bu sezon ilk (muhtemelen de son) analizim olacak hakkında takımın.
diyeceksiniz ki "böyle silik bir oyunu bekleyip de mi yaptın?" ama alakası yok. bir çok kişi bir teknik adamı / yeni takımı değerlendirme sürecini lig başladıktan sonraki 10 hafta gibi değerlendiriyor, o yüzden bugünü bekledim.
15 ekim 2022 kayserispor galatasaray maçına denk gelmiş olması bir tesadüf durumu benim için.
biz 9. haftadayız ancak son maçtan önceki haftayı bay geçtik, yani 10 hafta. bay geçilen hafta da sayılır, çünkü tam bir takım olarak çalışma ve "eksiklerini giderip iyi yönlerine odaklanma" fırsatı verir o bir haftalık ara sana. daha dinç oyuncular ile daha sindire sindire bir çalışma yapılabilir.
biz 3 gün izin verdik o arada da neyse onu konuşmak bile istemiyorum şimdi.
girizgahın içerisinde söylemem gerekir: ben okan buruk'u istemedim. hani derler ya "ilk günden beri" diye, öyle bir ilk gün bile yok. eksi 150. günden beri falan istemedim okan'ı. kara gözlü kara kaşlı yağız bir delikanlı gelsin diye değil, kapasitesini (bence) görüp değerlendirebildiğim için. hatta okan buruk başlığındaki eski entry'lerime bakabilirsiniz kendisi ile ilgili düşüncemi öğrenmek için. ama özet geçeceksem eğer okan buruk = hamza hamzaoğlu. birisini sneijder şampiyon yaptı, diğerini yapan gücü zaten biliyoruz.
bu kadar girizgah yeterli diye düşünüyorum, artık başlayabiliriz.
bir takımın gelişiminden bahsederken bu duruma "maç maç" bakmak gerekir. hangi maçta takım üzerine koyarak gelmiş, hangisinde gelişim göstermemiş, hangisinde geri gitmiş bunların hepsinin değerlendirilmesi gerekir. ki burada kurulan kadro bir kaç oyuncu haricinde sıfırdan kurulduğu için birlikte oynama alışkanlığı ve takım oyununu da aynı potada eritmeliyiz bence. sonuçta gelen adamı istemesek de hakkaniyetli bir inceleme koyacaksak ortaya bunu yapmamız gerekir.
1 -
7 ağustos 2022 antalyaspor galatasaray maçıokan buruk yönetimindeki ilk resmi maç. topla oynama %55.8 lehimize. 410 pas yapıp %83.4 isabet yakalamışız, rakip yarı sahada bu yüzde %72.9 olarak gerçekleşmiş. neticesinde 13 şut çekmişiz, 4'ü kaleyi bulmuş.
antalyaspor da 12 şut çekmiş, 4'ü kalemizi bulmuş. ve antalyaspor bunu %60.7 rakip sahada pas isabeti ile yapmış, maç boyu toplam 328 pas denerken.
gelelim xg ve kaçan net pozisyona. bizim xg'miz 1 olarak gerçekleşmiş, antalyaspor'un 1.15 ve daha ilginç olanı antalyaspor'un "2 net kaçan pozisyonu" var, bizim yok. ve antalyaspor bunu 13 kez rakip ceza sahasında topla buluşurken yapmış, bizim rcs'da topla buluşmamız tam 22.
nasıl kazandığımızı hatırlıyor musunuz? 89'da giren gomis'in 90'da attığı golü? artık "hak ettiği" golü bulmak için yüklenen antalya'nın şans eseri önümüzde kalan topunu zor bela kale önüne kadar getirip de midtsjö'nün gomis'i görmeyi akıl ettiği pozisyonu?
ben bir şey demiyorum.
kaynak:
https://www.mackolik.com/...9bopj999n0natexo7lsk özet:
https://www.beinsports.com.tr/...alatasaray-mac-ozeti2 -
13 ağustos 2022 galatasaray giresunspor maçıders niteliğinde istatistikler çıkaran maç.
topla oynama %66 lehimize, 552 pasta %86,2 isabet. rakip yarı sahada %77.4 isabet. 31 kez rakip ceza sahasında topla buluşma, toplamda 14 şut girişimi.
sonuç mu? 1-0 kaybettik biz bu maçı.
*14 şutta çerçeveyi tutan sadece ama sadece 2 şutumuz var. giresun'u söylemedim bu arada, özellikle. giresunspor 5 şut çekip 4'ünde isabet buldu. yani bizim %14 ile (hadi küsüratı küçük olsa da ben buna %15 diyeyim sizin gönlünüz olsun) giresunspor %80'le isabetli şut çekmiş bize %80. sen 14 şutta 0.98 xg üretebilmişsin, giresun 5 şutta 1.00 üretmiş. üstelik adamlar bunu orta açmadan yapmış, maç boyunca orta denemeleri sadece 3 adet, 1'i isabetli olmuş. sen? 36 orta denemişsin otuz altı! ama 8 isabetin var.
attıkları gol her ne kadar bizim hatamız olsa da, hataya zorlanacak bir pozisyon var mı? tartışılır. yakınında yöresinde kimse yokken kalecinin degaj yaptığı bir topu rakibe böylesine hediye etmek, neyse.
ben halen bir şey demiyorum.
3 -
19 ağustos 2022 ümraniyespor galatasaray maçıtopla oynama %59 senin lehine, 480 pas denemişsin ve %82 isabet bulmuşsun, rakip sahada %74,3 isabetli pas yapmışsın. 24 (yirmi dört) tane şut çekmişsin ama maçı 1-0 ve 86'da gomis'in attığı gol ile alıyorsun.
bak bütün bu yaptıklarının 85 dakika boyunca etkisi ne? 24 şut çekmişsin değil mi, hadi gol hariç diyelim 23. xg beklentin 1.94 olmuş. 23 şutun 19'unda çerçeveyi bulmuşsun, %41.7 şut isabeti yaratmışsın. ama ceza sahası içinden şutun kaç? 11. golü nasıl buldun? ceza sahası dışından beklenmedik bir şutla.
oyun olarak önceki 2 maça göre bir gelişme var mı? bir nebze. ama halen gol bulamıyorsun ve golün ceza sahası dışından kimsenin beklemediği bir şuttan geliyor.
buna da bir şey demeyeyim ben ama görüntü iyi yönde hareketlendiğini gösteriyor bir önceki maça göre.
4 -
28 ağustos 2022 trabzonspor galatasaray maçıçok fazla detayına girmek istemiyorum, bu maçtaki en kritik data şu:
%58 topla oynamışsın, 447 pas denemiş ve rakip yarı sahada %70 oranla isabetli pas yapmışsın. bu maçta 65 dakika sahada kalan forvetin haris seferoviç'in topla buluşma sayısı: 26. ve sahadaki en az topla buluşan isim.
hücuma gitmek için yaptığın çalışmaların doğru olmadığının en büyük örneği bu metriktir.
---
daha yazacak çok şey var. maç maç hepsini tek tek yazmak da bir daha izleyip analiz etmek de istemiyorum.
ama özetinde şuna geleceğim: kolay gol yiyen ve zor gol atan bir takım 2022 - 2023 sezonundaki galatasaray futbol takımı. bunun en bariz görünümü maçların skor tablosu. kazandığımız maçlar hep 1 farklı, gol yemediğimiz maç sayısı 9 maçta 4 tane. kasımpaşa'dan bile 2 gol yedik, yahu dün akşam kayseri'den biz 2 gol yedik.
bir futbol maçını kazanmak için ne yapmalısın? gol atmalısın değil mi? iyi oyunun meyvesi gol olmalı.
çünkü top sende, pası sen yapıyorsun, rakip sahaya sen giriyorsun, hücumsal anlamdaki tüm metriklerde rakiplerinden her maç öndesin ama bunu skora yansıtamıyorsun.
yıllardır inatla söylediğim bir şey var, tekrar etmekten ben yoruldum:
galatasaray'ın yıllardır süregelen tek bir problemi var. 1. diğer problemlerin hepsi ikincil, hepsi zamanla çözülebilir problemler ancak temel problem orada durdukça diğer problemlere ne okan buruk dönüp bakabilir ne de x bir teknik adam. çünkü bu temel problem o kadar büyük ki diğer problemleri düzeltsen de bunu çözmediğin sürece kimseyi mutlu edemezsin.
nedir bu temel problem?
galatasaray'ın topu kaleye götürme sorunu var! forvetine, golcüsüne topu götürmekte başarısız!
bu yüzden forvete değil icardi, gomis, seferoviç, mostafa, o, bu şu getirin şu anda dünyanın en iyi ve en formda forveti erling haaland'ı yine aynı sorunlarla, yine aynı kısır maçlarla uğraşmak zorunda kalacağız.
yahu 9 maç, kazandıklarının hepsini (tekrar ediyorum, altını çiziyorum bakın hepsini) 1 farkla kazanmışsın. oyun olarak dominant olabilirsin, rakibe oyununu kabul ettirebilirsin ama sen gol bulamıyorsun! golü atacak adama topu götüremiyorsun!
attığın gollerin hepsine bak, aç hepsini tekrardan izle. bir tane takım oyunundan gelen, organizasyondan gelen, planlı programlı 1 tane gol gösterin bana bilmem kaç senedir. var mı? yok.
çözebiliyor musun? belli ki çözemiyoruz.
ben artık yoruldum bu döngüden. forvet alıyoruz, rekorlar kıran adamları getiriyoruz ve adam bizde atamayınca diyoruz ki "böyle forvet mi olur?" ve onu gönderip başkasını alıyoruz.
gomis'in gidişinden beridir döngüye bakalım:
diagne - mitrogolu - eren derdiyok - falcao - andone - adem - mostafa - halil - yeniden gomis - seferovic - mertens ve en sonunda icardi.
bizde hiç bir sorun yok ama bu isimlerin hepsi sorunlu öyle mi? yani bizim topu taşıma problemimiz yok, sorun bu adamlarda öyle mi?
çocuklar güler ya. yapmayın etmeyin.
bu sorun çözülmediği sürece geri kalan tüm sorunları çözün isterseniz, duran topundan topun sahadaki hareket hızına, pas kanallarına, sisteme, taktiğe aklınıza ne geliyorsa tüm sorunları kaldırın ortadan yine de başarısız görüneceksiniz.
şampiyon olsanız bile "iyi oynamadan olduk" diyecek taraftarınız, neden? çünkü baskın oyunun meyvesi golleri bulamıyoruz. bir şekilde o hücumda çoğalsak da atağı sonlandıramıyoruz. ya da sonlandırıyoruz ama isabetsiz, dağlara taşlara şutlarla.
peki bunun çözümü ne?
bunu ben bulacaksam arkadaşlar bırakın takımın başına ben geçeyim, siz bulacaksanız siz geçin. ama buna çözüm bulabilecek, üretebilecek bir teknik direktörü bizim bu takımın başına geçirmemiz, hem de zaman kaybetmeden ivedi bir hızla geçirmemiz şart. çünkü yaptığımız harcamalar sağolsun, muhtemelen sezon sonunda yeniden ffp kıskacına gireceğiz şampiyon olmadığımız takdirde, büyük başgan dursun bey sağolsun aynı noktaya getirdi harcamaları ile takımı.
harcamanın karşılığını alacak mıyız, yoksa sadece harcamış olmaktan memnun muyuz?
bazı yazarlar diyorlar ya "fenerbahçeleşti taraftar" diye, durumun bunun tam tersi olduğunu idrak edecek kapasitede olmadan bu eleştiriyi yaptıklarını düşünüyorum.
çünkü fenerbahçeleşmek demek salt harcamış olmaktan memnun olmak demek. onlar için şampiyonluğun önemi yoktur, van persie indi mi? indi. nani geldi mi? geldi. valbuena gelsin, o gitsin mesut gelsin diye diye bu haldeler.
transfer obezi bir transfer dönemi geçirdik, kimi bulsak aldık. bu kadar harcama ile bu takımın başarılı olması şart. bu başarı sizce okan buruk ile gelebilir mi gelemez mi?
bence gelemez. ki bu kadar harcamanın da aslında okan buruk için yapıldığını söylemek çok da abesle iştigal olmaz diye düşünüyorum kendi açımdan. nasıl ki hamza hamzaoğlu'nu sneijder şampiyon yaptı, bu transferleri onaylarken de bence okan buruk "o kurtarmazsa bu kurtarır alalım gelsin" düşüncesinde hareket etti bence. yoksa seferoviç yeniyken icardi'ye gerek var mıydı? ya da mertens alınmışken mata zorunlu muydu? orta sahada 2 tane merkez ile oynayacakken ve sergio ile midtsjö'ye karar vermişken oraya torreira alınması?
bir de bunları bir amaç uğruna birleştirmek, hepsini mutlu etmeye çalışmak var.
şahsi kanaatim şudur: mevcut kadro okan buruk için bir kaç gömlek büyük. ya da şöyle düzelteyim, okan buruk mevcut gömleği sırtına geçirirse "o ne ya babanın gömleğini mi giydin?" diye dalga geçilen lise-1 öğrencisi gibi oluyor.
kendisine duymadığım sevgi ayrı, önceki olayları da ayrı. teknik direktör okan buruk olarak bakıyorum ben olaya. ve gittiği her yerde "başarılı" dediği dönemde bir şekilde desteklenen takımlara gittiğini unutuyoruz bence bu değerlendirmeyi yaparken. başakşehir'deki şampiyonluk, rize ile kümede kalması vs. hepsi.
okan'ın başakşehir'den nasıl gönderildiğini hatırlıyor musunuz? şampiyon olduğu başakşehir ile 2. yılında 17 maçın 7'sini kaybetti, 5'inde berabere kaldı ve 5 maç kazanabildi sadece. yerine adamlar aykut kocaman getirmese şampiyon yaptığı başakşehir ile düşebilirdi bile belki.
"dönülmez akşamın ufkundayız, vakit çok geç" şarkısına daha gelmemişken, zararın neresinden dönersek kar olarak bakmak galatasaray'ın bu sezon şampiyon olma olasılığı için bence yapılması gereken hamledir.
bu sezonki ilk analiz yazım olacak demiştim, muhtemelen okan buruk hakkındaki son da olur. dursun aydın özbek başkan olduğu sürece yapmayacağım demiştim ama sözlükte bu konunun o kadar farklı değerlendirilmesine dayanamadığım için bir kaç şey karaladım son entry'mden 27 gün sonra.
bakalım bir daha ne zamana gireriz böyle bişey daha :)