• 26
    geçmişte yapılan sohbetlerden ilham alarak ben de o 10'ların 20'lerin havada uçuştuğu takımı realitede kaça okutabildik onu merak ederek ufak bir araştırma yaptım. bu araştırmayı transfermarkt verilerine göre yapıyorum, eksik yanlış varsa affola. (mesela transferlerin hepsi dolar ile yapıldı ama transfermark onları euro bazına çevirip yazmış, herhangi bir hata varsa onlardan kaynaklı)

    ek olarak belirteyim, uefa kazanan kadronun içinde yer almayan tugay'ı da aynı jenerasyon olduğu için ekledim. aynı şekilde süper kupa kazanan kadrodaki jardel'i de listeye ekliyorum. zaten 99-00 ve 00-01 kadrolarının iskeleti aşağı yukarı aynı.

    taffarel 00-01 sezonu sonrası parma'ya ---- 35 yaş ---- 2 milyon euro
    bülent futbolu formamız altında bıraktı
    popescu 01-02 sezonunun başında lecce'ye ---- 33 yaş ---- 2 milyon euro
    hakan ünsal 00-01 sezonu sonrası blackburn'e ----- 28 yaş ---- 3 milyon euro
    capone 01-02 sezonu sonu bedelsiz kocaelispor'a ---- 30 yaş ---- bedelsiz
    fatih 00-01 sezonu sonrası mallorca'ya ---- 23 yaş ---- 2.5 milyon euro
    suat futbolu formamız altında bıraktı
    emre 00-01 sezonu sonrası inter'e bedelsiz ---- 20 yaş ---- bedelsiz
    okan 00-01 sezonu sonrası inter'e bedelsiz ---- 27 yaş ---- bedelsiz
    ümit 00-01 sezonu sonrası milan'a ---- 28 yaş ---- 5 milyon euro
    tugay 99-00 sezonunun başında rangers'a ----- 29 yaş ---- 2.57 milyon euro
    ergün 06-07 sezonu sonrası gaziantepspor'a bedelsiz ---- 35 yaş ---- bedelsiz
    hasan futbolu formamız altında bıraktı
    hagi futbolu formamız altında bıraktı
    arif 00-01 sezonu başında socieda'a kira ---- 28 yaş ---- kira bedeli bilinmiyor (az bir şey olsa gerek)
    hakan şükür 00-01 sezonu başı inter'e ----- 28 yaş ---- 6.5 milyon euro
    jardel 00-01 sezonu sonu sporting'e ----- 27 yaş ---- 4.5 milyon euro

    değerlendirme kısmına gelmeden önce bir de uefa kupasını kazandıktan sonra, hem uefa gelirlerini hem de transfer ücretlerini nasıl harcadığımza bakalım. 00-01 sezonunu kıstas alıyorum.

    jardel 00-01 sezonu başı porto'dan ---- 27 yaş ---- 17 milyon euro
    bülent akın 00-01 sezonu başı denizlispor'dan ---- 21 yaş ---- 5.5 milyon euro
    serkan aykut 00-01 sezonu başı samsunspor'dan ---- 25 yaş ---- 5 milyon euro

    evet gelelim değerlendirme kısmına. hazır mıyız?

    99-00 sezonunun ortasında tugay'ı satıyoruz, cebe 2.57 milyon euro giriyor. güzel, kadro zaten inanılmaz zengin. tugay'ın açığını alttan gelenler kapatıyor. özellikle genç emre sorumluluk alıyor, meşhur suat-emre-okan 3'lüsü oluşuyor. ümit, ergün, hasan gibi oyuncular ise nerede eksik varsa orada oynuyor pozisyon gözetmeksizin.

    00-01 sezonuna gelelim. 4 sene üst üse şampiyon oldun, avrupa'nın kralı oldun... avrupa'nın sayılı golcülerinden biri olan hakan şükür 28 yaşında, en verimli çağlarından birinde inter'in yolunu 6.5 milyon karşılığında tutuyor. forvet eksikliğini, avrupa başarıları sonrası bir süper yıldız ile doldurmak istiyoruz. 17 milyon euro'ya jardel geliyor. o zamanlar 16 milyon dolar diye hatırlıyorum ben ama transfermarkt verileri ile devam edelim tutarlılık için. yani hakan şükür'ü sattığımız paranın neredeyse 2.5 katına jardel'i alıyoruz. sadece bir yaş küçük hakan'dan. jardel'in yanında genç bülent akın'ı ve taze gol kralı serkan aykut'u dahil ediyoruz. bu iki oyuncu maalesef beklenen verimi vermenin çok çok uzağında kaldı. 10 milyon da bu ikiliye gömüyoruz. yani uefa'yı kazandıktan sonra hakan şükür'ü 6.5 milyona satarken karşılığında 27.5 milyon harcıyoruz, gelen adamlar ise jardel, bülent akın ve serkan aykut. evet. bir kulüp nasıl transfer yapamazın örneğini gördüysek, br kulüp nasıl yönetilmezin örneğine geçiyoruz şimdi

    01-02 sezonu. şampiyon olamadıktan sonra, o 96-01 dönemi kemik kadrosuyla da artık vedalaşıyoruz. ümit davala o zamanlar milan'ın başında olan fatih terim'in isteğiyle 5 milyona satılıyor. jardel geçen sezonun sonunda takım içi problemler nedeniyle son haftalarda zaten oynamamıştı. onu da 4.5 milyona sezon öncesi porto'ya satıyoruz, karşılığında bir de çer çöp adamları takas olarak alıyoruz paranın yanında. iki bekimizden hakan ünsal 3 milyona, fatih akyel ise 2 milyona yurtdışına çıkıyor. fatih akyel bu arada 23 yaşında, gelecek vaadeden zımba gibi bir bek oyuncusu. yine sezon öncesi taffarel'i 2 milyona, sezon başladıktan çok kısa bir süre sonra ise popescu'yu 2 milyona satıyoruz. jardel karşılığında gelen oyunculardan ise sadece mbo mapeza'dan para kazanıyoruz ve bu oyuncudan da 2 milyon geliyor. toplamda 21 milyonluk satış yapıyoruz.

    21 milyonluk satışın bir çoğu geçen sene yapılan eksi 20 milyon bakiyeyi kapatmak için gidiyor. bir kısmı ile ise 2 milyona ümit karan, 2 milyona beşiktaş fatihi andreas fleurquin, 1,6 milyona batista 500 bin euroya mondragon ve 250 bin euroya samsun fatihi radu niculescu'yu alıyoruz. kısacası 21 milyonluk satışın karşılığı 6.85 milyon euro harcıyoruz. elde kalan 14 milyon üzeri ise maalesef geçen senenin transfer açığına gidiyor hatta kapatamıyor o açığı.

    01-02'de 3. yıldızı taktıktan sonra, tekrardan bir fatih terim dönemi başlıyor, onun ile ilgili yazıyı 02-03 özelinde başka bir yere yazmayı planlıyorum. şimdi buraya kadar yazdıklarımızı tekrardan özetleyelim.

    uefa kupası iskeletinden 21 milyon euroluk bir satış yapabiliyoruz.
    uefa kupasını kazandıktan sonra ise 3 oyuncuya 27.5 milyon euro veriyoruz. bu 3 oyuncudan sadece jardel'in 4.5 milyon karşılığı oluyor. kısacası altın jenerasyondan, o efsanevi 99-00 kadrosundan karla değil zararla çıkıyoruz takip eden sezonda.

    23 yaşındaki fatih akyel 2.5 milyon gibi komik bir rakama, 20 yaşındaki emre ve 27 yaşındaki okan bedelsiz elden çıkarılıyor. 2002 dünya kupasıyla dünya gündemine oturan hasan şaş üstünden para kazanamadık. bülent, suat ve hagi gibi efsane isimler ise formamızla emekli oldular. arif erdem 2 aylık kiralık sociedad macerası sonrası kulübe geri döndü. bir başka deyişle kendisinden de para kazanamadık.

    okan, emre, hasan, arif ===> 0 para.
    bülent, suat, hagi emeklilik ===> 0 para
    fatih akyel 2.5, hakan ünsal 3 milyon

    avrupa'nın sayılı golcülerinen olan hakan şükür'ü 6.5 milyona satabilirken, jardel'i ise 17 milyona, yani 2.5 katına alıyoruz. 99-00 altın kadrosundan 3 milyon üzeri sadece hakan şükür ve ümit davala satılabiliyor.

    asıl skandal olay ise, 99-00 kadrosundan sadece 2 oyuncu 5 milyon ve üzeri paraya satılırken, bülen akın gibi hiç bir şey kanıtlamamış 21 yaşındaki bir oyuncuya 5.5 milyon euro veriyoruz. 5.5 milyon o zamanın parasıyla hayal edin. şimdinin 20'si falandır heralde. yetmedi üstüne bir de anadolu golcüsü serkan aykut'a 5 milyon veriyoruz. bütün bunlar aynı anda oluyor. hakan şükür'ü 6.5 milyona satıp serkan aykut'u samsunspor'dan 5 milyona almak nasıl bir basiretsizlik, nasıl bir beceriksizlik gerçekten inanılır gibi değil. zaten galatasaray bu tip hamlelerle 01-02 sezonu dahil bir batağa girdi. ödenemeyen paralar, yapılamayan transferler, ali lukunku'lar, almaguer'ler. bütün bunlara rağmen 05-06 ve 07-08 sezonlarında şampiyon olabilmemiz gerçekten eşsiz başarılar.

    96-00 kadrosunu suyu çıkana kadar iyi kullandık, ancak iyi pazarlayamadık. hatta çok kötü pazarladık. gelen parayı ise öldürdük. resmen öldürdük. jardel'den 12.5 milyon euro zarar ettik 1 yılda. bülent akın ve serkan aykuttan ise 10,5 milyon euro zarar ettik. gerçekten bir dünya devi olabilecekken yaklaşık 10 sene sürecek olan bir maddi batağa girdik.

    şimdi olsaydı 250 milyon civarı değeri olurdu o kadronun. o dönemler ise 20 milyona toplam satış yapabildik. o zamanların parasıyla aslında çok çok kötü de değil. iyi de değil kesinlikle. kötü olan o parayı nasıl harcadığın. uzun süre ders olmadı belki ama umarım artık galatasaray yönetimlerine ders olur bu durum.
  • 27
    1996-1997 sezonunun ilk maçı, aynı zamanda fatih terim'in de galatasaray teknik direktörü olarak ligdeki ilk karşılaşması olan 10 ağustos 1996 vanspor galatasaray maçı'nda hocamızın önündeki kadro şu şekildedir:

    hayrettin demirbaş, mehmet duymazer, atilla çebi, ulrich van gobbel, yusuf tepekule, bekir gür, cihat arslan, mert korkmaz, bülent korkmaz, feti okuroğlu, norman mapeza, vedat inceefe, hakan ünsal, ergün penbe, osman akyol, burhanettin kaymak, ufuk talay, okan buruk, evren turhan, fatih çerçi, tugay kerimoğlu, suat kaya, ceyhun eriş, ilyas kahraman, ümit davala, alp küçükvardar, arif erdem, hakan şükür, adrian knup, ersan doğu, gheorghe hagi

    şahsi kanaatime göre oldukça yetersiz bir kadro olan ve on yedi futbolcunun sezonu galatasaray formasıyla tamamlayamadığı bu topluluktan; hem ligde, hem de avrupa'da başarıdan başarıya koşan bir takım yaratıldı ve sadece dört sene sonra, yine aynı tarihlerde oynanan 25 ağustos 2000 galatasaray real madrid maçı sonucunda uefa kupası'nı ve süper kupa'yı almış, tüm avrupa'nın saygısını kazanmış bir takım oluştu. doğru kadro yapılanması, gitmesi gereken isimlerin gitmesi, boşlukların nokta transferlerle doldurulması galatasaray'a ve fatih terim'e başarıyı getirdi.
  • 28
    çok fazla yedeği olmayan ama olan yedekleri de as kadro kalitesinde olan kadroydu. su yedeklere baksanıza:
    ergün penbe
    fatih akyel
    ümit davala
    sergen yalçın
    hasan şaş
    tugay varken emre belözoğlu
    marcio (o da iyi forvetti ama talihsiz zamanda geldi kendi adına)

    daha o dönemin diger takımlarında banko oynayabilecek ama bizim o dönemki kadromuza göre alt seviyede görülenler de vardı: vedat inceefe, ahmet yıldırım, osman coşkun
  • 34
    birilerinin çocukluğuna, gençliğine dair en güzel anılarının kadrosu, birileri içinse travma olan kadrodur. türkiye'de hiç bir futbol takımının oynayamadığı futbolu oynamış ve yapılamaz denilen ne varsa yapmıştır. türk milli takımı tarihindeki ilk ve tek madalya kazanan kadronun neredeyse tamamıdır. devlet üstün hizmet madalyasına layık görülmüş, futbol tarihi istatistiklerinde ilk sıraya yükselmeyi başaran tek türk takımının kadrosudur.
  • 37
    hikayesini yazmaya başlasak 1990'lara falan inmemiz gereken kadro. takımın başında olan isimleri de katarsak daha da geriye...

    1995-1996 sezonu biterken ortada çoğu yönetim tarafından gözden çıkarılmış, transfer olsa hiçbirinin arkasından taraftarın ağlamayacağı kalabalık bir yerli oyuncu sürüsü vardı. o kadronun içinden bir grup yerli oyuncunun, döneminin ilerisinde bir oyun anlayışında ısrar eden bir staff ve üç sene arka arkaya gelen birer dünya çapında takviye ile 2000 yılına kadar gitmesi bile başlı başına bir hikaye.

    üzerine bir de bireysel öyküleri ekleyince ufak bir kitap yazmak işten bile değil.
  • 38
    aslında öncesi ve sonrası da efsane olan kadro.

    98-99 yılında 24 takımla oynanan şampiyonlar ligi grubunda 2. olmasına rağmen en iyi ilk iki 2. arasına giremediği için çeyrek finalin kapısından döndük. hele o son maç yok mu son maç. hakan şükür cezalı olması biz o gün ihtiyacımız olan 1 puanı alırdık.
    (bkz: 9 aralık 1998 athletic bilbao galatasaray maçı)

    99-2000 zaten en şanlı yılımız. uefa kupasının bugünden daha zor ve prestijli olduğu dönemler. şampiyonlar ligi gruplarında o kadar iyi oynamamıza rağmen talihsiz mağlubiyetler almış ve 4 maçta alınan 1 puan ile neredeyse elenecek iken son 2 maçta gelen 6 puan ile 3. olarak uefa kupasında yola devam etmiştik. şimdilerde pek sevmediğimiz güntekin onay ne güzel de hakkımızı vermiş. 26 ekim 1999 hertha berlin galatasaray maçında tugay'ın golünden sonra biz bunu aslında çoktan hak etmiştik diyor. bu arada hertha berlin maçında hagi yoktu. uefa yolunda kaldığı yerden devam etti. zaten o sezon ligde de neredeyse yarısında oynamamıştı. yani yıldızlar da yeri gelir oynamayabilir.

    2000-01 yılında ise şampiyonlar ligi çeyrek finalinde los galacticos real madrid gelmese ve daha önce o seviyelerde tecrübesi olsa şampiyonlar ligi şampiyonu olabilecek potansiyeli de vardı. nitekim 1 yıl önce uefa kupasını alırken yarı finalde elediğimiz leeds united da şampiyonlar ligi yarı finalinde elenmişti. tabi o sezon hakan şükür/jardel değişimi de etkili oldu. bugün için kıyaslarsak osimhen hakan şükür, icardi ise jardel tipindedir. ancak hakkını yemeyeyim icardi biraz daha hızlı. jardel kamyon gibiydi ama son vuruş söz konusu ise icardi'den bile bir adım daha öndeydi.
  • 39
    o dönem sosyal medyanın olmaması ve ülkenin siyasi rejiminin fenerbahçe'ye bu dönemki kadar destek olmamasının ( tsk meşguldü!, 28 şubat vs.) da etkisiyle ve herşeyden önemlisi de genç bir imparatorun (bkz: fatih terim) varlığı sayesinde ülke futbol tarihinin değiştiği bir dönemdi.
    1990-2000 arasındaki 10 yıllık süreçte fenerbahçe yalnızca 1 şampiyonluk alabildi. aldığı o 1 şampiyonluk da yine trabzonspor'un aptallığından olmuştu. (gerçi kendileri camia olarak bu durumdan çok da rahatsız değiller - halk hariç).

    yani siyasetin ülke futboluna en az etkisinin olduğu yine fenerbahçeli federasyon başkanlarına rağmen, galatasaray'ın zirveye çıktığı dönem olmuştu. o kadro da böyle bir ortamda oluştu. aynı kadro günümüzde olsa, bu denli başarılı olamazdı. çünkü gerek siyasiler gerekse burjuva uşağı federasyon başkanı her türlü rezilliği yapardı. en önemlisi de taraftar sosyal medyada oyuncuları linç ederdi. hagi koşarak uzaklaşırdı.
  • 41
    zaten şampiyon olacaktık ama bu sezonun kırılma noktası bülent'in popescu'nun yanına yerleştirilmesidir. hatta artırıyorum, bir önceki sezonda da fatih akyel değil bülent korkmaz oynasa averajla çıkamadığımız gruptan çok rahat çıkardık.

    popescu malum chelsea maçından sonra savunma hattında ahmet yıldırım ya da capone ile değil de bülent'le oynamak istediğini fatih terim'e bildiriyor. terim de o güne kadar yüzüne bile bakmadığı bülent'i bir iki haftaya hazırlayıp, şöyle birkaç maç deneyerek popescu'nun yanına yerleştiriyor. hatta bülent korkmaz da hep, "kadroda olup olmadığıma bile bakmayacak kadar umutsuzken terim gelip 'oğlum neden hazırlanmıyorsun?' diye sordu ve oynamaya başladım" şeklinde anlatır.

    zaten bir düşününce milan, chelsea, hertha berlin gibi maçlarda iyi oynamamıza rağmen ağır savunma oyuncularımızla çok pozisyon verişimiz düşünülünce bu hamlenin doğruluğu ortaya çıkıyor. ve bu hamle sadece popescu ve bülent'in değil; sol beke ya da orta sahaya yerleştiren ahmet'in, sağ beke geçen capone ve fatih'in de performansını artırıyor. hatta sık sık savunmanın sağında ya da göbeğinde oynatılmak zorunda kalınılan ümit davala bile orta sahaya çekilebiliyor. bu oyuncular, elbette terim'in tff'den özel talebiyle avrupa maçımız çarşamba günü bile oynansa lig maçımızı cuma günü yaptığımız bu sezonun yoğun maç trafiğinde yine seyrek de olsa stopere geçiyorlar ama galatasaray'ın geri ikilisi bülent - popescu oluyor.

    dediğim gibi, bu hamle olmasa da şampiyon olurduk. hatta bülent'in yerine bırakın ahmet'i, fatih'i alper tezcan bile oynasa şampiyon olurduk ama her şey yerli yerine bu kadar rahat oturmazdı.
App Store'dan indirin Google Play'den alın