• 23
    pazar gününde oynanan maçtır.

    filmi geriye sarıyorum. ortaokul son sınıf dönemine denk geliyormuş. site lojmanında, muhtemelen cine 5 faşizmi dönemine denk geliyor. o zamanlar okulda fazla cimbomlu arkadaş yoktu. evden zor bela izin alıp tek başıma lokale maç izlemeye gittiğim dönemdi. yaşımız küçük, boyumuz kısa diye salonun ön sıralarında izlerdik. sigara içilen salonda 2 saat geçirdikten sonra eve gidince üstümüz leş gibi sigara kokardı. o zamanlar bırak lokali, otobüste ve uçakta bile sigara içiliyordu belki. normalde pazar günü öğlen saatlerinde banyo yapmamız gerekirken banyonun gece saatlerini bulması, aile içi dengeleri çok zorluyordu.

    4 gollü mağlubiyet üstüne eve gelip zorla banyoya girmeye mi üzülürsün, 4 gol yediğine mi üzülürsün.

    a. koyim hiçbirisine üzülmezsin, çünkü galatasaraylısın.

    neyse ki galatasaraylılık doğuştan geliyor. ergen zamanlarımızda anlam veremesek bile cimbom başı dik yürür mottosu yürürlükte. ertesi gün okula gidince, laf sokmaya çalışan fbli ibişlere geri vites yapmıyoruz. sonrası mucize zaten 1996-2000.
  • 24
    lise son sınıfa giderken yeni açıkta yerinde yaşadığım hezimettir. hatırlıyorum, maçta henüz yarım saat dolmadan 0-3 geriye düşünce ne tat kalmıştı ne de tuz. fatih terim ve hagi rüzgarı ile giriş yaptığımız sezonda, ki sanırım sakatlık sebebiyle bu maçta hagi yoktu, gazımızı alan, moralleri yerle bir eden bir maç oldu.
    o gün maçı kaybetmiştik ancak tarihimizdeki dönüm noktası maçlardan biri olduğunu sonradan öğrendiğimiz maçtır aynı zamanda, zira sonradan anlatılanlara göre maç sonu fatih hoca istifasını vermiş ancak dönemin başkanı faruk süren kabul etmemiş, iyi ki de etmemiş...

    lakin insan düşünmeden edemiyor, ya etseydi tarih nasıl şekillenirdi acaba;
    şampiyonluk sayıları, yıldız sayımız?
    uefa, süper kupalar?
    ....
    geride kalan yaklaşık 30 yılda neler yaşardık kimbilir...
  • 26
    fatih hocam bu maça fizikleri hariç öyle pek bir ekstra özellikleri olmayan bekir - vedat - van gobbel üçlüsüyle çıkmıştı. yedek kalan bülent'i bırak, fatih hocanın 4-0'lık psg maçında ansızın ilk 11'e koyduğu ve bir daha hiç düşünmediği kardeşi mert bile bekir'den, vedat'tan iyi savunmacıydı. bekir nasıl oluyorsa, her fenerbahçe maçına bir şekilde ilk 11'de başlardı. vedat ise berbattı. o kadar kötüydü ki, kalecimiz hayrettin'den kötü olmayı başarabilen tek isimdi. ayrıca artırıyorum; vedat avrupa şampiyonaları'nda, şampiyonlar ligi'nde falan oynamıştır ama bekir'den daha iyi topçu değildi. zaten bekir'in süper lig maç sayısı vedat'tan daha fazladır. kalecimiz hayrettin sezona iyi başlamıştı ve bu maçta geleni gideni içeri alarak birkaç hafta önce kazandırdığı trabzonspor maçının acısını çıkarıyordu. genelde fener maçlarını boş geçmezdi zaten. birkaç hafta sonra, gençlerbirliği'yle oynanan kupa maçında bütün penaltılarda topu filelerde görünce doğrudan lig sonuncusuna kiralandı.

    4-0 yenilmiştik. her şey bitti demişlerdi ama her şey bir hafta sonra oynanan sarıyer maçıyla yeniden başladı.
  • 27
    günümüzle karşılaştırmanın çok bir anlamı olmayan maç.

    dünya, toplumlar, üretim ilişkileri değişiyor. bunlara ayak uyduranlar hayatta kalıyor, uyduramayanlar kalmıyor. sosyal medyanın varlığı, toplumun büyük bölümünün sosyal medya üzerinden düşüncelerini ifade etmesi, bu düşüncelerin önemli ölçüde çıkar odakları tarafından kendi amaçlarına en uygun olacak biçimde yönlendirilmeye çalışılması, futbol ekonomisinin inanılmaz büyümüş olması, bahis
    ekonomisinin futbol dünyası üzerindeki etkisi, vb. bunlar hep günümüzün gerçekleri. hoşumuza gitsin ya da gitmesin bunlar bizden bağımsız olarak varlar. bunlar var ve bunlardan kötü etkileniyoruz diye şikayet etmenin bir yararı yok. bunlar var ve bunlardan olumsuz etkilenmeyi nasıl en aza indiririz ve olumlu etkilerinden nasıl yararlanabiliriz diye bakarsak hayatta kalma olasılığımızı artırırız.

    1996 yılında doğan bir bebek bugün 28 yaşında kocaman adam. 30 yıl önceki dünya ile günümüzün dünyasının ilgisi yok. 30 yıl önce 5 dakikalık 10 dakikalık şarkılar yapılırdı. artık bir dakikalık şarkılar yapılıyor. 30 yıl önce 3,5 saatlik filmler sinemalarda gösterime girer ve dünya çapında başarılar elde ederdi. bugün sinemayı bırak netflix'te bile 90 dakikalık film olmaz. 30 yıl önce takımın yıldızı hagi'nin aldığı para günümüzde sıradan türk oyuncu için bile az. 30 yıl önceki dünya günümüzün dünyası değil.

    30 yıl önce sosyal medya olsaydı muhtemelen fatih terim galatasaray'da devam edemezdi, elbette bilemeyiz. ama günümüzde sosyal medya var ve her şey artık çok daha hızlı. bu bir gerçek, kabul edip önümüze bakalım.
App Store'dan indirin Google Play'den alın