• 35220
    eğri oturup doğru konuşma vakti. güzel oyun, akıllı oyun hepsinin sınırı var. şu anda en gerçekçi ve akıllı hedef lig şampiyonluğudur.

    avrupa olunca gözü başka bir şey görmeyen ben diyorum bunu. iki bekimiz birden yok. oyun aklı en yüksek oyuncumuz sakat. on numara pozisyonunu rotasyonsuz yaşı gelmiş bir oyuncuya bıraktık. bu kadro mühendisliği ile hayalimiz gerçekleşmeyecekti.

    şimdi akıllı olma zamanıdır. teknik ekibi de oyuncu kadromuzu da süründürmeyelim. ligin sonu görünüyor. lig için bir bekimiz var. kadro da yeterli. şampiyonluğu bunlara bırakıp bütün emeklerimizi yok etmenin anlamı yok.

    galatasaray biraz düşse de kalkmasını bilir. bize ihtiyacı var. kol kırılır yen içinde kalır. kötüyü güldürmeyin. yolumuz açık olsun.
  • 35221
    takımdaki bitik yıldızlardan, mücadeleden kaçan tiplerden uzaklaşıp fizik kalitesi yüksek isimler ile anlaşması gereken takımım. şu an futbolda fizik kalite en önemli parametre. kalitesi düşük ama fizik gücü yüksek takımlar beklenmedik başarılar elde edebiliyor. biz avrupa'nın en büyük takımları gibi hem fizikli hem de teknik isimleri alamayacağımıza göre bitik yıldızlarla uğraşmak yerine genç dinamik isimlere yönelelim. yetenek+fizik kalite karışımı ile başarıya ulaşmaya çalışalım.
  • 35222
    ön not ile başlamak istiyorum. uzunca bir yazı olacak, 22 şubat 2024 sparta prag galatasaray maçından sonra eğer hala sakinleşememiş ya da sezonu bir veya bir kaç kişinin üstüne yıkmaya çalışan taraftar yazarlar, sayfayı aşağıya kaydırıp direk ofa basabilirler. hem onlar hayatlarından belli bir vakit kaybetmemiş olurlar hem de fikirlerimin onlara ulaşmaması mutlu eder, ulaşıp da düzgün yorumlayamamalarındansa.

    2023-2024 yaz transfer sezonunda yaşananlar sadece fırsat transferi, transfer çalımı vesaire değildi. malesef ki öncelikle kafada bunu oturtmak gerekiyor. o günün şartlarında yapılabilecek transferlerin en iyileri yapıldı. sonucu iyi mi oldu ? hayır. ama bu o günün şartları için yanlış hareket edildiğinin göstergesi değildir. hiçbir şey garanti olmuyor hayatta, ki bunu da futbol dışı bir olayla herkes tecrübe etti yakın zamanda.* adam belki 20 senesini harcayıp, sonunda hayaline kavuştu ama bir virüs çıktı dağıttı her şeyi. bunun bilincinde olabilmeliyiz. ya da taraftar mantığıyla anlatayım, şampiyonluğa giden seriyi yakalamışken, şampiyonluğu kaybettik bu virüsle beraber. çok da iyi gitmediğimiz bir sezonda ligin ikinci yarısı şampiyonluk modunu açmış 17. hafta itibariyle üst üste 8 maçlık seri yakalamıştık ve 6. sıradan lider ile eşit puana gelmiştik. sonrasında ise aslında kasım 2019 gibi yayılmaya başlayan virüs salgını, mart 2020 itibariyle tüm dünya ile birlikte en üst seviyelerine erişti. marttaki 2 maçta yaşanan puan kayıplarından sonra lig ertelendi. neyse konumuza döneyim.

    bizim en büyük sorunumuz, sıkıntımız sistem. sistem için de dört organın da uyumlu çalışabilmesi gerekiyor. nedir bunlar ? teknik direktör, scout ekibi, yönetim ve transfer komitesi.

    açıkçası çok uzun zaman sonra sistem odaklı, ne istediğini bilen, kimsenin görmediği noktalarda futbolculardan verim alabilen bir teknik direktörümüz var. eğer böyle bir teknik direktörümüz olmasaydı bugün, ne boey’i bu bonservise satabilirdi yönetim ne de barış milyonlarca euroluk bir futbolcuya dönüşmüş olurdu. sistemi ve stili kendisinin de baş aktörlerinden olduğu uefa kupası ve dört senelik dominasyon dönemi futbolunun bir varyasyonu. fakat arada şöyle bir fark var. ülkede gazetecisinden yorumcusuna, taraftarından spikerine kadar çok çabuk gaza geliyoruz. bahsettiğim efsane kadro, senelerce beraber oynadı o başarılar gelmeden önce. sadece dört sene beraber oynamadı. 7, 8, hatta 10 senedir beraber oynayan adamlar vardı o kadroda. ana kadro oluştukça her sene üstüne bir şeyler eklendi. ve en sonunda biraz şans biraz da uyumun etkisiyle, hagi katıldı 96’da kadroya ve durdurulamayacak yükseliş başladı.
    linkten sezon seçilerek yapılan transferler, takımdan ayrılanlar görülebilir.
    https://www.transfermarkt.com.tr/...;detailpos=&w_s=

    yalnız yine hatırlatmak gerekiyor, uefa kazanılana kadar bir çok yenilgi de alındı avrupa arenasında.

    97/98 şampiyonlar ligi gruplarında dün hakkında köy takımı diye saçma sapan birçok entry gördüğümüz sparta prag evinde 3-0 yendi efsane kadroyu.

    98/99 şampiyonlar ligi gruplarında bu sefer rosenborg yine 3-0 yendi kendi evinde.

    99/00 uefa’yı aldığımız sene şampiyonlar ligi grubunda chelsea 5-0 yendi ali sami yen’de. bölükbaşı-zola iş birliğiyle rezil bir gece yaşamıştık.
    hatırlamayan ya da hiç izlememiş gençler için;
    https://youtu.be/wjYj4_N4x70?feature=shared

    kısacası avrupa’da başarı, sistem, uyum ve zaman istiyor. elimizde okan buruk gibi bir cevher varken, hem yönetimin hem taraftarın kendisini rahat bırakması ve takımı yavaş yavaş işlemesine müsade etmesi gerekiyor. takımın başında henüz daha ikinci sezonu bile bitmemişken lokal arenada kırılmadık rekor bırakmayan bir teknik direktörümüz var. biraz anlayış biraz zamanla avrupa’da başarı da gelecektir. sosyal medyanın herkesi ele geçirmesiyle hızlı tüketim günümüzün bir alışkanlığı haline gelse de, hayatta sonuçlar her zaman hızlı, bir parmak şıklatmayla alınamayabiliyor.

    uyum demiştik. takımımızda birbiriyle uyum içinde olduğunu düşündüğüm ikili teknik ekip ve scout ekibi. fakat ne yönetimin transfer komitesiyle ne de transfer komitesinin teknik ekiple uyum içinde olduğunu düşünmüyorum. en azından pratikte. teorik olarak birbirlerini anlasalar da iş pratiğe geldiğinde birçok sebepten doğru uyum sağlanamıyor. ister maddi olarak görülebilir, ister yıldız transferi olarak düşünülebilir, ister de çalım transferleri olarak.

    yönetim kısmına girerken şunu belirtmem gerekiyor, ben bankalar birliği anlaşmasından çıkılmasını destekleyen taraftayım. kimse başarısızlık istemez. ama borçla bu gemi yürümüyor malesef. şampiyonluğu sattınız, avrupa’yı sattınız olarak burada delirip duracağınıza biraz galatasaray tarihini araştırın, spor başarıları olarak değil. maddi olarak neler dönmüş. burada efsane başkan diye methiyeler düzdüğünüz insanların aslında başarıların yanında galatasaray’a ne kadar büyük zararlar verdiğini, sırf sportif başarısı olmadığı için, utanmasalar ölüsünün arkasından taraftarın kına yakacağı başkanların galatasaray’ı kurtarmak için nasıl uğraştığını öğrenin. (faruk süren, ünal aysal, özhan canaydın)

    şimdi bir şekilde bu borcun bitmesinin, galatasaray’ın maddi olarak ipleri eline almasının arkasındayım. aşağıdaki bakınızda anlattım, şampiyonlar liginden elendiğimiz anda bütün planların değişeceğini ve avrupa ligi’nden bir şey beklenmemesi gerektiğini, hatta transfer yapmamamız gerektiğini. çünkü tek bir plan vardı, o da gruptan çıkarak bir daha ayak bastı parası almak ve maddi rahatlamayı sağlamak. hedef çeyrek final falan değildi yani. ki elendikten sonra dedikodu kazanında başkanın bonservis harcamak istemediği döndü bayağı.
    (bkz: galatasaray futbol takımı/#3797176)

    benim bonservis harcama ya da maddi israf kısımlarına hiçbir itirazım bulunmamakta çünkü aynı noktadayız. ama madem bonservissiz oyuncu katacağız bünyemize ve eksiklerimiz var. o zaman daha önce de yazmıştım burada, bu arkadaşları neden düşünmediler. isimler sadece örnek, fakat adana demirspor’un sıkıntıda olduğunu biliyorsun, birçok futbolcusuyla daha devre arası gelmeden sözleşmeler feshedilmiş, birçoğuyla da edilecek. daha dün sakatlıktan dönmüş sergio ile maça çıkmak yerine ya da sakat olsa daha az tepki alacak ndombele ile takımı yedeklemeye çalışmak yerine, stambouli çok daha güvenilir olmaz mıydı son 20 dakika maçı tutmak ya da oyun kurulumu için ? ya da kevin rodrigues, tamam süper bir bek değil uçmaz kaçmaz, ama orijinal bir bek sonuçta, senelerdir süper ligde ne alacağın belli, verim alamayacağın şeyler istemezsen sırıtmazdı, getirirdin dönemin açıldığı ilk gün, yazardın da avrupa kadrosuna bitti gitti. ben ki takımdayken kendisini en sevmeyenlerdendim, belhanda bile düşünülebilirdi, mertens yoruldu mu al son 20 dakika pres yapsın, ortalığı karıştırsın.
    (bkz: benjamin stambouli/#3792805)
    (bkz: kevin rodrigues/#3807396)

    bu iki futbolcuyu 6 ay artı 1 sene tek taraflı opsiyonlu katarsın kadroya, avrupa’ya yazacağız diye ikna da edersin, sonra baktın köhn mü çıktı önüne fırsat, alırsın transfer kapandıktan sonra ligde oynatır, önümüzdeki sene için hazırlarsın.

    vinicius transferi ise tamamen tete’yi kazanmak için yapılmış bir transfer gibi duruyor benim gözümde şimdilik. ne deli gibi presçi bir futbolcu, ne pivot santrafor. top saklama ve top dağıtma özellikleri de çok kötü. muhtemelen sezonun geri kalanında ancak boş kaleye ya da şans golleri attığını izleyebileceğiz. yousef poulsen vardı leipzig’de net kazmaydı ama kimse on birden kesemezdi, çünkü leipzig’in sisteminin temel taşlarından biriydi presiyle. bazı oyuncuları anlayabiliyorum mesela kaan ayhan, hiçbir şey tam değil ama her şey vasatın üstü, doğru bir hoca ile mükemmel bir jokere dönüştü fakat vinicius’da hiçbir şey tam değil ve her şey vasatın altında gibi gözüküyor şimdilik.

    aurier transferine ise malesef bir şey diyemiyorum. kendisi sakat transfer edilmedi, transfer edildikten sonra sakatlandı. siz bir futbolcuya 100m euro da verebilirsiniz ve sakatlanabilir bu her transferde olan bir risktir. (bkz: eden hazard)

    neticede yapılan transferlerin köhn dışında hiçbir katkısı olmadı, olma ihtimali de çok sınırlı görünüyor. köhn ise potansiyeliyle gelecek vaad ediyor. fakat kendisinin de bir menajer önerisi ve şans transferi olduğunu unutmamak gerekiyor.

    buradan sekmek istediğim konu ise okan buruk’un sözleşmesi. acilen ne lig ne de seçim beklenmeden yenilenmesi gerektiğini düşünüyorum. ribery’i izledik hep beraber ve saçma bir maaş ödemesi sorunu yüzünden kaçan balık nasıl büyük olduysa, okan hoca’da da sözleşme uzatma işini nasıl olsa camianın çocuğu mantığıyla hazirana bırakırsak bir anda dört büyük ligden birinde görebiliriz kendisini. avrupa’da performansıyla tek dikkat çeken boey değildi malesef.

    okan hocayla şözleşme yenilendi, lig bitti, yeni yönetim geldi. yapılması gerek en önemli şey başkan, transfer komitesi ve okan hoca’nın bir araya gelip bir plan hazırlamaları. okan hoca’nın aynı bundesliga ya da premier lig’de bir iş görüşmesindeymişçesine takımın ana ve yedek planlarını anlatması ve belirlenen bu planlar dahilinde hareket edilmesi gerekiyor bundan sonra. boey mi satıldı ? tamam, hemen yerine takip ettiğimiz, potansiyelli 3 aday ile görüşülüp içerisinden uygun olanı hızlıca bitirebilmeliyiz. buna dair barış alper’in üstünden bir yazı yazmıştım.

    (bkz: jota silva/#3855352)

    bu isim jota silva olmayabilir elbette, fakat barış alper gidecek ve biz de onun yerine ikamesini koyacaksak, benzer stillere yönelmemiz gerekiyor. sistem takımlarının tamamı bu şekilde ilerliyor ve malesef ki biz bunu hiçbir dönemde hayata geçiremedik. sistemin ne olduğu önemli değil, bir sistem var ve ona uygun oyuncularla ilerlenirse eğer, bir şekilde sonucun geldiğini bu sene tekrardan acı da olsa, kopenhagen ve sparta prag maçlarında en derinden yaşadık ve öğrendik. hatta molde’yi de buraya ekleyebiliriz.

    mesela başka bir örnek alanya maçlarında dikkat çeken oyuncu oğuz aydın, sisteme uyabileceğini mi düşünüyorsun, barış alper’e alternatif yaratabileceğini mi düşünüyorsun hemen hazırlanmaya başla alternatif olarak.

    görüyorum 75 tane gurbetçi yazılıyor şimdilerde sene sonu için. mesela can uzun, çok izlemedim oyuncu hakkında bir yorum yapmayacağım. 10 numara için olduğu söyleniyor. sağ kanat ve santraforu da yedekleyebiliyor anladığım kadarıyla. skor katkısı güzel fakat benim değinmek istediğim nokta, biz mertens vari bir on numara mı arıyoruz yoksa talisca vari skorer mi ? şimdi arkadaşın pres oyunu hakkında bir bilgim yok, bu sadece bir örnekleme x kişisi olarak da düşünebilirsiniz can yerine. eğer biz yine gidip skorer bir on numaraya yatırım yaparsak ve onunla pres oyunu oynamaya çalışırsak sonuç yine hüsran olacaktır, 1 sene öncesinden belirtmek istiyorum.

    yukarıda bahsettiğim görüşme işte bu tarz durumların önüne geçmek için yapılmalı, bütün plan netleştirilmeli. galatasaray’ın geleceği için ilk feda 2024 yaz transfer dönemi ile birlikte yapıldı, bunun karşılığı olarak avrupa ligi’nden elenildi. çok daha planlı olup, avrupa’yı feda etmeden de geçiştirilebilirdi bu durum, fakat iç kısmını bilemiyoruz. ndiaye’nin istendiği ama maaş olarak 2.5m euro civarı bir talebi olduğu söyleniyordu. belki böyle durumlar da mevcuttur diğer oyuncular için de.

    önümüzdeki dönemde fedaların daha da yapılacağını düşünüyorum. umarım fedalar boşa gitmez ve ileride borçsuz(ya da minimal borçlarla), zengin, kendi ayakları üstünde duran bir galatasaray’ın olduğu geleceğe doğru yol alabiliriz.
  • 35223
    yabanci siniri uygulanan ve cok ciddi ekonomik zorluklar yasanan bir ligde hem kontenjanini hem de parani cok dikkatli harcaman gerekirken, adeta bile isteye baltalanir gibi isler yapilan takimimiz. rakiplerimizde falan gormuyoruz boyle luks harcamalari, ama kenarda hic kullanmadan adam oturtma ve takimin en yuksek maaslarini verme gibi lukslerimiz var. ndombele ve ziyech ortada yok, tete var ama katki yok, zaha zaman zaman katki verse de takim oyununa uyumlu degil ve bu uyumsuzluk zarar da yaziyor yarar veremedigi gun, angelino kagit ustunde yanlis veya riskli transfer degildi ama tutmadi, onu da oturttun haftalarca kenarda. sergio'yu zaten gozden cikarmistik, bir de ustune sakatlandi, dondugu hal de malesef yine farkli degil. takiminin en iyilerinden boey'i sattin, yerine aldigin adami guya kisa donem hazir adam kullanalim diye dusundun, afrika kupasindan gec geldi ve sakat geldi, aldigin solbeki de avrupa'ya yetistiremedin. bunlarin hepsi ayri ayri fiyasko, ayri ayri kovulma sebebi. bir takim bu kadar hatayi tasiyamaz normalde, hata olur hadi ama duzeltirsin madem, o da yok. 3-4 tane ekstra oyuncu katkisi alabildigimiz icin (baris ve kaan ozellikle) saha icinde aksamadik ve oynayan takim ve teknik heyetin ozverileriyle hala ligde lidersin, avrupada da bazi isler yaptin. kopenhag'i prag'i bile sadece dsiplin ve fizik gucuyle belli basli isler basarabiliyor gordugumuz uzere, bunlara karsilik verebilmek icin diri bir takim olmak lazim. kenardan oyuna sokacak bir midtsjo'muz bile yok anasini satiyim malesef, bitik halde bir sergio'yu atabiliyorsun anca. gercekten yazik gunah, sampiyon takima yapilacak 3-5 hamle vardi sadece, guclendirecegin yerde elini kolunu bagladin kendi takiminin...
  • 35224
    dün eşimle maç başlamadan önce her zaman yaptığımız gibi skor tahminleri yaptık ( o da fanatik galatasaraylıdır :) )

    ben dedim ki 3-0 yeniliriz ve avrupa macerası bu gece biter bu sezon için. tabi epey tepki aldık "bu nasıl karamsarlık, gamlı baykuş, kötümserlik, şom ağızlılık" tahmin edersiniz..

    ama tabi kendisi enerjisinin çoğunu bebeğimizi büyütmek için harcadığından benim kadar takip edemiyor maçları, youtube analiz videolarını, sözlükteki twitterdaki muhabbetleri falan.

    artık 41 yaşında bir galatasaraylı olarak bazı şeyleri çok daha net görebiliyorum, bu maçı kaybedeceğimiz ilk maçtan çok belliydi adamlar bencilce oynamasalar (ve şanssız olmasalar) ilk maç 1-2 gol daha fazla bulabilirlerdi zaten derslerine çalışmışlar ve muslerayla karşı karşı kalınca ya aşırtma ya da yerden plase tercihleri ile bu sefer golleri attılar.

    tabi ki hakem kötü maç yönetti bence bay'ın pozisyonu penaltıydı mesela. ayrıca kaan'ın kartı da %100 doğru adamın ayağı bile kırılabilirdi, tekmeliği havaya uçtu.. ama bu bahane değil çünkü maçı kopartacak kadar oynamadık; golü duran toptan bulduk ve ikinci yarı etkisizdik. saçma sapan top kaybettik, pas yapamadık vs. neyse fazla da analiz yapmaya gerek yok ben başka şeyler yazmak için geldim.

    bu galatarasaray'ın avrupadan ilk elenişi değil son da olmayacak. sözlüğe, twitter'a bakıyorum da sanki finalde portekiz 2. lig takımına yenildik bir yaygara bir abartma.. noluyor arkadaşlar..

    bu sezonu 3 kupayla kapatma ihtimali hala devam ediyor, yönetim verdiği sözü tutarsa bankalar birliği borcu kapatılacak deniyor (ki bence bunun için avrupa hatta lig şampiyonluğu bile feda edilebilir)
    fazla gaza gelmeye gerek var mı..

    borçsuz, finansal yapısı güçlü ve istikrarlı bir galatasarayı herseye tercih ederim gerekirse 2 sezon feda etsinler ama 100+ senelik klüp artık her sene yüksek karlara futbolcu satan, avrupada 2. tur/çeyrek final yapan istikrarlı bir yapıya kavuşsun.

    tabi ki demiyorum ki seçim kazanmak için yönetim başarıyı feda etsin, biraz sabredelim sezon sonunu ve seçim vaatlerinin ne kadarının gerçekleştiğini görelim.

    bizde taraftar olarak üstümüze düşeni yapalım; ben bu sezon 3 tane forma satın aldım, youtube üyeliğim var vs.

    kısacası olur böyle şeyler, yaşı daha genç olan arkadaşlar sanırım uefa kupasını fatih terim in takımı ilk senesinde aldı sanıyor. o kadro çok uzun yıllar birarada oynadı, birbirlerini ezberlediler, tek vücut olmuşlardı. bakın bakalım ilk 3 sene avrupada neler olmuş.

    okan hocaya ve bu kadroya sabır gösterelim, yine 4 sene üst üste şampiyon olsunlar yine kupa gelir. zamana ve tecrübeye ihtiyaç var. sosyal medyanın gazına gelmeyin.
App Store'dan indirin Google Play'den alın