• 7228
    sahipsizdir. tek gerçek sahibi olan taraftarı kastetmiyorum elbette. benim demek istediğim camiada kulübün haklarını savunacak, masaya yumruğunu vuracak, hakem odasını veya federasyonu basacak adam olmamasıdır. (erden timur hariç ama onu da ya sindirirler ya kovarlar) biz galatasaray’ız bizde bunlara yer yok derseniz de işte böyle alenen sizi doğrarlar. aziz yıldırım kadıköy’de o kadar yıl nasıl galibiyet aldı sanıyorsunuz? bastığı hakem odası sayısını o bile bilmiyordur. türkiye’de işler böyle.

    fener’in ali koç’u var, beşiktaş’ın rahmi koç’u ve alaattin abisi var, trabzon desen ohoooo, yahu bırak başakşehir’i 2.ligdeki rize’nin bile lobisi bizden daha sağlamdır. bizse yok avrupa’ya açılan pencere, yok türki’yenin aydınlık yüzü yok galatasaray lisesi ağbiiii. e hani nerde bütün bunlar? en son burak elmas federasyonu basmaya gittiğinde olanları gördük. çıkıp özür dilemediği kaldı adamın. bize ne burak elmas ne de dursun özbek gibi başkanlar lazım. ünal aysal’ı sevin sevmeyin ama bir tek o duruş sergiledi. gerçi onu da yine kendi içimizde küstürüp kaçırdık.
  • 7229
    değerli yazarlarımızın daha önce yazdığı gibi maalesef sahipsizdir. genel kurul kendi menfaatleri için galatasaray’ı kullanan kişiler ile dolu. yönetim desen çıkıp konuşmasına konuşuyor ama, değişen bir şey olmuyor. taraftar desen, ne yapabilir ki?

    koskoca bir kültür gözler önünde değersizleştiriliyor. en üzücüsüde bu camia bu tip insanların eline kaldı.

    ah benim galatasaray’ım…
  • 7230
    türk futbolunun batıya açılan penceresi. en büyüğü, en haşmetlisi. metin oktay öncesi belirli bir zümrenin tuttuğu bir takımken, metin oktay ve sonrasında gelen başarılarla birlikte, türkiye’nin en büyüğü olmuştur. dünyada da kabul gören bir büyüklüğü vardır. futbolla ilgilenen her avrupalı, sami yen deplasmanını bilir, “hell” der, takımımız güçsüz olsa da çekinir, istanbul’da oynamak istemez çünkü galatasaray taraftarı, modunda olduğu zaman 90 dakika boyunca rakip takımı boğar, öncesinde ve sonrasında unutulmaz anlar yaşatır. bu yüzden bu kulüp dünyada tanınan, saygı gören bir takımdır. türkiye’deki diğer takımların aksine bir kültürü ve amacı vardır. kurulduğu liseden ülkeye bir çok dalda insan kazandırmıştır. götünüzü yırtsanız zor girersiniz lisesine. ilkokuldan üniversiteye kadar her alanda en iyi okullara sahip kulüptür. şu an galatasaray, 30 milyon taraftarıyla, özellikle 2000’lerdeki başarılarıyla avrupa’da her zaman tanınan bir kulüptür.

    takımımla ilgili bu kadar uzun bir tanımı islam çupi gibi gerzekçe yapmadım. bu takımın büyük olmasında onlarca sebep var. bu takım cidden çok büyük. sandığımızdan daha büyük. içinde bulunduğumuz coğrafya sebebiyle biraz hakir gözükebilir ama bu takım almanya, ispanya, italya, fransa veya ingiltere’de olsaydı o liglerde zirve için canavar gibi mücadelesini verir, avrupa’daki kupası 2 ile sınırlı kalmazdı.

    neden bunları yazıyorum peki? artık ben bu ülkeyle ilgili bir organizasyonda takımımı görmek istemiyorum. ülkede hiçbir şey yolunda gitmiyor. adalet dediğimiz mekanizma zaten parçalara ayrılmış. öyle olmasaydı, ezeli rakibimiz 2011’de cezasını alırdı. koskoca juve’yi düşürdüler, büyüklüğü için tanım bile yapılamayan fenerbahçe’yi düşürmediler, düşüremediler.

    geçmişi geçtim, 2018-2019 sezonundan beridir iğrenç bir oluşumun içindeyiz. ne kazandığımız maçın keyfini çıkarabiliyoruz, ne de kaybettiğimiz maçta futbol konuşabiliyoruz. ben bu kadar hakemin saha içinde aktif rol aldığı bir organizasyon bilmiyorum. bu kadar konuşmamalıyız hakemleri. hata elbette olacaktır ama hatadır deyip geçmemiz gerekiyor ama ben son yıllarda hiçbir takım için aleyhte veya lehte yapılan bir hatayı sadece “hata” olarak algılayamaz oldum. basit bir hatayla geçiştirilecek şeyler değil bunlar. ben sıkıldım artık futbol konuşamamaktan. yahu kötüysek dibi görelim, küme düşelim gerekirse ama artık hakem falan konuşulmasın hiçbir maçımızda. futboldan iyice soğuduğumu hissettim artık. cidden takımımın maçı bile zevk vermiyor. saatlerce hazırlanıyorsun maç için, bi bakıyorsun, ne olduğu belirsiz bir hakem seni katlediyor. 25 senedir futbol izlerim, şu son birkaç sene kadar hakemlerin art niyetli davrandığını görmedim. önceden de bir sürü hata yapılıyordu ama hata olarak görülüyordu. şu an yapılanlar art niyetli olmaktır bana göre.

    bu kadar şeyi neden yazdım? dediğim gibi ben sıkıldım bu ülkeden de, futbolundan da, hakeminden de, taraftarından da. pandemi döneminde ortaya atılan ama pandemi şartlarından ve birkaç geri çekilmeden sonra yürürlüğe girmeyen bir proje vardır hatırlarsanız.

    (bkz: avrupa süper ligi)

    bu proje ileri sürüldüğünde türkiye’den bizi de bu organizasyona almak istemişlerdir hatırlarsanız. o sıralar ben ne saçma bir organizasyon diyordum ama şu an bu organizasyonun ne kadar gerekli olduğunu idrak ediyorum.

    arkadaşlar, aslan ile güreşirsen aslan gibi dövüşmek zorundasındır, ayıyla güreşirsen ayı gibi dövüşürsün. türkiye’deki diğer takımlar birbirininin kuyusunu kazmakla, değersizleştirmekle meşguller. bu şartlar altında uefa ve süper kupasını nasıl kazandık bilemiyorum. bakın dikkat edin, o yıllara bile fetö yakıştırılması yapılıyor. hala anasını satayım. herif 98 doğumlu, o yıllarda anasının bozuk sütünü içmekle meşgul ama kazanılan başarılara orda burda fetö kıyağı diyor. bu kadar aşağılık rakip taraftara sahibiz. takımların biri at şikesiyle meşhur, diğeri de dünyanın görüp görebileceği en büyük şike organizasyonuna imza atmış. içinde bulunduğumuz devlet bu takımları bırak düşürmeyi, tam tersine ligde tutarak ödüllendirmiş. yani kral çıplak arkadaşlar. ben, şahsım adına, böylesine bir organizasyonda takımımın yer almasını istemiyorum. istersek sezon sonu şampiyon olalım, istersek küme düşelim, ben gerçekten sıkıldım bu toksik ortamdan. ne olduğu belirsiz yabancı sınırı ayrı, siyasetin bulaştığı futbol ortamı ayrı, yayıncı kuruluşu ayrı, futbolcusu ayrı, taraftarı ayrı, cidden sıkıldım.

    benim takımımdan ricadır, önümüzdeki yıllarda bu avrupa süper ligi organizasyonu illa uygulanacaktır ve çünkü futbol artık eskisi gibi çok çok popüler değil, eğer davet gelirse direkt başvuru yapılsın. mesela, şampiyonlar ligi olmasın, liglerin izlenmesi yarıya düşer bence. bir tek şampiyonlar ligi de kesmiyor artık insanları. ispanya’ya bakın, real madrid, barcelona, biraz da a.madrid şampiyon oluyor. ingiltere biraz daha rekabetçi bu konuda ama manchester city orda tekel olmaya başladı, almanya’da zaten bayern’den başka bir takım şampiyon olursa kıyamet alameti sayılıyor, fransa’da psg de fark atmaya başladı, biraz italya rekabetçi ama birkaç sene önce juve orda tekeldi… yani anlayacağınız sonucu az çok belli olan bir organizasyon izliyoruz her ligde.

    sırf taraftar gücümüzün arşa çıkması, saygın ve renkli bir kulüp olmamız sebebiyle ve yurtdışındaki bağlantılarımız sebebiyle bu organizasyondan davet gelecektir diye düşünüyorum. gerekirse bu ligde paf takımımızı oynatıp, tası tarağı toplayıp oraya geçmeliyiz. ben başka bir çözüm göremiyorum. şu toksik ortamda şampiyon olmamız bile kesmiyor beni artık. süper ligde oynayıp 5000 taraftarı bile oynamayan kulüpleri, art niyetli hakemleri, federasyonu falan alsınlar başlarına çalsınlar. ben istemiyorum artık bu lige ait bir şeyi.

    aslanlarla dövüşelim, çakallarla, sırtlanlarla değil.
  • 7231
    tepki vermesi gereken kulübümüz.

    ciddi tepki olarak ne yaparsa arkasında oluruz.

    dün farklı bir başlıkta yazmıştım hakemlerle tokalaşmamak da bir tepki olabilir. cezasız temiz bir tepki ve dikkat çekici aynı zamanda. nasıl evra suarez olayı tüm dünyada haber olduysa biz de bu şekilde dikkat çekebiliriz. hem sene sonuna kadar iyi kötü demeden tüm hakemlere bu tepki yapılmalıdır diye düşünüyorum.

    maç öncesi para atışı kale seçiminden sonra kaptan muslera'ya hakemin elini uzattığını ama kaptanın tokalaşmadığını düşünün cezası var mı? yok.* hakemin tüm dengesi daha düdük çalmadan bozuluyor olacak. aynı zamanda istiklal marşı sonrası hakemin önünden geçip direkt rakiple tokalaşıldığını hayal edin. kimine göre saçma gelecektir ama bence gayet dikkat çekici haber değeri olan ve basit bir tepki. bir yerden başlamak gerekiyorsa bu doğru başlangıç noktası olabilir.
  • 7232
    acilen titreyip kendine gelmesi gereken camia.

    (bkz: uğur dündar/#3475875)

    bu müthiş entry'de bahsedilen uğur dündar kim? ipe sapmaz gelmez her türlü saçmalığına rağmen fenerbahçe'yi kenetleme gücü olan, fenerbahçe'yi her şeyden, atatürk ve türkiye cumhuriyeti'nden bile üstün tutan bir figür. fener'e avantaj sağlamak için yapmayacağı numara, kurmayacağı düzen yoktur.

    bunun yerine bizim camianın lideri olacak galatasaraylı bozuntularına bakın bir de. inan kıraç dedem dün "küçük ali'yi bu sene şampiyon yapacaklar" derken bugün ne olduysa "şampiyon demedim eşantiyon dedim" noktasına gelmiş. eski divan kurulu başkanı* merhum kulüp başkanımıza* cenazede omuz atıyordu, yeni divan kurulu başkanımızı tanıyan varsa beri gelsin. camianın saygı duyduğu merhum başkanlarımızdan biri* "şike falan deyip de ebedi dostumuzu üzmeyelim :)" diye geziniyordu. duayen gazetecimiz* en çok bize söver, tribünden yetişme yorumcumuz* "en tarafsız benim" şovlarına girişip kendini bitirir, galatasaraylı olduğu bilinen diğer yorumcular ise "hakem konuşmayı sevmiyorum monşer" kafalarında takılır.

    sadece uğur dündar ve fener de değil, bizim dışımızda bütün camialar kenetlenip tek yürek olabilirken biz sürekli birbirimizle didişiyoruz; bir de bizi diğerlerinden ayıran bu diye havalara giriyoruz. valla benim bildiğim kendi içinde birlik sağlamayan yapılar işgale, saldırıya, karışıklığa çok teşne olur. o yüzden toparlanmak şart. yıllar sonra aklı başında bir adam* kulübü sahiplenmiş, etrafında tek yürek, tek vücut, tek yumruk olup hareket etmek şart. yoksa bizi bitirmek için elinden geleni ardında koymayan bu kitleye karşı gardımız hepten düşecek, nakavt olacağız.
  • 7234
    komple 3 yıldır yıldırılmaya çalışılan bir camia olduk. 2020-2021 yılında averaj ile şampiyonluğumuzu yediler. 2021-2022 sezonu tam tamına 6 maç üst üste çiğ çiğ yenildik. sonucunda avrupa kupalarının sükseli takımı anasının liginde ilk ona giremedi. içinde bulunduğumuz 2022-2023 sezonunda ise üstü kapalıda olsa trabzonspor deplasmanından beri yeri geliyor ince ince yeri geliyor kalın kalın doğruyorlar. çok cılız çıkıyor camia olarak sesimiz. bizim tabiri caizse içimizden geçen hakemlere ceza yerine ödüller dağıtılıyor. benim görmüş olduğum en pasif başkan özhan canaydın (allah rahmet eylesin) bile art niyetli bir hakeme tek gecede düdük astırmıştır. o zamanlar bize karşı yok muydu düşman federasyonlarda falan? bilakis vardı. zaten 30 yıl boyunca aynı adamları farklı pozisyonlarda evirip çevirip yeni kadroymuş gibi sunuyorlar.
    bu kadar kötücül bir yaklaşımla bizim üstümüze gelinmesinin tek bir nedeni var.
    korku!
    gerçek anlamda bizden korkuyorlar. bizim malımız mülkümüz var, başarılarımız var. geri kalan camiaların donu yok donu. o donunda sallamak terimini şu hasetler eğilmeden bükülmeden satılırsa ve yeni yerimize geçersek, borçsuz ve şampiyonluklarına şampiyonluk katmış galatasaray olacağı için korkuyorlar.
    rakiplerin hepsinin su gibi ekmek gibi sıcak paraya ihtiyacı var. sermaye yok, satabilecek değerleri yok hatta kimisinin stadı bile yok. bu bakımdan lolipop gibi her sene bir takıma şampiyonluk dağıtıyorlar. ilk şanslı başakşehir oldu. pandemi dediler endemi dediler bizi nuh nebiden kalma kurallarla vurdular yarıştan kopardılar. belki de son 4 hatta 5 yılın en kuvvetli oyunu ile bir şampiyonluk yarışına giriyorduk. ikinci lolipopçu bjk oldu. averaja kalacağı belli olunca şampiyonluğun billong vakası yaşandı. hatta "var" varken babel'in sırtına çarpan ve sonucunda gol olan pozisyonu el var diyerek iptal ettiler. var'ın bütün kurallarını çiğnediler. onlar faul yapınca yeterince şiddetli değil biz aynısını yapınca adamı sakatlamaya yönelik oldu. kartlar havada uçuştu. sonucunda 1 gol ile şampiyonluk verdik. en nihayetinde üçüncü lolipop şanslısı ts oldu. yeni bir takım kurduk, sezonu erken açtık. ancak bir şekilde kör topal gidiyorduk. ne var ki bu korku gün yüzüne çıktı ve biz paçadan çekildik trabzon sırtından sıvazlandı. üfürükten penaltılar, bedavaya verilen topçular derken hop batık trabzon şampiyon. bir de qnb faciası var tabi. yıllardır başarısı olmayan bir takıma koskoca qnb geldi ve adamları diriltti. öyle böyle para akıtmadı ama. trabzon için kayyum konuşulurken bir baktık adamlar şampiyon oldu. giden gelen futbolcu sayısı 150 vardır her sene. son olarak bu sene büyük talihli fenerbahçe gibi duruyor. herkese lolipop verildi onlar kaldı geriye. basında şişirilme haberler, hakem itelemeleri, dünyanın nadide teknik direktörü jorge juses derken ilk yarıdan ligi koparma fikirleri dolanıyor. biz garibim hala alip palabıyık konuşuyoruz. nerede bu yönetim yav diyoruz. ne yönetimi ne hakemi operasyolar belli, alan belli, satan belli. tiyatronun ortasında kaldık. izleyici bile değiliz. ancak bunun sebebi tamamen korku. galatasaray korkusu. bunlar da geçer.

    https://www.youtube.com/watch?v=0QF8OMe4zdI
  • 7235
    anayasa mahkemesine başvurması gereken kulüp. millete senelik bilmem kaç liradan passolig denen garabeti dayadılar, cezalar stadın tamamına değil şahıslara verilecek dediler. bir bakıyorsun adam ceza diye blokları komple sayıyor, 60 tane blok var 50'sini yazmış. e ne anladık kardeşim bu işten.

    kapat stadı da bari delikanlı diyelim. ya da insanların parasını geri verin. hem insanları delirtecek hakemleri göndereceksiniz hem de niye deliriyorsunuz deyip ceza yağdıracaksınız.

    anayasa mahkemesi, aihm ne varsa başvurmak gerek. şöyle yüklü de bir tazminat davası da açılabilir.
  • 7236
    ömürlük sevdam, aşkım, her şeyim.

    o olmayınca hep bir şeyler eksik gibi. maçı olmadığında kafayı yiyorum, maçı oluyor kaybediyoruz içim içimi yiyor. sevindiriyor, üzüyor, kırıyor, sinirlendiriyor. her şeyiyle hayatımın ta kendisi. ne onla oluyor ne de onsuz. hani diyoruz ya "canım feda" diye. öyle ortamlarda maçlarını izledim ki tam bu durumluktu. velhasıl çok seviyoruz, hep seveceğiz, daima...

    1000. entrym kendisiyle olsun istedim.

    (bkz: sözlük 1000'ler kulübü)
  • 7237
    tarihinde görüp görebileceği en organize ve aşağılık operasyonu göğüslemek zorunda ve yalnız bırakılmış kulübümüzdür.

    futbol takımının kötü oynaması, berabere kalması, yenilmesi hepsine kabulüm ancak kendi hakkını arayamayacak hale getirilmesi tam olarak kanıma dokunuyor.

    işin kötüsü sade bir taraftar olarak bu ortama gelene kadar işin aşama aşama nasıl kurgulandığının farkında olabilirken, o koltukta oturanların tabiri caizse ayakta uyumuş olmasını anlayamıyorum, yediremiyorum. korktukları için mi, şahsi bir menfaat sağladıkları için mi bu derece tepkisiz kalındı bunu cidden bilmiyorum ki artık önemli de değil fakat bir tane adamının çıkıp da düzene çomak sokmamasına, kral çıplak dememesine inanılmaz şaşkınım.

    ülkeye bu kadar önemli adam yetiştirmiş bir camianın bu derece güçsüz kılınabilmesini kavrayamıyorum.
  • 7238
    bir takım idari ve teknik yapılanmaya giden takımımız. teknik kadroya ve alt yapıya alman hocaların dahili çok önemli. aynı zamanda olayın iletişim boyutu atlanmamış ve koordinasyonu sağlaması için çok değerli fatih demirel'i göreve getirilmiş. bunları kemerburgaz tesislerinin yapımına başlanması ile birleştirdiğimizde uzun vadede* parlak günler görünüyor. erden bey'e güveniyor ve destekliyorum.

    hali hazırda yapılanma ve kabuk değiştirmek için gerekli zamana ve imkana sahip tek takım galatasaray. taraftarımızın hararetini soğutup kulüpte maddi ve manevi hasara yol açan kısa vadede şampiyonluk isteklerinden kurtulması lazım. zarar ederek, her sene imkanları daraltarak ve her geçen gün daha fazla sıkıntıya girerek başarılı olmak iyi bir planlama değil. biraz zaman alacak belki ama her başarıda imkanları genişleyen vizyonu artan bir yola girmemiz gerekiyor. inanın, 5 sene daha şampiyon olamasak bile ne fener ne beşiktaş yanımıza yaklaşabilir. bize bu hareket alanını açan, başta fatih terim olmak üzere, devlere müteşekkir olmak gerekir..

    o zamana kadar taraftarın baskısı ve kırbacı takımın sırtında değil adaleti sağlamak ile yükümlü kişilerin üzerinde olmalı.
  • 7240
    bu hafta 3 farklı branşında bulunan toplam 7 takımının çıktığı tüm maçları kazandığı takımımız.

    -> erkek futbol takımımız kendi evinde beşiktaş'ı 2-1 mağlup etti.
    -> kadın futbol takımımız kendi evinde ataşehir belediyespor'ı 5-0 mağlup etti ve ligde 4'te 4 yaptı.
    -> erkek basketbol takımımız kendi evinde tofaş'ı 90-76 mağlup etti.
    -> kadın basketbol takımımız kendi evinde rize belediyespor'u 75-70 mağlup etti ve ligde 5'te 5 yaptı.
    -> engelsiz aslanlarımız deplasmanda pendik belediyespor'u 44-56 mağlup etti ve ligde 6'da 6 yaptı.
    -> erkek voleybol takımımız deplasmanda cizre belediyespor'ı 2-3 mağlup etti.
    -> kadın voleybol takımımız kendi evinde çukurova belediyespor'u 3-0 mağlup etti ve ligde 2'de 2 yaptı.

    kaynak: https://twitter.com/..._TWDI7fU08UusSoz71FA
  • 7241
    hepimizin malumu simgesi aslan iken iç saha maçlarında maç önleri veya gol sonraları guns n' roses grubunun welcome to the jungle şarkısının neden hiç düşünülmediğini merak ettiğim cağnım takımım. şarkı gaz, takımı motive etmek olsun rakibe göz dağı vermek olsun sözleri cuk oturuyor, ve aslan olan simgeni müthiş karşılayan bir ismi var. uzun yıllardır kafamda bu şarkıyı çalıyorum ben mesela. tamam welcome to hell tabiri ile doğal bir özdeşleşmişlik var ama welcome to the jungle da hiç yabana atılır cinsten bir şarkı değil. buradan kulüp yetkililerine sesleniyorum, adım garavel, beni bulun ve bu şarkıyı çalın.
  • 7249
    2022-23 sezonunu şampiyon bitirecek olan kulübüm. kulübümüz.
    paralel evrende 2014-15 sezonu bittiğinde prime dönemini yaşayan şenol güneş'i takımın başına getirip başarılı olma durumunu sürdüren, o olmadı diyelim 2015-16 sezonunda 3 teknik direktör değiştirmek yerine sezonu hamzaoğlu ile bitirip 2016-17 öncesinde altyapı hocasını teknik direktör yapmak yerine daha güvenilir bir hoca bulup geçiş sezonu amaçlı kadro kuran, o da olmadı diyelim 2017-18 sezonunun ortasında fatih terim geldikten ve 2 şampiyonluk kazandıktan sonra 2019 yazında terim'in kariyerini zirvede bırakarak teknik direktörlükten emekli olup idari kadroya girdiği ve 2019-20 sezonu öncesi tecrübeli bir yabancı hoca ile yapılanmaya giderek özellikle orta sahasını koruyan (yeni hoca fernando'yu takımda kalmaya ikna ediyor) ve 2019-20 ile 2020-21 sezonlarında başarıdan bağımsız bu yapılanmayı sürdüren ve nihayet 2022-23 sezonuna daha oturmuş bir takımla girip teknik direktör olarak halihazırda kendini ıspat etmiş olan okan buruk ile yola çıkan kulüp.

    tabi hiçbiri olmadı çünkü adı üstünde "paralel evren". kulüp ya baştan yanlış yöne gitti ya da doğru yöne gitse bile sonradan rotasını yanlış yollara çevirdi. kaptanı da bundan sorumluydu, mürettebatı da sorumluydu, yolunu kesmeye ya da zorlaştırmaya çalışan korsanlar da sorumluydu.
    şimdi de rotasıyla, kaptanıyla, mürettebatıyla hedefe gidiyor gibi görünse de tek sezonluk büyük bir risk aldı. o riskin sonucunun istediğimi gibi olacağını görmek hepimizin en büyük arzusu...
App Store'dan indirin Google Play'den alın