• 503
    bizim taraftar bu konuda çok fazla duygusal.

    her sezon 50 gol attığı dönemlerde prime ronaldo’nun madrid taraftarı tarafından ıslıklanmışlığı var. bizim taraftara kalsa bunlar tek tek tespit edilip çarmıha gerilir bu nasıl şımarıklık diye.

    kerem dün* ıslıklandı ki 2. yarı başarılı pas dahi verememiş olabilir gerçekten tahammül edilecek gibi değildi. hocası da 2. golü yiyene kadar oyunda tutunca kaçınılmaz son oldu. 3 gün sonra yine iyi oynar, atar, attırır vs bu sefer alkışlanır. bunu bu kadar dert etmeye gerek yok. bu adamların özel danışmanları, kişisel gelişim uzmanları falan var bugünler için.

    kötü oynayan başka isimler varken neden sadece kerem diyene ise hak veririm. kerem diğer oyunculardan daha kolay tepki görüyor.
  • 504
    normal şartlarda bu konuyu problem olarak görmem. taraftar beğenmediği oyuncuyu veya oyunu isliklayabilir. tribünlerin en doğal ve demokratik tepkisidir bu. şiddet içermez, hakaret içermez. kimseyi, hiç bir şartta isliklamayacaksiniz diye tribünleri baskilayamazsiniz.

    lakin bu tepki her zaman haklı değildir. 2010/2011 sezonunda isliklarsin, 2021/2022 sezonunda isliklarsin, çoğu kişinin hemfikir olduğu bazı oyuncuları isliklarsin. ama gelip de şampiyon bitirdigin sezonun en önemli aktörlerinden birini, şampiyonlar ligi arenasında kendi sahanda oyundan çıkarken isliklayamazsin! bu simarikliktir. kerem'i ben de sezon başından beri eleştiriyorum. sezona iyi baslayamiyor kerem, kabul. ama bu daha sezonun ilk resmi maçlarında her şey iyi giderken, ilk tokezlemede oyuncuyu isliklama hakkını vermez.

    sahada eli belinde gezen babel'i veya ölmüş bitmis ayakta duramayan selcuk'u isliklamiyorsunuz beyler. 1 maç veya 1 ay performansı beklentilerden uzak diye galatasaray'ın en değerli oyuncularından birini, galatasaray'a daha çok şeyler verecek birini isliklayamazsin. mentalini bozamaz, kusturemezsin. bu takımı alenen bozmak, sabote etmektir. üstelik maç sonu da değil maç oynanırken yapılıyor. ayıptır, nankörlüktür bu.

    (bkz: 20 eylül 2023 galatasaray kopenhag maçı)
  • 505
    artık toksik internet oluşumlarının getirdiklerinden gına geldi. yahu takım iyi gidiyor. maçları zevkle, heyecanla izliyoruz. yani izlenebilir bir futbol sunuyor ki zaten her maç stadyum tıklım tıklım. nedir derdiniz?

    şl’de rakip kim olursa olsun her maç istediğin gibi gitmeyebilir. eksiklerimizin olması da normal. kaldı ki ligde de tökezleyebiliriz. 2.-3. de olabiliriz. başka bir dünya zaten ütopik.

    sabote eden, mücadele etmeyen futbolcuyu ıslıkla da elinden geleni yapanı neden ıslıklıyorsun, yapılacak iş değil. takım kötü değilken, hedeflerinden kopmuş değilken yapılacak iş hiç değil.

    üzgünüm ama çözümü de yok.
  • 506
    sosyal medyanın gazına gelen (allah bu sosyal medyanın belasını versin) çoğunlukla ilgi çekmeye çalışan ve "cool" gözükmek isteyen, iyi gün taraftarlarının aldığı aksiyon.

    takım çok kötüdür, 10 maç üst üste kaybetmişsindir, hocan çok kötüdür, futbolcular salmıştır, ortada gerçek bir sorun vardır, o zaman tepkini gösterirsin. ama daha eylül ayından, kötü gitmeyen bir takım ve çok daha iyiye gidebileceği sinyallerini veren bir futbolcunu grubuna 30 dakikada tepki de koymazsın.
  • 510
    taraftar futbolcu isliklamaz. fakat kulubun maca gelenleri bazen taraftar, bazen seyirci olarak gormesi de baska bir tutarsizlik. bilet fiyatlari, forma fiyatlari vs. turkiye'deki sartlari dusunursek, bu ulkenin yarisi asgari ucretle calisiyor, asgari ucretin ceyreginden fazlasi fiyatina forma satiyorsun. bunu elestirmiyorum bu arada. ust duzey rekabet istiyorsan, kaynak yaratmak zorundasin.

    bana burada samimi gelmeyen, kulup endustriyel olmayi secmis. bir sirket gibi, kar-zarar, basari-basarisizlik uzerinden yasamini devam ettiriyorken, tutup urunden memnun kalmayan musterinin sikayet etmesini abes karsilamiyorum. endustriyel futbolun her nimetinden yararlanalim, fakat belli romantikliklerimiz kalsin. maalesef bu isler boyle gitmiyor ve gitmeyecek. stada gelen kitlenin degisimini yil yil gozlemlemek mumkun. turkiye'deki ekonomik sorunlar boyle gider ve orta kesim iyice yok olursa. yani afrika'da 3. dunya ulkelerindeki gibi sadece zenginlerin ve fasfakirlerin oldugu bir ulke haline gelirsek, stada gelen insan profili bugunleri aratir seviyeye gelecek.
  • 511
    yapılacak en güzel protesto oyuncu çıkarken alkışlamamak olur ancak oyuncu kaybettiği topun peşinden umarsız hareketlerde bulunmuyorsa, çamdal gibi paramı alayım yatayım kafasında değilse ya da formayı çıkarıp atmak gibi bir saygısızlık yapmadıysa, o forma için ter döken hiç kimse ıslıklanmamalı. sen 15. dakikada kerem için homurdanmaya başlıyorsan o çocuktan sağlıklı karar vermesini beklemeyeceksin. bu günlük hayatta ikili ilişkilerde de böyle, karşındaki insana huzuru sağlarsan bundan maksimum faydayı sen görürsün.
  • 512
    maç sırasında değil ama çıkarken ıslıklamaları bir şekilde anlarım. fakat maç içinde ki homurdanmalar oyuncuları çok fazla düşürüyor. zaten yenilen golden sonra oyuncuların bu kadar düşmesi bence biraz da bu yüzden olmuştur. kerem tamam çok kötü son vuruş yaptı. fakat hakim ne yaptı veya icardi çok iyi son vuruş yapmadı. yani biraz da kendi çocuğumuza çok fazla vuruyoruz.
  • 513
    pir sultan abdal "otorite" tarafından suçlu bulunur ve hakkında idam kararı verilir. hükmü uygulayacak hızır paşa, ibret-i alem için pir sultan abdal'ın sokak sokak dolaştırılmasını ve halkın da kendisini taşlamasını emreder. kimisi hınçla, kimisi otorite korkusuyla pir'i taşlamaya başlar. pir'in muhasibi yani en yakın dostu, yol arkadaşı ali baba da pir'e kıyamaz ama ceza almaktan da korktuğu için taş yerine gül atar. pir sultan abdal da bu durumu şöyle anlatır:

    pir sultan abdal’ım can göğe ağmaz.
    haktan emrolmazsa rahmet yağmaz.
    şu ellerin taşı hiç bana değmez.
    ille dostun bir tek gülü yaralar beni.

    tabii şiirin tamamı bu kadar değil ama bizi ilgilendiren kısmı son iki dize. [aynı hikaye "ene'l-hakk" diyen hallac-ı mansur'a da atfedilir. onun da en yakın arkadaşı şibli gül atmıştır. mansur da: "bizi düşmanın attığı taş değil, dostun attığı gül yaralar" demiştir]

    bir futbolcunun rakip taraftardan "olumsuz" anlamda alacağı en iyi tepki ıslıklanmak, yuhalanmaktır [küfüre, hakarete nispetle]. ama aynı futbolcu için en üzücü olay, kendi evinde, kendi taraftarı tarafından ıslıklanmak, yuhalanmaktır. hiç öyle "bunlar profesyonel futbolcu; milyon euro alıyorlar, bunlara alışmalılar" tandanslı cümleler kurmaya gerek yok. bu çocuklar zaten beşiktaş, fenerbahçe, trabzon gibi statlarda doksan dakika boyunca ana-avrat küfür yiyorlar. profesyonellik dediğimiz şey rakip taraftarın küfürlerini duymazdan gelip oyununu oynamaktır. yani pir sultan'ın deyişiyle: "şu ellerin taşı hiç bana değmez". ama kendi sahana yani kendi evine geldiğinde futbolcunun kendi tribünüyle profesyonel bir ilişki içine girmesini bekleyemezsin. çünkü bu adamlar mekanizma değil, organizma. sevildiklerini anladıkları tek yer kendi taraftarıyla yani sevgilileriyle buluşma anı, bir anlamda "şeb-i arus". icardi'nin takımda kalmasının başlıca sebeplerinden biridir bu. kerem'in kaçırdığı pozisyonlara kerem'den daha çok üzülme ihtimalimiz var mı? taraftarı anlamıyor değilim, elbette onlar da belki maddi-manevi fedakarlıklar yapıyor, saatlerce statta sesi kıçından çıkana kadar bağırıp destek olmaya çalışıyor, sürekli veren taraf oluyor ve bu yüzden de bir karşılık beklentisi içine giriyor. oyundan çıkarken formayı yere mi attı, çok alakasız bir pozisyonda sinirlerine hakim olamayıp kırmızı kart mı gördü tepkini göster tabii ki. ama gol atamadı, hatalı paslar verdi, ikili mücadelerde yerde kaldı v.s nedenlerle bir futbolcuyu ıslıklamak, yuhalamak dostluk, sevgi ya da adına her ne denecekse o ilişkide onulmaz yaralar açar.
  • 514
    zamanında okan kocuk bir hazırlık maçında ıslıklanmıştı, o zaman desteklemiştim çünkü o ara istinasız her topu içeriye alıyordu ve mesajı alması gerekliydi. fakat 29 ocak 2024 galatasaray gaziantep fk maçında kerem aktürkoğlu'na yapılan ıslık çok gereksiz. demek ki yenilsek ya da berabere kalsak dağılmaya başlayacağız. burdan, twitterdan yazmakla ıslıklamak farklı şeyler şu noktada oyuncuya sahip çıkmak lazım. kerem, zaha, tete gibi oyuncuların kronik sorunları var bir maç ortaya çıkmasa diğer maç ortaya çıkacak. bir maç üçlü çektirtip diğer maç ıslıklarsak sıkıntı var demektir. stadyumda ıslığa gerek yok, pozisyon gereği homurdanmalar oluyor zaten.
  • 517
    4 gün önce tek başına maç almış kaptanını ıslıklamanın hiçbir mantığı yok, kötü oynayabilir oyuncu ben de kerem'i eleştiriyorum ama gidip de ıslıklamam, destek olmak varken ıslıklamak da ne? parasını verip hizmet aldığını sanıyor bazı arkadaşlar ama taraftar olmak, bir renge ait olmak böyle bir şey değil. ben berkan'ı, halil'i sevmiyorum durmadan da de eleştiriyorum farklı mecralarda kendilerine hakaret de etmiş olabilirim ama sahaya gidip de ıslıklamam. taraftar olmak ile bilet satın almak ve stada gitmek farklı şeyler.
  • 522
    muhtemelen;
    'o kadar para kazanıyorlar abi oynayacak yaa' diyen,
    herhangi bir asgari ücret zammından sonra çalıştığı yerdeki temizlikçi ablanın maaşına dahi göz diken,
    okulda tuttuğu notu en yakın arkadaşı ile paylaşmayan,
    halısahada bencil oynayan,
    tanınmadığı sosyal ortamda en samimi olduğu adamın üzerine oynayıp üzerinden sempati devşiren,
    kız arkadaşına kendi dediği olmayınca pasif/agresif geceyi zehir edendir.

    çevrenizdekileri düşünün, ikiden fazla kritere uyduğunu göreceksiniz. umut sarıkaya'nın bir tiplemesidir aynı zamanda, son 1 haftada 4 gol atmış oyuncusuna ıslıklayan .... gibi adamdır.
  • 525
    benim gözlemlediğim, büyük çoğunluğu kombineli olmayıp tek maçlık maça gelen taraftarlardan oluşan gruptur.

    bugün oynanan gaziantep maçında arkamda bir adam vardı, daha önce gördüğüm bir kişi değildi. adam, olur olmadık yerlerden futbolculara vur diye bağıran (bir yerde oha amk diye tepki verdim anlasın diye), oyuncu değişikliklerini eleştiren, kerem akturkoğlu çıkarken de fütursuzca yuhalayan bir tipti. yanımdaki çocuk dayanamayıp tepki gösterdi en sonunda. şimdi bu gibi arkadaşlar maça gelse ne, gelmese ne? yönetim iyi bir tribün desteği istiyorsa sezonluk bilet fiyatlarını makul düzeyde tutup mümkün olduğunca kombinelilerden oluşan bir grup yaratmalı. çünkü, insanlar sürekli maçlara gele gele bir şekilde tribün kültürü edinip zamanla olması gerektiği gibi davranmayı öğrenebiliyor ve sürekli aynı insanlar bir arada maç izledikçe tribündeki sinerji artabiliyor. buradan gelecek daha az gelir, uzun vadede daha büyük maddi kazançlar sağlayacaktır bundan eminim.

    (bkz: 29 ocak 2024 galatasaray gaziantep fk maçı)
App Store'dan indirin Google Play'den alın