tek ihtimalli ülkede üç ihtimalli bir oyun
john maynard keynes’in en meshur sozudur: “uzun vadede hepimiz oluyuz” modern ekonominin mihenk tasi olan bu soz, sadece ulkelerin ekonomik politikalarini degil, hepimizin algisini da degistirmistir. uzun donemli dusunmek yerine hepimiz, gunluk yasamaya, planlarimizi kisa vadeli yapmaya alistirmistir. bu yazi da bu anlayisin futbol uzerindeki etkilerine kritik bir bakis acisidir.
daha once ki yazilar da bahsettigim gibi, halk olarak yenilmeyi ve yenilgiden olumlu dersler cikartmayi bilmiyoruz. surekli maglubiyetin faturalarini birilerine kesiyoruz. kimse cikip, arkadas futbolun icinde yenmek kadar yenilmek de var, biz planlarimiz dogrultusunda ilerliyoruz demiyor, tak bakiyorsun ki teknik direktor kovulmus, ya da takima ceza kesilmis vb vb
elimizdeki ilk guncel ornek; 5-2 biten kocaelispor macindan sonra gorevine son verilen skibbe. 2008-2009 sezonunda basa geldigi zaman, sifati leverkusen ile bize 5 tane atan teknik direktordu. benim asil ilgimi ceken avrupa’da bilinen lakabiydi. bundesliga’nin en genc teknik direktoru. 1965 dogumlu skibbe, dortmund’un basina gectigi zaman sadece 32 yasindaydi.
bu arada klubun basindayken surekli tecrubesiz deniliyordu hakkinda; skibbe futbola basladiktan sonraki 2 senede 3 kere capraz baglarini koparttigi icin futbolu birakti. schalke alt yapisinda koc olarak ise basladigi zaman yasi sadece 22ydi. “tecrubesiz” skibbe daha sonra sirasiyla, dortmund’da once teknik direktor yardimciligi sonra da teknik direktorluk yapti, alman milli takimindan teklif geldigi zaman bu gorevi birakip, 2000 yilinda alman milli takiminin basina gecti, ama o zaman da takimda kararlarin cogunu rudi voller aliyordu, ve almanya 2004 avrupa sampiyonasinda ilk turda elendikten sonra ikisi de istifa etti. toparlayalim, tecrubesiz falan degildi, bugun mustafa denizli ve fatih terim’i saymazsak, bu kadar parlak cvli bir teknik direktor ligde yok.
neyse konumuza donelim; skibbe geldigi sene takim lige super kupa sampiyonu olarak basladi. sampiyonlar liginden bugun hala utanmadan kalede duran aykut’un malligi yuzunden elendik, ali sami yen’de yeni acikta maci izledim. hala bazen aykut adini duydugum zaman yaptigi hatalar gozumun onune gelir, yuregim burkulur. buna ragmen takim, avrupa ligi’nde cok iyi isler yapiyordu. ama nedense bizim fenerbahce odakli taraftara yaranamadi, daha ekim ayinda “gitsin bir sikim bilmiyor” bu diye yazmaya basladi futbolun ulemalari.
sonra kocaelispor maci geldi, 3-2 giden macta, baskili oynayan galatasaraydi. baros 80. dakikada penalti kacirdi, ben daha kendime gelemeden mac 5-2 oldu. aklima gelen ilk sey yarraa yedik, skibbe’yi kovacaklar oldu, ve yonetim beni sasirtmayarak, 23 subatta skibbe’nin gorevine son verdi. skibbe gitti; yerine “buyuk kaptan” ama “kucuk teknik direktor” bulent korkmaz getirildi. ve ben 2002den beri ilk 3-2 biten hamburg macindan sonra agladim.
bugun o “skib birakti” skibbe frankfurt’a altin gunlerine yasatiyor. ileride goreceksiniz, bugunun low’u gibi olacak. biz lig ve futbol anlayisi olarak, yerimizde sayiyorken, kendisi buyuk basarilara imza atacak. biz de anca arkasindan zamaninda kovduk bunu ha nereden nereye heheheheh diyecegiz.
bu sadece galatasaray’a ozgu bir olgu degil, yazinin basinda da soyledim; halk olarak yenilmeyi bilmiyoruz. baska bir ornek de kadikoy’den verelim. evet yanlis tahmin etmediniz daum.
adam takimi iki kere son haftaya kadar sampiyonluk potasinda goturdu. ulan futbol bu, bazen bu soktugumun topu girmedigi zaman girmiyor. denizli macinda appiah’in sutu gol olsa, omuzlarda tasinacak adam, top 10 cm farkla auta gitti diye tasla sopayla kovalandi.
daum olayina daha genis bir perspektifle baktigin zaman, gordugun manzara biraz daha farkli aslinda. iki defa, son haftaya sampiyonluk sansiyla girmis, ve futbol ilahlari yuzunden kaybedilmis sampiyonluk. ortada bana sorarsaniz, bir teknik direktor hatasi yok, o iki macta da. neden kimse oyunculara kizmiyor? neden kimse oyunculari gondermiyor da fatura daum’a kesiliyor?
nedeni basit; yenilmeyi bilmiyoruz, her hezimette kelle istiyoruz, ve 2 yillik secilen yonetimler, takimin uzun vadede kalici basarisi icin degil, kisa vadede kendi cikarlari ve bir donem daha secilmek icin hamle yapiyorlar. bu yazida 2 tane antrenorden bahsedilmesinin tek sebebi, guncel olmasidir. yoksa burada low’den, yenikoy kasabi del bosque’ye, tigana’dan, aragones’e kadar onlarca isim sayabiliriz ve hepsinde hikaye ayni. buyuk umutlarla baslanan lig, ellerindeki kadro icin ligin en iyisi sifatiyla sisirilmis beklentiler, ilk maglubiyette yasli, kasap, tecrubesiz gibi hakaretler ve sene sonunu goremeden kovulan teknik direktor.
aaaa buraya kadar hikaye ne kadar rijkaard’in hikayesine benziyor degil mi? icinde baris’in, ayhan’in, sarp’in, servet’in bulundugu son yillarin en iyi kadrosu, kesin kupalar bizim blablabla seklinde baslanan sezon ve gene ilk maglubiyette baslayan elestiriler hakaretler….
neyse herkesin bildigi hikayeyi tekrar anlatmaya gerek yok. gelmek istedigim noktaya geleyim, gene bu aralar gene rijkaard neden kalmalidiydi? soruyorum soruyorum cevap alamiyorum diyorlar. ben kendimce onu cevaplamak istiyorum; buraya kadar girisi yazmamin sebebi de bu soru zaten.
daha once kac kere cevapladik, kac kere derdimizi anlatmaya calistik, ama siz sormaktan sikilmadikca ben de cevaplamaya calismaktan sikilmayacagim. rijkaard bu takimin basinda, yukarida bahsettigim duzenin degismesi icin kalmaliydi. bize yeni bir perspektif, yeni bir futbol anlayisi yerlestirecegi icin kalmaliydi. bizi temellerimizden degistirecegi icin kalmaliydi. ama dogru, bu sistem degisse, sizin ne ulemaliginiz kalir, ne de size takan. bu sistemin cocuklari oldugunuz icin sistemi bu kadar destekliyorsunuz. biz “hedef avrupa’da kupa”, “futbolcuya yoneticiye dayali sistem degil, sisteme dayali futbolcu” dedikce, “fener’e koyalim yeter hafiz bana fener macinda ne yapmis onunla geleceksin” diye cikisiyorsunuz. frank rijkaard aslinda sadece bize futbolun 3 ihtimalli bir oyun oldugunu, yenmek kadar yenilmenin de oldugunu ama onemli olanin uzun vadede kazandiginin oldugunu anlatmak istedigi icin kalmaliydi.
al gore’un dedigi gibi “kaybetmek ne kadar zor da olsa; yenilgi en az zafer kadar ruhu sekillendirir ve basariyi getirir”
http://www.soroscuaslanlar.com/...imalli-bir-oyun.html