• 9551
    şampiyon olması için deplasmandaki maçlarınıda alması gereken takımım.
    ali sami yen arenada 50.000 kişilik taraftar desteğiyle tempomuzu yükseltebiliyoruz. deplasman maçlarında tempomuz çok düşüyor. ne kadar iyi takım olursak olalım, rakibi şaşırtmak için hızlı oynamalıyız.
    bu sorunu çözmek için deplasman maçlarında rotasyona gidilmeli. oyuncularımızın maç seçmesi yerine biz maça göre oyuncu seçmeliyiz.
  • 9553
    roberto mancini döneminde sahaya fifa tabiriyle:

    --------------------gk--------------------

    ----------cb---------------cb-------------
    -------------------------------------------
    --rwb--------------cdm--------------lwb
    -------------------------------------------
    -------------cm-----------cm------------
    -------------------------------------------
    -----------------------------lam----------
    -------------------------------------------
    ------------rf-----------------------------
    --------------------st---------------------

    bu şekilde çıkan takımımızdır. iç saha maçlarında bu diziliş tutarken dış saha maçlarında tutmamaktadır. aslında dizilişte problem yok problem oyuncuların ruhsuzluklarında. şampiyonluğu taraftar kadar istememesinde.

    dış sahada dizilişteki sorunun çözümü rf oynayan burak yılmazst'ye alıp cf olarak, rf yerine ram olan izet hayroviç'i koymaktır.

    --------------------gk--------------------

    -------------cb-----------cb--------------
    -------------------------------------------
    --rwb------------cdm---------------lwb-
    -------------------------------------------
    ----------cm-------------cm-------------
    -------------------------------------------
    ----------ram--------------lam----------
    -------------------------------------------
    ------------------cf-----------------------
  • 9554
    telles gibi sağ tarafta da hücum ve defansı dengeleyebilecek bir oyuncu olsa çok daha farklı formasyonlarla oynayabilecek takımdır.

    mesela 4-1-2-1-2 düşünün; sağ beke telles kıvamından bir bek koyun. ön libero ve gerektiğinde stoperde 3lü hat yapabilecek ceyhun. orta ikili melo-selçuk, forvet arkasında sneijder (tam verim alınabilecek noktası bence soldan ziyade forvet arkası serbest dolaşmasıdır) ve ileri ikilide drogba-umut-burak opsiyonları.

    şu anda böyle oynayamıyoruz çünkü dün de gördük ki sağ kanata yakın bir oyuncu daha olması gerekiyor. emektar sabri ne yazık ki yetemiyor o kanada tek başına. bundan kaynaklı da dengesiz yakalanan savunmamız değişik pozisyonlar veriyor.

    ayrıca sezon sonunda bizleri sevindirecek takımdır. şampiyonluğa inancım sonsuz, isteyip de elde edemeyeceğimiz hiçbirşey yoktur.

    tükenmez umudun
    varsa sari kirmizi formasinda
    bir düşer,bin kalkar
    cimbombom zaferden zafere koşar!
    şimdi sen yeniden
    aslan gibi savaş galatasaray !!!
  • 9556
    bittiginde 2013-2014 sezonu şampiyonu galatasaray ba$ligi altinda bir çok entry girilecek olan takimdir. zira $ampiyon olacaktir.

    $ampiyon oldugu 2011/2012 sezonunun 2. yarisinda 1 maglubiyet ve 4 beraberlik alarak 11 puan kaybetmi$tir.

    $ampiyon oldugu 2012/2013 sezonunun 2. yarisinda ise 3 maglubiyet ve 2 beraberlik alarak 13 puan kaybetmi$tir.

    $u ana kadar ise 2 beraberlik ile 4 puan kaybetmi$tir ve bariz bir fikstür avantaji vardir.

    kalan maçlari:

    be$ikta$
    ç. rize (d)
    akhisar
    karabük (d)
    kayserispor
    torku konya (d)
    fenerbahçe
    sivasspor (d)
    kasimpa$a
    elazig (d)
    gençlerbirligi
    trabzon (d)
    k. erciyesspor

    2011/2012 sezonunu 77 puan ile en yakin rakibinin 9 puan önünde, 2012/13 sezonunu ise 71 puan ile en yakin rakibinin 10 puan önünde tamamlami$tir.

    an itibari ile 41 puanda olan takimimiz rakiplerinin durumu göz ününe alindiginda eger i$i garantiye almak istiyor ise, en az 71 puan almalidir ve bunun içinde kalan 13 maçtan en fazla 9 puan kaybetme lüksü vardir.

    bu benim $ahsi fikrim ve 71 puanin $ampiyonluga yetecegi kanaatindeyim.

    71 puan için kalan 13 maçtan 30 puan almasi gerekiyor. 9 puan kaybettiginde antep ve antalya kayiplari ile 2. yarida toplam 13 puan kaybetmi$ oluyor ve ayriyeten bu oran 2012/13 sezonunun toplam puan kaybina tekabul ediyor.

    $ahsi fikrim takimimizin bilhassa $ampiyonluk adaylari ile yapacagi maçlarda azami 6 puan kaybederek ligi 74 puan ile $ampiyon tamamlayacagi yönünde.

    tabii ki en güzeli kalan 13 maçin hepsini almak ama bunun pek mümkün olacagini sanmiyorum.

    bekleyip görecegiz..
  • 9557
    evinde seyircisi ile yakaladığı sinerjiyi, deplasmanlarda yakalayamayan futbolculara sahip takım. mesela selçuk, mesela drogba, mesela eboue. deplasman maçlarında bu tipteki oyuncuların yerine umutlar ve genç futbolcuların bir iki tanesi takıma monte edilse deplasmanlarda daha çok puan alırız diye düşünüyorum. o çocuklar varlarını yoklarını koyacaklardır ortaya.
  • 9561
    2013-2014 sezonunda roberto mancini yönetiminde çıktığı maçlarda geriye düşüp kazanmışlığı yoktur. bu da dış saha başarısızlığı kadar önemli bir konudur. geriye düştük mü kazanamıyoruz.

    ekleme: 1 kasım 2013 galatasaray torku konyaspor maçı'nı unutmuşum o maçı 1-0'dan çevirmişiz. yok satan nihilist bakkal'a teşekkürler.
  • 9562
    çok daha güzel günleri bizlere gösterebilecek olan futbol takımı.

    1905'te kurulmasından itibaren amacı ''türk olmayan takımları yenmek!!'' olan avrupa takımı.

    1905'te kurulduk. avrupa'daki en önemli başarımızı 1988 yılında şampiyon kulüpler kupasında yarı final oynamakla kazandık. derwall'in bizlere getirdiği alman ekolü ve disiplini başarının mimarı olmuştu. kalli'yle devam etti. altyapı çalışmaları ve gençlere gösterilen önem 2000'li yıllara uefa kupasına uzanmamıza taşıdı bizleri. şuan hepimizi hayran olduğu barcelona sisteminin bir benzeri aslında bizde mevcuttu. sabit bir oyun düşüncemiz ve buna ayak uyduran, bunu oynayacak futbolcu yetiştirmemiz bunun örneğiydi. evet kendi çapımızda barcelona'ydık. teknik adamlarımız değişse de oynadığımız futbol derwall'in ve kalli'nin kurduğu sistemdi. barcelona gibi oyun sistemimiz yoktu. cruyff'un ''top bizde olduğu sürece rakip takım gol atamaz.'' mantığı yoktu. ama galatasaray futbolu vardı. şampiyonlar ligi logosundaki yıldızlardan biriydik.

    2000'den sonra yeni bir sistem denedik. lucescu'ya dayanamadık ve gönderdik. o andan sonra avrupa başarılarımız bitti. çünkü artık geleceği değil anı kurtamaya çalıştık. aslında sahip olduğumuz bilincimizi futbol ekolümüzü kaybettik. profesyönelliğimizi unuttuk ve hatalarımızı acı şekilde ödedik. uzun yıllar sonra alt yapıdan tek oyuncu çıkarabildik.* geleceğe dair olan umutlarımız bitmişti. ünal aysal'ı başkan seçtik. başarıya açtık. takım motivasyonumuz bitmişti. bunu en iyi yapan adamı getirdik, fatih terim. 2012-2013 sezonunda tekrardan adımızı duyurduk. hepimizin içinde bir kıpırtı oluştu. ama yine eski galatasaray sistemini oluşturamadık. fatih terim çok iyi bir motivatördü. ama bir sistem oluşturamadı. bunu 2002 sezonundan da biliyorduk. takıma genç kazandıramadık. okan derici'ye muhtaç olduk.

    ünal aysal'ın kafasında sahip olduğumuz galatasaray bilincini tekrar canlandırmak vardı. bunu fatih terim'le başaramayacağını düşündü. araya bir takım olaylar da girerek tatsız bir ayrılık yaşadık. ama bu ayrılığın geleceğimizi daha parlak yapabilme olasılığını düşünmek istemedik, düşünemedik hâlâ daha düşünmüyoruz.

    mancini'yle anlaştık. peki mancini bir derwall olabilecek mi ? bunun için çalıştıklarından adım gibi eminim. takıma kazandırmadığımız genç oyuncu kalmadı. yeni bir sistem kurmaya başladık. belki 10-20 sene sonra, derwall'den bahsettiğmiz gibi mancini'den bahsedeceğiz. ama bizler nedense bu ihtimal üzerinde durmayı bile düşünmüyoruz. belki 2 sene sonra old trafford'ta, barnebau'da, westfallen'de geçmişte yaşadığımız başarıları tekrardan yaşayacağız. bizim kafalar hâlâ antep'te ankara'da antalya'da. 1905'ten 1988'e kadar olan sabrı 2014'ten 2018'lere kadar gösteremeyecek duruma geldik. azcık sabır gösterelim. bu taraftar skibbe'ye bile dayandı. az kaldı az. birazcık ünal aysal'a, birazcık tafo'ya, tugay'a, prekazi'ye, mancini'ye inanalım.

    roberto mancini'nin askerleriyiz.
  • 9563
    2014'e yeterli sayida turk oyuncusu olmayan, yerli yabanci yedek katkisi az olan, defansif problemleri olan, gol yollarinda bireysel performansa ve tek oyun setine bagli olan, deplasman karnesi cok kotu olan, suan ise deplasmanda mac kazanamadigi icin yerden yere vurulan bir teknik direktore sahip cok sevdigimiz galatasaray'in futbol takimi.

    tanimi uzatmamin sebebi takimi ve yaptiklarini elestirirken ne kadar adaletli davraniyoruz bunu biraz acmak icin. simdi galatasaray'in yakin tarihindeki problemlerine bakalim. ilk akla gelen kadro planlamasi ve 6-0-4'e karsi hicbir tedbir alinmadan lige baslanmasiydi. yonetim yerden yer vuruldu, terim yerden yere vuruldu, eldeki kalburustu turk oyunculari bile begenmemeye, yenisini istemeye basladik.

    simdiki halimize bakalim; ara transferde ilerisi icin umit vaad eden bir cok yerli oyuncunun yaninda eldeki atil durumda bekleyen bir cok yerli oyuncu rotasyona katildi. 6-0-4 artik galatasaray icin cok buyuk bir sknti olmaktan cikti, aksine yabanci oyuncularindan izet'in turk olma ihtimali de bu sacma kurala karsi elimizi daha da guclendirebilir.

    defansif anlamda sorunlari olan bir takimdi galatasaray. blok savunmasi cok kotuydu, bireysel olarak takima katki veren dogru duzgun bir oyuncu da bulamiyordu. bunun yaninda defansin oyuna ofansif anlamda katkisi da neredeyse sifirdi. bu nedenle sozluk yazarlari tarafindan surekli elestiriliyordu. simdiki duruma bakalim. begenilmeyen ve futbolcu degil denilen dany kiralik verilmis, semih'ten (son antalya maci haric, onda da oynadigi yer buyuk skntiydi) her zamankinden daha iyi verim alinmaya baslanmis, gokhan zan sakat olmasina ragmen yerli rotasyonundan giren hakan balta cok iyi maclar cikarmis (maalesef sakatlandigi icin sistemin isleyen carkina baska oyuncu girmek zorunda kalmis), bireysel olarak henuz istenilen noktada olmasa da takim ustuste maclarda gol yemeden iyi maclar cikarmis durumda. bunun yaninda savunmanin kurgusunun oturmaya basladigini da soyleyebiliriz.

    gol yollarinda cok buyuk sorunlar yasayan bir takimdi galatasaray. hatta defanstan daha onemli oldugu vurgulandi bir cok kez. hakli bir serzenisti bu. takim bireysel performans ve fiziksel mucadele ile gol atip dogru duzgun set hucumu yapamiyordu. bitiricilik konusunda onemli bir ozguven eksikligi de soz konusuydu.

    simdiki haline bakalim; bursaya 6 eskisehire 3 atmis bir takim galatasaray. antalya deplasmaninda da 2 atmis ancak biri ofsayttan iki sacma gol yedigi icin berabere kalmis. antalya maci cok iyi ornek olmayabilir cunku hucum setlerini asla istedigi gibi kuramadi galatasaray ancak bunun cevabini yazinin devamini da verecegiz.

    bir genel analiz yaparsak galatasaray son 2 ay icerisinde en onemli 4 sorunundan 3unu cozmus gibi gorunuyor. geriye sadece deplasman karnesinin zayifligi kalmis. mancini'nin elinde sihirli degnek olsa eminim bunu kullanir herseyi gulluk gulistanlik yapardi bir gunde. masallara kaciniz hala inaniyor bilmiyorum fakat gelisim ve ilerleme caba ve emek ister. caba ve emek ise zamanla oturan, sonucunu ancak calismanin zamana yayilmasiyla gorebileceginiz seyler. bu kadar kisa surede takimda bu kadar degisiklik yapabilmek bence basaridir. ben daha fazlasini istemez miyim? saka mi yapiyorsunuz, tabi ki her insan gibi ben de ac gozlu davranip elimde olsa hepsinin bir anda halledilmesini isterim. gercekler ise biraz daha tatsiz.

    simdi gelelim galatasaray'in deplasman sorununa. sanirim 6-0 ve 3-0'lik bursa eskisehir galibiyetleri mancini'nin de gozunu boyadi. takimin yeni sisteme hazir oldugunu ve bu sistemin bir sorunla karsilastigi anda refleks gosterebilecegini dusunmus olabilir. maalesef takim deplasmanda daha cekinik oynarken en buyuk sorunu anadolu takimlarinin merkezdeki ana enerji kaynagimiz olan 4'luye inanilmaz sert bir pres uygulamasi. daha onceki maclarda da o sert presle karsilastik ancak antalyaspor macinda samet aybaba dersini iyi calismis ve bu baskiyi ozellikle ceyhun'le selcuk ve melo'nun arasini acmak icin kullandi. basarili da oldu. mancini eger ceyhun yerine aninda emre colak ya da yekta gibi cevik oyunculardan birini koymus olsa o maci 1-0'da da tutabilirdik ya da 2-3 de olabilirdi. o 6-0lik ve 3-0lik galibiyetler takimina ve reaksiyonuna guvenini arttirmis olabilir. degisiklik yerine kurdugu sistemin adapte olmasini bekledi. olmayinca zaten once tandeme dondu, sonra da emre'yi oyuna alarak ileride top tutma oranimizi da yukseltmeye calisti. gol de son dakikalarda geldi ancak 3 puan icin yeterli olmadi haliyle.

    mancini zeki adam. kapris ya da ego yapip benim dedigim olur ve benim dedigim sekilde olur mantigiyla yaklasmiyor futbola. bugune kadar bunu anlamisizdir sanirim. cozumsel davraniyor. eger deplasman sorununu da cozecegiz demisse mutlaka ustunde duracaktir. en onemli sorun mancini'nin suan uzerinde durdugu stratejide top tutmak yerine oyunu rakip alanda hizli gecirip sonuca direkt gitmeye calismak oldugundan deplasmanda sert baskiya karsi top tutarak oyunu yavaslatarak rakibin cozulmesini bekleyen bir takim olamiyoruz. bunun cozumu icin elinde bir cok deger var. zaten bunun denemelerini defans onune emre ve yektayi koyarak daha once yapti. center half kullanmak yerine cevik bir oyuncuyu deep lying playmaker yapmasi cozum icin onemli bir adim olacaktir. diger bir sorun selcuk'un ileriye daha yakin oynadiginda eger topu hareketli degil duragan alirsa etrafini kontrol edememesi. bu nedenle cok top kaybediyor. bu nedenle mancini selcuk'a yeni gorevler vermeli. ya daha geriden topu almali, ya da selcuk'u ayni seijder gibi katlarin icinde kullanmali.

    drogba'nin statikligi biraz da pas alisverisinden kaynaklaniyor. burak'la anlasamamasi ise ikisinin de sucu. drogba'ya kizip burak'i savunmayi acikcasi anlamsiz buluyorum. burak o kadar savruk oynuyor ki bazen kendisi de sahada nerede oldugunu unutuyor muhtemelen. ayrica yaptigi hucum fauller topu rakip sahada tutup aktif dinlenme yapmamizi da engelliyor. bir duvar gibi her hucum eriyip bizim sahaya atak olarak geri donuyor. eboue'nin oldugu maclar drogba daha iyi oynuyor, belki de ikisini birlikte dusunmek daha yararli olabilir.

    deplasmanda oyun akiskanligi kazanamadigimiz icin simdilik topu ayagimizda tutup burak'in defans arasi kosulari ya da drogba'nin fiziksel ustunlugunu kullanabiliriz. bunun icin telles ve hajrovic cok onemli. bunlarin hepsi yapilabilecek cozumun parcasi olabilir.

    lafi bu kadar uzattiktan sonra kisaca toparlarsak karsimiza su cikar; takimdaki en onemli sorunlarin 3 tanesi buyuk oranda cozulmus durumda. dogru yolda ilerlerken kisisel tatmin icin "ben size demistim basarisiz iste, basarisiz olacak" gibi bir yaklasimi dogru bulmuyorum. ozellikle eskiyle kiyaslayarak yapilan tamamen sacmalik. cunku zamani grei alamayiz, daha onemlisi gidenin 5 sene boyunca geri gelmesi imkansiz. neden kendimizi olmayacak seyler icin yoralim ve yipratalim?

    elestiriyi dogru yaparsak bu takim icin de faydali olur. ceyhun'u gerard'la kiyaslayarak en kibar tabirle yakisiksiz hiciv yapmak uzgunum ama cok cirkin. ceyhun oynadigi mevki itibariyle de gerardla kiyaslanamaz zaten. oldu olacak cruyff'la kiyaslayalim, ceyhun bir cruyff da degil. mancini'yi terim'le kiyaslamak da sacma. evet ikisi de galatasaray teknik direktoruydu ancak ikisinin de ugrastigi seyler birbirinden farkli. mancini suan gunu kurtarma derdinde degil. yaptigi seyin bir sisteme donusmesi ve takimin baska etkenlere ihtiyac duymadan saha icinde herseye karsi refleks gostermesi pesinde.

    elimizde un, su, seker, krema ve daha bir suru malzeme var ve taraftar ac. mancini unu suyla birlestirip size iki dakikda hamur kizartmasi yapabilir. sekilli olsun diye ustune toz seker de atar aninda karniniz doyar. peki sonra? her seferinde bu sekilde karninizi doyurarak nereye kadar yasayabilirsiniz? mancini elindeki malzemelerden en dogru yemegi yapmaya calisiyor. once unu mayaladi, kabartmaya basladi. kremasini hazirladi bu sirada. yavas yavas pasta olusuyor ve biz acip diye isyan cikarmanin hic zamani degil.

    biraz sabirla cok guzel doyacak karnimiz.

    saygilar
  • 9575
    2014-2015 yılında 3-5-1-1 taktiğine geçiş yapabilirse tadından yenmez. tabi bu isteğimi dile getirirken drogba'nın ayrılacağını varsayıyorum. burak yılmaz hakkındaki görüşlerimi de bir kez daha yazmayayım.

    ------------------------muslera------------------------
    ------semih---------gökhan------hakan-------------
    veysel---------------------------------------telles-----
    ----------selçuk---yekta/ceyhun----melo----------
    ---------------------sneijder--------------------------
    ----------------------dzeko :(((----------------------
App Store'dan indirin Google Play'den alın