iki çeşit deplasman oyunu oynayan takım. birincisi gol yiyene kadar yatıyor. golü yedikten sonra zorluyor maçı. ancak yetmiyor. ya beraberlik ya mağlubiyet. ikincisi kazanmaya yönelik oyun oynuyor. 1-0 öne geçiyor. bir iki net pozisyonu da atamıyor. pozisyonu kaçırdıktan sonra da oyundan kopuyor, küsüyor, soğuyor. içerideki maçlardan farkı iki numara bence. çünkü içeride ne hikmetse gol atıyoruz. vuruyoruz giriyor. deplasmanda ise aynı pozisyon girmiyor. örnekler vermek istiyorum.
akhisar belediye maçında 1-0'a kadar top oynamıyoruz. ikinci yarı bastırıyoruz ancak gol gelmiyor. 2-0 oluyor durum. bu sefer iyice bastırıyoruz. 2-1 oluyor. ancak yetmiyor. son antalyaspor ve rizespor maçını örnek alalım. antalya'da maç 1-0 iken sneijder çaprazdan çakıyor kaleci parmak uçlarıyla çıkartıyor. maç 2-0 olsa banko bizim. o pozisyonda maç kopuyor ve 2-1 oluyor. bizimkiler 2-1'e kadar top oynamıyor. sonra götü kurtarmak için bastırıyor. 2-2 yapıyor. 3. gol için bastırıyor. ancak atamıyoruz. rizespor'a karşı 1-0 öne geçiyoruz. maç iyice avucumuza geliyor. önce umut sonra sneijder net pozisyonları kaçırıyor
*(u: hatta vuruş açılarına vuruş stillerine bakarsak kaçanlar ve girenler tamamen aynı)
** ve beraberlik golünü yiyoruz. maç 2-0 olsa bizde.
temel sorunumuz gol kaçırmak. gol kaçınca da kazanamıyorsun işte. atacaksın. tamam mental eksiklikler de var ama bana artık normal geliyor deplasmanda ruhsuz oynamak. ancak ikinci durumu çözmemiz lazım. atamayıp yiyorsun sonra da neden kazanamıyoruz diye vur kafanı duvarlara. en azından şu 3 maçı ellerimizle verdik. koy şimdi 7 puan ne oldu puan durumu?