2020-2021 sezonunda geride kalan 16. hafta itibarıyla kazandığı ekstra puanları (başakşehir, rizespor, sivasspor, tranzonspor deplasmanları gibi) hesapta olmayan puan kayıpları ile (kasımpaşa, kayserispor, antalyaspor gibi) çok kolay bir şekilde savuşturan(!) bir görüntü çizmekte.
bu sebeple tam aşağıdaki takımlarla araya mesafe koyulacak duruma geldiğimizde o bitirici darbeyi bir türlü vuramıyoruz.
takımımızın belirgin bir sorunu var; ön taraf özelinde takıma dinamizm katan oyuncular bitiricilikten ne kadar uzaksa, kalite seviyesi yüksek oyuncularımız da dinamizmden bir o kadar uzak.
oğulcan'ı koysak, evet ön alanda baskı, stoperleri rahatsız etme....vs birçok iyi özelliği var ama bitiricilik, doğru yere hareketlenme....vs yerlerde.
tam tersi feghouli, falcao gibi oyuncularla çıkılsa, bu sefer rakibe ön alanda herhangi bir baskı, rahatsızlık verme....vs hak getire.
tamam hem dinamizm hem de bitiricilik açısından iyi oyuncular 3 mil eurodan başlıyor ama ikisinden de bizim lige yetecek kadar barındıran oyuncular bulmak pek de zor olmasa gerek.
dikkatimi çeken diğer husus, evet top mütemadiyen bizde, hele bugünkü antalyaspor maçının neredeyse tamamına yakın kısmında (buna 10 kişi kaldığımız dakikalar da dahil) stoperlerimiz abartısız rakip yarı saha ortalarında konuşlanarak oynadılar, ve antalyaspor bizi zerre tehdit edemedi. o onların sorunu elbet ancak bu kadar kapanan takımlara karşı daha hızlı oynamak olmazsa olmazımız olmalı.
ne var ki rakibin az da olsa çıkmaya çalışıp da kaybettiği toplarda hızlı çıkmak yerine sanki rakibe ayıp olmasın diye resmen defansa yerleşmelerini bekledik. bu cidden çok rahatsızlık verici bir durum.
böyle maçlarda ekmeğini taştan çıkarman lazım, belki kilidi hızlı kullanılan bir taç atışı çözecek, ama yok, ne yaparsak yapalım ilk aşama rakibin yerleşmesini beklemek oluyor, aynı bir film çekimi sahnesi gibi, yönetmen herkesi yerine yerleştirip "hazır" işaretini alınca "motor" demesi gibi biz de herkes yerine geçince rakibin 10 kişilik defansını aşmaya çalışıyoruz.
hızlı oynamak günümüzün anahtar kelimesi, olmazı.
kuru kuru topa sahip olmanın hiçbir artısı da yok, getirisi de. (taa ki fifa bir gün skor olarak berabere biten maçlarda "pas sayısıyla galip gelinir" kuralı koyana kadar).
son olarak, duran top çaresizliğimizi zaten yazmaya gerek bile yok. rakipler ne topu kornere atmada, ne de ceza sahası çevresinde faul yapmada en ufak bir endişe duyuyor. bizim adımıza büyük eksiklik, zira şampiyonluğun habercisi olan alametlerinden biridir, senede 3-5 maçın bu sayede kazanılması ama rakipler dibine kadar bunu kullanırken, 2020 yılında halen caner ön direk gökhan gol yaparken, bizim bunları sadece uzaktan izlememiz sizce de sinir bozucu değil mi...
(bkz:
2 ocak 2021 galatasaray antalyaspor maçı)