• 4106
    --- alıntı ---

    bir kurulus.

    siktir edin tanimi da, basligi altinda soyle bir mesele konusalim: simdi her pozisyon, alaninda mumkun oldugunca en yetkin kisi ile doldurulur. bunun da cok basit bir sebebi vardir; o islerin olabilecek en iyi sekilde yerine getirildiginden emin olmak. soz gelimi bir ingilizce ogretmeni ariyorsan, ingilizce bilen, ogretebilecek birini koyarsin. bir satis elemani pozisyonu soz konusuysa, ayni sekilde, bilgisine, deneyimine, egitimine bakarak alirsin. bu boyle gider. pozisyon yukseldikce, pozisyonu alacak kisinin kalifiyeliginin de artmasi gerekir. artik iyiyi degil, en iyiyi ararsin, cunku iyi degil, en iyi pozisyon soz konusudur. peki bunlari niye anlattik?

    bu aminakodugumun memleketinde galatasaray markasi, en degerli, en prestijli isimlerden birisi. galatasaray'da, her ne pozisyonda olursa olsun, gorev almak sayili kisinin becerebilecegi, olaganustu bir durum teoride. peki pratikte nasil? katiyen oyle degil. tamamen baska bir entry'nin konusu olacak belli basli sebeplerden dolayi, ilkeleri kohnelesmis ve yozlasmanin dibini gormus bu ulkede cark duzgun islemiyor, onemli pozisyonlara yetkin insanlar gelemiyor. hak eden oturmuyor o koltuklarda yani. saka gibi bir insanin cumhurbaskani oldugu, saka gibi insanlarin yonetimin en ust kademelerinde bulundugu, sabri sarioglu gibi bir insanin yil olmus bilmemkac hala galatasarayin ilk 11 futbolcusu olarak sahaya ciktigi bir yerdeyiz.

    gelelim entry'nin asil anlatma amaci guttugu oldugu anilar kismina. bayagi zaman once, yanlis hatirlamiyorsam unal aysal yonetiminin ilk zamanlari. futbol federasyonu yeni bir yabanci kurali koymak istiyor. soyle bir goz atiyorum uzaktan, korkunc radikallikte kurallar var. 8+2den yola cikip 5+0 a kadar zamanla dusecek bir sistemden bahsediliyor. tff ayri bir kafa zaten, futbolla alakalari olmadigi belli. ulan, kulupler duzeyinde uluslararasi organizasyonlara cikan, az cok populer olan, dunya capinda ismi falan bilinen kuluplerin var, bu nasil bir karar? hadi 25 kisilik kadronda 5 tane yabancin olsun, ee sonra? 20 tane turk futbolcusu barindirip, bir de onlarla basarili mi olacaksin avrupada falan? diyelim yildizlar karmasi yaptin 5 tane muthis yabanci aldin, sagina soluna koyacagin turklerle yine yenileceksin avrupalilara basari kazanamayacaksin. hucum dunya karmasi arkasi kardesler kiraathanesi olacak. felaket.

    neyse tff'dir, yapar dedik. peki gs yonetimi ne yapti? hicbir sey! [caps]hic-bir-sey![\caps] resmen kimse hicbir sey yapmadi. haberleri takip ettim, birkac hafta surdu surec, en ufak bir itiraz, aman yapmayalim etmeyelim yok. itiraz olmadi, su bu yok. sen nasil bir yonetimsin ya? aradan vakit gecti, vakit dedigim de yillar! yumurta kapiya dayandi, bu salaklar anca harekete gecti, aman yabanci siniri kalksin da soyle de olsun boyle de olsun. birader, galatasaray gibi milyonlara hitap eden bir kurumda yoneticilik yapmak herhangi somut bir yetenek, farklilik, beceri gerektirmiyorsa bu ulkenin okullarinda neden egitim veriliyor? ben mesela, kendi arastirmamla etmemle operations research, vs. gibi konu uzerinde tonla faydasi olabilecek fikirler sahibi olabiliyorsam, benden hangi yonuyle ayriliyor da bu insanlar bu kulubu benden oncelikli olarak yonetme hakki kazaniyor?

    zaman geciyor, endogan adili diye bir adam aliyorlar. guya turk statusunde oynayabilecek. ulan, resmen skandaldir bu, oynayamadi adam o statude. oynayamadi ve gitti. fail. bunu hesaplamaktan aciz mi koskoca galatasarayi yoneten insanlar? bu kotu bir icraat degildir, bu rezalet bir icraat bile degildir; bu, kimin kafasindan ciktiysa, kulup kasasina kendi cebinden tazmin edilmesi gereken bir icraattir. boyle bir sey mi var? aldin kotu cikti falan degil, bir sey planladin, yanlis planladin, oynatamadin bile. senin sacma kararin yuzunden dunya para carcur oldu.

    galatasarayda yonetim skandali bitmez. sozlesme garipliklerinden bahsetmiyorum bile. kontrat suresi skandallarindan, ucret skandallarindan bahsetmeyecegim bile. sadece su ornek yeterli: amrabat konusu soruluyor, gs diyor ki, malaga opsiyonu yatirmadi, amrabat bizim oyuncumuz. sonra bakiyorsun adamlar transfer ettik aciklamalari yapiyor, oyuncu gitmis forma giymis falan. sonra yoneticilerden biri bir daha aciklama yapiyor, e iste gitti de bilmem ne de ugrasmak istemedik falan. daha kendi oyuncusunun kontratini denetimi altinda tutamayan bir takimdan bahsediyoruz. bu konu coook eskiye dayanir galatasarayda. ribery gibi bir suru ornek var. ben unutmadim ribery gittiginde, taraftarimiz rahat olsun, avukatimiz iyi, parasini alacagiz diyen salak yoneticileri. her itilafta tazminat odedi bu kulup. hic hakli bulunmadi fifa tarafindan.

    son olarak, affiniza siginiyorum ama artik iyice sinirlendim, koskoca transfer sezonunu bi sik yiyemeden heba eden aptal teknik heyet ve yonetime gelelim. transferler neredeyse tamamlanmis, tum piyasada taslar yerine oturmus, bizim embesiller cikip diyor ki, uefa ile papaz olmayalim, ffp yuzunden bonservissiz oyunculara yonelecegiz. ulan sik kirigi, iyi oyuncularin bonservissiz transferleri sozlesme bitim tarihinin 6 ay oncesinden baslar, resmi transfer sezonu acilisinin kisa bir sure sonrasinda da biter. bunu ergen fm'ciler bile bilir. nerede senin roadmap'in? nerede senin plan programin? transfer sezonu bitmis, piyasada free agent kalmamis, sezonlar acilmis rakiplerin on eleme maci oynuyor, nereden free agent bulacaksin ulan? james rodriguezi zaten gectim, atanamamis jese rodriguez olan jose rodriguez bulursun anca. madem ffp derdindesin, sezon acilisi nerdesin? trabzon bile mbia'lar seviyesinde, sen neredesin? melo gidince yektayla mi oynayacaksin?

    ben anlamiyorum. gercekten anlamiyorum. her sey o kadar sacma ki, sinirlerime hakim olamiyorum. ulan, ben niye galatasaray'da yoneticilik yapamiyorum ya? beni onlardan ayiran tonlarca pozitif yon var. beni hic enterese etmeyecen konularda onlarda aylarca ondeyim fikir olarak, aylar sonra benim o kadar onceden muhabbetlerde konustugum seyleri yapiyor bu insanlar. bakiyorsun, milyonlarca taraftari olan, milyonlarca liralik cirosu olan sirket yonetiyorlar. nasil olur ya?

    yarin mail atiyorum. bir de cv atip artik futbol direktorlugu olur, koordinatorluk olur, genel mudurluk olur, transfer komitesi baskanligi olur, yeteneklerime uygun bir pozisyon isteyecegim kendilerinden. hazir capsiz cuneyt de dolduramadigi koltuktan ayrilmisken bir sansimi deneyeyim bakalim. geceyim de futbol subesi bir vizyon, bir ongoru, bir stratejik derinlik gorsun. yonetime de sesleneyim, buradan gorurseniz yesillendirin, detaylari konusalim. kips.

    --- alıntı ---

    ekşi
  • 4107
    o kadar kötü yönetiliyor ki; zamanında altyapıya girip, gençliğimin verdiği enerjiyle olağanüstü çalışıp, kıyısından köşesinden a takıma dahil olup, bir de üstüne "galatasaray'ın evladı" modunda takıldıktan sonra postu serip kulübede bile otursaydım, hayatımın sonuna kadar yetecek maddi gücü cebime koymuştum. ne kadar kazma bir topçu olsam da bu böyleydi.

    yanlış anlaşılmasın, galatasaray futbolcusu hiçbir zaman böyle bir karakterde olamaz, olmamalı.

    tanıma gerek yok: sevda desem yeter...
  • 4110
    2 hafta once roma'dan barcelona'ya seyahat ederken, ucaga binis sirasinda galatasaray formali birisini gordum, kendisi 19-20 yaslarinda genc bir arkadasti. dogal olarak ilgimi cekti ve iletisime gecmek istedim, fakat saatin de gec olmasi sebebiyle rahatsiz etmek istemedim. ucakta bir baska turk daha varmis, o dayanamadi ve galatasaray formali gencin yanina gitti sohbet etmek icin. once turkce sonra ingilizce sorulara cevap veremeyince cocugun ispanyol olduguna kanaat getirdik ve sohbete ben de dahil oldum. megerse barcelona'da ikamet eden ve galatasaray'a sempati duyan bir genc katalanmis kendisi..
    galatasaray boylesine buyuk bir marka iste, zaten insanlarin yonetime karsi cephe almasinin sebeplerinden bir tanesi de bu gibi geliyor bana. zira kendileri maalesef galatasaray algisinin altinda eziliyorlar, hacimleri, dunya gorusleri, yonetimsel becerileri galatasaray'in buyuklugunun cok altinda kaliyor.
    kazakistan'da galatasaray formali bir cocukla hasan sas sohbeti yapmistim ben, romanya'da fener derbisini beklerken arkasinda necati yazan formamizi giyen bir rumen cocuguyla karsilasmistim, moritanya'daki doktorumuzla uzun uzun drogba hakkindaki anilarimizi karsilastirmistim, ama en guzeli, schalke deplasmanindan onceki gece eindhoven'da sokakta kaldigimda, gs montumu gorup de sneijder yuzunden beni evinde agirlayan bir hollandali arkadasa sahip olmustum.
    cok buyuk be galatasaray, bazen onu cok seven bizlerin dahi tahayyul edemedigi kadar buyuk; iste o yuzden sigmiyoruz icimize, sindiremiyoruz bu yonetimin ellerinde kucultulmesine; en cok da bu yuzden tez ayrilik diliyorum sevdamiza hakettigi degeri veremeyenlerle..
  • 4117
    işte galatasaray'ın lig rekorları;

    20 kezle en fazla şampiyonluk yaşayan takım
    - sarı-kırmızılılar, 4 kezle, lig tarihinde üst üste en çok şampiyonluk kazanan takım oldu
    - "cim bom", 1992-1993 sezonunda mke ankaragücü'nü 8-0 yenerek, 57 yıllık lig tarihinin en farklı skorlu deplasman galibiyetini aldı
    - deplasmanda 40 maç yenilmeyen galatasaray, evinde üst üste 25 maç kazanma başarısı gösterdi
    - sarı-kırmızılı ekip, 1962-1963 sezonunda 42 maçta 105 gol atarak rekor kırdı istanbul (aa) - çetin arslancan - 2015-2016 sezonuna medicana sivasspor maçıyla başlayacak son şampiyon galatasaray, 57 yıllık süper lig tarihinde bazı rekorları elinde bulunduruyor.

    geride kalan sezonda mutlu sona ulaşarak, 20. kez zirvede yer alan sarı-kırmızılı ekip, aynı zamanda 19 kezle ortak olduğu fenerbahçe'yi geride bırakıp, en çok şampiyon olan takım oldu.

    galatasaray, türkiye futbol federasyonu tarafından her 5 şampiyonluğa verilen bir yıldız uygulaması kapsamında, üçüncü yıldızda olduğu gibi dördüncü yıldızı da takan ilk takım unvanını aldı.

    - üst üste en çok şampiyon olan takım

    sarı-kırmızılılar, lig tarihinde üst üste en çok şampiyonluk kazanan takım.

    galatasaray, teknik direktör fatih terim yönetiminde 1996-1997, 1997-1998, 1998-1999 ve 1999-2000 sezonlarında mutlu sona ulaşarak, şu ana dek kırılamayan bir rekora imza koydu.

    - en farklı deplasman galibiyeti

    galatasaray, 57 yıllık lig tarihinde en farklı skorlu deplasman galibiyetini elde eden takım oldu.

    sarı-kırmızılı ekip, 1992-1993 sezonunun son haftasında ankara'da mke ankaragücü'nü 8-0 mağlup etti.

    - rakip sahada en uzun süre yenilmeyen takım

    galatasaray, lig tarihinde deplasmanda en uzun süre yenilmeyen takım unvanının sahibi bulunuyor.

    sarı-kırmızılılar, 25 ocak 1998'de bursa'da bursaspor'a 3-2 yenildiği maçın ardından, üstü üste 40 deplasman maçında yenilmedi. 1999-2000 sezonunun 33. haftasında izmir'de altay'a 1-0 yenilen galatasaray, 2,5 yıl sonra deplasmanda yitirerek, ayrı bir rekor kırdı.

    - 25 maçlık iç saha galibiyet rekoru

    galatasaray, lig tarihinde kendi evinde üst üste en çok kazanan takım unvanının da sahibi durumda.

    2000-2001 sezonunun 32. haftasında, 13 mayıs 2001'de ali sami yen stadı'nda mke ankaragücü'ne 2-1 yenilmesinin ardından, 34. haftada trabzonspor galibiyeti ile seriye başlayan "cim bom", şampiyon kapattığı 2001-2002 sezonunda evindeki tüm maçları kazandı. galatasaray, 2002-2003 sezonun 16. haftasında kendi evinde beşiktaş'a ibrahim üzülmez'in golüyle 1-0 yenilerek, 25 maçlık galibiyet serisine son verdi.

    - gol rekoru

    lig tarihinde bir sezonda atılan toplam gol sayısı bakımından gol rekoru galatasaray'a ait bulunuyor.

    sarı-kırmızılı ekip, 1962-1963 sezonunda iki aşamalı olarak gerçekleştirilen ligde, 42 maçta toplam 105 gol kaydetti.

    bu arada, fenerbahçe ile 15 kezle en çok "gol kralı" çıkaran galatasaray, lig tarihinde en çok şampiyonluk gören futbolcuları da kadrosunda barındırdı. sarı-kırmızılalırın efsaneleri arasına giren bülent korkmaz, suat kaya ve hakan şükür, 8 kez lig şampiyonluğu yaşadı.

    - galatasaray taraftarı desibel rekoru kırdı

    süper lig'de galatasaray ile fenerbahçe arasında 2010-2011 sezonunda türk telekom arena'da yapılan derbide sarı-kırmızılı taraftarlar "bir spor stadyumunda tezahüratla ulaşılan en yüksek ses rekoru"nu kırdı.

    "guinness world records" tarafından türkiye'ye gönderilen hakem heyeti, statta resmi ölçüm yaptı. maçta ilk yarının bitiminin ardından yapılan dahili anonsla 131,76 desibel ile yeni rekor kırıldığı açıklandı.

    guinness world records'un resmi kayıtlarına göre, bundan önce "bir spor stadyumunda tezahürat ile ulaşılan en yüksek ses rekoru"nun 1 ekim 2000 tarihinde abd'nin colarado eyaletindeki denver mile high stadyumu'nda gerçekleştiği, denver broncos ile new england patroits arasında yapılan ulusal futbol ligi maçında 128,7 desibele ulaşıldığı kaydedilmişti.

    - kombine kart rekoru

    galatasaray, 2012-2013 sezonu başında kombine kart satışında türkiye rekoru kırdı.

    söz konusu sezonda 52 bin kapasiteli stadı türk telekom arena'da oynayacağı maçlar için yaklaşık 45 bin kombine kart satışı yapan sarı-kırmızılı kulüp, bu anlamda türkiye'de bir ilki gerçekleştirdi.

    - bu da kötü rekorları

    lig tarihindeki en kötü performanslarından birini 2010-2011 sezonunda sergileyen galatasaray, "üç büyükler" içinde bir sezonda en fazla yenilen takım unvanını fenerbahçe'den devraldı.

    söz konusu sezonda tam 16 kez sahadan mağlup ayrılan galatasaray, fenerbahçe'nin 1987-1988 sezonundaki 13 maçlık kötü rekorunun yeni sahibi oldu.

    sarı-kırmızılı ekip ayrıca, 1997-98 sezonunu 43 gol yiyerek ilk sırada tamamlarken, lig tarihinde "en çok gol yiyen şampiyon" olarak kayıtlara geçti. *
  • 4118
    türkiye'nin ne olursa olsun en önemli marka değeri. ve aynı zamanda potansiyeli günden güne yok edilmiş ve hala da edilmekte. dokuz, on haneli inanılmaz dövizlerin işin içinde olduğu bir ortamda payı var. kupa kazanıyor, avrupa'da ilerliyor, sneijder, drogba, podolski geliyor gidiyor ama sponsor bulunamıyor. bataklığa sürülüyor. sanki gayrimenkul ortaklığı gibiymiş gibi riva'dır, galatasaray adası'dır elde tutuluyor. spor kulübü olmanın gereklilikleri görmezden geliniyor. avrupa'da başarılara imza atan takımların yüzüne bakılmıyor. liseliler takımı malı gibi görüyor; takımdan faydalanıyorlar, gevrek gevrek gülerek taraftara yalanlar söyleniyor. saygınlığı ve geliri galatasaray'ın yanına yaklaşamayan fenerbahçe spor kulübü olmayı daha iyi başarmasının yanında futbol takımının etrafına resmen bir duvar örüyor, medyayı satın alıyor vesaire. ama ne hacet ki türkiye'nin en büyüğü her gün medyada eziliyor, aşağılanıyor. hiçbir yönetici, takımın sahibi(!) dinozorumsu varlıklar sadece izlemekle yetiniyorlar veya umurlarında bile değil.

    bazı şeylerin farkına varılması lazım. kutsal diye bir şey yok. kutsal addedilmemeli hiçbir unsur. çünkü ''kutsal'' addedilenler, ne eleştiriliyor, ne tartışılıyor, tartışanlar susturuluyor ve hiçbir zaman problem bu ögelerde aranmıyor. mesela kombine almayalım çeki düzen versinler vb. sözler dile getirildi mi hemencecik transfer taraftarıdır, vefasızıdır, yabancı hayranıdır kopuyor gidiyor. başkaldırı mekanizması işlemiyor. sorgulama denen olgu yok. uzun zamandır olmadı. çünkü ezilmişiz son dönemlerde milletçe. teröristleri, kaçakları, hırsızları doluyor taşıyor; adamlar elini kolunu sallayarak istediği yerlere saldırıyorlar, öldürüyorlar kimse dur diyemiyor gezi olayları sonrası neler yaptılar, nasıl sindirdiler ortada.

    canımız, ciğerimiz, galatasarayımız ile yaşıt sevilla bugün nasıl top oynadı ama... bugün bizle gazozuna maç ayarlansa elini kolunu sallayarak 8,9 atacak bir hegemonyaya nasıl da başkaldırdılar. son on senede 4 uefa kupası. mesela 2006'da ronaldinho, eto, puyol zamanındaki barça'yı 3-0 yenmişlerdi. çatır çatır top oynuyorlar çünkü aldıklarının karşılığını böyle ödüyorlar. doğru düzgün yönetiliyorlar ve taraftarlarının ayırdıkları parayı, zamanı en iyi şekilde karşılamaya çalışıyorlar. para mutluluk alıyor işte. bizde niye böyle değil?

    neden böyle yönetiliyor bu takım? neden takımın ezilmesine izin veriliyor? neden bir zümre takımı babasının çiftliği gibi kullanıyor? neden saç baş yoluyoruz her bir maç? her kolpa haberlerin doğruluk ihtimali bu kadar ciddi olabiliyor? lafa gelince porto modeli, altyapı, kendi yıldızlarımız iken neden hiçbir zaman değişiklik yok?

    kimse düşünmüyor takımın iyiliğini falan. mali yapıyı, altyapıyı, takım içindeki yapıyı kontrol edemeyip sponsor bulamayacaksan, kaynak yaratamayacaksan ne işin var orada?
  • 4123
    darülaceze gibi bir kurumdur. sürekli birilerinin karnını doyurur, hem de hiç karşılıksız.

    bu yaz döneminde de bursasporu ihya ettik. dany bonservisiyle bedava, sercan kiralık bedava. ama onlardan birisini istesek vermezler.

    30 yaşını geçmiş adamlara ya zam veririz ya 35'ine kadar sözleşme yaparız her sene maaşı artacak şekilde. sözleşme imzalayamayan kulüp bulamayan topçuları alırız, komisyon dağıtırız bütün menejerlere.

    ya da sıfır faaliyet ve sıfır cirolu bir sürü şirket kurar milyonlarca euro maaş dağıtırız liselilere. galatasarayın malı deniz yemeyen kerizdir ne de olsa.

    bir tek amatör branşlara ve taraftara yoktur bir şey, bir tek onlar bağlıdır gönülden kulübe.
App Store'dan indirin Google Play'den alın