1
rgn 'in kivilcimi atese dondureyim dedim. evet gercekten boyle bir sey var, kaynak arayana rgn 'i gonderebilirim ancak gerek yok daha iyisini yapip ispata gidebilirim.
modern futbolun olusmasinin ilk temelleri 50'li yillarda atilmaya baslaniyor. aslinda di stefano ile yildiz oyuncu kavrami baska bir boyuta taisinip gunumuzdeki "hayran" kavraminin baslamasiyla modern futbolun ve endustriyel futbolun adimlari atiliyor. allah'tan endustriyel futbol biraz daha gec olgunlasti da 20 sene kafamiz rahat futbol seyrettik, bahis mahis gibi cirkin mudahalelerin avrupa futbolunda olmamasindan dolayi.
60'li yillar tamamen dunya kupasi ve avrupa kupasinin, kulupler bazindaki avrupa sampiyonalarindan baskin oldugu, yildiz futbolcularin sayisinin arttigi ve modern dizilislerin olusmaya basladigi bir donem. zaten bu dizilislerin savunmayi kolaylastiran ve stratejik bir yaklasimi mutlaklastiran tutumu modern futbolun en buyuk adimi oldu. bununla birlikte salt yetenekler hala en onemli degerken, savunmanin takim halinde yapilabilmesi mumkun olmaya basladi.
70'li yillarda takim savunmasinin ustune total futbol kavramiyla ofansi ve defansi butun takim halinde yapabilme konusulmaya baslandi. salt yetenek yine onemliydi, ancak takimin diger parcalarinin onemi biraz daha artmaya basladi. taktiksel strateji hard core bir savasin icine girmeye basladi.
80'li yillarin en buyuk sorunu hizdi. inanilmaz yeteneklere sahip oyuncular oldugu halde 90'lardan en buyuk eksigi eksik kalmis ofsayt kurali ama asil kaleciye geri pasin mumkun olmasi. bu nedenle oyun asla gercek hizina ulasamadi ancak kusursuz ofans guclerini ve son halini almak uzere olan guclu defans kurgularini gormeye basladik.
futbolun altin cagi: 80'lerin sonuyla baslamis olan bir cagdan bahsediyoruz. neden tum dunyadaki futbol severlerin bir cogu daha az istatistige ve daha az dunya kaupasina sahip oldugu halde maradona'yi pele'den daha iyi gorur? cunku maradona, 70'li yillarin sonunda ortaya cikmis olan "kasap futbolu"na karsi oynamis ve o inanilmaz sertlige karsi nasil cozum bulunur, bu kadar cirkefligin icinde nasil hala elegant futbol oynanir bunu gosterdi. (evet ben de bunu ortaya atiyorum sofistike, elegant futbol. boyle bir sey var:))
maradona'nin vasat bir takim olan napoli'yi italya gibi donemin en zor liginde sampiyon yapmasi dunyayi yerinden oynatti. (formasindaki mars logosu aslinda bize bir sey anlatmaya calisiyordu)
belki maradona'nin etkisi, belki alman'larin artik futbolda bir degisiklik yapalim haci abiler demesi, defans anlayisinin vur kur parcala olayindan, kolektif bir butunluk arz eden, rakibi sakatlamaya degil, topu kontrol etmeye dayali oyuna donusmesini sagladi.
yapilan en iyi kararlardan biri kaleciye geri pasin yasaklanmasi oldu. bu sayede futbol hizlandi. altin cagin da en altin haline ulasmis olduk. cunku futbol tek bir oyuncu degildir. cunku futbol bir takimin baskin olmasi da degildir. cunku futbol oyunun dogru oynandiginda gucsuz gorunenin de kazanma ihtimalinin oldugu en adaletli sporlardan biridir. 90'larla beraber hem "sanatci yildiz oyuncu" sayisi cok fazlaydi, hem de maclar eskisinden daha hizli ve stratejik acidan ust duzey oynaniyordu.
sunu sorabilirsiniz, simdikinden ne farki var? sonucta yine yildiz oyuncular yok mu? futbol simdi daha hizli oynanmiyor mu? kurallar daha da hizlanmasi icin degistirilmedi mi? hepsinde haklisiniz tek bir nookta haric: eskiden salt yetenegi zeka ve hirsla birlestirirlerdi. bu nedenle elegant futboldan soz etmek mumkundur. (burada gelecege bir hatirlatma koyalim, anahtar kelime estetik ve nba) simdi ise once atletizm, sonra yetenek, sonra planlama geliyor. bu nedenle su an elegant futboldan bahsetmek neredeyse imkansiz. biraz daha acalim.
maradona ayni vucut yapisi, kosu hizi ve tavra sahip olarak dunyaya gelse ve avrupali bir coach'la calissa muhtemelen ikinci sinif bir avrupa takimindan oteye gitmesine izin verilmezdi. sebebi cok basiy, maradona cevik biri olmasina ragmen kosu hizina sahip degildi. sorunluydu, taktiksel zorunluklari es gecip sahada dogru bildigine giderdi. (napoli onu rahat ettirip en iyi halinden faydalanmak icin 3-5-2'nin bir versiyonunu oynardi. bu taktige gore maradona tek basina 30 metrelik acik alana sahip oluyor) atletizmin bu kadar zorunlu oldugu bir ust duzey futbol anlayisinda vay maradona'nin haline. yanlis anlasilmasin maradona oynayamazdi demiyorum, onu yetistirmesi gereken kisiler ondan almasi gereken seyi almak yerine atletizm kasip, bunu gormeyince de vazgecerlerdi diyorum. cunku futbol algisi cok degisti, beklentiler degisti, su an olusturulmaya calisilan futbolun dinamikleri bazi seyleri gozardi ediyor. zaten bunu gozardi ettigi icin bazi salt yetenekler parlayamadan sonuyor. ya da nasil parlatacaklarini bilmedikleri icin degerini bulamiyor. bize en yakin ornek emre colak. emre'nin kosu hizi hic yok, atletikligi berbat. ancak takimdaki en kolay calim atan, en cevik ve top kontrolu en ust duzey oyuncu (top kontrolunde sneijder'den sonra gelir). fakat biz daha adami turkiye ligi seviyesinde bile ilk 11 oynayacak hale getiremedik. bu tamamen egitmenlerin sucu. tabi turk futbolu bu konuda cok basarisiz. eger topu fazla ayaginda dolastiran az bucuk hizli biriyseniz sizi kanat yaparlar, calim yeteneginiz daha azsa bek, topu iyi istop eden uzun boyle biriyseniz santrafor, boyun uzun ama tek numaran rakibi ezebilmekse stoper, rakibe sert giren hareketli bir adamsaniz defansif orta saha, iyi pas atip sakin oynuyorsaniz merkez orta saha, iyi sut cekiyorsaniz ofansif orta saha... turk futbolunun adam/mevki secme kriterleri.
altin cagin en onemli ozelliklerinden biri ofansif orta saha, trequartista, complete forvet ve bitirici forvet konusunda cok sansli olmasi. maradona ile baslatirsak trequartista'yi hagi, roberto baggio, bergkamp, gullit.... diye devam ettirebiliriz listeyi.
ofansif orta saha icinse rai, moller, effenberg, emerson ve tabi ki zidane sayilabilir.
gunumuz futbolunun oyuncudan beklentisi farkli oldugu icin artik sanatci oyuncu yetistirilmiyor. messi bunu yapabilecek meziyetlere sahip bir oyuncuyken butun oyununu cevikligi ve hizi ustune kurdu uzun sure. barcelona'nin da oyun sistemi sayesinde istatistiki olarak inanilmaz seyler basardi. o donemler cevreme soyledigim bir sey vardi, bir sakatliga bakar. messi sakatlandiktan sonra oyununu degistirmek zorundaydi yasiyla da birlikte. ki oyle de olmaya basladi. simdilerde kendini bir ust seviyeye tasiyamayacagi icin takimi bir ust seviyeye nasil tasir ona bakiyor. bu nedenle c.ronaldo'lu portekiz gruptan bile cikamazken messi'li arjantin final oynayabildi. cunku sonunda messi takimi tasimasi gerektigini ve bunu nasil yapacagini cozdu. bu eski usul ofansif orta sahalarin ve trequartista'larin yaptigi bir seydi.
c.ronaldo ise mukemmel bir atlet. kendini ve oyununu kusurusuz derecede biliyor. kendini bilmek bir sporcu icin cok onemli bir ozelliktir. c.ronaldo'yu kanatta top alip rakibini gecmeye calisirken goremezsiniz. acik alan yakalamadikca topu riske atmaz. cunku 10 seferden belki 7'sinde gecebilir rakibi ancak kaptiracagi o 3 top, 3 atagin gercelesmeden "o'nun yuzunden" bitmesi demek. c.ronaldo risksiz, zorlamadan, sonuca yonelik -gunumuzu sartlari icin bakarsak- kusurusuz bir oyun oynuyor. takim icin degil, kendisi icin kusursuz. bu bakimdan en iyi zamanlarini geciren shaq gibi diyebiliriz. pota altindaki dominantligi ile saha ici yuzdesi neredeyse kusursuz olan shaq. serbest atislarda daha iyi yuzdeli bir shaq tabi ki, %40 atan versiyonu degil.
altin cagin kanatlari veya forvetleri ise deliydi. 10 seferin 7sinde gecebilecegini biliyorsa 11.'yi de deniyordu. prosinecki boyle bir oyuncuydu. overmans boyle bir oyuncuydu. hatta bekleri bile boyledi, mesela sergi. stoichkov'un normal bir insan oldugunu kimse iddia edemez. o normal bir gol atmayi reddedebilen, topu yerden sektirip sonra voleyle koseye atan bir manyakti. biz de bu nedenle o narsist, uyumsuz, kil adami izlemeyi severdik. ya da eric cantona'ya ne demeli? o kustahlik ondan sonra kimseyi onun kadar yakismadi.
bir de salt yetenek olarak roberto baggio ya da bergkamp seviyesinde olmasa da o inatcilik ve zekayla gorsel zevki doyuran oyuncular vardi. bunun en iyi orneklerinden biri klinsmann. kendi yaptigi ortaya kosup top sektiginde kafayla golu atabilecek kadar yetenekli ve garip bir adamdi. attigi estetik golleri artik kendi imzasi olmustu.
gullit de baska bir oyuncuydu. hem salt yetenege, hem de atletik bir yapiya sahipti. ama peek noktasini yaptigi sirada bunu atletik becerileriyle, akrobatik hareketlerle yapmadi. sacchi'nin milan'inda oyun duzeninde kusursuzlasmis teknigiyle yapti.
futbolun altin cagindaki ofansla ilgili destansi 100 sayfalik bir yazi yazilabilir, biraz bosluk birakayim ki okuyup aklina guzel bir enstantane gelenler de yazsin. altin cagin defansif oyunculari da bir baskaydi.
dunga icin ne isi var brezilya milli takiminda diyen cok olmustu oynarken. ancak kendisi olmadiginda takim surekli kaybediyor ya da berbat futbol oynuyordu. modern defansif orta sahanin en iyi orneklerinden biridir. viera icin soylenen bir cok methiyeler aslinda dunga'nin basit ve temiz oyunu karsisinda sonuk kalir.
sammer futbol aklinin ulasabilecegi en ust seviyelerden biriydi. talihsiz sakatligi yasamamis olsa genc nesillerin de bir muddet izleme sansi olabilirdi. dunga modern defansif orta saha icin iyi bir baslangic noktasiysa, sammer ise en ust seviye tanimini yapan kisidir.
deschamps icin ne desek azdir. takimina bu kadar fayda saglayip bunu fizik gucle degil, futbol akli ve mucadeleyle yapan bir bucur. sforza sade ve sofistike oyun icin her seye sahip cok iyi bir orta sahaydi. burada ismini yazmadan asla gecilmeyecek bir diger kisi de redondo. eger o sakatliklari yasamasa adi daha saglam yazilirdi tarihe. cunku oynadigi futbol sammer'in zekasinda, dunga'nin temiz oyununda, mattheus'un tekniginde, deschamps'in kazanma azminde gizliydi. hepsinden vardi. tabi ya, bir de lothar vardi hersayi yapan o manyak.
desailly, baresi, bakero, costacurta, hiero, sanchiz, aldair... bu adamlarin hepsinin ortak noktasi simdinin bir cok forvetinden daha teknik, bir cok orta sahasindan da daha zeki olmalariydi. dunyanin en komple defans oyuncusu su an thiago silva ise, desailly, silva'yi dengim degilsin diye saha disina tokatlayarak cikartabilirdi. desailly tam bir makineydi, ruhu olan, topa hukmeden bir makine.
bu saydiklarim eskiye ozlem olarak dusunulmesin. bu bir tercih, bir zevk meselesi. atletik futbolu daha cok seviyor olabilirsiniz. o zaman gunumuz futbolunun daha ustun oldugunu da iddia edebilirsiniz ve o kriter icin haklisinizdir da. ancak benim gibi zeka ve oyun estetigi (evet yavas yavas oraya geliyoruz) arayan biriyseniz futbolun altin cagi tartismasiz 80'lerin sonlarina dogru baslar, 90larda zirveye cikar. 2000'lerin ortalarindan sonra atletik oyuncu sevdasiyla dususe gecer.
bizim jenerasyonumuzun orijinal ronaldo'yu daha cok sevmesinin sebebi de burada yatiyor aslinda. oyun estetigi ve zeka olarak bir forvetin ulasabilecegi en ust seviyedir ronaldo. c.ronaldo cok daha iyi bir atlet olabilir, ancak orijinal ronaldo 96-97 sezonunda, c.ronaldo'nuun 10binlerce saat antreman sonrasi ancak yapabildigi seyleri parkta yurur gibi yapiyordu. hizi, driblingi, teknigi, top kontrolu, bitiriciligi bugune kadar yapilmis en iyisiydi. elinde yeterli teknolojiye sahip biri ronaldo'nun 97'de yaptigi bir driblingle c.ronaldo'nun yaptigi bir dringlingi karsilastirsin hiz olarak. orijinal ronaldo'nun ne kadar hizli oldugunu o zaman anlayabilirsiniz. ve tabi orijinal ronaldo bunlarin hepsini tuvale resim yapar gibi bir estetikle yapiyordu. bu kucumsemek degil, soyledim ya tercih meselesi. artik coach'lar atletikligi daha on planda istiyor bu baglamda c.ronaldo kusursuzluk abidesi. siz de bunu tercih ediyorsaniz tabi ki c.ronaldo sizin icin daha iyi olacaktir.
futbolun altin cagi ile ilgili bu kadar konustuktan sonra kendi ilk 10'umu yazmak istedim. (o donemin ilk 10'u)
belki duygusalliktan diyecek olaniniz cok olacaktir, ben maradona'yi canli izlemis biriyim hem de stadda, tv'de degil, maradona 30'larindan itibaren futbol oynamadi dersem abartmis olmam. sadece 94 amerika'da eski gunlerinden izler tasidi onda da kokain kullandigi gerekcesiyle turnuvadan ihrac edildi. hagi ise oynadigi son maca kadar asla vasat mac cikarmadi. elinin altinda kullanmaya hazir mutlaka bir ya da iki numarasi hep vardi, basarip basaramayacagina bakmadan kullanmaktan da asla cekinmedi. gunumuz futbolculari gibi aman rezil oluruz, simdi basaramazsam kotu gorunur, calim atamadi olmasin ben garanti oynayayim asla demedi. bu nedenle:
1) hagi
2) maradona
- roberto baggio "ikisi de 2 numara benim icin. yine benzer sebeplerden. baggio yasadigi onca buyuk sakatliga ve italya'da budist olmanin yarattigi olumsuzluga ragmen futbolu biraktigi gune kadar mucizelerini sunmaya devam etti.
4) ronaldo
5) van basten
6) desailly
7) zidane
- rai "90'lari basindan sonuna izleyip kimsenin bu adami yazmiyor olmasina inanmiyorum. onun kadar zarif futbol oynayan cok az kisi vardir"
9) cafu
10) bergkamp - cantona
buraya yazsam mi diye dusundugum de cok oyuncu oldu, henry, ginola, moller, mathhaus, letissier, tugay... ruh halime gore bu ilk 10 surekli degisiyor bazen mathaus'u ilk 5'e yazdigim bile olabiliyor:)
estetik ve nba. gecenlerde bunun tartismasi olmustu, kobe bryant estetik degil diye bir soylemin ustune. maalesef estetik ve atletizm birbirine karistiriliyor. kobe bryant 35 yasinda bir oyuncu artik, eski atletizmi beklenmemeli. simdiki oyuncularin da bir cogu estetikle degil atletizmle yapiyor butun numaralarini.
vince carter, kobe'den daha iyi patlayiciligi olan bir ouncuydu. salt yetenegi daha iyi olmadigi icin erken yasta o superstar kivamindan dustu. dominic wilkins da michael jordan'dan daha iyi patlayiciliga sahip bir oyuncuydu. daha iyi sicrardi. ama basketbolun son yillarini team system bologna'da gecirdi.
bir kac temel kategoriye ayirirsak yenekleri soyle bir diagram yapabiliriz. salt yetenek, zeka, atletizm ve guc. gunumuzde nba'de atletimz ve guc ilk aranan ozellikler. lebron james'in ilk ozelligi guc ve atletizm. asla kobe kadar salt yetenek degil, zeka olarak ise cok yakin.
estetik ise gucle ilgili bir sey degil. yetenek ve zeka, atletizm'den daha estetik iki ozellik. buraya ekstra bir cep acip bu konuyu anlatmamin sebebi futbolun da atletizm ve guce gitmesine bir ornek teskil etsin ve estetik kaygisinin degiserek nasil bir yonelime gittigini baska bir acidan anlatmak icindi.
spor ve spordan beklenen degisiyor. bu nedenle bazi donemler digerlerinden hep daha degerli olacaktir. basketbolda jordan vs barkley, jordan vs malone her zaman kobe vs james'ten daha ustun gelecektir. daha bunun peyton'i stockton'i, kemp'i, ewing'i, olajuwan'i .....neyse anladiniz konuyu.
guc ve atletizm onceliginden dolayi, zeka ve salt yetenegin baskin oldugu, bunun yaninda stratejik yaklasimin en tepe noktasina ulasip cesitliligin bol oldugu 80 sonlari ve 90'lar futbolun altin cagidir.
saygilar
modern futbolun olusmasinin ilk temelleri 50'li yillarda atilmaya baslaniyor. aslinda di stefano ile yildiz oyuncu kavrami baska bir boyuta taisinip gunumuzdeki "hayran" kavraminin baslamasiyla modern futbolun ve endustriyel futbolun adimlari atiliyor. allah'tan endustriyel futbol biraz daha gec olgunlasti da 20 sene kafamiz rahat futbol seyrettik, bahis mahis gibi cirkin mudahalelerin avrupa futbolunda olmamasindan dolayi.
60'li yillar tamamen dunya kupasi ve avrupa kupasinin, kulupler bazindaki avrupa sampiyonalarindan baskin oldugu, yildiz futbolcularin sayisinin arttigi ve modern dizilislerin olusmaya basladigi bir donem. zaten bu dizilislerin savunmayi kolaylastiran ve stratejik bir yaklasimi mutlaklastiran tutumu modern futbolun en buyuk adimi oldu. bununla birlikte salt yetenekler hala en onemli degerken, savunmanin takim halinde yapilabilmesi mumkun olmaya basladi.
70'li yillarda takim savunmasinin ustune total futbol kavramiyla ofansi ve defansi butun takim halinde yapabilme konusulmaya baslandi. salt yetenek yine onemliydi, ancak takimin diger parcalarinin onemi biraz daha artmaya basladi. taktiksel strateji hard core bir savasin icine girmeye basladi.
80'li yillarin en buyuk sorunu hizdi. inanilmaz yeteneklere sahip oyuncular oldugu halde 90'lardan en buyuk eksigi eksik kalmis ofsayt kurali ama asil kaleciye geri pasin mumkun olmasi. bu nedenle oyun asla gercek hizina ulasamadi ancak kusursuz ofans guclerini ve son halini almak uzere olan guclu defans kurgularini gormeye basladik.
futbolun altin cagi: 80'lerin sonuyla baslamis olan bir cagdan bahsediyoruz. neden tum dunyadaki futbol severlerin bir cogu daha az istatistige ve daha az dunya kaupasina sahip oldugu halde maradona'yi pele'den daha iyi gorur? cunku maradona, 70'li yillarin sonunda ortaya cikmis olan "kasap futbolu"na karsi oynamis ve o inanilmaz sertlige karsi nasil cozum bulunur, bu kadar cirkefligin icinde nasil hala elegant futbol oynanir bunu gosterdi. (evet ben de bunu ortaya atiyorum sofistike, elegant futbol. boyle bir sey var:))
maradona'nin vasat bir takim olan napoli'yi italya gibi donemin en zor liginde sampiyon yapmasi dunyayi yerinden oynatti. (formasindaki mars logosu aslinda bize bir sey anlatmaya calisiyordu)
belki maradona'nin etkisi, belki alman'larin artik futbolda bir degisiklik yapalim haci abiler demesi, defans anlayisinin vur kur parcala olayindan, kolektif bir butunluk arz eden, rakibi sakatlamaya degil, topu kontrol etmeye dayali oyuna donusmesini sagladi.
yapilan en iyi kararlardan biri kaleciye geri pasin yasaklanmasi oldu. bu sayede futbol hizlandi. altin cagin da en altin haline ulasmis olduk. cunku futbol tek bir oyuncu degildir. cunku futbol bir takimin baskin olmasi da degildir. cunku futbol oyunun dogru oynandiginda gucsuz gorunenin de kazanma ihtimalinin oldugu en adaletli sporlardan biridir. 90'larla beraber hem "sanatci yildiz oyuncu" sayisi cok fazlaydi, hem de maclar eskisinden daha hizli ve stratejik acidan ust duzey oynaniyordu.
sunu sorabilirsiniz, simdikinden ne farki var? sonucta yine yildiz oyuncular yok mu? futbol simdi daha hizli oynanmiyor mu? kurallar daha da hizlanmasi icin degistirilmedi mi? hepsinde haklisiniz tek bir nookta haric: eskiden salt yetenegi zeka ve hirsla birlestirirlerdi. bu nedenle elegant futboldan soz etmek mumkundur. (burada gelecege bir hatirlatma koyalim, anahtar kelime estetik ve nba) simdi ise once atletizm, sonra yetenek, sonra planlama geliyor. bu nedenle su an elegant futboldan bahsetmek neredeyse imkansiz. biraz daha acalim.
maradona ayni vucut yapisi, kosu hizi ve tavra sahip olarak dunyaya gelse ve avrupali bir coach'la calissa muhtemelen ikinci sinif bir avrupa takimindan oteye gitmesine izin verilmezdi. sebebi cok basiy, maradona cevik biri olmasina ragmen kosu hizina sahip degildi. sorunluydu, taktiksel zorunluklari es gecip sahada dogru bildigine giderdi. (napoli onu rahat ettirip en iyi halinden faydalanmak icin 3-5-2'nin bir versiyonunu oynardi. bu taktige gore maradona tek basina 30 metrelik acik alana sahip oluyor) atletizmin bu kadar zorunlu oldugu bir ust duzey futbol anlayisinda vay maradona'nin haline. yanlis anlasilmasin maradona oynayamazdi demiyorum, onu yetistirmesi gereken kisiler ondan almasi gereken seyi almak yerine atletizm kasip, bunu gormeyince de vazgecerlerdi diyorum. cunku futbol algisi cok degisti, beklentiler degisti, su an olusturulmaya calisilan futbolun dinamikleri bazi seyleri gozardi ediyor. zaten bunu gozardi ettigi icin bazi salt yetenekler parlayamadan sonuyor. ya da nasil parlatacaklarini bilmedikleri icin degerini bulamiyor. bize en yakin ornek emre colak. emre'nin kosu hizi hic yok, atletikligi berbat. ancak takimdaki en kolay calim atan, en cevik ve top kontrolu en ust duzey oyuncu (top kontrolunde sneijder'den sonra gelir). fakat biz daha adami turkiye ligi seviyesinde bile ilk 11 oynayacak hale getiremedik. bu tamamen egitmenlerin sucu. tabi turk futbolu bu konuda cok basarisiz. eger topu fazla ayaginda dolastiran az bucuk hizli biriyseniz sizi kanat yaparlar, calim yeteneginiz daha azsa bek, topu iyi istop eden uzun boyle biriyseniz santrafor, boyun uzun ama tek numaran rakibi ezebilmekse stoper, rakibe sert giren hareketli bir adamsaniz defansif orta saha, iyi pas atip sakin oynuyorsaniz merkez orta saha, iyi sut cekiyorsaniz ofansif orta saha... turk futbolunun adam/mevki secme kriterleri.
altin cagin en onemli ozelliklerinden biri ofansif orta saha, trequartista, complete forvet ve bitirici forvet konusunda cok sansli olmasi. maradona ile baslatirsak trequartista'yi hagi, roberto baggio, bergkamp, gullit.... diye devam ettirebiliriz listeyi.
ofansif orta saha icinse rai, moller, effenberg, emerson ve tabi ki zidane sayilabilir.
gunumuz futbolunun oyuncudan beklentisi farkli oldugu icin artik sanatci oyuncu yetistirilmiyor. messi bunu yapabilecek meziyetlere sahip bir oyuncuyken butun oyununu cevikligi ve hizi ustune kurdu uzun sure. barcelona'nin da oyun sistemi sayesinde istatistiki olarak inanilmaz seyler basardi. o donemler cevreme soyledigim bir sey vardi, bir sakatliga bakar. messi sakatlandiktan sonra oyununu degistirmek zorundaydi yasiyla da birlikte. ki oyle de olmaya basladi. simdilerde kendini bir ust seviyeye tasiyamayacagi icin takimi bir ust seviyeye nasil tasir ona bakiyor. bu nedenle c.ronaldo'lu portekiz gruptan bile cikamazken messi'li arjantin final oynayabildi. cunku sonunda messi takimi tasimasi gerektigini ve bunu nasil yapacagini cozdu. bu eski usul ofansif orta sahalarin ve trequartista'larin yaptigi bir seydi.
c.ronaldo ise mukemmel bir atlet. kendini ve oyununu kusurusuz derecede biliyor. kendini bilmek bir sporcu icin cok onemli bir ozelliktir. c.ronaldo'yu kanatta top alip rakibini gecmeye calisirken goremezsiniz. acik alan yakalamadikca topu riske atmaz. cunku 10 seferden belki 7'sinde gecebilir rakibi ancak kaptiracagi o 3 top, 3 atagin gercelesmeden "o'nun yuzunden" bitmesi demek. c.ronaldo risksiz, zorlamadan, sonuca yonelik -gunumuzu sartlari icin bakarsak- kusurusuz bir oyun oynuyor. takim icin degil, kendisi icin kusursuz. bu bakimdan en iyi zamanlarini geciren shaq gibi diyebiliriz. pota altindaki dominantligi ile saha ici yuzdesi neredeyse kusursuz olan shaq. serbest atislarda daha iyi yuzdeli bir shaq tabi ki, %40 atan versiyonu degil.
altin cagin kanatlari veya forvetleri ise deliydi. 10 seferin 7sinde gecebilecegini biliyorsa 11.'yi de deniyordu. prosinecki boyle bir oyuncuydu. overmans boyle bir oyuncuydu. hatta bekleri bile boyledi, mesela sergi. stoichkov'un normal bir insan oldugunu kimse iddia edemez. o normal bir gol atmayi reddedebilen, topu yerden sektirip sonra voleyle koseye atan bir manyakti. biz de bu nedenle o narsist, uyumsuz, kil adami izlemeyi severdik. ya da eric cantona'ya ne demeli? o kustahlik ondan sonra kimseyi onun kadar yakismadi.
bir de salt yetenek olarak roberto baggio ya da bergkamp seviyesinde olmasa da o inatcilik ve zekayla gorsel zevki doyuran oyuncular vardi. bunun en iyi orneklerinden biri klinsmann. kendi yaptigi ortaya kosup top sektiginde kafayla golu atabilecek kadar yetenekli ve garip bir adamdi. attigi estetik golleri artik kendi imzasi olmustu.
gullit de baska bir oyuncuydu. hem salt yetenege, hem de atletik bir yapiya sahipti. ama peek noktasini yaptigi sirada bunu atletik becerileriyle, akrobatik hareketlerle yapmadi. sacchi'nin milan'inda oyun duzeninde kusursuzlasmis teknigiyle yapti.
futbolun altin cagindaki ofansla ilgili destansi 100 sayfalik bir yazi yazilabilir, biraz bosluk birakayim ki okuyup aklina guzel bir enstantane gelenler de yazsin. altin cagin defansif oyunculari da bir baskaydi.
dunga icin ne isi var brezilya milli takiminda diyen cok olmustu oynarken. ancak kendisi olmadiginda takim surekli kaybediyor ya da berbat futbol oynuyordu. modern defansif orta sahanin en iyi orneklerinden biridir. viera icin soylenen bir cok methiyeler aslinda dunga'nin basit ve temiz oyunu karsisinda sonuk kalir.
sammer futbol aklinin ulasabilecegi en ust seviyelerden biriydi. talihsiz sakatligi yasamamis olsa genc nesillerin de bir muddet izleme sansi olabilirdi. dunga modern defansif orta saha icin iyi bir baslangic noktasiysa, sammer ise en ust seviye tanimini yapan kisidir.
deschamps icin ne desek azdir. takimina bu kadar fayda saglayip bunu fizik gucle degil, futbol akli ve mucadeleyle yapan bir bucur. sforza sade ve sofistike oyun icin her seye sahip cok iyi bir orta sahaydi. burada ismini yazmadan asla gecilmeyecek bir diger kisi de redondo. eger o sakatliklari yasamasa adi daha saglam yazilirdi tarihe. cunku oynadigi futbol sammer'in zekasinda, dunga'nin temiz oyununda, mattheus'un tekniginde, deschamps'in kazanma azminde gizliydi. hepsinden vardi. tabi ya, bir de lothar vardi hersayi yapan o manyak.
desailly, baresi, bakero, costacurta, hiero, sanchiz, aldair... bu adamlarin hepsinin ortak noktasi simdinin bir cok forvetinden daha teknik, bir cok orta sahasindan da daha zeki olmalariydi. dunyanin en komple defans oyuncusu su an thiago silva ise, desailly, silva'yi dengim degilsin diye saha disina tokatlayarak cikartabilirdi. desailly tam bir makineydi, ruhu olan, topa hukmeden bir makine.
bu saydiklarim eskiye ozlem olarak dusunulmesin. bu bir tercih, bir zevk meselesi. atletik futbolu daha cok seviyor olabilirsiniz. o zaman gunumuz futbolunun daha ustun oldugunu da iddia edebilirsiniz ve o kriter icin haklisinizdir da. ancak benim gibi zeka ve oyun estetigi (evet yavas yavas oraya geliyoruz) arayan biriyseniz futbolun altin cagi tartismasiz 80'lerin sonlarina dogru baslar, 90larda zirveye cikar. 2000'lerin ortalarindan sonra atletik oyuncu sevdasiyla dususe gecer.
bizim jenerasyonumuzun orijinal ronaldo'yu daha cok sevmesinin sebebi de burada yatiyor aslinda. oyun estetigi ve zeka olarak bir forvetin ulasabilecegi en ust seviyedir ronaldo. c.ronaldo cok daha iyi bir atlet olabilir, ancak orijinal ronaldo 96-97 sezonunda, c.ronaldo'nuun 10binlerce saat antreman sonrasi ancak yapabildigi seyleri parkta yurur gibi yapiyordu. hizi, driblingi, teknigi, top kontrolu, bitiriciligi bugune kadar yapilmis en iyisiydi. elinde yeterli teknolojiye sahip biri ronaldo'nun 97'de yaptigi bir driblingle c.ronaldo'nun yaptigi bir dringlingi karsilastirsin hiz olarak. orijinal ronaldo'nun ne kadar hizli oldugunu o zaman anlayabilirsiniz. ve tabi orijinal ronaldo bunlarin hepsini tuvale resim yapar gibi bir estetikle yapiyordu. bu kucumsemek degil, soyledim ya tercih meselesi. artik coach'lar atletikligi daha on planda istiyor bu baglamda c.ronaldo kusursuzluk abidesi. siz de bunu tercih ediyorsaniz tabi ki c.ronaldo sizin icin daha iyi olacaktir.
futbolun altin cagi ile ilgili bu kadar konustuktan sonra kendi ilk 10'umu yazmak istedim. (o donemin ilk 10'u)
belki duygusalliktan diyecek olaniniz cok olacaktir, ben maradona'yi canli izlemis biriyim hem de stadda, tv'de degil, maradona 30'larindan itibaren futbol oynamadi dersem abartmis olmam. sadece 94 amerika'da eski gunlerinden izler tasidi onda da kokain kullandigi gerekcesiyle turnuvadan ihrac edildi. hagi ise oynadigi son maca kadar asla vasat mac cikarmadi. elinin altinda kullanmaya hazir mutlaka bir ya da iki numarasi hep vardi, basarip basaramayacagina bakmadan kullanmaktan da asla cekinmedi. gunumuz futbolculari gibi aman rezil oluruz, simdi basaramazsam kotu gorunur, calim atamadi olmasin ben garanti oynayayim asla demedi. bu nedenle:
1) hagi
2) maradona
- roberto baggio "ikisi de 2 numara benim icin. yine benzer sebeplerden. baggio yasadigi onca buyuk sakatliga ve italya'da budist olmanin yarattigi olumsuzluga ragmen futbolu biraktigi gune kadar mucizelerini sunmaya devam etti.
4) ronaldo
5) van basten
6) desailly
7) zidane
- rai "90'lari basindan sonuna izleyip kimsenin bu adami yazmiyor olmasina inanmiyorum. onun kadar zarif futbol oynayan cok az kisi vardir"
9) cafu
10) bergkamp - cantona
buraya yazsam mi diye dusundugum de cok oyuncu oldu, henry, ginola, moller, mathhaus, letissier, tugay... ruh halime gore bu ilk 10 surekli degisiyor bazen mathaus'u ilk 5'e yazdigim bile olabiliyor:)
estetik ve nba. gecenlerde bunun tartismasi olmustu, kobe bryant estetik degil diye bir soylemin ustune. maalesef estetik ve atletizm birbirine karistiriliyor. kobe bryant 35 yasinda bir oyuncu artik, eski atletizmi beklenmemeli. simdiki oyuncularin da bir cogu estetikle degil atletizmle yapiyor butun numaralarini.
vince carter, kobe'den daha iyi patlayiciligi olan bir ouncuydu. salt yetenegi daha iyi olmadigi icin erken yasta o superstar kivamindan dustu. dominic wilkins da michael jordan'dan daha iyi patlayiciliga sahip bir oyuncuydu. daha iyi sicrardi. ama basketbolun son yillarini team system bologna'da gecirdi.
bir kac temel kategoriye ayirirsak yenekleri soyle bir diagram yapabiliriz. salt yetenek, zeka, atletizm ve guc. gunumuzde nba'de atletimz ve guc ilk aranan ozellikler. lebron james'in ilk ozelligi guc ve atletizm. asla kobe kadar salt yetenek degil, zeka olarak ise cok yakin.
estetik ise gucle ilgili bir sey degil. yetenek ve zeka, atletizm'den daha estetik iki ozellik. buraya ekstra bir cep acip bu konuyu anlatmamin sebebi futbolun da atletizm ve guce gitmesine bir ornek teskil etsin ve estetik kaygisinin degiserek nasil bir yonelime gittigini baska bir acidan anlatmak icindi.
spor ve spordan beklenen degisiyor. bu nedenle bazi donemler digerlerinden hep daha degerli olacaktir. basketbolda jordan vs barkley, jordan vs malone her zaman kobe vs james'ten daha ustun gelecektir. daha bunun peyton'i stockton'i, kemp'i, ewing'i, olajuwan'i .....neyse anladiniz konuyu.
guc ve atletizm onceliginden dolayi, zeka ve salt yetenegin baskin oldugu, bunun yaninda stratejik yaklasimin en tepe noktasina ulasip cesitliligin bol oldugu 80 sonlari ve 90'lar futbolun altin cagidir.
saygilar