tepeden tırnağa bir değişim yaşaması artık gerekli falan değil bildiğiniz "
şart" olan aşk.
tepeden tırnağa dedik, tepeden tırnağa doğru gidiyorum.
1 - divan kurulu değişim imkansız doğal olarak ama en azından buradaki
kafa yapısını değiştirmemiz gerekiyor. gerekiyor ki hem sportif hem finansal anlamda günü yakalayalım. yani "altyapıya yabancı hoca mı olur adam go to ball diyecek öbürü ne diyor yau bu diyecek" falan gibi düşünen bir yapıdan kurtulmalıyız sportif anlamda daha fazla gelişebilmek için.
finansal anlamda daha fazla gelişebilmek için de bu büyüklerimizin
dursun aydın özbek gibi "bileklik" satarak borcu kapatabileceğini düşünen, riva için yapılan anlaşmada bizimkinden daha kötü lokasyondaki araziye 5 sene önce bizimkine göre metrekare başı 3 katı para verilen yerler varken (riva - florya anlaşması öncesi o günkü divan kurulu başkanı irfan aktar'ın öncülüğünde oluşturulan kurulun yayınladığı raporda vardı bu) daha ucuza veren insanlara falan destek
vermemeleri gerekiyor. galatasaray'ın sportif ve finansal alanların tümünde menfaatini gözetmeleri, bunun da daha modern ve daha profesyonel yollarla olacağını görmeleri gerekiyor. yani fikir anlamında %100 demeyelim de %90 değişmeleri gerek.
2 - genel kurul sene neredeyse oldu 2020. artık taraftarı sadece "
fan" yada "
müşteri" olarak görerek bir başarının gelmediği aşikar. halen tüzük değişikliğinde üye alımları ile ilgili bir fikir, proje vs. yok ortada. nasıl katkıda bulunacak bu taraftar bu kulübe? sadece
cebindeki para ile olacaksa hodri meydan, bugün vereyim üyelik için gereken 20000 tl'yi. hatta daha da arttırıyorum, senelik aidatların da 5 seneliğini peşin yatırayım. ama fenerbahçeli, beşiktaşlı, başakşehirli, çemişgezeksporlu üyeler varken doğma büyüme bu renklere aşık taraftarı
daha ne kadar dışarıda tutabileceksiniz? siz maksimum 1000 kişi ile genel kurullar yaparken onbinlerce izlenme sayılarına ulaşıyor bu toplantılar, sabah başladığı andan akşam kapanana kadar takip eden insanlar var dışarıda bıraktığınız kendimden biliyorum.
daha modern,
daha komple bir genel kurul yapısına dönüşmemiz lazım ki
geleceğin divan kurulu da daha modern bir şekilde işletelim.
3 - denetim kurulu / sicil kurulu yönetimin kendi ekibinden bir denetim kurulu ne gibi bir işe yarıyor sorarım size? denetleme işini net olarak güvenilir bir şekilde yapabilir mi? yapabilecekse eğer
özhan canaydın -
adnan polat -
ünal aysal (baskın seçim sonrası dönemi) -
duygun yarsuvat -
dursun aydın özbek -
mustafa cengiz yönetimlerinin tamamı için konuşuyorum görevlerinde kalabilirler miydi? denetim kurulunun görevi
yönetimi denetlemektir adı üzerinde, nasıl çalışacak bu denetim sistemi?
eş - dost - arkadaş ilişkisi ile seçilen bir kurul, göreve birlikte geldiği arkadaşlarına
böyle bir denetim yapabilir mi?
sicil kurulu da ayrı bir muamma. fenerbahçe spor kulübünün mevcut başkanı ali koç seçildiği günden önceki genel kurulda aziz yıldırım ile atışırken "beni fenerbahçeli yapan abim
mustafa koç galatasaray spor kulübü üyesiydi binicilik şubesinden faydalanabilmek için" demiştir. ki içeride çok daha fazla
başka takım taraftarı olduğuna inandığımız üyeler var. ne yapıyoruz bunlarla ilgili? ihraçları ile ilgili? biz
başakşehir spor kulübü başkanı göksel gümüşdağ'ı kendimiz atamadık, adam üyelikten istifa etti düşünün! "eşim beşiktaşlı" diyen dursun aydın özbek'in eşi
mesude özbek kulüp üyesi yapıldı "başka kulüp ile gönül bağım yoktur" ibaresinin altını imzalayarak. düzgün çalışan bir sicil kurulu galatasaray'ın gelişmesi için, üyelerin
makamına /
mevkisine /
forsuna /
ününe bakmadan başka takım taraftarlarını bu sistemin içerisine almamak için çok önemli.
bu kurulların birbirinden ayrılması gerekli.
yönetim kurulu ayrı bir liste ile,
denetim kurulu ayrı bir liste ile,
sicil de farklı bir liste ile belirlenmeli seçimlerde. ancak böyle
etkin bir denetim / sicil sistemi kurabiliriz.
4 - taraftar abi şu
isim sevdasından hep birlikte vazgeçmemiz gerek. bu takımın politikasının değişmesi, artık
30 yaş üzerine para harcamayı bırakması gerekiyor. ve bu takım 30 yaş üzerine parayı biz istediğimiz için de harcıyor.
falcao konusunda bu kadar baskı kurmasaydık yönetime belki de almayacaktık.
bir de şu
gençlere yüklenmeyin. genç oyuncu oynuyor atıyorum sol kanatta adam orta yapıyor isabetsiz oluyor 2-3 ortası tribünden hemen tepki. ne var abi böyle böyle gelişecek bu çocuklar. herkes 18 yaşında
messi olamaz,
ronaldo olamaz. imkansız yani o adamlardan
dünya futbol tarihinde toplasan 5-6 tane var. e siz forvet arkası oynayan 18'lik gençten
hagi performansı bekliyorsunuz, yemez yani.
zaman verilmeli, gelişimleri
a takımda süre bularak sağlanmalı. bu kafa yapıları da artık
bir zahmet 2020'de değişsin lütfen.
5 - amiral gemi futbol dünyada futbol nasıl oynanıyor? ya da daha basit örnek vereyim,
ingiltere premier liginde nasıl oynanıyor? oyun durmuyor bile. 90 dakikanın 80'i futbol ile geçiyor neredeyse, sürekli
süratli geçiş oyunları ve
karşılıklı yoğun pres ile oynanıyor. her takımın bir
oyun planı / şablonu / sistemi var. hiç bir takım "11 oyuncu olsun da bir şekilde oynarlar" diye bir düzende sahaya çıkmıyor artık. bizim
modern futbola uyumlu bir sisteme geçmemiz lazım. hayal satmak yerine gerçekçi hedeflere odaklanmamız lazım. bak bir daha
uefa kupası almamız bile şu anda
imkansız. bunu bile söylediğimizde hayal satmış oluruz. "şampiyonlar liginde gruptan çıkacağız" hedefi gerçekçidir, "gruptan lider çıkmak için çabalayacağız" gerçekçidir, "çeyrek finale ulaşmak hedefimiz" gerçekçidir. hayal satıp da "biz her sene şampiyonlar liginde final oynayacağız" dersen güler geçer herkes. bunu demiyoruz evet ama biz kendimizi halen
dev aynasında görüyoruz. abi
1 gol attık 1 gol. 1 sadece 1.
6 maçta 1 gol attık neyin dev aynası bu? yapamayız. olmaz.
bu yapı ile bu düzen tutmaz.
ha modern futbola dönmek mi? tamam dönelim. ama
bu modern futbol düzenini 30 yaş üzeri futbolcular ile oynayamazsınız.
imkansız. modern futbol dinamizm ve pozisyona bağımlı kalmadan ön alanda pres ile hızlı hücum üzerine kurulu. 30 yaş üzeri oyuncularla bu oyunu
taş çatlasa 45 dakika oynarsın. ikinci yarıda da senden daha dinamik rakip alır maçı gider. e zaten daha dinamik, ilk yarıda da senin oynadığından daha iyi seviyede oynuyor bunu. sonuç:
kayıp. olmaz yani.
6 - teknik ekip fatih hoca canımız ciğerimiz tamam. evet adı en başarılı türk teknik direktör denildiğinde 1 numarada gelen bir efsane tamam. ama
modern futbola ne kadar ayak uydurabiliyor? bunu zaten tartışıyoruz, zamanla da göreceğiz bana sorarsanız o yüzden konuşmak gereksiz.
ama ekibin geri kalanı?
hasan şaş -
ümit davala ve
levent şahin ne kadar modern futbola uygun?
3 antrenör tüm antremanlar için yeterli mi? mesela oyunun
savunma yönünü kim çalıştırıyor burada?
hücum yönünde antremanlar kime ait?
pas tekniği antremanlarını hangisi yaptırıyor?
top tutma / oyun kontrolü üzerine çalışmalar kimin görevi? hadi diyelim ki bunlar belirli, bunlar kendi içerisine de ayrılacak. mesela hücumda
orta yapma ayrı,
bitiricilik ayrı,
duran top ayrı,
kafa vuruşları ayrı,
pozisyon alma ayrı bunları tek tek kim çalıştırıyor? hangi
yetkinlikleri / yeterlilikleri var bunları çalıştırmak için? hangi kursları almışlar? hangi alanlarda çalışmışlar?
her
eski futbolcudan iyi antrenör çıkıyor mu? bana kalırsa
çıkmıyor.
7 - altyapı buradaki teknik ekibin de
komple değişmesi ve
profesyonelleşmesi gerekiyor. oyuncu nasıl yetiştirilir, nasıl geliştirilir, takımın sistemi nedir, oyuncuya pozisyon bilgisi bile öğretmeye dermanı olmayan adamların elinde
gençliğimiz heba oluyor, bu da
finansal çöküşü beraberinde getiriyor. çünkü futbolcu yetiştiremediğimiz için parayı basıp transfer yapıyoruz, oyuncuyu parladığı dönemde türkiye'ye getiremiyorsun yaşlı futbolcu alıyorsun, satamıyorsun son transferi sana oluyor ve böyle böyle batıyorsun.
halbuki bu yapı çalışsa, kendi kendine yeten bir sisteme dönsek transfer harcamamız düşecek,
belki kar bile edeceğiz. ozan kabak için ne kadar para harcamışızdır ki, 11 milyon euro para kazandık ozan'dan.
kılım kadar sevmiyorum kendisini, gelse takıma sırt dönmem belki ama bu kadar da uğraşmam, arda turan'dan 16 milyon euro para kazandık. sabri iyi kötü başlangıçtan bitişe hatta
bittikten biraz sonra bile kaldı. ne oldu yıllarca götürdü iyi kötü sağ bekte yeteneği seviyesinde. bu "illa bizim çocuklarımız oynasın" derdi değil, gerçekten anlayanlar zaten neden bahsettiğimi anlattı. abi
mariano'yu almak için verdiğimiz parayı altyapıya yatırım yapsak
belki kulüp kurtulur.
almanya koca ülkeye paranın para olduğu dönemde
100 milyon euro harcadı futbol geliştirme için. ülkenin her yanında
okullar,
sahalar kurdu ve
antrenörler yetiştirdi. bu sayede dünyada futbolu domine etti. biz de 100 milyon euro değil de 10 milyon euro harcayalım, 20 harcayalım. ülke yapmıyor mu takım olarak yapalım. arkadaş bugün halen altyapıların
antreman yapabileceği,
maçlarını oynayabileceği bir tesisimiz yok, florya yetmiyor kemerburgaz saçma bile olsa sonunda bir hamle demiştik o da olmadı.
bu yönlere yatırım yapalım, bu alanlarda değişmeye çalışalım.
8 - scout ekibi kabul edelim, hiç olmasalar da bu kadar olur. yemin ediyorum, eğer ki
nzonzi'nin sorunları varsa
babel'in sisteme uymayacağı belliyse bunları
rapor etmedilerse hiç bulunmasınlar kulübün içerisinde emin olsun daha sağlıklı olur.
ne iş yapıyorsunuz abi?
bruma mıdır bizim scout transferimiz
10 milyon euro verelim?
alex telles mi 6 küsüre alalım? carole mü aldığımız paraya satalım? nedir bu işin raconu? oldu olacak 30-40 milyon euroluk futbolcuları ne bileyim
mbappe'yi falan önerin genç yetenek diye bize.
bana
badou ndiaye'yi 700 bin euro'ya bulacak scout ekibi lazım.
erling haaland'ı bulacak ekip lazım. sizin yaptığınız saçma,
u18 avrupa şampiyonasında bruma'yı keşfetmek nasıl scouting abi? herkes keşfetti zaten bir tek siz değil. yok yani böyle bir sistem.
9 - amatör olmayan ama amatör branşlar bir branş
ya amatördür, ya değildir. futbol dışındaki tüm branşlara amatör diyoruz ama bunların transferine de para harcıyoruz, sonra "buralar zarar ediyor" diyoruz. eder. normal değil mi bir yere harcama yapıp oradan gelir
kazanmıyorsan zarar edersin. bu ekonominin temeli. ya buraları
tamamen amatöre dönüştürelim, kendi branşına uygun oyuncuları yetiştirelim
transferi yasaklayalım ve gerçekten amatör bir yapıya dönelim ya da buraların
gelir getirecek projeleri oluşturulsun ve zarar engellensin. ortası yok yani bunun. bir şeyin adı amatörse amatör olmak zorunda.
ya amatör kalsın ya da profesyonelleştirin.
sonuç: görüldüğü üzere divandan taraftara, teknik ekipten scouting'e. elimde olsa
stadın çimleri ile ilgilenen kişilerin bile eğitimleri yeterli değilse onları bile değiştiririm.
biz ingiltere gibi, ispanya gibi profesyonellik istiyorsak, ajax gibi barça gibi altyapılarımız olsun istiyorsak,
bu takım bir gün şampiyonlar ligi şampiyonu olsun istiyorsak önce bu değişimler olacak. bu değişimleri yapamıyorsak eğer günlük başarıları kazanırız, seviniriz, her sezon içinde takım futbol oynarken kanser olur ve yine dönür dolaşır bunları konuşmaya başlarız.