• 1311
    son 4 maçının 3'ünü kaybetmiştir.
    son 13 resmi maçta 4 galibiyet alabilmiştir.
    deplasmanda yaptığı son 8 maçta ise sadece 1 galibiyeti vardır.

    şampiyonluğu geçtik, trabzonspor yarınki maçını alırsa, 5. olma ihtimali bile vardır. bu futbolla, hata yapmaya yatkın bu futbolcularla şampiyon olma ihtimali ise maalesef yoktur... hepimize geçmiş olsun...
  • 1317
    istatistiklere bakacak olursak;
    fenerbahçe ile son beş sezonda evinde oynadığı karşılaşmaların 3ünü kaybetmiş, 1ini kazanmış, 2sinde de berabere kalmıştır.
    "sokayım fener maçına, sene sonuna bakarım ben" diyenler için;
    bu beş sezondan 2sini şampiyon olarak tamamlamış; diğer 2sinde işler pek iyi gitmemiştir. bu sezon ne olacağı hiç belli olmaz.
    hala iyimser olmaya çalışacak değilim, takım kötü gidiyor. ama bu takım bana bu sene 100 tane gol izletti. kimi harika goller, kimi "bu saatten sonra atacağınız golü ne yapayım?" dediğimiz goller, kimine acayip sevindiğimiz goller, kimi netanya'ya filan attığımız goller... dağıldım sözlük, canım çok sıkkın bugün. bilgisayar ekranına bakmak bile gelmiyor içimden ama bu takım mart başında türkiye kupası ve avrupa'ya el sallamış olsa da, şampiyon olamayacak olsa da bana 100 adet galatasaray golünü izletmiştir bu sezon. sırf bunun için bile; teşekkür ediyorum galatasaray'a.
  • 1318
    fenerbahçe maçları için oyunu belli olan takımdır.

    oyunun ilk dakilarında müthiş baskı yap, bir sürü gol kaçır.
    sonra basit hatalar yapmaya başla, fb oyunu dengelesin.
    fb birkaç kere kalene gelmeye çalışsın.
    abuk bir gol kaçır.
    hiç beklenmeyen bir şekilde* ya da hiç beklenmeyen bir futbolcudan* golü ye.
    oyundan düş, kontra ye*, kart gör.
    tekrar baskı kur golü atama.
    maçı bitir.

    yeter artık sen her maçta aynı olayı yaşıyorsan bunda bir sorun var demektir.
  • 1319
    büyük önem arz eden maçları nasıl oynaması gerektiğini hala öğrenememiş takımımızdır. 28 mart 2010 galatasaray fenerbahce maçında da olduğu gibi bir basiret bağlanması mı denir artık nedir bilmiyorum ama takım kendine güvenmiyormuş gibi bir izlenim yaratıyor bende hep. başta mehmet topal olmak üzere bünyesindeki bazı futbolcular top ayağına gelir gelmez inanılmaz bir panik havasına girip, bomboş pozisyonda olmalarına rağmen top çıkarmakta zorlanıyorlar. artık bu "ilk defa top görüp bomba zanneden vatandaş" hal ve tavırlarından kurtulsalar fena olmaz. her zorlu maçta olduğu gibi yine bu maçta da* hiçbirşey oynamayan rakiplerine yenilmeyi başardılar. yenilen gol sonrası atılacak bir gol ile belki her şey değişecekken maçı salmış, pes etmiş gibi yaptıkları "komşular alışverişte görsün" atakları üzerlerindeki formanın asaletine uymayan hareketlerdi. tabi gol sonrası seyircinin de üzerine serilen ölü toprağı ile sesinin kesilmesi de mücadele etme isteklerini azaltmış olabilir ama bu bir bahane değil. her maçı kazanamayabilirler evet, ama kendi seyircileri önünde ezeli rakiplerine karşı tüm güçleriyle mücadele etmek zorundalardı, bunu da yaptıklarını görmedim, gören varsa haber versin. sonuç olarak büyük bir kırgınlık içerisindeyken kendilerine ancak bunları yazabiliyorum, umarım derdimi anlatabilmişimdir.
  • 1321
    üzerine tez yazılması gereken takım; şöyle ki bir takım düşünün, sahaya sürecek yabancı futbolcusu yok, faal oynayan herkes doğru düzgün parasını alamıyor, hatta teknik direktör bile yok başında, o takım şampiyon olmayı başarıyor. (bkz: 2007 - 2008 turkcell süper ligi)
    diğer taraftan başka bir takım düşünün ki kağıt üzerinde kadrosu turkcell süper liginde diğer takımları sallayacak konumda, para sıkıntısı yok, başında dünyaca ünlü bir teknik direktör, (bkz: frank rijkaard) ve arkasında sağlam bir yönetim kadrosu; bu takım bırakın şampiyon olmayı doğru düzgün büyük bir maç bile kazanamıyor. anlaşılan terim döneminden kalan bir hastalıkla baş başayız yani o da kaostan beslenmek. bu noktada herkes şapkasını önüne koyup düşünmeli, demekki ardalar, elanolar keitaları aynı çatı altında toplamak yeterli olmuyo bunun yanı sıra takımı bir arada tutacak takım ruhunu aşılayacak birilerine de ihtiyaç var. kim ne derse desin veya kızarsa kızssın son senesinde demedik laf edilmeyen git artık oynaman bize zarar veriyor denilen bir hakan şükür'e ihtiyacı var bu takımın. ayrıca kişisel fikrim seneye çok iyi 2 tane orta saha oyuncusu alınması yönünde, kesinlikle kanat değil orta sahanın ortasında oynayacak bir oyun kurucu ve emre belözoğlu gibi oyunu 2 yönlü oynayabilecek tarzda oyuncular. günümüz hızlı ve sert futbolunda orta sahaya hakim olamassanız hiçbir büyük maçı da kazanamassınız. ayrıca en kısa sürede kaleci sorunun da çözülmesi gerek, kanaatimce yerli kaleciden yana hakkımızı kullanalım, en yakın isim olarak ufuk geçsin kaleye şimdiden zaten seneye şampiyonlar ligi bile zor gözüküyor artık, gün radikal kararlar alma günü.
  • 1322
    her hafta oynanan maçtan sonra kendisi ilgili girdiğim entry'ler hep benzer nitelikler taşımaya başladı. ondan dolayı kişisel değerlendirmeleri iki üç oyuncuyla alakalı yazacağım...

    bu takımda mehmet topal, mustafa sarp, ayhan akman ve barış özbek gibi 4 orta saha varken takımın istenilen düzeyde oynaması mümkün değildir. ayhan ve barış ikilisi 28 mart 2010 galatasaray fenerbahçe maçında oynamadılar, ama yazacaklarım onları kapsamayacak diye bir durum yok. barış olsaydı biraz koşardı, ayhan olsaydı belki biraz daha fazla pas yapabilirdik. hepsi bu...

    geldiğinden beri yerden yere vurulan, kendi taraftarları arasında acımasızca eleştirilen elano blumer bu akşam oynanan maçta ikili mücadelelerde topal ve sarp ikilisinin toplamından fazla ekrana geldi. yıllardır fizik olarak yetersiz dediğimiz alex de souza kafa topu mücadelesinde mehmet topal'ı yere yıkmayı başardı. maç boyunca mustafa sarp'ın üç kez top çaldığına şahit olmadım...

    sene başından bu yana aynı sıkıntıyı yaşıyor takımımız. mehmet topal ve mustafa sarp ikilisi savunmaya çekildiğimiz ilk saniyede, topu kaptırdığımız ilk anda stoperlerin 2 metre önüne gelip yerleşiyorlar. orta alanda olması gereken oyuncular savunmanın içine doğru giriyorlar. orta alanda oluşan bu gediği kapatmak için hücum hattı geriye gelmeye başlıyor ve rakip takımın bu sayede top yapmasına izin veriyoruz. deplasmanlarda kaybettiğimiz maçlarda, bu akşam kaybettiğimiz maçta, atletico'ya kaybettiğimiz maçta hep bu durum ortaya çıktı...

    mehmet topal ve mustafa sarp sene başından bu yana giderek köyüye ilerliyorlar. ikili mücadelede yoklar, hava toplarını kaybediyorlar, koşmuyorlar ve en önemlisi hem defansta hem de ofansta takımı ileri çıkartamıyorlar. e o zaman sormazlar mı "kardeşim siz bostan korkuluğu musunuz?" kabiliyetsiz olarak nitelendirdiğimiz, kendi taraftarlarının bile bir kısmının sevmediği selçuk şahin topal ve sarp'tan daha fazla topla oynadı, daha çok dikine gitti. durum buysa güzel kardeşim o formayı çıkar, bir yere as, sonra aynanın karşısına geçip neyi yanlış yapıyorum diye kendine sor...

    caner ve leo'ya değinmek bile istemiyorum. geldiklerinden bu yana savunmaya devam ettiğim bu iki oyuncu bu gece resmen beni perişan etti. caner konusunda daha sabırlı davranmamız gerektiğine inanıyorum, sonuç olarak 21 yaşında. kulağının çekilmesinin zamanı geldi. kiralık sözleşmesinin bitmesine 7 maç kaldı. oynarsa kalır. ancak leo franco ile sene sonunda yollar ayrılmalı, kale yerli bir kaleciye emanet edilmeli. ufuk ceylan'ı boşuna mı aldın? yok, güvenmiyorsan herkes cebinden 20 kağıt koysun, gidip sinan bolat'ı alıp getirelim...

    orta alanda daha "zeki"** oyunculara ihtiyaç var. gerekirse bu bölge üç yabancıdan kurulsun, diğer bölgelerde yabancıları daha az kullanalım. hamit altıntop ya da nuri şahin gibi yerli cevherlere yönelelim. sonuç olarak oyunun iki yönünde de varlık gösterebilen oyuncuları takıma kazandıralım...

    gece mutsuz sona erdi, mevcut sıkıntıları bir kez daha gösterdi. adnan polat ve haldun üstünel artık çok daha zor bir imtihan verecekler. bu adamların kimseye ispat edecekleri bir şeyleri yok ama bir galatasaray taraftarı olarak bu ikilinin yaz döneminde neler yapacaklarını çok merak ediyorum. geleceğe umutlu bakmamızı istiyorlarsa o zaman 2010-2011 sezonun başlama düdüğüne kadar olacak şeyler çok anlam arz ediyor...
  • 1325
    2009 - 2010 sezonunda şampiyonluğun, ikinciliğin hatta üçüncülüğün çok çok uzağında olan takımım.
    eğri oturup doğru konuşalım. eskişehir, trabzon ve fenerbahçe maçlarını getirin gözünüzün önüne. tek tek, dakikadakikayaşayın maçları. sonra çıkıp bu takım kalan 7 maçın 7sini de alır aslanlar gibi şampiyon olur. kim söyleyebilir bunu?
    sahada oynanan oyun içler acısı. tribünde taraftar uyukluyor. ortada söz konusu olamayacak bir ruh var veya ruhsuzluk. birileri çıkıyor kesin şampiyonuz, fenere de yenildik kesin şampiyonuz bilmemne sezonunda da böyle olmuştu, o zaman da yenilmiştik sonra şampiyon olmuştuk diyor. o da inandığından söylemiyor zaten, ya totem yapıyor ya da ben dedmiştim diyecek.
    şampiyon olmak için büyük küçük demeden bütün maçları kazanmak zorundasın.
    son olarak: sikin sağolsun be cimbomum.
App Store'dan indirin Google Play'den alın