3751
sana söz yine baharlar gelecek.
3752
taraftarının dimdik arkasında durması gereken kulüp. sana, bana, futbolculara küseceksin de galatasaray'a nasıl küseceksin?
3753
yine yeniden romantik destek yazıları girilen takımımız. tabii ki ayağa kalkacak, tabii ki yeniden güzel günler görecek. ama hala galatasaray'ın olduğu yerde umut vardır; galatasaray'a da mı küseceksin demagojilerine girmeyelim lütfen.
kulübün asıl sahibi olan taraftar akıllıca davranmazsa, tepkilerine dikkat etmezse aynı kısır döngüyü önümüzdeki yıllarda aynen yaşayacağız. bu yüzden futbolcuyu yuhalamak yani protesto hakkını kullanmak tepkiyle karşılanmamalı, isteyen kombine almamalı, tribüne gitmemeli, store'dan alışveriş etmemeli. bütün bunlar düşüncelerin, memnuniyetsizliğin, protestonun, ruh halinin eyleme dökülme şeklidir. gerekli yerlere mesaj vermedir. onları işleri nasıl düzelteceğiz diye düşünmeye sevk etmektir. yoksa aynen devam edecekler, böyle gelmiş böyle gider; goygoy yapar getirirz bunları stada, satarız formaları derler.
kimsenin de galatasaray'dan vazgeçtiği yok, kötü gününde arkasını döndüğü yok. sen hep destek, ölümüne destek dersen; yönetim de ölümüne bilet forma satışı, teknik direktör futbolcular da ölümüne profesyonellik der.
3754
her ne kadar futbol takımı başarısız olsa da 2014-2015 sezonu şampiyonlar ligi serüveninden 8.6 katılım + 0.5 anderlecht beraberliği + aşağı yukarı 6 market pool geliri olmak üzere yaklaşık olarak toplam 15 milyon euro para kasasına girmiş olan kulübümüzdür.
3755
her platformda galatasaray'ı yalnız bırakmayan beyefendi insan, iyi galatasaraylı roberto mancini'nin doğum gününü kutlasınlar isterdim. neyi yaptılar ki.. bunu yapabilsinler.
3756
galatasaray iyiyken iyiyiz, kötüyken kötü. hayatımızın içine işlemiş şu 11 harf. bağlanmışız bir kere...
3760
hayatın anlamıdır. gün ortasında, gece yatarken, sabah uyandığında hiç farketmez, yüzümü güldürme sebebidir. kolumda ismini taşıdığımdır. çocukluk aşkımdır, ilk göz ağrımdır.
3761
futbol takımı teknik direktörü'nü milli takımı çalıştıracak diye gönderip, milli takım yardımcı antrenörü ile anlaşan kulübümüz. şaka gibi amk.
3762
2014-15 sezonunu tüm branşlarda şampiyon olarak tamamlasa dahi maddi sorunları çözmek öncelikli hedefi olması gereken kulüp.
3765
aşk, sevgilim yerine tercih sebebi gibi klişe kavramlar kullanılamayacak türkiye futbol tarihinin en büyük kulübü.
tanımımızı geçtikten sonra gelelim neden klişe kavramlar kullanılamayacağına; benim galatasaray ile tanışmam bir hayli öncesine dayanır. ne zamandan beri galatasaraylıyım, neden tutmaya başladım inanın bilmiyorum ve hatırlamıyorum. nasıl ki kayseri'de doğdum, nasıl ki bana bir isim verildi, nasıl ki doğduğum yılı üzerinde bir etkim yoktu aynısı galatasaray içinde geçerli. burada metin oktay'ın sözlerini hatırlatmak gerekir sanırım 'bence galatasaraylılık din gibi, mezhep gibi yerleşmiş, köklü bir inançtır. galatasaray'ı işte bunun için tercih eder ve galatasaraylılığımla her zaman gurur duyarım.'. böyle bir anlayıştan yetiştim ve bunun için hiç bir zaman klişe kavramlarla değerlendiremedim galatasaraylılığı.
kayseri'de doğdum ve yaşadım, bu takıma gönül verip istanbul'da yaşayacak kadar şanslı değildim belki de bilemiyorum, işte tam bu yüzden bir galatasaray maçına gitmek en büyük çocukluk hayalimdi. yıllarca en ufak haberi takıp ettim, galatasarayla yatıp kalktım tabii şimdiki kadar şanslı değilim evimde maçları yayınlayan dönemin malum kanalı yok, babam zaten çok sert ekonomik durumumuz iyi değil, derken kayserispor 1.lig'e çıkıyor, 95-96 sezonu, 3. hafta galatasaray kayseri'ye gelecek babam götürmediği için göremiyorum takımımı, yaşım 6 o esnada babama diyebilecek bir şeyim yok sadece ağlıyorum. o dönemin asansör takımı kayserispor düşüyor ve sonraki sene tekrar yükseliyor 1.lig'e. sezon başlıyor, babamlar stad içi tabelalarını yapıyorlar ben de her maça gidiyorum bu sayede. inanılmaz mutluyum. 2500tl'ler var metal her maç sahaya onlar yağıyor, maç sonu babamlar tabelaları ben 2500tl'leri topluyorum. günler haftalar böyle ilerliyor. kayserispor- altay maçı var sonraki maç ise galatasaray gelecek nasıl bir heyecan anlatamam. altay maçında stadta yerimizi alıyoruz. bir yanda sucuk ekmek pişiyor, bir yanda mavi leğenli çemen ekmek satan amca bağırıyor, öbür tarafta çekirdekçiler leğenleri ile dolanıyorlar. daha yerimize oturamadan kayserispor atıyor, bundan sonrası festival havasında. yanımızdaki mükemmel küfürler eden amca bile hakemin eniştesini bırakmış, avradına ve baldızına sövüyor. herkes makul yani. 2. yarı başlıyor bu arada altay'ın siyahileri var herkes takımda arap olması gerektiğini düşünüyor, araplar çok seviliyor, çok iyi oynuyorlar tüm stad hemfikir. son dakikalarda gerginlik artıyor altay'ın siyahilerinden bir tanesi sağdan içe kat ediyor, yerde kalıyor ve karar penaltı. bahattin diyorum haydi yavrum tüm iş sende dua ediyorum ama olmuyor golü yiyoruz. skor 1-1, santra yapılacakken bir taraftar sahaya atlıyor, hakeme doğru koşuyor tüm stad 'koş amk', 'yakala amk' diye bağırıyor. tabi hakeme bir şey yapamadan yakalanıyor. sonra haftaiçi karar açıklanıyor ve bilin bakalım ne oluyor? maç adana'ya alınıyor. komşumuz bu çocuk daha görmedi mi galatasaray'ı gel lan adana'ya götüreyim seni diyor. umutlanıyorum ama babam noktayı koyuyor. köye gidiyoruz maçın 2-1 bittiğini öğreniyorum kayserispor'un golüne yetişebiliyorum özetten, penaltıdan uğur atıyor. içim buruk bekliyorum. ne zaman buluşacağım acaba diye...
3767
3. köprüyü de ilgilendiren kulübün en değerli varlığı olan riva arazisinin satılması/kiralanması için her türlü zorlama yapılmakta. adnan polat ve özhan canaydın zamanında da riva söylentileri dolaşıyordu, kaldı ki bunu takiben borçlandırmalar devam etmiş. insanın aklına "operasyon" veya "bu işte bir kasıt var mıdır?" gibi sorular geliyor.
3769
rivayı bedavaya hükümete verse, hiç bir borcu kalmayacak kulüptür. burası türkiye, burada hesaplar rakamlarla yapılmaz. bunu da biz mi söyleyelim yönetime? riva, galatasaray'ın elinden çıktığı tarihle, üçüncü köprünün faaliyete geçtiği tarihlere lütfen dikkat edelim. suni bir gündemle arada kaynamasın.
3770
"galatasaray ne zaman birinci ben o zaman mutlu"
bu kadar doğru bir söz olamaz.
3771
hükümet rivasının,
tff büyüklüğünün,
liseliler tapusunun,
yöneticiler gücünün,
ultraslan saygınlığının,
menajerler parasının peşinde...
taraftarlar mı?
yukarıdakilerin ayaklarının altında sürünüyorlar, sarı-kırmızı renklerin peşinde...
3772
adının olduğu yerde çeneler düşüyor anasını satayım. şöyle bi twittera bakıyorum; sırf bugün konuşanlara:
albayrak konuşmuş, adnan polat konuşmuş, duygun yarsuvat konuşmuş, ali dürüst konuşmuş, ünal aysal konuşmuş, can topsakal konuşmuş, sneijder'in menajeri konuşmuş, pandev'in menajeri konuşmuş, emre çolak konuşmuş, alex telles konuşmuş, hamza hoca konuşmuş. bunlar bir bakışta gözüme çarpanlar, arasam daha fazlasını da bulurum kesin.
3775
şikeci yalakalarının, hükümet yancılarının, pısırık ve mıymıntı lisecilerin, sahada takımını satan sabotecilerin oyuncağı olmuş 109 yıllık kulüp. basketbol ve voleybol şubesinde bir avuç karakterli sporcu var ama onlara da sahip çıkılmıyor...
yazıklar olsun mu desem lanet olsun mu bilemedim. yemin ederim içim acıyor.