geçen sene şampiyonluktan erken koptuk, yeni maceralar aramadan rijkaard'la devam ettik, transfer gereken bölgeler kabak gibi ortadaydı. açıkçası ben bu bilgiler ışığında, ağustosa gireceğimiz şu günlerde tüm transferlerin biteceğini düşünmüştüm. olmadı, daha ikinci yabancı transferimizi bile sahada göremedik. amatör takımlara 4'er 5'er salladık bu bize teknik taktik açıdan bir şey katmadı,
21 temmuz 2010 galatasaray fenerbahce maci'nda ise geçen seneye yakın bir kadroyla, geçen sene ne çektiysek aynısını yaşadık. yani rakibin fenerbahçe olması dışında hiçbir anlamı olmadı maçın. açıkçası fenerbahçe maçında rijkaard'ın sürdüğü 11'e diyecek bir lafım yok. ali turan'ı sağbekte nasıl performans gösterek, serkan ve musa'nın rotasyon oyuncusu olabilecekler mi, batdal baros'u ne kadar yedekleyebilir sorularının cevabı işin taşaklı bir maça ihtiyaç vardı. o da fenerbahçe maçı oldu. eleştirebileceğim şey ise keşke daha önceki hazırlık maçlarını amatör takımlarla değil de daha güçlü takımlarla oynayıp, bu soruların cevabını daha önce alsaydık. hani kağıt üstünde hazırlık maçı olsa da nihayetinde rakip fenerbahçe. bir galibiyetimiz muhtemelen bir özgüven getirecekti futbolculara. ha işi abartan no frank rijkaard'çılara diyecek lafım yok. 96'da fenerden 4 yedikten sonra terim kovulsaydı muhtemelen 17 mayıs bizim için 2 haziran gibi anlamsız bir tarih olacaktı, bu kadar net.
takıma geldiğimizde; lafı evirmeden çevirmeden söyleyeyim, ne aykut'a ne ufuk'a güveniyorum. ancak yabancı kontenjanı dolayısıyla bu ikiliden biri oynayacak gibi. yine de ufuk'un üzerine gidilmesi gerektiğine inanıyorum. fenerbahçe volkan'dan zorla kaleci yaptıysa, volkan'dan daha yetenekli olduğuna inandığım ufuk'a şans vererek kaleci yapabiliriz. muhtemelen bu süre içinde çokça saç baş da yolabiliriz ancak başka bir yol gözükmüyor. defansa bakıldığında sabri, h.balta ve neill'in yeri kesin gibi. neill'in partnerliğini için ben servet'i tercih etsem de, eğer yabancı alınmazsa sanki ayağı daha iyi top yapan gökhan zan oynayacak gibi. ali turan'ın maç eksikliğini gayet açık ve net gördük fenerbahçe maçında ve bir de sanırım mecbur kalmadıkça sağbek olmamasında fayda var. sözlükte çok tartışıldığı için söyleyeyim, eskiden sağbekte sabri'yi görünce tahammül edemezken şu anda sabri dışındakilere tahammül edemiyorum.
gelelim ortasahaya; maalesef daha elano'nun kalıp kalmayacağı bile belli değil. cana-transfer ikilisinin önünde bence elano geçen seneye göre daha iyi bir performans gösterecektir zira arkasında bu ikili olmasından mütevellit daha az başka şeylere kafa yoracak. elano'nun satılması durumunda ise yeni bir transfer değil de muhtemelen arda turan o pozisyona geçip, boşalttığı sol kanadı harry kewell ya da bir transfer dolduracaktır. ayrıca unutmadan söyleyeyim cana-transfer ikilisi eğer bir uyum yakalarsa servet'e yapılan eleştirilerin dozajı azalacaktır. servet hem daha az boş alanı savunmak zorunda kalacak ve hem de daha az top kullanacaktır.
açıkçası geçen seneki forvet hattının rijkaard'ın 4-3-3'üne uyduğunu düşünmüyordum. ne arda'nın ne keita'nın golcü özellikleri yok hatta ceza sahasına bile pek girmeyen adamlar. geçen sene elano'nun yedek kaldığı süre boyunca arda ortaya kewell sola kaydığı için pek de sorun çekmiyorduk çünkü kewell her an arka direkte voleyi çakma ihtimali yüksek bir oyuncu ve bana göre bu sistemde türkiye'nin en iyisi. sağlığı ne kadar izin verecek bilmiyorum ama kalması oldukça fayda sağlayacaktır bize. geçen sene baros'tan sonra kewell da sakatlanınca tekerleği patlattık. arda sola, keita sağa geçince ceza sahasına giremedik, elano'da o beklenen hücum gücünü gösteremedi. bu yönden keita'nın gidişini bir avantaja dönüştürebilirdik. pino'yu hiç izlemediğim için net bir şey söyleyemiyorum ama umalım ki öyle çıksın. baros hakkında söylenecek pek bir şey yok. baros varsa o oynar. mehmet batdal onu ne kadar yedekler bilemiyorum. fenerbahçe maçında kötü değildi ama sözlük genelinin aksine mehmet'in hala soru isareti olduğunu düşünüyorum. ve artık takımı forvetsiz düşünmek ızdırap verdiğinden, bir forvetin transfer edilmesi gerektiğine inanıyor ve sözlerimi bitiriyorum.