5912
bugün gene insanı utandıran, derin düşüncelere gark eden divan kurullarından birine ev sahipliği yapmakta olan kulübümüz.
ya çok detaylı yazmayacağım ama durumun vahametini göstermek adına şunu paylaşayım.
adam çıkmış diyor ki önemli olan galatasarayda kurallar ve etik değerlerdir. sen eğer ibra edilmedi isen florya, taraftar ne derse desin seçime gitmek zorundasın. florya, takım her şey buradan yönetilir. gerekirse geçmişte olduğu gibi 14 sene şampiyon olmayalım, hiç önemli değil biz gene burada oluruz.
bunu söyleyen adam şu mevcut futbol konjonktüründe, en dandik fark yaratacak futbolcuların dahi 8-10 milyon euro ettiği piyasada galatasaray gibi bir takımın 14 sene şampiyon olamadığı takdirde varlığını aynı şekilde sürdürebileceğine inanıyor.
galatasaraya bir şey olmaz gene galatasaray olur da 14 sene şampiyon olamazsan yavaş yavaş trabzonspor, bursaspor gibi bir kıvama evrilirsin.
amacı türk olmayan takımları yenmek olan, bu vizyonla kurulmuş bir kulübün gayesi bu olamaz, böyle bir başarısızlığa razı olma gibi bir lüksü yoktur. divanda kürsüye çıkıp kulübün kuralları ve etik değerlerinden dem vuranların önce bu kulübün kuruluş gayesini öğrenmesi gerekiyor.
bahsettikleri kurallar ve etik değerlerde şu ;
galatasarayın malını mülkünü peşkeş çeken, transfer ettiği adamı zamanında faks çekemediği için oynatamayan, aldığı forvet sakatlığından dolayı tek bir dakika sahaya çıkamadan galatasaraydan ayrılan, trabzonun 3 milyona bıraktığı adama 3.5 milyon verip transfer eden, transferin son günü melo ve tellesi satıp yerine kimseyi almayan, arkasında 30 milyonluk bir camia olmasına rağmen kurtuluş reçetesi olarak bileklik satmaya karar veren adamı ibra edip, liseli olmadığı için mustafa cengizi ibra etmemek.
bunu da oylamanın başlamasına dakikalar kala organize şekilde salona 200 adam sokarak yapmak. ve sonrasında vay efendim bu kulübün etik kuralları vardır sen seçime gitmek zorundasın biz şampiyon olmasak da olur.
gerçekten bizim hayalimizdeki galatasarayımızla bunların hayalindeki galatasaray bambaşka.
ya çok detaylı yazmayacağım ama durumun vahametini göstermek adına şunu paylaşayım.
adam çıkmış diyor ki önemli olan galatasarayda kurallar ve etik değerlerdir. sen eğer ibra edilmedi isen florya, taraftar ne derse desin seçime gitmek zorundasın. florya, takım her şey buradan yönetilir. gerekirse geçmişte olduğu gibi 14 sene şampiyon olmayalım, hiç önemli değil biz gene burada oluruz.
bunu söyleyen adam şu mevcut futbol konjonktüründe, en dandik fark yaratacak futbolcuların dahi 8-10 milyon euro ettiği piyasada galatasaray gibi bir takımın 14 sene şampiyon olamadığı takdirde varlığını aynı şekilde sürdürebileceğine inanıyor.
galatasaraya bir şey olmaz gene galatasaray olur da 14 sene şampiyon olamazsan yavaş yavaş trabzonspor, bursaspor gibi bir kıvama evrilirsin.
amacı türk olmayan takımları yenmek olan, bu vizyonla kurulmuş bir kulübün gayesi bu olamaz, böyle bir başarısızlığa razı olma gibi bir lüksü yoktur. divanda kürsüye çıkıp kulübün kuralları ve etik değerlerinden dem vuranların önce bu kulübün kuruluş gayesini öğrenmesi gerekiyor.
bahsettikleri kurallar ve etik değerlerde şu ;
galatasarayın malını mülkünü peşkeş çeken, transfer ettiği adamı zamanında faks çekemediği için oynatamayan, aldığı forvet sakatlığından dolayı tek bir dakika sahaya çıkamadan galatasaraydan ayrılan, trabzonun 3 milyona bıraktığı adama 3.5 milyon verip transfer eden, transferin son günü melo ve tellesi satıp yerine kimseyi almayan, arkasında 30 milyonluk bir camia olmasına rağmen kurtuluş reçetesi olarak bileklik satmaya karar veren adamı ibra edip, liseli olmadığı için mustafa cengizi ibra etmemek.
bunu da oylamanın başlamasına dakikalar kala organize şekilde salona 200 adam sokarak yapmak. ve sonrasında vay efendim bu kulübün etik kuralları vardır sen seçime gitmek zorundasın biz şampiyon olmasak da olur.
gerçekten bizim hayalimizdeki galatasarayımızla bunların hayalindeki galatasaray bambaşka.