığı bir galatasaray maçında adam orta ikiliyi bitik gökhan ve defansif katkısı zayıf irfan can ile kurdu ya. dur tedbir alayım, burayı üçleyeyim; irfan'ın yerine daha defansif hakan özmert'i koyayım demedi. aynı şey beşiktaş için de geçerli: atiba ve oğuzhan/tolgay şaşmıyor abi; monaco deplasmanına da, içerdeki osmanlı maçına da. bunun yanında ofansif üçlüden, bizim tudor'un beklediği gibi üst düzey savunma katkısı beklemiyorlar. zaten bana göre hiçbir kanat ve 10 numara pozisyonu oyuncusu üst düzey savunma katkısı vermez/vermemeli. ben feghouli'nin de belhanda'nın da rodriguez'in de eforlarını adam kovalayarak harcamalarını doğru bulmuyorum. senin amacının, bu adamları üçüncü bölgede topla buluşturması olması gerekir. bunun için de fernando, ndiaye, maicon ve mariano'nun rahatlıkla yetmesi gerekmez mi anlamıyorum. emre&mahmut, atiba&oğuzhan'ın yaptıklarını, fernando&ndiaye neden yapamasın gerçekten anlamıyorum. aynı şekilde; elia&visca&mossoro, babel&quaresma&talisca'nın yaptıklarını rodriguez&feghouli&belhanda neden yapamasın. ki yaptılar ilk haftalarda ve biz nedense vazgeçtik. ya ben gerçekten takımımızı bir zorlu maçta ideal 11 ve sistemle görmek istiyorum artık. olmadığını bi göstersinler bize, gelip buraya defalarca özür dileyelim; ama allah aşkına deli saçması kanatsız ve iki durağan forvetli, 22 tane 6-8 numara ile oynamaktan daha mı riskli en iyi oynadığımız 4-1-4-1'i oynamak mı? iki idman yaptığımız (!) takımla, hazırlık maçında bile denemediğimiz 4-4-2 ile oynamanın neresi akla mantığa sığıyor çözemiyorum.

    saçmaladıysam affola; ancak beşiktaş maçını da kaybedersek, rüzgar ve özgüven kazanma anlamında sıkıntılar yaşayacağımızı düşünüyorum ve bu da beni çok üzüyor/geriyor. umarım bir an önce toparlarız.
  • 18172
    österrunds rezaletinden sonra ikinci rezalet de geldi. belli ki yönetim o maçtan sonra yaptığı gibi ölmüş eşşek taklidi yapıyor/yapacak. bu sefer cenk ergün bile konuşmadı. konuşacak bir şey yok çünkü. kimse de yüz de kalmadı. trabzon maçında sonra dayak yedik hakem makem dedi. bu maçta hakemlik bir şey de yok. bundan sonra tek açıklama hoca ile yolları ayırdık olur başka olmaz. belli ki bekleyelim görelim, hayırlısı belki düzelir gibi dangalakça denemeye devam edecekler. ama ben onların yerinde olsam bugüne kadar bir b planı yapmadılarsa hemen yapmaya başlarım. beşiktaş maçında da rezillik olursa o zaman dursun'un başkanlık hayalleri suya düşer. onu çok güvendiği reis'i dahi kurtaramaz. 40 milyon € gibi inanılmaz bir yatırım yaptığın sezonda (ki hala 20 milyonluk yatırım daha lazım - sol bek, stoper, sol açık, santrafor )takımı tudor'a emanet etmek gibi akıl almaz bir risk aldılar, buna risk denmez aslında kumar denir. ama teker patladı.
    beni esas hala şaşırtan şeyse tudor’un basın toplantılarında bir bildiği varmış gibi hareket etmesi. ciddi ciddi şimdilerde leblebi gibi kazandığı kolay maçları ikinci yarıda alacağını falan sanıyor ya gerçekten aptal olduğunun en büyük kanıtı bu olsa gerek. ikinci yarıda ilk yarıda aldığı puanın yarısını alamaz bu kafayla giderse. 5 attığın gençlerbirliği ikinci yarıda seni öyle bir paçavraya çevirir ki neye uğradığını şaşırırsın. baya baya büyük maçlar mesele değil mayısta görüşelim diyor. e baba o zaman çıkma sahaya 3-0 hükmen bırakalım büyük maçları. eziyet de çekmemiş oluruz.
    yani deneme tahtasına çevirdin, her maç yeni bir şey deniyorsun. yolda görsem tekme tokat dalarım, şaklaban!!! stajını yapmak için epey pahalı bir hobi. 20 milyonun insanın ağız dolusu küfürü, hakareti, ruh sağlığı, giden onca kaynak para, itibar, geçen zaman/yıllar vs… sadece yazık!!!
    fatih terim’in belli ki iktidar tarafından üstü çizilmiş. zaten özbeklerin de yularları ona bırakmak niyeti yok. ellerindeki müthiş payandadan (galatasaray) kendi rızaları ile vedalaşmak onların bile yapamayacağı bir dangalaklık örneği olurdu. ha bu arada terim yine gelmeli mi o da ayrı mesele.
    hakikaten ciddi bir çıkmaz içindeyiz ve yine 4. olacağımız bir sezona doğru süratle koşuyoruz. bunun sonu ekonomik çöküş ve takımın yabancılara satışıdır. çünkü hayatta ve futbolda maalesef dibin dibi yoktur. örnek; leeds united, kocaelispor, rangers vs... silinir gidersin; işte böyle bir çapsız/hain/iktidar yalakası çetenin elinde. iş bilmezlerin oyuncağı olursun. allah insanı cahilin, iş bilmezin, aptalın şerrinden korusun! amin!
  • 18173
    3 merkez orta sahayı aynı anda sahada bulundurmayı bırakması gereken takım. bir de öyle görmeliyiz şu takımı. veyahut n'diaye'yi forvet arkasına alıp belhanda'yı kanat olarak değerlenircez. yoksa üretemiyor bu takım. 4 hücüm oyuncusu aynı anda sahada olmalı. formasyonun önemi yok. belhanda-gomis-eren ne üretecekti ki? gençlerbirliği maçında da ayrıca 4 hücümcu sahadaydı. garry sol kanat-bek gibi oynasa da. futbol sadece taktik oyunu değil. yetenek de gerekiyor. topu ayağında tutamayınca, dripling yapamayınca, adam eksiltemeyince, bir kaç pas-koşu-verkaç yapamayınca ben ne anladım futboldan arkadaş?
  • 18175
    dün gece belhanda'nın beinsports fransa kanalına yaptığı açıklamaları yeni okuma fırsatı buldum. bence takım ile hoca arasındaki bağ yavaş yavaş kopuyor. anladığım kadarıyla takım bildiğimiz futbolu oynamak istiyor ama hoca sürekli bir şeyleri değiştiriyor. eğer bir hoca ve takım arasındaki bağ kopmaya başlarsa, orda artık başarılı olmak zorlaşır:( inşallah böyle bişey olmaz, en azından devre arasına kadar.
    https://twitter.com/...s/932318729391759361
App Store'dan indirin Google Play'den alın