• 6501
    fetönün en etkin olduğu yıllarda yokluğun dibini görmüş, ekonomik olarak fenerbahçe ve beşiktaş'ın altında ezim ezim ezilmiş, talip olduğu neredeyse her potansiyelli genç oyuncuyu ezeli rakiplerinden biri gelip 300.000 dolar fazla verip elinden kaparak vasatlığa mahkum edilmiş takım. hala fetö metö diyenler oluyor. tek kelimeyle gülüyorum. o yıllarda neler çektiğimizi en iyi yaşayanlar bilir.
  • 6502
    “maksadımız ingilizler gibi toplu bir halde oynamak, bir renge ve bir isme malik olmak ve türk olmayan takımları yenmektir.“ sözünü türkiye cumhuriyeti'nin kuruluşundan yaklaşık 20 yıl önce söyleyerek kurulmuş, türk sporunun tarihi boyunca kazandığı başarıları en fazla borçlu olduğu şanlı, gururlu ve onurlu kulüp.

    şimdi birileri çıkıp da ahlaksız ithamlarda bulununca tarih silinmeyecek elbette.

    türk sporuna katkıları bir elin parmak sayısını geçmeyen gruplar, sadece bu günlerde değil bundan sonraki süreçte de anlamsız ve saçma ithamlarla bizi kendi seviyesine indirmek isteyecek, ancak galatasaray'ın hedefi her zaman bellidir. uygar spor dünyasında en üstlerde olmak ve orada türk sporunu temsil etmek. bu hedefin ne olduğuna dair görüş bile bildiremeyecek gruplarla onların mertebesindeki tartışmaları galatasaray kulübü yapmaz, yapmamalıdır.
  • 6503
    en önemli değerlerinden birinin, türk olmayan takımları yenme mottosu olduğunu düşündüğüm takımım. dibe vurmakta olan türk futbolunun seyrini ancak biz değiştirebiliriz. ve bunu ancak bu mottoyu daha fazla ön plana çıkararak gerçekleştirebiliriz.
    avrupa’da yıllardır türk takımlarının başarının yanından bile geçmediği, ocak ayına gelmeden avrupa’dan uzak kaldığımız zamanlarda şampiyonluk bizim birinci önceliğimiz olmamalıdır. zaten rakiplerimizden minimum 3 şampiyonluk üstünüz. 2020-2021 sezonunda galatasaray şampiyon olsa bile bir sonraki sezonda şampiyonlar ligi grubundan ciddi bir kura avantajı olmazsa çıkamayacak. şampiyonlar ligi grubunda club brugge’a üstünlük sağlayamayıp dördüncü olmaktansa, avrupa ligi’nde mümkün olduğunca çok maç yapıp rangers ayarında takımlara karşı ölüm kalım maçlarına çıkmayı tercih ederim. potansiyeli olan genç bir takımla avrupa’da mümkün olan maksimum maçı oynayarak tecrübe kazanıp, “avrupai” bir takım olmalıyız. bunu başarmamız durumunda uzun vadede daha fazla şampiyonluk elde edip, avrupa ile olan makası kapatabileceğimizi düşünüyorum.
    2020-2021 sezonunu bu vizyonla stresten uzak, keyifle takip ediyorum. bunu da herkese tavsiye ederim. *
  • 6504
    hafızamı zorladığımda ilk anılarımın 1999-2000 sezonuna ait olduğu takımım. bologna, mallorca eşleşmelerini hatırlıyorum. şampiyonlar ligi’nde milan’ı 3-2 yendiğimizi, “yendik mi lan” manşetini, mallorca deplasmanında 1-4 kazandığımız maçı kime ait olduğunu hatırlamadığım bir arabada radyoda dinlediğimi hatırlıyorum. leeds united’ı eledikten sonra eniştemin doğan slx arabası ile memleketimde zafer turu atmamız beni futbola yaklaştıran bir coşkuya sebep olmuştu. turun sonunda, evde pazardan aldığımız formalarımıza tükenmez kalemle yamuk yumuk enim 10 hagi, kuzenimin 5 emre yazdığını hayal meyal hatırlıyorum. şimdi geçmişe dönüp baktığımda, 8-9 yaşında olabilecek en mükemmel sezonda futbolla tanışmışım. ve çevremde başka takım taraftarları olsa da, galatasaray’ın türkiye’de görülmemiş şekilde başarılı olması galatasaray taraftarı olmamda etkili olmuştu.
    ilk anılar 1999-2000 sezonuna ait dedim ama entiriyi yazarken hatırladığım bir diğer konu da galatasaray’ın yanılmıyorsam 1998 yılında juventus ile eşleşmesi idi. terörist başı abdullah öcalan’ın italya’da bulunduğu ve iki ülkenin bu sebeple gerildiği döneme denk gelen bu eşleşme ülkede büyük gündem olmuştu. ya da en azından benim ilgimi fazlasıyla çekmişti. bu eşleşmenin hala hafızamda olmasının, yeni tanıştığım futbolun önemli bir kavram olduğunu çocuk aklımla düşünmem olduğunu değerlendiriyorum.
    bunlara ek olarak futbolun ilgimi çekmesinin bir diğer sebebi de yoksulluktu diyebilirim. futbolun yukarıda bahsettiğim gibi yavaştan ilgimi çektiği dönemde dağılmış bir aileye sahip yoksul bir çocuktum. pazardan alınan forma bile benim için lükstü. avrupa maçlarını yine televizyonda izleyebiliyordum. ama lig maçlarını izlemek imkansızdı. ailemden bunu talep etmeyi aklımdan bile geçirmiyordum. lig maçlarını cine-5’de * şifreli takip etmeye çalıştığımı hatırlıyorum. özellikle merak ettiğim maçları ise kıraathaneye gidip dışarıdan 37 ekran televizyonda takip etmeye çalıştığımı hatırlıyorum. tabi çok da geç olmadan eve dönmek gerekiyordu. o zaman çok isteyip ulaşamamanın şu anki futbol ve galatasaray sevgimde etkili olduğunu düşünüyorum. şu an ulaşabiliyorum ve bu durum iyi hissettiriyor sanırım.
    bunları yazma gereği duyuyorum, çünkü futbol ve galatasaray sevgimi kendime açıklamakta zorlanıyorum. galatasaray sözlük yazarı olmayı isteyecek kadar fanatik olmama neden olan şeyleri sorguluyorum. neredeyse tamamen duygularından arınmış, rasyonel ve kim olduğunu, ne istediğini bilen pragmatist bir insan olduğumu düşünüyorum. ailemi bir kenara bırakırsam, bir beklentim olmadan sevdiğim ve sahip olduğum en değerli şey olan zamanımın ciddi bir kısmını harcadığım olgudur galatasaray.
  • 6505
    canım takımımız.

    sayesinde yine keyifle cumartesi kazanılan maç sonrası pazar kahvaltısı yaşattı. bir muhasebeci taraftar olarak takımımızı daha ileriye götüreceğini düşündüğüm birkaç bi şey yazmak istedim.

    öncelikle mağazacılık gelirlerini arttırmamız gerek. gerek fiyat gerek modeller sebebiyle gsstore'dan bi şeyler almak isteyip alamıyor birçoğumuz. fiyatlar hakikaten pahalı; göztepe, antep gibi takımlar bile sürümden kazanma olasılığı olmamasına rağmen daha uygun fiyata ürün koyuyorlar. bu konuda düzenlemeler yapılmalı. üstelik çeşitlilik de yaratılmalı. en azından hepimiz düz siyah tişört giyiyoruz ve bunu gsstore yapsa oradan alırız.
    örnek: https://shop.athletic-club.eus/...t-shirt-ng-2018-2019
    gelelim çeşitliliğe, tekstil bi kenara,
    https://www.hoagard.com/products/lion-head
    https://www.gozgoz.com.tr/...e-ozel-ahsap-biblo-1
    özellikle bu kişiye özel ve efsaneler için özel( metin oktay, fatih terim, hagi biblosu gibi) bibloların satılacağı kanaatindeyim.
    ve yurtdışı satışı nasıl bilmiyorum, ab, amerika, azerbaycan gibi para harcama olasılığı yüksek olan yerlerde satış aksaklığı varsa giderilmeli. özellikle amazon gibi bi şirketle anlaşmalar yapılabilir. hatta stat isim hakkını da verebiliriz, yakışır da. amazon arena aslan yattığı yerden belli olur.
    mağazacılıkla ilgili şu konuya da değinmek istiyorum.
    (bkz: cagaman caga/#3021629) belirtildiği gibi satılmayan bazı ürünleri alıp didier drogba vakfı hatta samuel eto'o vakfı gibi kurumlara bağışlayıp sempati kazanabiliriz.
    yanlış bilmiyorsam florya metin oktay tesisleri'nde altyapıda hala toprak saha var. eğer öyleyse acilen çim yapalım artık onu. altyapıdaki antrenör kalitesi gibi konulara hiç girmiyorum.
    bir diğer konu galatasaray mobil uygulaması ve galatasaray youtube kanalı
    beklenen üretkenlikte değiller. özellikle ingilizce ispanyolca altyazılar falan ekleyip içeriklerimizi arttırmamız gerek.
    ben bi maç önü açıp bi saat gaza getiren müziklerin çaldığı* galatasaray orkestrası olsun da istiyorum , hatta taylan'ın çıkıp zeybek oynadığı, luyindama ve donk'un haka dansı gibi bi şeyler yaptığı, real madride 5 atarız dedirtecek kadar gaza getiren cinsten ama pek olası değil ve tutmaz sanırım*
    gelelim bir diğer en önemli konuya, taylan antalyalı
    bu adam muhtemel sembolümüz. gençliğinden bu yana attığı tweetlerle falan da her şeyiyle tertemiz, aslan gibi. youtube videolarından falan anlaşıldığı kadarıyla da diksiyonu falan diğer isimlerden daha iyi, daha eğitimli. saha içinde de görmek istediğimiz gibi. gerekirse liderlik eğitimi falan da aldırarak hem mental hem oyun açısından desteklemeliyiz taylanı. iyi işlemeli, hep daha iyiye teşvik etmeliyiz. kendisinin çok değerli olduğunu düşünüyorum. yürüyedur!

    kupalara layıksın sen
    şanlı galatasaray
    hedef 23
  • 6507
    galatasaray taraftarı içinde de ne yazık ki sözümona tiner çekip tweet atan manyak çok.

    bir örnek vereceğim.
    uzun zaman sonra, birkaç haftadır güzel oynadığımız futbolumuza 26 aralık 2020 trabzonspor galatasaray maçında da devam ettik ve güzel bir galibiyet aldık.

    troll olmadığını bildiğim, neredeyse 100.000 takipçisi olan galatasaray taraftarı bir hesabın arda turan'ın attığı gol için yazdığı şu tweet'e bakar mısınız allah aşkına:

    https://twitter.com/...250743848013824?s=19

    manyak işte!
    kafa gidik bunların.
    ayar oluyorum böyle anlık duygularla çabucak gaza gelen, her duygusunu abartılı yaşayan border tip taraftar profiline.

    galatasarayımızın şu anda ulusal ligimizde lider olması avrupa kupaları'nda da iş yapacağı anlamına gelmiyor.
    bakın iddia ediyorum 1 ekim 2020 rangers fc galatasaray maçına bizim takım bugünkü haliyle, bugünkü kadrosu ile çıksa yine kaybeder.

    elbette iyi futbolumuzla kıvanç duyalım -ki ben de çok çoşku içindeyim bu hafta sonu- ama realist de olalım biraz.
    zira bugün avrupa'daki heybetini kaybetmiş galatasaray kavramının müsebbiblerinden birisi de gerçeklik algısını yitirmiş bu taraftar kitlesi işte.

    kendimizi hâlâ avrupa fatihi zanneden profil yüzünden sürekli rakipleri küçümsedik, adapte olamadık ve nihayet çağdaş futboldan uzak kaldık.

    buradaki hatalardan bir parça payı da hocamız fatih terim'e vereceğim.
    hocamız da bazen taraftarın bu mesnetsiz gaza gelişine ön ayak olacak şekilde oldukça iddialı cümleler sarfetmişti geçmişte.
    örneğin knock knock guess who is back tweet'ini ben hiç benimseyemedim.

    bu tıpkı ffp cezası nedeniyle şampiyonlar ligi'ne katılamayan avrupa'nın dev bir takımının uzun zaman sonra mekâna ayak basıyor olmasını imgeleyen bir meydan okuma gibiydi.
    halbuki biz kötü olduğumuz için yoktuk o arenada ve yokluğumuzda da hiçbir avrupa kulübünün bizi merak ettiğini falan sanmıyorum.

    hakeza benim hayallerim dünyadan daha büyük sözünü de bunların arasına koyabilirim.
    zamanında uefa kupası'nı kazandırarak bize hayallerin büyüğünü yaşatan güzel hocam elbette şampiyonlar ligi kupasını da bizler gibi hayal ettiği için bunu dile getirebilir, kesinlikle bunda bir yanlışlık yok ama taraftar böyle şeylerle çıtayı çok yükseğe çıkarıp sonra o yükseklikten aşağı düşünce olması gerekenden daha fazla inciniyor.

    bence hocamız da bizler gibi şu geçtiğimiz son 2-3 yılımızdan bir ders çıkardı.
    mesela makas açıldı sözü bunun bir göstergesi.

    hem yönetim, hem teknik ekip ve futbolcular, hem de taraftar olarak iddialı laflardan kaçınacağız, kaçınmalıyız.
    maçlar sahada kazanılıyor, sahada kaybediliyor; lafta değil.

    gerçi bu bahsettiklerim galatasaray'a özgü değil, türk insanının genel profili.

    bir örnek daha.
    çağlar söyüncü antrenmanda güzel bir gol atmış, leicester city twitter hesabı bunu paylaşmış, bizim dangozlardan birisi damlayıp "cengiz > mahrez" yazmış.

    https://twitter.com/...508708135006211?s=19

    altta çok güzel bir cevap var aslında, biz egzajere etmeyi severiz millet olarak.

    neyse artık, geçmiş geçmişte kaldı.
    şu anda takımımız gelecek için umut vaat ediyor.

    inşallah finansal fair play cezası bitince de yıldız olmayan, kendisi için değil de takımı için mücadele edecek genç ve dinamik oyuncuları kadroya katıp bu güzel oyun konusundaki ivmeyi sürdüreceğiz.
  • 6510
    onyekuru’nun sıtma hastalığı ile başladı herşey, rüzgarı arkamıza almışken covid belası çıktı.
    hoca, apo abi hastalığa yakalandı.
    bunlar geçti derken başkan ağır bir hastalığa yakalandı, çok çok zor ameliyatlar geçirdi. ki hala düzelebilmiş değil.
    pandemi arasından sonra uğursuz stadyum’da* muslera’yı kaybettik.
    bir sürü oyuncumuz sakatlandı, maalesef şampiyonluğu verdik.*
    2020-2021 sezonuna başladık, yine bir çok futbolcumuz covid oldu.
    her şeye rağmen uğursuz 2020 yılını lider bitirdik diye sevinirken, yılın bizimle henüz bizimle işi bitmemişti.
    son saatlerde omar’ın yaşadığı kazayı öğrendik:(
    velhasıl camia olarak çok zor bir yılı geride bıraktık.
    inşallah bu yaşananlardan daha kötüsünü yaşamayız.
  • 6512
    berbat yönetilen spor kulübü. bugün bir transfer için ffp'yi denk getireceğiz, maaş bütçesini koruyacağız falan diye 100 bin euro'ların hesabı yapılıyor. çok basit bir soru soruyorum ;

    2017'den itibaren galatasaray 2 kere şampiyon olup şampiyonlar ligi geliri aldı. üstüne bu süreçte ndiaye, gomis, serdar aziz, fernando, garry, ozan kabak gibi adamların satışından 50 milyon euro'ya yakın transfer geliri elde etti. şampiyonluklarla beraber 120-130 milyon euro para yapıyor totalde. bu paranın ne kadarı ile geri dönüşü alınabilecek yatırımlar yapıldı.

    şimdi abdürrahim albayrak'a bir şey söyleyince ama galatasarayı seviyor argümanı geliyor. ya ben de galatasarayı seviyorum ama bu yeterli midir bu kulüpte kalkamayacağı yükün altına girmek için. ben dahil milyonlarca taraftar falcao transferini istedi ama ortada henüz imza yokken o meşhur fotoğrafı sızdıranın hiç mi suçu yok.

    bir değil 2 forvet alacağız lafını duyup forvetsiz kaldık, daha transferin bitmesine 50 gün var lafını duyup orta sahasız kaldık, transfer işini beceremeyince daha fazla rezil olmamak için kulübün parasının kasımpaşa'ya peşkeş çekildiğini gördük, birkaç milyon euro yokluğundan kaan ayhan gibi fırsat transferlerinin kaçtığına şahit olduk şeklinde uzar gider liste.

    abdürrahim albayrak ve yusuf günay yerine işini hakkıyla yapacak bu işin profesyonelleri olsa acaba ne olurdu. bundan daha kötüsü olmazdı herhalde.

    bu sezon şampiyonluğun gelmesi için takıma yapılması gereken takviyeler gün gibi ortada ama maalesef bu taraftara defalarca kez yalan söyleyip, hayal satıp sonucunda işi yüzüne gözüne bulaştıran yönetim de ortada. 1 transfer dönemi hiç değilse adam akıllı geçsin diyeceğim ama hiç umudum yok.
  • 6513
    taraftarlarının bütün mali ve ekonomik koşullara yönetiminden daha fazla hakim olduğu
    transfer süreçlerinin nasıl ilerlediğini en iyi taraftarlarının bildiği
    ffp ve limitler konusunda nasıl hareket edilmesi gerektiğini taraftarından daha iyi bilen hiç kimsenin olmadığı
    mevcut oyuncularından kimlere teklif geldiğinin sadece taraftarlarının öngörebildiği bir kulüptür...
  • 6515
    son zamanlarda kendi düşüncelerime göre mustafa cengiz yönetiminin liseyle ters düşmesi aslında şu andaki durumumuzun sebeplerinden biridir.
    o dönemler ben de destekledim yönetimi, gerek divanla gerek genel kurulla olan atışmalarından. çok da işin içinde değilim, başkanı da seviyoruz.
    malesef bunun kazananı galatasaray olamiyor çünkü ne kadar çoğumuz sevmesek de galatasaray gücünü liseden alıyor. taraftar forma alır, tribüne gelir. ama sponsor, transfer, kredi, devletle alakalı network hepsi lise ve genel kuruldan geliyor. bizde ne ali koç var ne acun ilıcalı var ne saadettin saran ne aziz yıldırım ne abdullah kiğılı ne mehmet ali aydınlar ne nihat özdemir. bakın bunların hepsi ultra lüks ve parasını taraftarı olduğu kulübe harcayan adamlar. bizde kulübe para veren zengin başkan, yönetici yok. zengin olarak kulüp içinde aktif gördüğümüz tek kişi ünal aysal'dı (o da hacizlerle uğraşıyor artık). o da kulübe para hibe ettiğinden değil tabi, ki zamanında aig için verdiği parayı sonra faiziyle almıştı misal.
    bize sponsor olanlara falan bakın, şirket sahibi değil ama şirketin direktörü, yöneticisi vs. işte bunlar hep bu lisenin getirdiği networkten geliyor malesef.
    ve benim kendi tahminim; yönetim lise ile ters düştüğü ki artık neredeyse bütün genel kurulla ters düştü, beri işimiz rast gitmiyor çünkü bu kişiler hiçbir şekilde yardımcı olmuyor. istekleri de tabiki yönetimin gitmesi.
    maalesef bundan galatasaray zarar görüyor. ama burada suçlulardan biri sayın mustafa cengiz. malesef kendisi benim gibi 28 yaşında değil ki belli şeyleri anlamamış, yaşamamış olsun. o kadar yıllık yönetici olan kişinin liseyi kaybetmenin önemini anlaması lazımdı ve kulüp içi bölünmenin zararı olacağını görmesi lazımdı. malesef o dönem taraftar yoluyla bu ateşi başlattı simdi de kendileri yandı o ateşte. hani diyoruz ya "kardeşim devletle yakın olmak zorunda başka nasıl çözülecek bu davalar vs", aynısı lise için de geçerli aslında.
    malesef lisesiz galatasaray ancak satılırsa olur, başka türlü olmaz. bunu kabul etmek lazım.
    neyse, olacak bellidir; başımıza genel kurulu toplayabilecek biri gelecek. bu şekilde tekrar herkes tek çatı altında çalışacak. yoksa böyle yönetimin genel kurula, divana atar yaptığı, bu kişilerin de yönetimin işlerine taş koyduğu/yardım etmediği zamanlarda ancak galatasaray zarar görür.
  • 6516
    10 ocak 2021 tarihi itibariyle mısır takımı zamalek futbolcusu mostafa mohamed ahmed'i fransanın orta sıra takımlarından saint-ettiene'e kaptırmış camiadır.

    bu entryyi aslında türk futbolu başlığına yazacaktım fakat galatasaray'ın açık ara türk futbolunun en büyüğü olması sebebiyle işin vahametinin daha iyi kavranması açısından buraya yazmak istedim.

    o dalga geçilen makas öyle böyle açılmadı gördüğünüz üzere, her şampiyonlar ligi haftasından sonra ağbii shakhtar, lyon gibi saçma sapan örnekler veren bizlere gün itibariyle saint ettiene kulübü tokat gibi yapıştırmıştır. türk futbolunun devleri dediğimiz takımların rakipleri artık 5 büyük lige değinmeye bile gerek yok portekiz, belçika, avusturya, iskoçya, polonya gibi sıradan liglerin orta sıra takımlarıdır. bakın bu liglerdeki takımlar falan değil, bu liglerdeki orta sıra takımlar. porto, benfica, genk, anderlecht, brugge, lech poznan, rangers, celtic, salzburg falan bunların rakibi biz değiliz, ileride olur muyuz zaman gösterir. benim en azından galatasaray özelinde söylüyorum, 5 büyük ligin orta sıra takımları seviyesine tekrar çıkacağımıza, hatta arada bazı devleri üzebileceğimize dair umudum var. galatasaray dışındakilerin ise hiç birinden bu kafayla cacık olmaz, bunlar daha iyi günleri hepsinin.

    edit: mostafa mohamed yılan hikayesine dönen transfer süreci sonunda takımımıza katıldı fakat transferde, zamalek kulübünün saint ettiene ile tartışma yaşayıp kulüp değerlerinin paradan önemli olduğunu beyan etmesiyle oyuncuyu fransız ekibine ısrarla satmaması etkili oldu.
  • 6518
    (bkz: sahipsiz)

    saha içi ve saha dışında fatih terim dışında hakkını savunacak bir tane adamın olmaması beni çok üzüyor. o da ağzını açsa ceza yiyor. zaten o cevap verse canlarına minnet. direk 5 maçtan başlıyor cezası.

    bu iğrenç ithamlarda bulunan adamların hepsi bunun bir karşılığı olmadığını, çıkıp cevap verecek bir yönetimin olmadığını bildiği için galatasarayın üzerine bu itham ve iftirayı atabiliyorlar. futbolcu ayartan da oluyorsun, transfer şikesi yapan da. sizin gibi yönetimin galatasaray sevgisi batsın.

    ulan dursun özbek bu kulübü bu kadar sahipsiz bırakmadı yazıklar olsun.
  • 6520
    koskoca bir çınar; gövdesi kalın, dalları dünyanın her bir yerine uzanan asırlık bir değer...
    yağmur, kar, rüzgar, çiğ gibi pek çok doğal darbelere ve de varlığından rahatsız olanlar tarafından baltalamalara maruz kalan koskoca bir çınar.
    bakıyorsun hala dimdik ayakta, devasa bir yapı ve her yeri kaplayan gölgesi olan kıskanılacak, imrenilecek derecede koskoca bir çınar.
    yukarıda saydığım herşeye göğüs geriyor germesine de, ya içten gelen darbelere ne demeli; görünmüyor ama kurtlar oyuyor içini ve bu koskoca çınarı da en çok bu yoruyor.
    kenetlenip, birleşip dış etkenlere karşı çözüm üretmemiz gerekirken biz de gövdesini içten içe kemiriyoruz. hiç acımıyoruz. biri diyor dalları keselim yerine yeni aşılama yapalım, biri diyor aşılama yaptıracak gücümüz yok mevcut dalları ilaçlayalım. başka birileri de hem ilaçlamak isteyeni hem aşılamak isteyeni kötülüyor da kötülüyor.
    canıııımm çınarım sözde kendisine iyilik yapmak isteyenler yüzünden, dış etkenlerle de başa çıkamaz hale geldi. ilaçlayan, aşılayan zamanında bu çınarı hep beraber büyüttük bu hallere getirdik, verilen hizmetlerden dolayı teşekkür ettik minnet duyduk ama artık bu asırlık çınarı yormayın.

    kökün toprağın derinliklerinde,
    kuvvet almak için sarmalamışsın.
    gözlerin göğün maviliklerinde,
    dallarını bulutlara salmışsın.

    nice zorluklara göğüs germişsin,
    bir set gibi durmuşsun önlerinde,
    heybetinle bu günlere ermişsin,
    ne hatıralar saklı geçmişinde.

    ah!.. acılar depreşir yüreğimde,
    seni garip ve mahzun gördüğümde,
    bir mezarcık yerin var mı ey çınar!
    sırlarım bohçalanıp geldiğimde?
    (bkz: ahmet alptekin)
  • 6523
    yönetimi, hocası ve taraftarı birbirine girmiş kulüp.
    hocası; sezon sonu bırakacağını ima ediyor. haklı olarak transfer istiyor fakat oralı olan yok. en kötüsü ise yalnızım diyor adam yahu. kulübün efsanesi yalnızım diyor. bu çok büyük bir söz ve asıl sıkıntı, problemin asıl kaynağı da bu.
    yönetim; önümüzdeki seçimlerde aday olacak mı olmayacak mı belli değil. bir allahın kulu çıkıp transferler ile ilgili bilgi vermiyor ki daha kulübümüzün resmi transfer stratejisini bile bilmiyoruz. üzülerek söylüyorum ki bugün itibariyle öyle bir planlamamız da yok gibi duruyor. tamamiyle rüzgar nerden eserse o şekilde transfer yapılabilirse yapılacak.
    taraftarsa; kendi arasında bölünmüş durumda ki bence kulübümüzün en büyük ve birleştirici gücü.
    abi çıldıracağım yemin ediyorum aklımı oynatacağım 10dk da nerden nereye geldik. *
    şu an içinde bulunduğumuz durumun görece en iyi yanı ise futbolcular hocanın yanında ve kenetlenmiş vaziyette öyle ya da böyle sahada mücadele etmeye çalışıyorlar. ama bu kadar bölünmüşlükte bunu ne kadar daha başarabilecekleri ise açıkçası büyük bir soru işareti.
    bir an önce orta yolun bulunup çözüme ulaşılması dileğiyle.
    kenetlenin başka galatasaray yok !
  • 6524
    güçlü yönetim çıkaramıyor. olmuyor. çünkü genel kurul yapısı buna müsait değil.
    galatasaray lisesi gibi köklü bir yapıdan çıkmışız ama bu eleman havuzundan bize yönetici olanlar genelde vasat insanlar.
    dışarıdan üye olmak isteyenlere ise çıkarılmadık zorluk kalmıyor o nedenle kariyerinde başarılı ve hevesli yüzlerce insan bu süreçten soğuyup vazgeçiyor.

    ünal aysal, faruk süren falan diyoruz ama benim alp yalman'dan sonra tüm yönleriyle %50 üzeri başarılı dediğim yönetim yok.
    biri sportif olarak iyiyken diğeri kulübün haklarını savunmakta iyi diğeri mali olarak iyiyken sportif olarak kötü...
    dengeli yönetime hasret kaldık resmen.

    bunun nedeni tamamen genel kurulun yapısından kaynaklanıyor.
    mustafa cengiz yönetimi sonrası adı geçen isimlere bakın lütfen hangisi sizi heyecanlandırıyor ?

    kişisel kariyerinde ununu eleyip eleğini asan insanlar son bir heyecan olsun diye başkanlık yarışına giriyor.
    bu döngü kırılmalı. nasıl olacak bilmiyorum ama kırılmalı.

    düzenleme : isimler düzeltildi.
App Store'dan indirin Google Play'den alın