5876
bir sevdadır... babadan oğula geçen ya da kendiliğiden oluşan bir sevdadır.
galatasaray’ı tanıdığımda henüz daha kendimi bile bilmiyordum. bana bu sevdayı aşılayan 2004-2005 kupa finaliydi. fenerbahçe’yi 5-1 yeniyorduk o gün. tabii çocukluk; babamın inadına gidip, fenerbahçe’yi tutacaktım, ama bilmiyordum ki goller ardı ardına geldiğinde sevinçten ağlayacağımı. bizim ailede kimse fanatik değildir. çocukken oturduğumuz gecekondunun yanında bulunan komşularımızın galatasaray’ı ilk defa tanımamda yardımı olduğunu söyleyebilirim.
yıllar 2007 ve sonrasını gösterdiğinde ise artık galatasaray amblemleri çizmeye, radyodan, özetlerden bir şekilde galatasaray’ın maçlarını takip etmeye uğraştım. zorladım her seferinde; forma aldırdım, maça götürttüm, yayıncı kuruluşu eve bağlattım.
ben 2000’lerde daha küçücük bir bireydim. o günlerin havasını soluyanadım. o gün kopenhag’ta veya taksim meydanında olup o maçı canlı takip edebilmeyi çok isterdim. yine de yılmadım. bana sunulan imkanları kullandım her defansında. o yılları kayda alan belgeselleri 1 değil 1000 defa izledim. bazı sözler motto olduğu için değil, kupayı aldığımız için de değil, sırf o günlerin havasını soluyabilmek için.
bugün kendimi bir birey olarak yetiştirmekte her ne kadar ailemin faydası olsa da kendime de faydam olduğunu söyleyebilirim. kendimi ahlaklı, galatasaray sevdalısı bir birey olarak yetiştirmek için yıllarca çabaladım.
annem galatasaray’lı kalem kutu bile alma, diğer arkadaşlarınla aranda husumet olmasın derdi, ben alırdım. bugüne kadar bu sevdayı hep yaşadım, bugünden sonra da yaşatacağım.
bu geleceğe bir nottur. çocuklarım olursa ilk aşılayacağım sevgidir galatasaray!
galatasaray’ı tanıdığımda henüz daha kendimi bile bilmiyordum. bana bu sevdayı aşılayan 2004-2005 kupa finaliydi. fenerbahçe’yi 5-1 yeniyorduk o gün. tabii çocukluk; babamın inadına gidip, fenerbahçe’yi tutacaktım, ama bilmiyordum ki goller ardı ardına geldiğinde sevinçten ağlayacağımı. bizim ailede kimse fanatik değildir. çocukken oturduğumuz gecekondunun yanında bulunan komşularımızın galatasaray’ı ilk defa tanımamda yardımı olduğunu söyleyebilirim.
yıllar 2007 ve sonrasını gösterdiğinde ise artık galatasaray amblemleri çizmeye, radyodan, özetlerden bir şekilde galatasaray’ın maçlarını takip etmeye uğraştım. zorladım her seferinde; forma aldırdım, maça götürttüm, yayıncı kuruluşu eve bağlattım.
ben 2000’lerde daha küçücük bir bireydim. o günlerin havasını soluyanadım. o gün kopenhag’ta veya taksim meydanında olup o maçı canlı takip edebilmeyi çok isterdim. yine de yılmadım. bana sunulan imkanları kullandım her defansında. o yılları kayda alan belgeselleri 1 değil 1000 defa izledim. bazı sözler motto olduğu için değil, kupayı aldığımız için de değil, sırf o günlerin havasını soluyabilmek için.
bugün kendimi bir birey olarak yetiştirmekte her ne kadar ailemin faydası olsa da kendime de faydam olduğunu söyleyebilirim. kendimi ahlaklı, galatasaray sevdalısı bir birey olarak yetiştirmek için yıllarca çabaladım.
annem galatasaray’lı kalem kutu bile alma, diğer arkadaşlarınla aranda husumet olmasın derdi, ben alırdım. bugüne kadar bu sevdayı hep yaşadım, bugünden sonra da yaşatacağım.
bu geleceğe bir nottur. çocuklarım olursa ilk aşılayacağım sevgidir galatasaray!