101
futbol
-
-
102
-
103tüm dünya dilleri üzerinde sanırım en güzel italyanca'da okunur. hem orjinallik hem de güzellik açısından italyanca'daki "calcio" bana göre en iyisidir. hazır gelmişken diğer dillerdeki anlamlarını da verelim. 58 dilde çevirisi şöyle:
afrika dili - sokker
almanca - fussball
arapça - كرة القدم
arnavutça - futboll
azerice - futbol
baskça - futbola
belarusça - футбол
bulgarca - футбол
çekçe - fotbal
çince - 足球
danca - fodbold
endonezya dili - sepak bola
ermenice - ֆուտբոլ
estonyaca - jalgpall
farsça - فوتبال
felemenkçe - voetbal
filipince - putbol
fince - jalkapallo
fransızca - football
galce - pêl-droed
galiçyaca - fútbol
gürcüce - ფეხბურთი
haiti dili - foutbòl
hırvatça - nogomet
hintçe - फ़ुटबॉल
ibranice - כדורגל
ingilizce - football
irlandace - peile
ispanyolca - fútbol
isveçce - fotboll
italyanca - calcio
izlandaca - fótbolti
japonca - サッカー
katalanca - futbol
korece - 축구
latince - football
lehçe - piłka nożna
letonca - futbola
litvanyaca - futbolas
macarca - labdarúgás
makedonca - фудбал
malezya dili - bola sepak
malta dili - futbol
norveçce - fotball
portekizce - futebol
rumence - fotbal
rusça - футбол
sırpça - фудбал
slovakça - futbal
slovence - nogomet
svahili - football
tay dili - ฟุตบอล
ukraynaca - футбол
urduca - فٹ بال
vietnamca - bóng đá
yidce - פוטבאָל
yunanca - ποδόσφαιρο -
104en güzel hali, modern stadyumlarda oynanır.
ülkemizde son yıllarda hızlanarak artan bu konudaki atılım ve yatırımlar daha çok desteklenmeli ve stadyumlarımız modern bir hale gelmeli.
halihazırda bir çok şehrin yeni stadyum projesi de mevcut zaten ama bunlar ne zaman başlar, ne zaman biter, bizim ülkede bunları bilmek zor.
futbolun hala berbat zeminlerde oynanıp, her an çökebilirmiş gibi duran berbat tribünlerden izleniyor olması, futbolun bu kadar popüler olduğu bir ülke için büyük ayıp... -
105adaletiyle ilgili şüphelerim var. gerçekten...
-
10622 adamın bir dikdörtgen içinde bir topun peşinden koşturup o topu başka iki dikdörtgenden geçirmek ve geçirtmemek üzerine oynadığı oyun. bu kadar basit olmasaydı muhtemelen milyonlarca insanın takip etmesi mümkün olmayacaktı, hayatta belki de hiçbir vasfı olmayan adamlar bu oyun sebebiyle bir şekilde dünyaları kazanamayacaktı.
-
107
-
108biz oynamayı hatırlayana kadar türkiye'de gerçek manada olmayacak olandır.
-
109
-
110-bir orta saha oyuncusunun maçta ortalama 10 km koştuğu
-her futbolcunun kalp krizi geçrime riskinin maçın 60. dakikasında %44 arttığını biliyor muydunuz
-bir futbol topunun maçın 3 dakikalık sürecinde aldığı darbeleri yetişkin ve olgun bir insan alsa vücudunun sakat kalacağını ve çok ilginç bir yapı alacağını biliyor muydunuz
-suudi arabistanda 7 ve daha fazla gol yiyen takımlara 1992 senesinde falaka cezası uygulandığı
-maça idrarını tutarak çıkan bir futbolcunun %21 daha az yorulduğu
-ortalama 17 bin kişilik bir stadyuma ergenlik dönemine girmiş olgunlarla doldurup tezahürat yapmaya kalksanız sesin 30 desibel den fazla olacağı
-futbolcuların vidalı kramponlarının yere uyguladığı basıncı 33 dakika insan koluna uygulasak o şekilde bir delik oluşacağı
bir spor dalıdır. -
1114 yıl aradan sonra bu akşam ilk defa yaptığım, yaklaşık 2 yıllık kardiyo çalışmama rağmen belden aşağımı felç eden zorlu spor dalı.
-
112(bkz: arogan topu)
-
113görüyoruz ki paralı ve pis insanlar için kural, kanun dinlemeden gönüllerince zaman geçirebildikleri bir aktiviteye dönmüş.
adalet kantarının bir tarafı yerin dibine, diğeri göğün yedinci katına fırlamış. denge hak getire...
ve oyunun hakemleri yine kendilerine biçilen rolü yerine getiriyorlar... -
114takım oyunudur. game of thrones'ta bir replik vardı baya etkilendiğim. dothrakiler x askere sahip, krallık ise 5x ama robert baratheon x>5x demişti. x yumruğu, 5x ise 5 parmağıydı.
takımı oluşturan parçaları tek tek düşünürsen 2011'de trabzonspor'un averajla şampiyonluğu kaçırması, 2010'da bursa'nın şampiyonluğu, 2009'da bjk'nın, 2008'de ve 2006'da ise bizim şampiyonluğumuz mucizedir. bu senelerde kupayı kazanan hiçbir zaman en kaliteli kadroya sahip olan takım olmamıştır, bir bütün olarak daha iyi hareket eden ve birbirini tamamlayan parçalardan oluşan takımlar şampiyon olmuştur. -
115her sabah 6 gibi kalkardım çocukluğumun yaz aylarında. bir şeyler yer ve topumu alıp sokağa çıkardım. sabahın 7’sinde sokakta bir top sesi… duvarlara vuruyor. herkes alışmış sokakta, artık tepki gösteren yok. biliyorlar ki bağırmak, çağırmak nafile! o top oynanır. duvar belli, top belli, çocuk belli… duvarla paslaşıyordum. babamın dediği gibi duvarı karşıma alıyorum, ‘’bir sağ bir sol… bir sağ bir sol… iki kere sağ yok!’’. aynen öyle yapıyorum. iki kere sağ yok! bunları yaparken duvara yaklaşıp, uzaklaşıyorum. her sabah aynı ses, her sabah ‘’bir sağ bir sol…’’
saat ilerledikçe arkadaşlar gelmeye başlardı. zaten çoğu top sesine uyanırdı. iki kişi olduğumuzda kaleleri kurup tek vuruş oynardık. üçüncü geldiğinde alternatifler artar, ‘’tek kale maç’’, ‘’dokuz aylık’’, ‘’alman kale’’ gibi seçeneklerimiz olurdu. ''dördüncü'' ilerleyen yaşlarda ‘’okey’’ için kullanılan bir terim olsa da, bizim için ‘’minyatür kale maç’’ demekti. sayı arttıkça alternatiflerimiz de aynı orantıda artardı. sokağın üst tarafı da sayı olarak tamamlandığında, bizden onlara ya da onlardan bize bir elçi mahalle maçı talebi bildirilirdi. hiçbir zaman bu talep ‘’ret’’ ile cevaplanmamıştır. oynardık…
‘’7 devre, 15’te biter. ..’’
kıran kırana geçen maçlarımız olurdu. ne camdan çağıran anneler duyulurdu, ne de arkadan korna çalan arabalar… kavgaya ramak kalan anlar vardı. bazen kavgalar… bir de sokağın üst tarafında halı yıkayan teyze olurdu. onun halısının pis, boyalı, açık deterjan kokan suyu sokağın bizim olduğumuz kısmına ulaştığında, üstümüze de ulaşmış demekti. topla beraber o suya savrulan ayaklar, size ya da karşınızdakine serin ve bir o kadar pis bir an yaşatırdı. ama umursanmazdı. ‘’7‘’ olurdu sonra. yani devre gelirdi. devre olmasına rağmen depara kalkardı oynayan herkes aniden. istikamet cami! yani caminin çeşmesi… çeşmeye önce giden, önce içerdi ‘’bal gibi kuyu suyu’’ndan… kafalar çeşmenin altına sokulurdu. maça geri dönerdik. kaldığı yerden, heyecan ve hırsla devam eder, 15. gole ilk ulaşan taraf olmak için çabalardık. kazanan olursak, omuz omuza verip zıplardık, sevinirdik. gazozu hak ettiğimizi düşünüp evden para ister, gazoz içerdik. kaybeden olursak, akan tertemiz terimize biraz üzülür, birbirimizi eleştirir, bazen tartışırdık. ama biz, tertemiz terimize üzülürken, hiçbir zaman karşımızdaki arkadaşlarımızın, bizden daha az hak ederek kazandığını düşünmedik. en az bizim kadar temiz mücadeleleri ile, tertemiz terlerini akıtıp kazandıklarını bilirdik…
maçlar ve diğer oyunlar yatsı ezanına kadar sürerdi. günün sonunda üzerimizde sadece günün yorgunluğu değil; toz, toprak ve teyzemizin halısının sebebiyet verdiği kirler olurdu. kışın durum daha vahimdi tabi. çamurlar yapışırdı ayaklarımıza, üstümüze. rezil bir vaziyette eve giderdik. annemizin kapıda ilk gördüğü andaki tepkisi hep aynıydı ‘’şunun haline bak yaaa, çabuk banyoya çabuk’’. lakin ertesi gün tertemiz olurdu kıyafetlerimiz, çünkü çok basit lekelerdi. tertemiz terimizi akıtarak oynadığımız, tertemiz futbolumuzun, masum kirleriydi onlar.
şimdi bakıyorum da yaşananlara, görünen ya da saklanmaya çalışılan pisliklere, kirletilen futbola, tutkun olduğum spora... ''yazık'' diyorum. lanet olsun paranın düzenine. bunun adı endüstriyel futbolsa, lanet olsun ona da. ben futbolu, bugünkü çıkmaz, arınılmaz lekeleriyle değil, bir yıkamada çıkan kirleriyle hatırlayacağım. ben futbolu, rakibimin akıttığı terin de benimki kadar temiz olduğuna inandığım spor olarak hatırlayacağım.
yaşasın çamurlu ayakların, tertemiz futbolu!
yaşasın sahibi çocuklar olan, çocukluğun masum sporu! -
116amerikan gazetelerinde o kadar az yer kaplıyor ki. çok önemsedikleri söylenemez. buna rağmen çok başarılılar bence ülke bazında.
-
117ana dili ispanyolca'dır.
-
118ana dili beden dilidir.
-
119para birimi bir zamanlar 'dolar' idi, şimdilerde 'euro' oldu.
-
120babası alman, annesi ingilizdir. kendisi ise siirt'te, kerpiçten bir damda dünyaya gelmiştir. golf ise sosyete güzelidir. golf'ün dünyaya gelişini şampanya patlatarak, futbolun dünyaya gelişini ise silah patlatarak kutlamışlardır töremizce.*
-
121sermayenin elleriyle amatör ruhu kirlenen güzel oyun.
-
122artık sanat değil zanaattır.
-
123rusların ve arapların tecavüzüne uğramaktadır. zitecem paranızı haaa...
-
124önce mahalle aralarinda oynanir, o yalin hali ve tüm safligi ile. rekabet dedigin $ey bir gazoz da veya bir tepsi baklavadan ibarettir. günün ilk i$iklari ile ba$lar, ak$am ezan okununca sona erer. aldim verdim ben seni yendimler oyunu belirler.
sonra bir forma giydirilir üzerine. artik adi konmu$tur. bir yere ait olur, bir yeri temsil eder ve artik esas rekabet ba$lami$tir.
sonra gün gelir ne formanin bir önemi kalir ne de milyonlarin yaptigi tezahüratlarin. futbolun sonuna a.$. eklenmi$tir bir kere ve o a.$. iki harften olu$an a.$. artik bir çok $eyin degi$tigine bir i$arettir.
futbol artik bir $irkettir olmu$tur. yürümesi içinde bir tek sportif anlamda ba$ari yetmemektedir. artik stad ve forma gelirleri de belirleyici unsurlar olmu$lardir. öte yandan insanlarin onu izleyebilmesi için artik illaki stadyum a gitmesi gerekmemektedir. parayi basar, evinde rahat rahat maçini izler.
para, para, para ve nihayet futbol artik küçük bir napolyon olmu$tur. babasi da kapitalizmdir.
evet çocuklar, bu futbolun hayat hikayesi idi. mahalle aralarinda dogdu, endüstrielle$mesi ile birlikte amansiz bir hastaliga yakalandi ve son olarak kapitalizm denen illetin pençesine dü$erek kendi kendini bitirdi.
ba$imiz sagolsun. -
125benim için kağıt tomarı ve seloteyple yaptığım topla başlamış bir tutkudur. sevinçtir, gözyaşıdır, ses kısılmasıdır, küfür etmektir, haykırmaktır, tanımadığım bir adama sarılmaktır, binlerce kişilik koroların tüylerimi diken diken etmesidir, sinirden duvarları yumruklamaktır, koltuklarda tepinmektir, mutluluktan zıplamaktır, bayrağı küçük bir çocuğa hediye etmektir, dakikalarca radyoda diğer maçın sonucunu beklemektir, futbol samiyenin mutluluktan sallanmasıdır, mecidiyekoyde paçalarımın çamurlanmasıdır, futbol dizimde yaradır, arkadaşımla küsme sebebidir, futbol hayattır, aşktır.
elimizden bunu almaya çalışanlar.. sizi kim affedecek?
hadi size iyi şikeler..
