3335
iki üç senedir yanlış üstüne yanlış yapan ve bir kurum nasıl yanlış yönetilir adlı doktora tezi için üniversite öğrencilerine başvuru kaynağı olabilecek derecede ustalaşan bir yönetim varken kendisi ve hagi hakkında yapılacak yorumların sığ, girişilen kavgaların gereksiz yere kalplerin kırılmasından başka bir boka yaramayacağını düşündüğüm eski teknik direktörümüz. ne kendisini başarılı bulanlar efsanelere bok atma peşinde olmalıdır, ne de efsaneler uğruna rijkaard'a sidik torbası yağdırılmalıdır.
rijkaard takımda kalmamalıydı. çünkü ortada takım nanıma bir şey kalmamıştı. bizim futbolcularımız biraz duygusal olduğundan ötürü ya gaz yüklemesiyle çalışır yada babacan tavırlarla. rijkaard aslında canayakın bir ahvale sahipti ama batı'ya özgü o disiplini elden bırakmayan müşfiklik, soğukluk olarak algılandı muhtemelen. rijkaard'ın başarısı yada başarısızlığını savunan her iki taraf ta işin tekniğine dair kilometrelerce yazı döşese, yine de kimse tatmin olmayacaktır. çünkü derinlerde bir yerde hiç kimseye söylemediğimiz, olmadığını lanse ettiğimiz ama atan nabız gibi farkında olduğumuz bir ego ve haklılık dürtüsü var.
frank rijkaard'ın bilgi yada birikimini sadece futbolla sınırlandırmak ta pek doğru değil. zira salt futbol cephesinden olaya bakan bir kişi 'türk futbolunda herşeyden biraz var ama hiçbirşey tam değil' gibi muhteşem bir tespite imza atamaz. bu sözü politakaya da vursan, sanata da vursan, bana da vursan girer abicim.
rijkaard'ın hatası bence herkesin sandığı gibi para değil de azimden kaynaklanan bir devam kararıydı. yönetim rijkaard'ın listesi değil de kendi listesiyle transfer girişiminde bulunuyordu. adnan polat katıldığı bir programda bu minvalde sorulan soruya şöyle cevap vermiştir: 'biz birkaç isimle görüşüyoruz. sonra rijkaard' veriyoruz isimleri, onun belirlediklerini alıyoruz'. arkadaş bu nasıl bir sistemdir? pazardan karpuz mu alıyorsun? teknik adam liste verir, sen gider alırsın yada almazsın. yani kopukluklar çok derinlerde, hagi rijkaard falan hikaye. haldun üstünel'in vaat ettiği galatasaray ile adnan polat'ın realize ettiği galatasaray arasındaki çarklarda sıkışıp kalmış ve hareket edememiştir rijkaard. çünkü bir mourinho yada fatih terim kadar erol taş değildir kendisi. biraz münir özkul mülayimliği, biraz hulusi kentmen alicenaplığı vardır kendisinde. 'ee madem kendi transfer yapmadı, niye bırakmadı takımı?' sorusu ise klişeleşmiştir artık. arkadaşım adam buna rağmen bir şeyler başarma sevdasına kaldı. öyle paragöz bir aragones değildir rijkaard. rijkaard ilk geldiğinde paragöz desek herkesin üstümüze çullanacağı aşikâr, yalan yok. rijkaard'ı geçtik peki. neeskens de mi adam değildi be abicim? o da mı futbol özürlüydü? neymiş futbolcular küsmüş. neymiş iyi geçinmemiş futbolcularla. kimle iyi geçinecek? servet, mustafa sarp, ayhan akman, hakan balta, barış özbek gibi adamlarla iyi geçinsen bu adamlar terry, xavi, iniesta olarak metamorfoza mı uğrayacak? anadolu kulüpleri pek kaliteli olmadığında bu adamlardan bazıları götürüyordu itekaka. ama pazar payı çoğaldı. artık onlar da güçlendi. büyük takımların evinde oynadığı maçlarda kimse orgazm olmuyor, aksine son dakikaya kadar spazm yaşıyor. işte bu vakitten sonra, mızrak çuvala sığmaz oldu. tüm kaypaklıklar, tüm kazmalıklar, tüm yetersizlikler ortaya çıktı. barış özbek'le şampiyon olduk, hakan balta şunu yaptı falan fişmekan. bunlar hikaye abicim. hakan balta yine aynı hakan balta idi. adamın ileri çıktığını gördüğüm gün kendimi koç niyetine keseceğim. ama o vakitler karşılarında doğru dürüst topçular yoktu. ama şimdi popov var analarını ağlatan, emenike var, varoğluvar. küsmüş amcazadeler. olm siz küsseniz ne olur küsmeseniz ne olur? geçiniz. bu adamları rijkaard'a layık gören yada rijkaard'ı bu adamlara layık gören zihniyetin damına koymak lazım aslında.
hagi ise gönlümüzün fatihidir adeta. her iki dönemde de enkaz alıp yürümek istemiştir. gerçek bir galatasaray sevdalısıdır. peki yönetim aynı niyette mi? değil. bülent korkmaz gibi arkasındalar. michael skibbe gibi arkasındalar. onlar hep herkesin arkasındalar. ama arkalarında durmak için değil söylendiği gibi. arkalarından zikmek için. hagi'ye de aynısını yapacak bunlar. inşallah başarılı olur da efsane, bu sinsi ve kalleş adamların elinde oyuncak olmaz. taraftarın olası sabotajını engellemek için kullanılan bir kamuflajdır hagi onların gözünde. misimovic olayı bile hagi'nin değil yönetimin meselesi bence.
neyse saçmalıyorum, sizler gibi teknik analizlere giremiyorum abicim. ama birşeyler söyledik işte.
ne rijkaard gitmemeliydi, ne hagi gelmeliydi. bu yönetim hepten defolup gitmeliydi. ondan sonra ben bile gelsem farketmez.
suya bakanlar yanılırlar. kimi bulanık der, kimi duru. ve suyu konuşur dururlar. ya peki kaynak? biraz da kaynağa gel abicim. musluğun başını tutanlara.
rijkaard takımda kalmamalıydı. çünkü ortada takım nanıma bir şey kalmamıştı. bizim futbolcularımız biraz duygusal olduğundan ötürü ya gaz yüklemesiyle çalışır yada babacan tavırlarla. rijkaard aslında canayakın bir ahvale sahipti ama batı'ya özgü o disiplini elden bırakmayan müşfiklik, soğukluk olarak algılandı muhtemelen. rijkaard'ın başarısı yada başarısızlığını savunan her iki taraf ta işin tekniğine dair kilometrelerce yazı döşese, yine de kimse tatmin olmayacaktır. çünkü derinlerde bir yerde hiç kimseye söylemediğimiz, olmadığını lanse ettiğimiz ama atan nabız gibi farkında olduğumuz bir ego ve haklılık dürtüsü var.
frank rijkaard'ın bilgi yada birikimini sadece futbolla sınırlandırmak ta pek doğru değil. zira salt futbol cephesinden olaya bakan bir kişi 'türk futbolunda herşeyden biraz var ama hiçbirşey tam değil' gibi muhteşem bir tespite imza atamaz. bu sözü politakaya da vursan, sanata da vursan, bana da vursan girer abicim.
rijkaard'ın hatası bence herkesin sandığı gibi para değil de azimden kaynaklanan bir devam kararıydı. yönetim rijkaard'ın listesi değil de kendi listesiyle transfer girişiminde bulunuyordu. adnan polat katıldığı bir programda bu minvalde sorulan soruya şöyle cevap vermiştir: 'biz birkaç isimle görüşüyoruz. sonra rijkaard' veriyoruz isimleri, onun belirlediklerini alıyoruz'. arkadaş bu nasıl bir sistemdir? pazardan karpuz mu alıyorsun? teknik adam liste verir, sen gider alırsın yada almazsın. yani kopukluklar çok derinlerde, hagi rijkaard falan hikaye. haldun üstünel'in vaat ettiği galatasaray ile adnan polat'ın realize ettiği galatasaray arasındaki çarklarda sıkışıp kalmış ve hareket edememiştir rijkaard. çünkü bir mourinho yada fatih terim kadar erol taş değildir kendisi. biraz münir özkul mülayimliği, biraz hulusi kentmen alicenaplığı vardır kendisinde. 'ee madem kendi transfer yapmadı, niye bırakmadı takımı?' sorusu ise klişeleşmiştir artık. arkadaşım adam buna rağmen bir şeyler başarma sevdasına kaldı. öyle paragöz bir aragones değildir rijkaard. rijkaard ilk geldiğinde paragöz desek herkesin üstümüze çullanacağı aşikâr, yalan yok. rijkaard'ı geçtik peki. neeskens de mi adam değildi be abicim? o da mı futbol özürlüydü? neymiş futbolcular küsmüş. neymiş iyi geçinmemiş futbolcularla. kimle iyi geçinecek? servet, mustafa sarp, ayhan akman, hakan balta, barış özbek gibi adamlarla iyi geçinsen bu adamlar terry, xavi, iniesta olarak metamorfoza mı uğrayacak? anadolu kulüpleri pek kaliteli olmadığında bu adamlardan bazıları götürüyordu itekaka. ama pazar payı çoğaldı. artık onlar da güçlendi. büyük takımların evinde oynadığı maçlarda kimse orgazm olmuyor, aksine son dakikaya kadar spazm yaşıyor. işte bu vakitten sonra, mızrak çuvala sığmaz oldu. tüm kaypaklıklar, tüm kazmalıklar, tüm yetersizlikler ortaya çıktı. barış özbek'le şampiyon olduk, hakan balta şunu yaptı falan fişmekan. bunlar hikaye abicim. hakan balta yine aynı hakan balta idi. adamın ileri çıktığını gördüğüm gün kendimi koç niyetine keseceğim. ama o vakitler karşılarında doğru dürüst topçular yoktu. ama şimdi popov var analarını ağlatan, emenike var, varoğluvar. küsmüş amcazadeler. olm siz küsseniz ne olur küsmeseniz ne olur? geçiniz. bu adamları rijkaard'a layık gören yada rijkaard'ı bu adamlara layık gören zihniyetin damına koymak lazım aslında.
hagi ise gönlümüzün fatihidir adeta. her iki dönemde de enkaz alıp yürümek istemiştir. gerçek bir galatasaray sevdalısıdır. peki yönetim aynı niyette mi? değil. bülent korkmaz gibi arkasındalar. michael skibbe gibi arkasındalar. onlar hep herkesin arkasındalar. ama arkalarında durmak için değil söylendiği gibi. arkalarından zikmek için. hagi'ye de aynısını yapacak bunlar. inşallah başarılı olur da efsane, bu sinsi ve kalleş adamların elinde oyuncak olmaz. taraftarın olası sabotajını engellemek için kullanılan bir kamuflajdır hagi onların gözünde. misimovic olayı bile hagi'nin değil yönetimin meselesi bence.
neyse saçmalıyorum, sizler gibi teknik analizlere giremiyorum abicim. ama birşeyler söyledik işte.
ne rijkaard gitmemeliydi, ne hagi gelmeliydi. bu yönetim hepten defolup gitmeliydi. ondan sonra ben bile gelsem farketmez.
suya bakanlar yanılırlar. kimi bulanık der, kimi duru. ve suyu konuşur dururlar. ya peki kaynak? biraz da kaynağa gel abicim. musluğun başını tutanlara.